Uludağ Ekonomi Zirvesi

Başbakan Yardımcısı Şimşek: (1) 'Bu Anayasa değişikliğinin gerçekten Türkiye'nin önünü açma durumu söz konusu. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yönetimde istikrarı, temsilde adaleti, yargıda da bağımsızlığı sağlayabilir' 'İddia edildiği gibi 'Türkiye'de güçler ayrımı, yargının bağımsızlığı tehlikeye girecek' argümanı doğru bir argüman değil' 'Hakikaten ciddi bir direnç var. Bu da önemli. Bu şunu gösteriyor; belirsizlikler azalır azalmaz Türkiye yeni bir reform hamlesiyle tekrar yüksek büyüme patikasına girebilir. Girmemesi için hiçbir sebep yok. 2017 ve sonrası için umutvar olmak aslında temeli olan bir senaryo'

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, 16 Nisan'daki referandumda oylanacak Anayasa değişikliğinin Türkiye'nin önünü açma durumunun söz konusu olduğunu belirterek, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin yönetimde istikrarı, temsilde adaleti, yargıda da bağımsızlığı sağlayabileceğini bildirdi.

Şimşek, Uludağ Ekonomi Zirvesi'nin açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye ve dünyanın karışık bir dönemden geçtiğini ifade etti.

Küresel kriz sonrası bir sürü artçı şok yaşandığını kaydeden Şimşek, 'Gerçi şimdi ilk defa bu yıl sanki küresel ekonomi toparlanıyor gibi... Geçen hafta Almanya'da G20 Zirvesi'ndeydim. Küresel ekonomi için nispeten daha olumlu bir perspektif var. Bir miktar toparlanma var. Ama yine de 2016 zor bir yıldı. 2017'ye tabii ki iyimser başlamak isteriz.' dedi.

Türkiye ile ilgili olarak birkaç soruya cevap vermek istediğini belirten Şimşek, şunları kaydetti:

'Biri 'Ne olacak bu Türkiye'nin hali, Türkiye'nin ekonomisi?' Aslında Türkiye ekonomisi çok boyutlu ve ciddi şoklara karşı ciddi direnç göstermiş bir ekonomi. Bu da aslında temellerinin sağlam olduğunu gösterir. Küresel kriz herkesi etkiledi. Avrupa'daki borç krizi bizi de önemli ölçüde etkiledi. Çünkü Avrupa Birliği (AB) bizim önemli bir ticaret ortağımız. Arap Baharı büyük umutlarla başlamıştı. O bölgede büyük bir kaos, ciddi jeopolitik gerginlikler var ve bunlar Türkiye'yi ciddi şekilde aşağıya çekti. Bu jeopolitik gerginlikler ve yanı başımızda devlet niteliğini kaybeden ülkeler teröre zemin hazırladı, Türkiye'yi ciddi şekilde olumsuz etkiledi. Bunların hepsi aslında dış şoklar. Rusya ile yaşadığımız sıkıntı... Ama ülke içinde de son birkaç yıla baktığınız zaman birçok seçim, darbe girişimi, terörün yoğun yaşandığı zorlu bir dönem yaşandı.'

Şimşek, bütün bunlara rağmen Türkiye'de küresel kriz sonrası dönemde 7 milyon kişiye iş bulduklarını, bunun ciddi bir rakam olduğunu ifade ederek, 'Yeterli mi? Değil. İşsizlik oranı yüzde 10'un biraz üzerinde.' dedi.

- 'Türkiye'nin hikayesi orta ve uzun vadede güçlü olmaya devam edecek'

Mehmet Şimşek, Türkiye ekonomisinin 2000'li yılların başından bu yana ortalama yüzde 6 civarında büyüdüğünü, geçen yıl darbe girişimi ve terörün etkisiyle ekonominin ciddi şekilde yavaşladığını ancak sınırlı da olsa ılımlı büyümenin devam ettiğini söyledi.

Şimşek, 2017 yılının ilk çeyreğinde de bütün belirsizliklere rağmen büyümenin devam ettiğini belirterek, şöyle devam etti:

'Dolayısıyla hakikaten ciddi bir direnç var. Bu da önemli. Bu şunu gösteriyor; belirsizlikler azalır azalmaz Türkiye yeni bir reform hamlesiyle tekrar yüksek büyüme patikasına girebilir. Girmemesi için hiçbir sebep yok. 2017 ve sonrası için umutvar olmak aslında temeli olan bir senaryo.

Dışarıdan bakıldığı zaman Türkiye'nin algısı kötü ama gerçeklik o kadar değil. Gerçeklik, belki bizim arzuladığımız kadar iyi de değil. O nedenle bir reform gündemimiz var. Neden reform yapmak istiyoruz? Çünkü yeterli bulmuyoruz? Çok kapsamlı bir reform programımız var. Ama Türkiye'nin hikayesi orta ve uzun vadede güçlü olmaya devam edecek.'

- 'Parlamenter sistem yönetimde istikrarı sağlayamadı'

Başbakan Yardımcısı Şimşek, dünyada nüfusu 80 milyona ulaşmış, kişi başına milli geliri de orta üst gelir grubunda olan gelişmekte olan ülke sayısının 6-7'yi geçmeyeceğini belirterek, 'Dolayısıyla Türkiye'nin hikayesi daha duruyor. Bu hikayeyi güçlü kılacak çok ciddi bir reform programımız var. Bu reformların başında gelen en büyük reform, yönetimde istikrarı sağlayacak, ileride yaşayabileceğimiz krizleri engelleyebilecek bir Anayasa reformudur. O da bir yapısal reformdur.' değerlendirmesinde bulundu.

Cumhuriyetin henüz 100. yılını doldurmadığını, kendisinin 65. hükümetin bir üyesi olduğunu hatırlatan Şimşek, ABD'nin 240 yıldan fazla süredir başkanlık sistemiyle yönetildiğini, ülkede 45. başkanın daha yeni göreve başladığını söyledi.

Şimşek, Türkiye'deki parlamenter sistemin yönetimde istikrarı sağlayamadığını vurgulayarak, 'Neye bağlarsanız bağlayın; eğer 1923'ten bu yana 65 tane hükümet gelmişse, ortalama ömürleri 17-18 ay civarındaysa, burada bir sorunumuz var demektir. Bu Anayasa değişikliğinin en önemli sonucu yönetimde istikrarı sağlaması olacak. Millet sandığa gidecek, 5 yıllığına Meclis'i seçecek, 5 yıllığına aynı hükümetin başını yani cumhurbaşkanını seçecek, cumhurbaşkanı ertesi gün bakanlar kuruluyla, üst düzey bürokrasiyle kendi programını uygulama fırsatı bulacak.' şeklinde konuştu.

Bu sistemin 'denge-denetim' açısından Batı'nın birçok demokrasisinde var olan kurumsal altyapı ve normlara uygun olduğunu belirten Şimşek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

'En çok tartışılan konulardan biri yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı. Bizdeki yargının üst kurulu, şu anda Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu diyoruz, yeni bir yapıya giriyor. 13 üyesi olacak. 7 üyesini Meclis nitelikli çoğunlukla seçecek. Şu anda hiçbir partinin Meclis'te nitelikli çoğunluğu yok. Hatta 2 parti bir araya gelerek nitelikli çoğunluk elde edemiyor. Bugünkü Meclis kompozisyonunda 3 partinin bir araya gelmesi lazım. Nitelikli çoğunluk aslıda çok önemli bir eşiktir. Bağımsızlığı ve tarafsızlığı sağlamak açısından çok kritiktir. İddia edildiği gibi 'Türkiye'de güçler ayrımı, yargının bağımsızlığı tehlikeye girecek' argümanı doğru bir argüman değil. Meclis bugünkü HSYK'nın çoğunluğunu, 13 üyenin 7'sini nitelikli çoğunlukla seçecek. Kalan 6 üyeyi de millet tarafından seçilen cumhurbaşkanı doğrudan veya dolaylı seçecek. Bunun ne Fransa'dan, ne ABD'den, ne Kore'den, ne Almanya'dan ciddi bir farkı yok. Sonuçta kaynağını milletten alan Meclis ve seçilmiş cumhurbaşkanı bunu belirleyecek.'

- 'Anayasa değişikliği Türkiye'nin önünü açacak'

Mehmet Şimşek, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde Meclis'in durumuna ilişkin şunları söyledi:

'Meclis bugün hangi yetkilere sahipse çok daha etkin ve verimli şekilde bu yetkileri kullanmaya devam edecek. Meclis yasama tekeli olacak. Meclis denetimin merkezi olacak. Bugün sanılıyor ki parlamenter sistemde yürütme ve yasama birbirinden tamamen ayrı. Bu doğru değil. Bugünkü sistemde çoğunluğu sağlayan parti Meclis'te iktidarı oluşturuyor. O iktidar Meclis'te de komisyonların tamamında kontrole sahip. Denetimden tutun yasamaya kadar yürütme ve yasama iç içe geçmiş durumda. Dolayısıyla 'Bugünkü sistem mükemmel, yeni sistemde bu güçler ayrılığı tehlikeye giriyor' varsayımı o kadar yanlış ki…

Ben 10 yıldır milletvekilliği yapıyorum. Hükümetin onay vermediği, hükümetin sponsor olmadığı hiçbir yasa teklifi ne komisyonda ne de Meclis Genel Kurulu'nda görüşülmüştür. Yasalaşan tasarıların tamamına yakınında ya hükümet eliyle bir milletvekiline 'Şu teklifi ver' denilmiştir ya da bir şekilde aslında doğrudan doğruya hükümet tasarısı olmuştur.'

Şimşek, yeni sistemin iki temel avantajı olacağına işaret ederek, 'Bir tanesi yönetimde istikrar. Artık Türkiye her 17-18 ayda değil, belki her 5 yılda bir seçime gidecek. Seçilen hükümet görevini, hizmetini yapacak. Bu önemli bir konu.' dedi.

Yeni sistemin diğer avantajına değinen Şimşek, şu anki sistemin çok ciddi bir açmazı olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti:

'Cumhurbaşkanı askeri darbe sonrası yazılan 82 Anayasası'nda inanılmaz yetkilere sahip. İstediği zaman bakanlar kuruluna başkanlık yapıyor. Cumhurbaşkanı onaylamazsa ben Nobel Ödüllü bir finansçıyı Hazine'de genel müdür yardımcısı olarak atayamam. Bütün atamalar, bütün kararnameler cumhurbaşkanının onayına tabi. İstediği zaman Bakanlar Kuruluna, Milli Güvenlik Kuruluna başkanlık yapar. Bütün rektörleri atar. Yargının bir kısmını belirler.

Şu anki cumhurbaşkanı mevcut anayasa gereği inanılmaz yetkilerle donatılmış ama hesap veriyor mu? Hayır. Yargılanabilir mi? Vatana ihanet hariç hayır. Bir tarafta halk tarafından seçilmiş, bu kadar yetkilerle donatılmış ve tekrar seçilme imkanı olan bir cumhurbaşkanı, bir taraftan da Meclis içinden çıkmış bir hükümet... Ayrı siyasi eğilimlerden geldiğini de varsayın; bizdeki uzlaşma kültürünü de göz önüne alın; bu sistem krizlere gebedir. Dolayısıyla bu Anayasa değişikliğinin gerçekten Türkiye'nin önünü açma durumu söz konusu. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yönetimde istikrarı, temsilde adaleti, yargıda da bağımsızlığı sağlayabilir.'

(Sürecek)

Kaynak: AA