Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu Washington'da

Çavuşoğlu, 'TürkAmerikan Stratejik İşbirliği: Geleceğe Bakmak' adlı panelde iki ülke ilişkilerini değerlendirdi Bakan Çavuşoğlu: 'Biz uluslararası toplumun iki önemli üyesiyiz, iki güçlü müttefikiz ve birbirimize nispeten avantajlarımız var. Birlikte etkili bir şekilde çalıştığımızda pozitif değişim sağlarız. Dolayısıyla ABD ile Türkiye'nin birbirini iyi anlaması ve yardım etmesi önemlidir' 'NATO'nun iki büyük müttefiki olarak ABD ile Türkiye'nin ittifakı ve transatlantik bağlarının dayanışmayı daha da güçlendireceğine inanıyorum'

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye ile ABD'nin uluslararası toplumun iki önemli üyesi olduğunu belirterek, 'İki güçlü müttefikiz ve birbirimize nispeten avantajlarımız var. Birlikte etkili bir şekilde çalıştığımızda pozitif değişim sağlarız. Dolayısıyla ABD ile Türkiye'nin birbirini iyi anlaması ve yardım etmesi önemlidir.' dedi.

Bakan Çavuşoğlu, başkent Washington'da Ulusal Basın Kulübünde Turkish Heritage Organization (THO) tarafından düzenlenen 'Türk-Amerikan Stratejik İşbirliği: Geleceğe Bakmak' başlıklı paneldeki konuşmasında iki ülke ilişkilerini değerlendirdi.

DEAŞ karşıtı koalisyonun dışişleri bakanları toplantısına katılmak üzere Washington'a geldiğini ve aynı zamanda Fransa Büyükelçilik rezidansında fikirdaş ülkeler toplantısına da katılacağını anlatan Çavuşoğlu, Türkiye ve ABD'nin birbiri için büyük önem arz ettiğini vurguladı.

Çavuşoğlu, ABD'yi kastederek, 'Biz uluslararası toplumun iki önemli üyesiyiz, iki güçlü müttefikiz ve birbirimize nispeten avantajlarımız var. Birlikte etkili bir şekilde çalıştığımızda pozitif değişim sağlarız. Dolayısıyla ABD ile Türkiye'nin birbirini iyi anlaması ve yardım etmesi önemlidir.' ifadelerini kullandı.

Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in iadesi ile ABD'nin terör örgütü PKK'nın Suriye'deki uzantısı PYD'ye desteğinin Türk-Amerikan ilişkilerini gölgeleyen ve çözülmesi gereken iki husus olduğunu dile getiren Çavuşoğlu, bu meselelerin iki ülkenin ilişkilerinin geleceği için anahtar faktörler olduğunu kaydetti. Söz konusu iki sorunun son bir yıl içinde Türk halkının duygularını olumsuz etkilediğine dikkati çeken Çavuşoğlu, ABD'nin yeni yönetiminin hesabını yapıp işleri tekrar yoluna koyacağından ümitli olduklarını bildirdi.

- 'Dış politikamız girişken'

Bütün sorunlara karşı Türkiye'nin 'girişken ve insani bir dış politika' uyguladığına değinen Çavuşoğlu, 'Dış politikamız sorunlar karşısında inisiyatif alarak sorunları çözmek bakımından girişkendir.' değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin 2005 yılında İspanya ile Birleşmiş Milletler (BM) Medeniyetler İttifakı inisiyatifine sponsorluk yaptığını ve o çalışmanın artan radikalleşme ile hoşgörüsüzlüğe karşı önemli bir adım olduğunu hatırlatan Çavuşoğlu, 'Bugün tam da bahsettiğim sorunlardan dolayı bu inisiyatifin önemi daha da açık hale gelmiştir.' diye konuştu.

Bakan Çavuşoğlu, 56 üyesi bulunan İslam İşbirliği Teşkilatının (İİT) önemli bir örgüt olduğunu ifade ederek, karşılaştıkları sorunlarla baş etme ve aynı zamanda DEAŞ gibi terör örgütlerinin ideolojisi ile mücadele etmede bu kurumu daha aktif hale getirmek üzere reform yapmak için ellerinden gelenin en iyisini ortaya koymaya çalıştıklarını belirtti.

Tüm bu farklı uluslararası örgütler arasında NATO'nun Avrupa'nın güvenliğinin köşe taşı olması hasebiyle büyük bir öneme sahip olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, 'NATO'nun iki büyük müttefiki olarak ABD ile Türkiye'nin ittifakı ve transatlantik bağlarının dayanışmayı daha da güçlendireceğine inanıyorum.' yorumunu yaptı.

- 'AB'de, Türkiye'de olanlar konusunda temel bir anlayış eksikliği var'

Çavuşoğlu, ABD'nin yeni yönetiminin NATO üyelerine daha iyi ve adil yük paylaşımı çağrısını ciddiye aldıklarını anlattı.

Türkiye'nin NATO'da savunma harcamaları bakımından ikinci olduğunu aktaran Çavuşoğlu, Varşova zirvesinde kararlaştırılan gayrisafi milli hasılanın yüzde 2 civarındaki kısmını savunmaya ayırma hedefine ulaşma konusunda da ellerinden geleni yaptıklarını söyledi. Çavuşoğlu, '2016 yılında savunma harcamalarımızı yüzde 4,5 civarında artırdık, 2017 yılında da artıracağız.' bilgisini paylaştı.

Bakan Çavuşoğlu, Türkiye'nin dış politikasının diğer bir stratejik tercihinin de Avrupa Birliği (AB) olduğunu hatırlattı.

AB'nin Türkiye kadar vaatlerine bağlı olmadığını ifade eden Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

'AB'de, Türkiye'de ve ötesinde olanlar konusunda temel bir anlayış eksikliği var. Düzensiz göçle ilgili ortak mücadelemiz bunun en son örneklerinden biri. Türkiye, Avrupa'yı Ege Denizi üzerinden Avrupa'ya akan düzensiz göçten etkili bir şekilde kurtardı. Geçen yıla göre bu yıl aldığımız tedbirler dolayısıyla bu konuda yüzde 98 seviyesinde başarı sağladık ancak bazı Avrupalı liderler bu açık gerçeği bile kabul etmek istemiyorlar. Neden? Çünkü kendi siyasi hesaplarından körleşmiş durumdalar. Aslına bakılırsa bu durum Avrupa'daki büyük sorunun bir yansımasıdır. Birçok Avrupa ülkesinde radikal siyasi partiler yükselişte. Aşırı sağcı partilerin bazıları seçimleri bile kazandı. Avrupa'daki ana akım partilere, aşırı sağ partilerin yükselişte olduğunu ifade ederek, Avrupa'nın asli değerlerine her zamankinden daha fazla sahip çıkmaları tavsiyesinde bulunduk ancak bu partilerin de aşırı sağa ve aşırı sola yanaştıklarını görüyoruz; bu da Avrupa için iyi bir haber değil.'

- Kıbrıs'taki son durum

Kıbrıs sorununa da değinen Çavuşoğlu, bunun çözümü konusunda pek çok fırsatın kaçırıldığını ve Şubat 2014'te başlayan görüşmeler kapsamında Rum tarafının Türkiye'nin istediklerini dikkate almadığından görüşmelerin askıya alındığını söyledi.

Rum tarafının halen Kıbrıs'ı birleştirme hayallerinin bulunduğunu ve Kıbrıs Türklerinin adanın gerçek sahipleri olduğunu kabul etmediğini kaydeden Çavuşoğlu, devam eden görüşmeleri 'son fırsat' diye nitelendirdi.

Çavuşoğlu, elde edilen fırsatın bu sefer kaçırılmaması konusunda Rum tarafının üzerine düşeni yapmasını umduğunu bildirdi.

- Suriye'deki kriz

Suriye'deki krizin bölgedeki en önemli sorun olarak devam ettiğine değinen Çavuşoğlu, 'Biz Suriye'de siyasi bir çözümü önerdik ve bunun için girişimlerimiz oldu. Önce Rusya, sonra da İran ile girişimlerimiz oldu. Bu somut uzlaşma sayesinde binlerce insanın o bölgeden tahliyesi mümkün oldu.' açıklamasını yaptı.

Çavuşoğlu, önce Halep'te çatışmaların durdurulması anlaşmasına varıldığını, ardından da bunun diğer bölgelere uygulandığını belirtti.

Fırat Kalkanı Harekatı sayesinde 2 bin kilometrekarelik bir alanın DEAŞ tehdidinden temizlendiğini ve binlerce yabancı savaşçının bu terör örgütüne katılmasının engellendiğini anımsatan Çavuşoğlu, 'Kimse daha fazlasını yapmadı. DEAŞ ile mücadelemizde bir başka terör örgütüne de yaslanmadık.' ifadelerini aktardı.

DEAŞ karşıtı koalisyonun 68 üyesi bulunduğunu ancak bu örgüte karşı hala bir terör örgütü olan PYD'nin desteklendiğini anlatan Çavuşoğlu, PYD'nin Suriye'yi bölmek ve daha fazla toprak ele geçirmek istediğine, dolayısıyla ülkenin geleceğine bir tehdit oluşturduğuna dikkati çekti.

İsrail ile ilişkilerin normalleştirilmesi için atılan adımları da hatırlatan Çavuşoğlu, birçok ülke ile oluşturulan ikili ve üçlü iş birliği mekanizmalarına atıf yaparak Türkiye'nin bölgesel barış için var gücüyle çalıştığını sözlerine ekledi.
Kaynak: AA