Tarih Sempozyumunda Yeni Detaylar Ortaya Çıkıyor

Uluslararası Çoban Mustafa Paşa ve Kocaeli Tarihi-Kültürü Sempozyumunda Gebze’deki Çoban Mustafa Paşa Külliyesi’ndeki 165 yazma eserin bulunduğu kütüphanede günlük üç akçe ücretle bir hafız-ı kütüb’ün görev yaptığı ortaya çıktı.

Tarih Sempozyumunda Yeni Detaylar Ortaya Çıkıyor
Uluslararası Çoban Mustafa Paşa ve Kocaeli Tarihi-Kültürü Sempozyumu IV’ nun 2. gününde Çoban Mustafa Paşa Salonu’nda yapılan 3. oturumda Veysi Akın "Cisr-i Mustafa Paşa ve Tarihten Günümüze Kadarki Önemi’’, Uzm. Abdullah Çakmak "Gebze Çoban Mustafa Paşa Kütüphanesi’’, Zeynep Morgül "Çoban Mustafa Paşa Külliyesi’nin Medrese Müderrisliğinden Şeyhülislamlığa Giden Yol’’ ve gazeteci İsmail Kahraman "Gebze’nin Kentleşme Sürecinde Çoban Mustafa Paşa Külliyesi’nin Önemi’’ konulu tebliğlerini yayınladı.

Günün 3.oturumunda ilk olarak söz alan Yrd. Doç. Dr. Veysi Akın, "Günümüzde Bulgaristan sınırları içerisinde kalan ve Edirne’nin 32 kilometre batısında Meriç nehri üzerinde kurulan köprüden ismini alan ‘Cisr-i Mustafa Paşa Kazası’, yeni ismi ile Svilengrad bulunduğu coğrafi konumu itibarı ile tarih boyunca önemli bir stratejik merkez olmuştur. Mustafa Paşa kasabası yakınlarında Mezek köyünde Traklardan kalan çok önemli bir timülüs ve müze bulunmaktadır. Ayrıca Bizans dönemi eseri olmakla beraber Kanuni döneminde Mustafa Paşa tarafında onarımı tamamlanan Mezek kalesi bölgenin Bizans ve Osmanlı çağındaki önemine işaret etmektedir. Türkiye, Yunanistan ve Bulgaristan geçiş güzergahı üzerinde hakim bir tepe üzerinde bulunan bu kale Osmanlı döneminde derbent olarak kullanılmıştır. Kanuni Sultan Süleyman döneminde Mustafa Paşa Köprüsü’nün inşası ile stratejik önemi bir kat daha artan bölge, Edirne-Belgrad yolu üzerinde bulunması dolayısı ile bir menzil ve derbent merkezi haline gelmiştir’’ dedi.

Gebze Çoban Mustafa Paşa Kütüphanesi konulu sunumunda Uzm. Abdullah Çakmak, "Çoban Mustafa Paşa, Osmanlı Devleti’nde mutasarrıflık, sancakbeyliği ve vezirlik görevlerinde bulunmuş önemli devlet adamlarındandır. Ayrıca Paşa’nın siyasi kimliğinin yanında Anadolu ve Rumeli’de yaptırdığı vakıf eserlerden hareketle hayırsever biri olduğu anlaşılmaktadır. Bu yönüyle hem devlete hem de halka yönelik bu hizmetlerin araştırılması, Paşa’nın yaşadığı dönemin siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel tarihinin belirlenmesi bakımından önemlidir. Bu amaçla bu bildirinin konusunu Paşa’nın Gebze’de yaptırdığı külliyenin bir bölümü olan kütüphanesi oluşturmaktadır’’ açıklamasını yaptı.

Konuşmasına devam eden Çakmak, "Paşa, Gebze’deki külliyesine ait vakfiyede, farklı disiplinlere ait 165 yazma eserin bulunduğu kütüphanesinde günlük üç akçe ücretle bir hafız-ı kütübün görev yapmasını şart koşmuştur. Kütüphane için şart koşulan bu görev ve tahsisat, Paşa’nın, kitapların muhafazasına verdiği önemi ortaya koymaktadır. Ancak yaklaşık dört asırdır ayakta duran bu müessesenin içinde bulunan birçok kitap zamanla muhafaza edilemeyerek bir şekilde farklı yerlere intikal etmiştir’’ şeklinde konuştu.

Çoban Mustafa Paşa Külliyesinin Medrese Müderrisliğinden Şeyhülislamlığa Giden Yol 2 konulu sunumunda KOÜ’den Zeynep Morgül, "Osmanlı menzil külliyelerinin bir örneği olan, Çoban Mustafa Paşa Külliyesi, 1523-1524 tarihlerinde inşa edilir. Külliyenin bir parçası olarak oluşturulan medrese, yüksek eğitimin alındığı bir eğitim müessesesi haline gelir. Müderrislerinin, 50 akçe aldığı ellili medrese olarak bilinen, külliye medresesini bitiren öğrenciler altmışlık medreselere devam eder. Mezuniyetlerinden sonra ilmiye sınıfı dahilindekiler şeyhülislamlığa kadar yükselebilir. Çoban Mustafa Paşa medreselerinde müderrislikten yükselerek çeşitli kademelerde görev yaptıktan sonra Şeyhülislamlık görevini icra edenler olmuştur’’ diye konuştu.

Gebze’de gazetecilik hayatını sürdüren İsmail Kahraman’da sempozyumda, "Gebze’nin Kentleşme Sürecinde Çoban Mustafa Paşa Külliyesi’nin Önemi’’ konulu bir tebliğ yayınladı. Kahraman, ‘’Gebze’nin kalbi Çoban Mustafa Paşa Külliyesi’nde atar. Külliye, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman’ın vezirlerinden Çoban Mustafa Paşa’nın emriyle 16. yüzyılda Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. Türk süsleme sanatının tüm özelliklerine sahip bu tarihî şehir minyatürü, camii, medrese, kervansaray, paşa odaları, hankah, bimarhane, han, hamam, imarethane, kütüphane, su kuyusu, şadırvan ve türbe gibi her biri eşsiz yapılar topluluğundan oluşmaktadır. Külliyenin güney kapısı üzerinde Kanuni Sultan Süleyman’ın tuğrası göze çarpmaktadır’’ bilgisini verdi.
Kaynak: İHA