Darbe Girişiminin Çatı İddianamesi (4)

FETÖ'nün darbe girişimine ilişkin 221 kişi hakkında hazırlanan çatı iddianamesinde, FETÖ firarisi Adil Öksüz'ün özellikle 17 Mart 2016'da ABD'ye gidip 21 Mart 2016'da ülkeye döndüğü seyahatinde, darbe girişiminin gerçekleştirilmesi konusunda nihai kararın alındığı, sembollere ve gizli haberleşmeye çok önem veren örgüt elebaşının aynı tarihte uyuyan hücre sistemiyle yapılandırılan örgütün üyelerinin karşısına haki renkli cübbeyle çıkıp, bu kararı örgüt diliyle üyelerine tebliğ ettiği aktarıldı İddianamede, bu tarihten sonra Öksüz başkanlığında, Ankara'nın değişik bölgelerinde darbe planlamasına ve tarihine ilişkin toplantılar yapıldığı, toplantılara her kuvvetten rütbeli asker ile üst düzey örgüt imamlarının katıldığı, darbe girişiminin en önemli eylemlerinin detayları, bu eylemlerde görev alacak darbecilerin görev ve sorumluluklarının belirlendiği bildirildi Deniz Kuvvetleri ile ilgili darbe girişimine yönelik genel anlamdaki planlamaların, şüpheliler Ömer Faruk Harmancık ve Sinan Sürer tarafından yapıldığı, bu planlamalar kapsamında Türk Donanması'nın yüzde 70'ini oluşturan, fırkateyn, korvet ve hücumbot olmak üzere 29 ana muharip gemisinin darbe faaliyetlerine katılmak üzere hazır hale getirildiği belirtildi.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili 221 şüpheli hakkında hazırlanan çatı iddianamesinde, FETÖ firarisi Adil Öksüz'ün özellikle 17 Mart 2016'da ABD'ye gidip 21 Mart 2016'da ülkeye döndüğü seyahatinde, darbe girişiminin gerçekleştirilmesi konusunda nihai kararın alındığı, sembollere ve gizli haberleşmeye çok önem veren örgüt elebaşının aynı tarihte uyuyan hücre sistemiyle yapılandırılan örgütün üyelerinin karşısına haki renkli cübbeyle çıkıp, bu kararı örgüt diliyle üyelerine tebliğ ettiği aktarıldı.

İddianamede, 'Darbeye hazırlık aşaması' başlığı altında yer alan bilgilerde, örgütün, Türk Silahlı Kuvvetleri içinde 30 yılı aşkın süreden beri gayrimeşru yöntemlerle elde ettiği kazanımları korumak için her türlü yola başvurduğu, bununla birlikte Aralık 2013'ten itibaren tüm devlet kurumlarında başlatılan örgüt üyelerinin tespitine yönelik soruşturmaların TSK içinde de başlatılacağını anladığı belirtildi.

FETÖ'nün yasa dışı faaliyetlerine ilişkin geçmişten bugüne, içinde askeri personelin de bulunduğu çok sayıda soruşturma ve kovuşturma açıldığı ifade edilen iddianamede, son süreçte, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca, 2016 Nisan ayında 'İzmir'deki askeri casusluk soruşturmasında çeşitli usulsüzlükler yaparak sahte delil üretildiği' iddialarıyla ilgili 'FETÖ yapılanmasına' yönelik 81 sanık hakkında hazırlanan iddianamenin İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildiği hatırlatıldı.

İddianamede, İzmir'de yürütülen FETÖ davası kapsamında 6 TSK personelinin ifadeye çağrılması, bu konuda devam eden sürece ve adalete yardımcı olma iradesi gösterilmesi, kamuoyunu bu konuda bilgilendirmek amacıyla karargahta basın duyurusu hazırlığı yapılması ile bu konuda basında, sosyal medyada çıkan çok sayıda haber, 600 kişinin tutuklanacağı, örgüt mensubu oldukları iddia edilen kişilerin isimlerinin yayımlanması, görsel medyada da bu konudaki yayımlar ve örgüte yönelik yayımlanan kitapların bu gruba mensup kişilerde tedirginlik ve telaş yarattığı anlatıldı.

Milli Güvenlik Kurulunun 26 Şubat 2016 ile 26 Mayıs 2016 tarihleri arasında gerçekleştirdiği toplantılarda, FETÖ'nün, milli güvenliği tehdit eden ve kamu düzenini bozan, devlet içinde legal görünüm altında illegal faaliyetler yürüten, illegal ekonomik boyutu bulunan, diğer terör örgütleri ile iş birliği yapan bir terör örgütü olduğuna dair değerlendirmelerin yapıldığı ve bu terör örgütü ile devletin tüm kurum ve birimleriyle etkin mücadele yapılmasına dair kararların alındığının görüldüğü ifade edildi.

Genelkurmay Başkanlığında da Emniyet Genel Müdürlüğü ve MİT'ten alınan bilgiler ve kurum içi değerlendirmelere göre, 2016 Ağustos ayında icra edilecek Yüksek Askeri Şura'ya yönelik çalışma yapıldığı belirtilen iddianamede, bu çalışmayla FETÖ ile iltisakı olan personelin TSK'dan ilişiğinin kesilmesinin hedeflendiği anımsatılarak, şu tespitler yapıldı:

'Nihayet, özellikle yüksek yargı organlarındaki hakimlerin görev süresini kısıtlayarak, belli bir süre görev yapan hakimlerin değiştirilmesini öngören 1 Temmuz 2016 tarihli ve 6723 sayılı Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un çıkarılmasıyla yargıdaki gücünü kaybedeceğini ve geçmişte yargı eliyle gerçekleştirdiği ve müteakip dönemde gerçekleştirmeyi planladığı operasyonların açığa çıkacağını ve akamete uğrayacağını anlayan FETÖ, devlet içinde 40 yıldır elde ettiği kazanımları kaybetme riskini göze alamamış ve bir an önce darbe yapılması için TSK'da yuvalanmış terör örgütü mensuplarını yüreklendirmiştir. Gerek bu teşvik ve yüreklendirme, gerekse de kendilerine karşı yürütülecek tasfiyenin kaçınılmaz olduğunu anlayan örgüt, son çare olarak darbe girişiminde bulunmaya karar vermiştir.

Örgüt mensupları için eyleme başlama emri olarak değerlendirilen mesajlarda, darbenin fiilen başlayacağı saat haricinde, darbeye iştirak edenlere yönelik olarak kimin nerede, ne yapacağına dair herhangi bir talimat yer almamaktadır. Buna rağmen planlanandan 5 saat önce başlatılan darbeye iştirak edenler, organize biçimde örgüt tarafından görevlendirildikleri yerlere gitmiş ve kendilerine tevdi edilen vazifeleri yapmaya çalışmışlardır. Bu kapsamda darbe planının çok önceden detaylı olarak hazırlandığı ve örgüt elemanlarına görevlerinin önceden tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Bu da söz konusu planın, kısa sürede hazırlanabilecek bir plan olmadığını, asgari birkaç hafta önceden hazırlık yapılarak ve örgüt içinde detaylı olarak koordine edilmeyi müteakip son şekli verilerek kaleme alındığını göstermektedir. Bu kapsamda örgüt lideri Fetullah Gülen'in talimatıyla Mahrem Hizmetler Yapılanması içinde üst düzey yönetici konumunda bulunan ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/103583 numaralı soruşturma dosyasında şüpheli olarak yer alan Adil Öksüz'ün, darbe girişimine yönelik yapılacak planlama çalışmaları için ilk olarak 27 Aralık 2015 tarihinde Akıncı Üssü'nün de bulunduğu Ankara'nın Kazan ilçesine geldiği, bu ilk gelişin ardından şüphelinin darbe gününe kadar tam 12 kez, 27 Aralık 2015, 9 Ocak 2015, 16 Ocak 2015, 30 Ocak 2015, 20 Şubat 2015, 29 Şubat 2015, 14 Mart 2015, 30 Mart 2015, 5 Mayıs 2015, 27 Mayıs 2015, 4 Haziran 2015, 15 Haziran 2015, günü tam olarak tespit edilmeyen Temmuz ayının ve 13 Temmuz 2015 tarihlerinde yine aynı yere seyahatte bulunduğu belirlenmiştir.'

- Adil Öksüz başkanlığındaki toplantılarda planlama yapıldı

İddianamede, Ankara ile herhangi bir bağlantısı bulunmayan ve darbe girişimindeki rolü dikkate alınarak, Öksüz'ün örgüt tarafından kendisine verilen darbe plan ve organizasyonu şekillendirmek amacıyla bu şehre geldiği kanaatine varıldığı, şüphelinin ayrıca, aynı veya yakın tarih aralıklarında yurt dışına, özellikle örgütün merkezinin bulunduğu ABD'ye de ziyaretlerde bulunduğu anlatıldı.

Adil Öksüz'ün, 11 Temmuz 2016'da Kemal Batmaz ile aynı uçakla ABD'ye gittiği, 13 Temmuz 2016'da ise Batmaz ile aynı uçakla ABD'den döndüğü belirtilen iddianamede, Öksüz'ün yurt dışına giriş çıkış tarihlerine yer verildi.

İddianamede, 'Öksüz'ün özellikle 17 Mart 2016 tarihinde ABD'ye gidip 21 Mart 2016'da ülkeye döndüğü seyahatinde, darbe girişiminin gerçekleştirilmesi konusunda nihai kararın alındığı, sembollere ve gizli haberleşmeye çok önem veren örgüt elebaşının, aynı tarihte, uyuyan hücre sistemiyle yapılandırılan örgüt üyelerinin karşısına haki renkli cübbeyle çıkıp, bu kararı örgüt diliyle üyelerine tebliğ ettiği' de aktarıldı.

Bu tarihten sonra Ankara'nın değişik bölgelerinde darbe planlamasına ve tarihine ilişkin toplantılar yapıldığı, bu toplantılardan en geniş katılımlı olanının Ahmet Taner Kışlalı Mahallesi'nde bulunan, örgüte ait 'Empati Danışmanlık' adlı şirket adına, başka soruşturmanın şüphelilerinden Serkan Aydın tarafından kiralanan üç katlı villada yapıldığı, toplantıların temmuz ayının başında başlayıp 10 Temmuz 2016 Pazar gününe kadar devam ettiği bildirildi.

İddianamede, toplantılara her kuvvetten rütbeli asker ile üst düzey örgüt imamlarının katıldığı, toplantıya katılanlardan tespiti yapılabilen şüpheliler arasında Adil Öksüz, Birol Kurubaş, Bilal Akyüz, Mustafa Barış Avıalan, Sinan Sürer, Gökhan Şahin Sönmezateş, Ömer Faruk Harmancık, Turgay Sökmen, Fırat Alakuş, Ali Osman Gürcan ve Murat Koçyiğit ve Orhan Yıkılkan'ın bulunduğu ifade edildi.

Adil Öksüz'ün başkanlık ettiği toplantılarda öncelikle her kuvvetten darbeci askerin kendi aralarında oluşturduğu grupların çalışmalar yaptığı, ardından darbe girişiminin en önemli eylemlerinin detayları, bu eylemlerde görev alacak darbecilerin görev ve sorumluluklarının belirlendiği anlatılan iddianamede, şunlar kaydedildi:

'Bu kapsamda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın alınması ve bir yerde muhafaza edilmesi, (Huber Köşkünden alınarak hava yolu ile İstanbul’da kısa süre bekletilip, yine hava yolu ile denize açılacak olan gemiye indirilerek muhafaza edilmesi), Başbakan Binali Yıldırım ve İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın Ankara'dan Özel Kuvvetler timlerince alınarak Akıncılar Hava Üssü'ne getirilerek burada muhafaza edilmesi, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın MİT'ten Özel Kuvvetler timlerince alınarak Akıncılar Hava Üssü'ne getirilerek muhafaza edilmesi, Emniyet Genel Müdürü Celalettin Lekesiz, TEM Daire Başkanı Turgut Aslan'ın, Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç'in, Özel Harekat Daire Başkanı'nın konutlarından jandarma görevlileri tarafından alınarak, Akıncılar'a götürülmesi konularının konuşulduğu, yapılan bütün çalışmalarda TSK içindeki FETÖ mensubu komutanlara aktif görevler verildiği, darbe girişimine katılacak birliklerin komutanlarının örgüt mensuplarından seçildiği, görevlendirilen darbeci unsurlara mümkün olduğu kadar birlik bütünlüğü içinde görev verildiği ancak Özel Kuvvetler Komutanlığından görevlendirilen unsurların tek tek FETÖ mensuplarından yeniden oluşturulduğu, Çakırsöğüt'te bulunan komando tugayının Ankara'ya hava yoluyla getirilmesi ve getirilecek birliklerin Ankara'nın güvenliğini sağlamak ve ihtiyaç olan diğer kuvvetlere takviye verilmesinin kararlaştırıldığı belirlenmiştir.'

İddianamede, planlama çalışmalarında ayrıca TSK içinde darbeye ve örgüte destek vermeyecek personelin listesinin yapıldığı, bu konuyla ilgili 'Mahrem Hizmetler Yapılanması'ndaki sivil örgüt üyelerinin görüşünün alındığı, isimlerin tespitinden sonra bu isimleri alıkoyacak darbecilerin görevlendirmesinin yapıldığının da tespit edildiği aktarıldı.

Deniz Kuvvetleri ile ilgili darbe girişimine yönelik genel anlamdaki planlamaların, şüpheliler Ömer Faruk Harmancık ve Sinan Sürer tarafından yapıldığı, bu planlamalar kapsamında Türk Donanması'nın yüzde 70'ini oluşturan fırkateyn, korvet ve hücumbot olmak üzere 29 ana muharip gemisinin darbe faaliyetlerine katılmak üzere hazır hale getirildiği belirtildi.

- İzmir'de ayrı toplantılar

İddianamede, İzmir'de gerçekleştirilecek darbe girişimiyle ilgili planlamanın ise genel hatlarıyla ele alındığı, darbe karşıtı askeri personelden kimlerin alınacağı ile ilgili listenin WhatsApp üzerinden gönderilmesinin kararlaştırıldığı, detayların ise İzmir'in değişik semtlerinde yapılan toplantılarda ele alındığı vurgulandı.

Bu çalışmalar sırasında toplantıların lideri konumunda görünen Adil Öksüz'ün, toplantılara katılan örgüt üyelerine namaz kıldırdığı, darbe girişimi günü yapılacak ilk işlerden birinin halen cezaevlerinde bulunan örgüt mensuplarını vakit geçirmeksizin kurtarmak olduğu konusunda talimat verdiği, darbenin halka rağmen başarılı olmayacağını söyleyenleri ise 'Bu tür olumsuz düşüncelerle şeytanı içimize karıştırmayalım. Allah'ın yardımı ile bu iş olumlu sonuçlanacaktır.' mealinde, dini ağırlıklı sohbetlerle cesaretlendirdiği, telefonla görüştüğü Fetullah Gülen'e darbe planıyla ilgili bilgi verdiği anlatıldı.

İddianamede, toplantıların Ankara Keçiören'de şüpheli Neşet Gülener'in kiraladığı evde, 11 Temmuz 2016 Pazar günü, asker şüpheliler Ertuğrul Terzi, Savaş Kabaklı, Ali Kalyoncu, Orhan Yıkılkan, Bilal Akyüz ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/83705 numaralı soruşturma dosyasında şüpheli sıfatıyla yer alan Murat Yanık'ın katıldığı toplantıda, darbe girişiminde Ankara'ya yönelik olarak kullanılacak tank ve zırhlı araçların organizasyonunun yapıldığı, plan çerçevesinde başkentin iki bölgeye ayrıldığı, bir bölümünün Zırhlı Birlikler Komutanlığının kontrolünde, diğer bölümünün de Mamak'taki 28. Mekanize Tümen Komutanlığının kontrolünde bulunacağının kararlaştırıldığı bildirildi.

(Sürecek)
Kaynak: AA