Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Eğitim Toplantısı

AK Parti Genel Sekreteri Gül: 'Bu anayasa değişikliği, Kenan Evren'e göre biçilen elbise değil, bu millete, eli nasırlı, ayağı çamurlu, şalvarlı amcam için, annem için, bu milletin kendisi için bir elbise dikmektir' 'Türkiye'de cumhurbaşkanlığı makamı daima vesayetin, millete tepeden bakanların, 'bu millet bir şeyden anlamaz, bu millete iktidar vermeyin' diyenlerin hep emniyet sibobu olmuştur' 'Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine karşı çıkanlara sormak lazım, sizin savunduğunuz sistem bir başbakan, iki bakan idam etti. Bunu mu savunuyorsunuz, bunlar mı yaşansın?' 'Eğer mesele Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan için bir şey olsaydı, emin olun hiçbir fani şu yetkilerle bu sorumsuzluğun elinden alınmasını istemezdi ama Cumhurbaşkanımız bir Türkiye sevdalısı olarak Türkiye'nin geleceğini, bekasını düşünerek bu işe öncülük yapıyor

AK Parti Genel Sekreteri Abdulhamit Gül, 'Bu anayasa değişikliği Kenan Evren'e göre biçilen elbise değil, bu millete, eli nasırlı, ayağı çamurlu, şalvarlı amcam için, annem için, bu milletin kendisi için bir elbise dikmektir.' dedi.

Gül, Trabzon'daki bir otelde parti yöneticilerine yönelik 'Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Eğitim Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'de anayasa değişikliğinin 19'uncu kez milletin karşısına çıkacağı sürecin yaşandığını söyledi.

Bu değişikliğin Türkiye için çok esaslı, geleceği açısından çok önemli değişiklikleri ihtiva ettiğini belirten Gül, 'Türkiye'de bir AK Parti dönemi, AK Parti öncesi dönem var. AK Parti kurulduğu tarihten itibaren Sayın Cumhurbaşkanımız, AK Parti hareketinin lideri Recep Tayyip Erdoğan'ın sloganı ile 'yeni bir Türkiye'ye uyandı. 'Türkiye'de artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak' dedi ve hamdolsun, 15 yılda Türkiye nereden nereye geldi. Bunu bütün milletimiz yakinen biliyor.' diye konuştu.

Gül, AK Parti hükümetlerinin temel anlayışının seçilmişlerin ülkeyi yönetmesi yönünde olduğunu vurgulayarak, seçilmişlerin bürokratik vesayete karşı milletin iradesini savunacak bir sistem, reform yapmasına yönelik adımlar attığını dile getirdi.

Bu reformların demokrasi adına kazanımların en önemli adımlarından birisinin de 16 Nisan'daki anayasa değişikliği olduğuna işaret eden Gül, 'Buradaki temel anlayış artık darbe ürünü, vesayete açık, millete kapalı bir anayasadan vazgeçip milletin iradesinin hakim olduğu hükümet sistemine geçmektir.' ifadesini kullandı.

Gül, 1982 Anayasası'nın darbe anayasası olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:

'5 darbeci asker oturarak bu millet için değil, darbeyi yapan generaller ve darbeyi yapan cuntacı kesimin başındaki Kenan Evren'e göre yapılan bir anayasa dizayn etti. Bu anayasa değişikliği Kenan Evren'e göre biçilen elbise değil, bu millete, eli nasırlı, ayağı çamurlu, şalvarlı amcam için, annem için, bu milletin kendisi için bir elbise dikmektir. Önceden darbecilerin bedenine göre yapılan bir anayasa vardı. Eğer Kenan Evren Cumhurbaşkanı değil de 'Ben Başbakan olmak istiyorum' deseydi çok daha farklı bir anayasa çıkardı. Çok geniş yetkiler var ama hiçbir sorumluluk yok. Bu değişikliğin özü darbecilere, vesayetçilere değil de millete göre dizayn edilen bir hükümet sistemidir ve adı da cumhurbaşkanlığı hükümet sistemidir.'

- 'Bu elbise millete göre dikileceği için duyulan rahatsızlıkları var'

Mevcut sistemde milletin olumsuz hal durumunda kimden hesap soracağının ortada bırakıldığını, yürütmede çift başlılığın olduğunu anlatan Gül, 'Gidin, 'hayır' çalışması yapanlara sorun 'bu mevcut sistemden memnun musunuz?' Emin olun toplumun hiçbir kesimi mevcut hükümet sisteminden memnun değildir ama 'hadi gelin bunu değiştirelim' dediğimizde getirmiş olduğumuz teklifin yanlışlığından değil, bu sistemin merkezine millet oturacağı için, bu elbise millete göre dikileceği için duyulan rahatsızlıkları var.' diye konuştu.

Teklifin milleti hükümet kuran, merkeze alan bir değişikliği içerdiğini vurgulayan Gül, 'Burada esas itibarıyla rejim değişikliğine ilişkin herhangi bir düzenleme söz konusu değil. Rejimimiz cumhuriyettir. Hükümet sistemi cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi. Yönetim şekli üniter devlet yapısıdır. Asla federalizm, asla özerklik, federasyon cumhurbaşkanlığı sisteminde bulunmamaktadır. Daha fazla devletin bekasını, milletin birliğini sağlayan bir hükümet sistemi vardır.' değerlendirmesinde bulundu.

Mevcut sistemde hükümetin kontrolünde bir Meclis olduğunu ama getirdikleri teklifte güçlü hükümet, güçlü Meclis, bağımsız ve tarafsız yargının olacağını dile getiren Gül, dolayısıyla kuvvetler ayrılığının da çok üstün şekilde dizayn edildiği bir sistemden bahsettiklerini söyledi.

Türkiye'de mevcut sistemin milletin ülkeyi yönetmemesi, ülkenin yönetilememesi üzerine dizayn edilmiş bir sistem olduğunun altını çizen Gül, 'Neden çünkü Türkiye yönetilemesin ki Türkiye'yi terör üzerinden yönetmek isteyenler, darbeler üzerinden, bürokratik oligarşi üzerinden yönetmek isteyenlere bir alan açılsın.' dedi.

- 'Türkiye'nin bekasını koruyacak bir sistem olacak'

Gül, 7 Haziran seçimleri sürecinde yaşananları anımsatarak, 'Yüzde 41 oy almamıza rağmen bir hükümet kurulamadı. Hadi biz kuramadık, diğerleri kurabildi mi? Hayır, kuramadı. Burada temel mesele neydi o tarihlerde? Ceylanpınar'da iki polisimiz şehit oldu, Adıyaman'da askerimiz şehit oldu ve Türkiye'de çukurlar kazdılar. İşte terörün en sevdiği hal. Hükümet krizi bir siyasi kriz, ekonomik krizi doğuruyor, terörü daha da besliyor, ülkenin dış politikada adım atmasını, etkin olmasını engelliyor.' diye konuştu.

Teklifin Türkiye'nin bekasını koruyacak bir sistem olması için yapıldığını belirten Gül, 'Bu sistemle 16 Nisan'da o çukurları kazan hainlerin, Türkiye'yi bölmek isteyenlerin o çukurlara gömülmesinin anlamı, güçlü bir 'evet'tir. O çukurları kazanlar 16 Nisan'da sandıklardan çıkan 'evet'ler ile o çukurlara gömülecekler. Bu yüzden Türkiye'nin bekası açısından çok önemli, tarihi bir anlam ifade etmektedir.' açıklamasında bulundu.

- 'Mevcut sistem, darbeleri, vesayetçileri, bürokratik oligarşiyi seven bir sistem'

'Türkiye'de cumhurbaşkanlığı makamı daima vesayetin, millete tepeden bakanların, 'bu millet bir şeyden anlamaz, bu millete iktidar vermeyin' diyenlerin hep emniyet sibobu olmuştur.' ifadesini kullanan Gül, şöyle devam etti:

'Rahmetli Menderes, 'yeter artık söz milletin' demiştir. 'Nasıl olur da siz 'söz milletin, yetki milletin' dersiniz diyerek bu ülkede bir başbakanı ve bakanlarını idam ettiler. Bu sistem yaptı bunu. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine karşı çıkanlara sormak lazım. Sizin savunduğunuz sistem bir başbakan, iki bakan idam etti. Bunu mu savunuyorsunuz, bunlar mı yaşansın? Mevcut sistem darbeleri, vesayetçileri, bürokratik oligarşiyi seven bir sistem. Bu sistemden kurtulmak mı lazım, yoksa bu sisteme sarılmak mı? Bu sisteme sarılanlar milletten korkanlar çünkü sandıktan çıkamayacağına inanıyor ve cumhurbaşkanlığı sistemine karşı çıkıyorlar.'

Gül, Türkiye'de 'Cumhurbaşkanı bu milletin içerisinden çıkan birisi olamaz' diye mitingler yapıldığını belirterek, '27 Nisan'da e-muhtıralar verildi ama bir fark vardı. Daha önce düdük çaldığında şapkasını ya da iktidarını bırakıp giden siyasetçiler vardı ama Türkiye, eski Türkiye değil. Türkiye bu milletin bağrından çıkan Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde muhtıralara selam durmadı, milleti ile beraber muhtıraya, darbeye karşı çıktı, fark buydu. İşte yeni Türkiye'nin anlamı buydu. CHP ve diğer 'hayır' diyenlerin asıl derdi, cumhurbaşkanını halkın seçmemesidir. Bu dillerinin ucuna kadar geliyor ancak söyleyemiyorlar.' diye konuştu.

'Türkiye'de yürütme iki başlı olunca ne oluyor?' diyen Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Biz Recep Tayyip Erdoğan, Binali Yıldırım, AK Parti için değil, Türkiye için istiyoruz bu sistemi çünkü bizler geçiciyiz. Sultan Alparslan'ın açmış olduğu bu coğrafyada kıyamete kadar kardeşçe, beraberce yaşayacağız ama istiyoruz ki Türkiye güçlü bir Türkiye olsun. Türkiye'nin güçlü olmasını istemeyenler iki başlı yaptılar. Araba Türkiye ama iki tarafında şoför var. Şoförün birisi oraya, birisi öbür tarafa çekiyor. Yol almak mümkün mü? Şimdi Cumhurbaşkanımız ile Başbakanımız uyum içinde gidiyoruz ama biz Türkiye'nin geleceğini düşünüyoruz. Bu sistem yürümez, çocuklarımız, torunlarımız için kötü bir Türkiye bırakmaya hakkımız yok. Bunun için mücadele ediyoruz. Eğer mesele Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan için bir şey olsaydı emin olun hiçbir fani şu yetkilerle bu sorumsuzluğun elinden alınmasını istemezdi ama Cumhurbaşkanımız bir Türkiye sevdalısı olarak Türkiye'nin geleceğini, bekasını düşünerek bu işe öncülük yapıyor. Birileri 'Recep Tayyip Erdoğan muhtar bile olamaz' dedikleri zaman bile Cumhurbaşkanımız, Türkiye'nin geleceğini, büyüklüğünü, nasıl güçlü bir Türkiye olur bunun hayallerini kurdu. O zaman da Türkiye için en büyük meselenin mevcut hükümet sistemi olduğunu gördü ve daima cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmesinin Türkiye için zaruri olduğunu ifade etti.'

Çift başlılığın Türkiye'de hep sorun olduğunu vurgulayan Gül, 'Bizim geleneğimize göre devlet başkanının bir kişi olması lazım. Bu tek adamlık değildir. Atatürk, İnönü döneminden beri cumhurbaşkanı ile başbakan arasındaki krizler hiç bitmemiştir. Atatürk, İnönü'den çektiğini başka kimseden çekmemiştir. Bugün CHP dolaşıyor ya, en fazla o genel başkanı İnönü'den çekmiştir.' diye konuştu.

- 'Milletten korkanların rahatsız olduğu bir sistem'

Gül, Türkiye'de 65'inci hükümetin görevde olduğunu anımsatarak, bu sisteme daha önce geçilmesi durumunda 65'inci hükümetin 2248 yılında kurulması gerektiğini söyledi.

Gül, konuşmasına şöyle devam etti:

'Şimdi, 'sakın AKP demeyin rahatsız oluyorlar.' diyorlar. Ne diyelim? AK Parti. O kadar AK Parti nefreti var ki 'AK Parti de diyemeyebilirsiniz ağzınıza ak yakışır ama Adalet ve Kalkınma Partisi deyin.' Resmen CHP takiye kampanyası yapmaktadır. Rahmetli Erbakan hocanın kemiklerini sızlatacak şekilde hayattayken onunla mücadele edenlerin, bir oy daha almak için neler yaptığını görüyorsunuz.'

Sandıktan Kemal Kılıçdaroğlu gibi bir zihniyet çıkmayacağı için rahatsızlık duyanlar olduğunu belirten Gül, 'Ana muhalefet partisi genel başkanının iki lafından biri Cumhurbaşkanı Erdoğan için 'diktatör' demek. Siz mevcut sistemde de 'diktatör Erdoğan' diyorsunuz, Cumhurbaşkanlığı sistemine de 'diktatörlük getiriyorsunuz.' diyorsunuz. Sizin asıl karın ağrınız bu milletin seçtiklerine 'diktatör' demek, başka bir şey yok. Bunların asıl diktatörlükten anladığı, CHP'li değilse millet tarafından seçilmişse o kişi diktatör. Bu sistem yüzde 50+1'in oyu ile Cumhurbaşkanı seçtiği için asla tek adamlık, otoriterlik getirmeyecektir.' diye konuştu.

Gül, 108 ülkede seçme ve seçilme yaşının aynı olduğunu dile getirerek, 'Bir Alman Hans, 18, 20, 21, 23, 24 yaşında milletvekili seçilebiliyor, 23 yaşında Avusturya'da bakan oluyor ama benim Trabzonlu Hasanımı sen buna layık görmüyorsun. Layık görmeyenler Yavuz Sultan Selim'i, Fatih Sultan'ı bilmeyenler. Onun evlatları en iyi şekilde milletvekilliğini yapabilir ama siz yapamazsanız o kendi sorununuz. Fatih Sultan Mehmet 21 yaşında çağ açıp çağ kapatmıştır. Şimdi gelse, '21 yaşında çağ açıp çağ kapatacağım', 'hayır, senin yaşın tutmuyor' mu diyeceğiz? Böyle bir anlayış var mı?' değerlendirmesinde bulundu.

- 'İkinci bir bayrak asla bu topraklarda dalgalanmayacak'

Yeni sistemde milletvekili sayısının 600'e çıkacak olmasının da eleştirildiğini anlatan Gül, 'Bu millet 2 milyon lira telefon faturasını millete fatura edenleri seçmez. Kendisi gibi kendisini temsil edecek milletin vekillerini gönderir.' dedi.

Gül, dünyada tüm anayasa çalışmalarının olağanüstü hallerde yapıldığını belirterek, 'Emin olun Türkiye bu hükümet sistemi değişikliğini şimdi yapamazsa daha bu meseleyle çok uğraşacak.' ifadesini kullandı.

Türkiye'de cumhuriyetin, demokrasinin, laikliğin, birliğinin teminatının AK Parti olduğunun altını çizen Gül, şöyle dedi:

'AK Parti asla milletin hilafına olacak bir şeye öncülük yapmaz. Bu ülkede asıl cumhuriyete, rejime tehdit 15 Temmuz'da yaşandı. Sayın Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız millete liderlik yaparak o en kara, zor günde milletin önünde bayraktarlık yaptı. 'Ben milletin iradesinin üzerinde hiçbir güç tanımam' diyerek milleti demokrasiye, cumhuriyete, laik Türkiye'yi, rejimi korumaya çağıran sen değildin Sayın Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'dı. Senin o gece o saatlerde nerede olduğun hala belli değil, bir muamma ama milletin karşısında dimdik duran bu milletin bir adamı vardı.'

'Hayır' diyenlerin 'ülke bölünsün' diye mücadele eden, çukur kazanlar olduğunu aktaran Gül, şu değerlendirmelerde bulundu:

'Bu sistem için 'ülkeyi bölecek' diyorlar, kocaman yalan. Bu ülkeyi bölecekse bölücü terör örgütü Kandil'den niye buna karşı çıkıyor? Buna bir cevap verir misiniz? Tek devletimiz var, asla bu devlet içerisinde bir paralel devlete, başka bir devlete izin vermeyeceğiz. Bunun yolu da 16 Nisan'da güçlü bir 'evet'tir. Tek bayrağımız var adını şehidimizin kanından alan ay-yıldızlı bayrağımız. İkinci bir bayrak asla bu topraklarda dalgalanmayacak. Öyle bir 'evet' vereceğiz ki sesi Kandil'den duyulacak, panik haline gelecekler, kaçacak yer arayacaklar inşallah. Öyle bir güçlü 'evet' vereceğiz ki Pensilvanya'daki FETÖ çetesinin lideri kaçacak yer arayacak. Öyle bir 'evet' diyeceğiz ki cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi önce CHP'yi değiştirerek kasetle gelen CHP'nin Genel Başkanı, sandıktan güçlü 'evet'le CHP de değişecek.'

Toplantıya AK Parti Genel Merkez SKM Başkanı Yıldız Seferinoğlu, AK Parti MKYK Üyesi ve Trabzon Milletvekili Ayşe Sula Köseoğlu, AK Parti Trabzon Milletvekili Salih Cora, Büyükşehir Belediye Başkanı Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu, Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, AK Parti İl Başkanı Haydar Revi ile partililer katıldı.

Kaynak: AA