'Küresel İklim Değişimi Hala Kutuplarda Yaşayan Ayıların Problemi Sanılıyor'

İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kadıoğlu: 'Havaya göre giyinemeyen, şemsiyesini zamanında yanına alamayan, meteorolojik uyarıları dikkate almayan, meteorolojik ve klimatolojik kavramları doğru kullanamayan, küresel iklim değişimini de hala kutuplarda yaşayan ayıların problemi olduğunun sananımız pek çok. Şiddetli yağan bir yağmurun ya da esen bir rüzgarın nedeni hakkında bilgi ve fikri olanımız da çok az. Bu durumda her şiddetli hava olayı hakkında değişik komplo teorileri ile günlerce uğraşmak zorunda kalıyoruz' 'Marmara Denizi üzerinde uzun bir süre esen poyraz, Marmara'nın kuzey kıyılarındaki deniz suyunu güneye doğru sürüklemesi sonucu kıyılardan çekilen sular hemen depreme yorumlanabiliyor' 'Meteorolojinin çok farklı konuları olan iklim ve hava şartları ülkemizde birbirine çok karıştırılmaktadır' 'Ülkemizde küresel iklim değişimi problemini de genellikle caddelerin dereye dönüştüğü 'şehir seli' gibi olağan dışı hava koşullarında hatırlıyoruz. Böylece kamuoyunda her 'olağan dışı hava olayını' da küresel iklim değişimine bağlamak gibi genel bir kültürel davranış şekli oluştuğu için sapla samanı da birbirine karıştırır olduk ve hava ile birlikte iklimi de artık günah keçisi yaptık çıktık' 'Ülkemizde meteoroloji ve iklim konusunda ne halk, ne de teknik kişiler arasında henüz doğru bir dil ve fikir birliği oluşturmuş değiliz'

ÇİĞDEM ALYANAK - İstanbul Teknik Üniversitesi Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, küresel iklim değişimini hala kutuplarda yaşayan ayıların problemi olduğunun sanıldığını belirterek, 'Şiddetli yağan bir yağmurun ya da esen bir rüzgarın nedeni hakkında bilgi ve fikri olanımız da çok az. Bu durumda her şiddetli hava olayı hakkında değişik komplo teorileri ile günlerce uğraşmak zorunda kalıyoruz.' dedi.

Türkiye'de meteoroloji ve iklim denilince ilk akla gelen uzmanlardan olan, aynı zamanda İstanbul Valiliği Afet ve Acil Durum Merkezi ile Türk Kızılayı Başkanı Kerem Kınık'ın da danışmanlığını yürüten Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, Dünya Meteoroloji Günü dolayısıyla AA muhabirinin sorularını yanıtladı.

Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülkenin, sağlıklı ve hızlı bir ekonomik kalkınmaya önemli katkısı olabilecek meteoroloji bilimine, meteorolojinin günlük yaşam, ticaret ve endüstri ile iç içe girmiş olduğu gelişmiş ülkelerden çok daha fazla ihtiyacı olduğunu anlatan Kadıoğlu'nun, meteoroloji ve iklim okur yazarlığı, meteorolojinin insan hayatındaki önemi, küresel ısınma ve küresel iklim değişikliği, Türkiye'de meteoroloji biliminin yeri konularında yöneltilen sorulara verdiği cevaplar şöyle:

Soru: Meteoroloji ve iklim okur yazarlığı hakkında bilgi verebilir misiniz?

Cevap: 'Havadan sudan gibi çok önemli konular hakkında konuşmadığımız günümüz neredeyse yok. Son yıllarda bunlara bir de küresel iklim değişikliği eklendi. Bunlar ile ilgili ilk ve orta öğretimde coğrafya gibi derslerde pek çok konu işleniyorsa da gündelik yaşamda bu kavramları doğru kullanabilmek ve onlar ile ilgili haberleri anlamakta önemli problemler yaşıyoruz. Örneğin, havaya göre giyinemeyen, şemsiyesini zamanında yanına alamayan, meteorolojik uyarıları dikkate almayan, meteorolojik ve klimatolojik kavramları doğru kullanamayan, küresel iklim değişimini de hala kutuplarda yaşayan ayıların problemi olduğunun sananımız pek çok. Şiddetli yağan bir yağmurun ya da esen bir rüzgarın nedeni hakkında bilgi ve fikri olanımız da çok az. Bu durumda her şiddetli hava olayı hakkında değişik komplo teorileri ile günlerce uğraşmak zorunda kalıyoruz. Örneğin, Marmara Denizi üzerinde uzun bir süre esen poyraz, Marmara’nın kuzey kıyılarındaki deniz suyunu güneye doğru sürüklemesi sonucu kıyılardan çekilen sular hemen depreme yorumlanabiliyor.'

Soru: Dünyada ve Türkiye’de meteoroloji ve iklim okur yazarlığı oranları ile ilgili bilgileri paylaşabilir misiniz? Türkiye ile dünyayı kıyaslar mısınız?

Cevap: 'Böyle bir istatistik değer ya da karşılaştırma şu an elimizde yok. Fakat farklı ülkelerdeki insanların bu konulara verdiği önemden örnekler verebilirim. Örneğin ABD’de 24 saat sadece hava durumu veren TV istasyonları ve radyo kanalları var. Normal yayın yapan diğer medya organları da hava durumuna ve iklim değişikliği haberlerine çeşitli grafik ve görseller ile bize göre çok daha büyük yer ve önem verirler. Örneğin, ABD’de alışverişe gitmek isteyen bir kişi dışarıya çıkmadan önce bir TV kanalında sürekli olarak canlı yayın yapan meteoroloji radarına bakar ve eğer bulunduğu yere yaklaşan bir yağış varsa içeride yağışın geçmesini bekler. Benzer bir şekilde ABD’deki tarım, enerji, turizm, inşaat gibi sektörler altı aylık iklim tahminlerine göre hareket eder. Bu nedenle, örneğin El Nino gibi dünyanın değişik yerlerindeki iklim olaylarını da yakından takip ederler. Çünkü El Nino olursa ABD’de soya fasulyesine talep patlaması olacağını bilirler ve ona göre daha çok soya ekimi yaparlar. ABD gibi ülkeler tarım ürünlerinin ekimi ve ürünlerine fiyat koymak için tüm dünyadaki hava şartları ile birlikte tarım rekoltelerini de takip eder. Türk çiftçisi de hem kendi ürünleri, hem de rakip ülkelerdeki tarım ürünlerinin maruz kaldığı ve kalacağı hem meteorolojik, hem de iklim şartlarını takip etmek zorundadır.'

Soru: Meteoroloji ve iklim okur yazarlığı vatandaşlar için sizce neden önemli? Halk için faydalarından bahseder misiniz? Örneğin bir çiftçi için iklim okur yazarlığını bilmesinin işine nasıl bir katkısı olur?

Cevap: 'Meteorolojik okur yazarlığın halka en önemli faydası kendi sağlığını ve ekonomisini korumak olarak söylenebilir. Örneğin, sabah güneşli olan bir günde güneşe aldanarak işe giden, akşam dönüşte olduğu yere gelen soğuk cephenin neden olduğu çok soğuk havaya ve kar fırtınasına giyim kuşam, araç gereç bakımından çok hazırlıksız olarak yakalanabilir. Türk çiftçisi altı aylık hava ve iklim tahminlerini kullanamasa bile en azından 3-5 günlük hava tahminlerini çok yakından takip etmesi ve doğru kullanması lazım. Böylece örneğin bağ ve bahçesini ilaçladığı zaman hemen yağmur yağmamalı ve ilaç bir kaç gün bitki üzerinde kalabilmeli. Ya da çiftçi bir yağmurdan önce tarlasını ya da bağını boşu boşuna sulayıp hem masrafa girmemeli, hem de suyumuzu israf etmemelidir.'

- 'Cemre problemli bir inanıştır'

Soru: Geleneksel hava tahminlerinin sizce bu noktada yeri neresidir?

Cevap: 'Geleneksel hava tahminleri, artık modern meteoroloji hizmetlerinin olmadığı yüzyıllar öncesinde kaldı. Buna rağmen, mevsimlik tahminler şeklinde halk arasında bilinen sayılı günler hala mevcuttur. Bunlar şüphesiz uzun yıllarca denenmiş tecrübelerdir. Mevsim gereği beklenen bu hava olayları normal seyrinden ayrılır ve sayılı günler diye tarif edilir. Bu günlerdeki hava olayları, nesilden nesile de aktarılan bilgilerdir. Örneğin, Kocakarı soğuğunun başı (Berdelacüz) 9 Mart, sonu 15 Mart olarak ifade edilir. Böyle bir şey her zaman Türkiye’nin her yeri için doğru değildir. Örneğin, 9 Mart günü Türkiye’nin bazı yerleri güneşliyken, bazı yerleri kar altındadır. Ama bu tür tahminler, şehirler arasında hiçbir ayrım yapmamakta, hepsi için yanlış bir şekilde aynı şeyi söylemektedir.

Ayrıca halk arasında yaygın olarak baharın müjdecisi olarak bilinen sıcaklığın artması olayı cemre de problemli bir inanıştır. Cemre, birer hafta arayla havaya, suya ve toprağa düştüğüne inanılan bir ısıtıcı güçtür. Cemre üç tanedir; Birinci Cemre havaya (19-20 Şubat), İkinci Cemre suya (26-27 Şubat) ve Üçüncü Cemre de (5-6 Mart) toprağa düşer. Her cemrenin düşüşüyle hava sıcaklığı artar, cemrelerin arasında ise sıcaklık yönünden küçük bir düşüş görülür. Yani cemre, havanın aşağıdan değil de sanki yukarıdan aşağıya doğru ısındığını ifade eder. Fakat sanıldığı ve cemrenin açıklandığı gibi güneş ışınları atmosferimizi yani havayı doğrudan ısıtamaz, Yer yüzeyi (toprak ve deniz), güneş ışınlarını yutarak önce kendini ısıtır, sonra ona temas eden ve onunla çeşitli şekillerde etkileşen üzerindeki havayı ısıtır.'

- 'Hava ile birlikte iklimi de artık günah keçisi yaptık çıktık'

Soru: Meteorolojide halk arasında en çok karıştırılan kavramlar nelerdir?

Cevap: 'Isı ve sıcaklık kavramları çoğu zaman bir birine karıştırılır. Türkiye’de tıp doktorları, spor spikerleri, belgeselciler, yabancı filmleri seslendirenler ve gazeteciler bu kelimeleri en çok karıştıran kişiler olarak sayılabilir. Çoğu kez gazetelere verdiğim sözlü veya yazılı bilgilerde bile sıcaklık, ısı şeklinde değiştirilmekte ve yakın çevremde alay konusu da olmaktayım. Aslında ısı, enerjinin bir maddeden diğerine geçebilen bir şeklidir. Ne zaman ısı bir maddeye geçerse, transfer olursa, eklenirse, (eğer o madde içerisinde katıdan sıvıya veya sıvıdan gaza faz dönüşümü yoksa) o maddenin sıcaklığı yükselir. Her durumda ısınan cisimleri oluşturan moleküllerin aktiviteleri, titreşim, dönme veya yer değiştirme hızları artar. Ya da molekülleri bir arada tutan kuvvetler yenilenerek moleküller arası bağlar kopartılır. Bu nedenle sıcaklık kelimesi, cisimleri oluşturan moleküllerin moleküler aktivitelerinin yoğunluğu ile orantılı bir büyüklük olur. Meteorolojinin çok farklı konuları olan iklim ve hava şartları da ülkemizde birbirine çok karıştırılmaktadır.

Hava şartları ile iklim arasındaki farkı kısaca şöyle ifade edebiliriz; Hava şartları, belirli bir zaman ve kısa bir dönemde gözlenen hava olaylarıdır; fakat iklim, hava şartlarının uzun bir dönem boyunca ki ortalamaları veya eğilimleridir. Böylece hava şartları, belirli bir zamandaki hava durumunu ifade ederken, iklim belli bir yerdeki tipik hava şartlarının bir genelleştirilmesidir. Diğer bir deyişle, hava durumu, bizim maruz kaldığımız; iklim ise geçmişteki tecrübelere dayanarak beklediğimiz ve öngördüğümüz hava şartlarıdır.Ayrıca ülkemizde küresel iklim değişimi problemini de genellikle caddelerin dereye dönüştüğü 'şehir seli' gibi olağan dışı hava koşullarında hatırlıyoruz. Böylece kamuoyunda her olağan dışı hava olayını da (yetersiz alt yapımıza filan hiç bakmadan) küresel iklim değişimine bağlamak gibi genel bir kültürel davranış şekli oluştuğu için sapla samanı da birbirine karıştırır olduk ve hava ile birlikte iklimi de artık günah keçisi yaptık çıktık.Bir de küresel ısınma ile küresel iklim değişikliğini birbiri yerine çok yanlış bir şekilde kullanmaktayız. Ondan sonrada 'hani ısınıyorduk, nereden çıktı bu soğuk hava' diye bize kızanlar ve küresel ısınma filan yok diyenler de var... Yani ülkemizde meteoroloji ve iklim konusunda ne halk, ne de teknik kişiler arasında henüz doğru bir dil ve fikir birliği oluşturmuş değiliz. Bu nedenle TÜBA Türkçe Bilim Terimleri Sözlüğü çalışmalarına yoğun bir şekilde katılıyoruz. Herkese bu sözlüğü kullanmasını tavsiye ederim.'

- 'Türkiye'nin meteoroloji bilimine gelişmiş ülkelerden daha çok ihtiyacı var'

Soru: Dünya Meteoroloji Günü ile ilgili görüşleriniz neler?

Cevap: 'Birleşmiş Milletler, Dünya Meteoroloji Örgütü’nün 23 Mart 1950’deki kuruluşunun yıl dönümünü 23 Mart Dünya Meteoroloji Günü olarak kabul etmiştir. Dünya Meteoroloji Gününün 67 yıl boyunca tüm dünyada kutlanması, meteoroloji bilimine verilen evrensel değerin bir göstergesidir. Bu yıl, Dünya Meteoroloji Örgütü dünyanın her tarafında bulunan üyelerince işlenmesi gereken konu olarak 'bulutlar'ı seçmiştir. Bu nedenle, 23 Mart 2017 tarihinde İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölümünde hem bulutlar, hem de meteoroloji mühendisliğinin sektörel problemleri gün boyunca yapılacak olan etkinliklerde ele alınacak.'

Soru: Türkiye’nin meteoroloji alanında daha ileri noktalara gelmesi için önerileriniz nelerdir?

Cevap: 'Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülkenin, sağlıklı ve hızlı bir ekonomik kalkınmaya önemli katkısı olabilecek meteoroloji bilimine, meteorolojinin günlük yaşam, ticaret ve endüstri ile iç içe girmiş olduğu gelişmiş ülkelerden çok daha fazla ihtiyacı vardır. Bu nedenlerden dolayı ülkemizde hava, su, afetler ilgili teknik hizmetlerin geliştirilebilmesi için gerekli olan bilimsel çalışmalarda işbirliği, personel ve kurumsal reformlar artık bir gün bile geciktirilmeden yapılmalıdır.'
Kaynak: AA