Bulgaristan'daki Genel Seçimler

BalGöç Genel Başkanı Prof. Dr. Özkan: 'Bulgaristan parlamento seçimleri hem Bulgaristan’da hem de yurt dışında birçok yerde gerginlik içinde geçti. Seçim öncesi kardeş kavgası, komşu kavgası yaratmak isteyenler oldu. Sanki bir savaşa gidiliyor gibi gerginlik yaratıldı' 'Bu gerginliğin sebeplerini seçim öncesi ve seçim esnasında belirtirken herkesi sağduyuya davet ettik. Sivil toplum örgütü olarak toplumsal sorumluluğumuzun bilincinde olarak çalıştık ve biz bu sınavı geçtik. Sınıfta kalanlar ise çok'

Balkan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği (Bal-Göç) Genel Başkanı Prof. Dr. Yüksel Özkan, pazar günü yapılan Bulgaristan parlamento seçimlerinin hem Bulgaristan'da hem de yurt dışında birçok yerde gerginlik içinde geçtiğini belirterek 'Seçim öncesi kardeş kavgası, komşu kavgası yaratmak isteyenler oldu. Sanki bir savaşa gidiliyor gibi gerginlik yaratıldı.' ifadesini kullandı.

Özkan, yazılı açıklamasında, Sofya Yüksek Seçim Kurulunun aldığı ayrımcı kararlar ve bunun sonucunda görevlendirdiği kişilerin birer parti temsilcisi gibi davrandığını bildirerek kasıtlı ve keyfi davranışlarla gerilimin artırılmak istendiğini aktardı. Bu nedenlerle pek çok kişinin Türkiye'de oy kullanamadığını ifade eden Özkan, şu değerlendirmeyi yaptı:

'Bulgaristan parlamento seçimleri hem Bulgaristan’da hem de yurt dışında birçok yerde gerginlik içinde geçti. Seçim öncesi kardeş kavgası, komşu kavgası yaratmak isteyenler oldu. Sanki bir savaşa gidiliyor gibi gerginlik yaratıldı. Bu gerginliğin sebeplerini seçim öncesi ve seçim esnasında belirtirken herkesi sağduyuya davet ettik. Sivil toplum örgütü olarak toplumsal sorumluluğumuzun bilincinde olarak çalıştık ve biz bu sınavı geçtik. Sınıfta kalanlar ise çok. Bunu da 'Seçim kuralları ihlal ediliyor' diye kullandılar ve sandıkları bazı yerlerde saatlerce kapattılar. Kendilerini yıllardır 'İnsan haklarını ve azınlık haklarını savunuyoruz' diye lanse eden ve o kesimlerden oy isteyenler de sınıfta kaldı. Neden mi? Sofya Yüksek Seçim Kurulu kararlarına bırakın tepki koymayı, yaşanan bu haksızlıkları, yedikleri ve içtikleri masalarda sadece televizyonlardan seyrettiler.'

Özkan, 1989 yılında zorunlu göçte yaşanan görüntülerin benzerlerinin geçen hafta Bulgaristan sınırında yaşandığını, yaşlı insanlar tartaklanırken o totaliter rejime tepki olarak siyaset yaptıklarını söyleyenlerin bu duruma suskun kaldığını anlattı.

'Belene ve diğer toplama kamplarında ölen veya gençliklerini yitirenlerin haklarını savunuyoruz, ayrımcılıkla mücadele ediyoruz, azınlıkların sesiyiz' diyenlerin nerede olduğunu soran Özkan, şunları kaydetti:

'Neden suskunlar? 'Bulgaristan'ı kurtaralım' diye bağıranlar, Bulgaristan'ı böyle mi kurtaracaklar? Yoksa sadece kendilerini mi kurtardılar? Bu siyasetçiler iyi bir sınav veremediler ve o bölgelerden göç edenlerin sesi olan biz sivil toplum örgütlerinin gözünde sınıfta kaldılar. Biz, üyelerimizin yani Balkanlardan göç eden insanların sözcüsüyüz. Diğer taraftan değişik dönemlerde Türkiye'ye göç edenlerin çözüm bekleyen kronikleşmiş sorunlarının sona ermesi için verdiğimiz mücadele devam ediyor.'
Kaynak: AA