Irak'ta Şii Dini Otoritenin Geleceği Tartışması

İstanbul Şehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Büyükkara: 'Sistani şimdi 86 yaşında. Tabii ki Sistani sonrası (Irak) Necef’teki yeni durumun ne olacağı konusu sürekli gündemde duruyor' 'Şahrudi'nin (İran'dan) gelişi, iki rakip havza olan Kum ve Necef'in 'de facto birleşmesi' anlamına geleceği için Şia adına çok önemli bir tarihi dönüm noktası olacak. İran zaviyesinden Bağdat'ın 'fethi' Necef'in rızası olmadan ne yazık ki tamamlanmıyor. Konu bu yüzden çok önemli' 'Silah, asker ve para Necef'in 1000 yıllık kadim geleneğini bertaraf edebilecek kudretteki unsurlar mı? Bir başka açıdan konuşursak Saddam'ın Necef'e yapmak isteyip yapamadığını İran denemeye cesaret eder mi?'

İstanbul Şehir Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ali Büyükkara, Şii mezhebinin en büyük dini otoritesi olarak bilinen Ayetullah Ali Sistani'den sonra yerine Muhammed Haşimi Şahrudi'nin geçmesi durumunda İran'ın Irak'ta tam bir nüfuz kuracağını savundu.

Büyükkara, Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi'nin (ORSAM) hazırladığı 'Ortadoğu Analiz' dergisinde kaleme aldığı 'Lübnan Tecrübesi Işığında Ayetullah Sistani ve Necef Havzasının Geleceği' başlıklı makalesinde, İran ve Irak'ta Şiiliğin geleceğine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Ayetullah Humeyni'nin geliştirdiği, 'ulemanın Şiiliğin beklenen imamı Mehdi adına siyasi liderliği üstlenmesi' anlamındaki 'velayet-i fakih' kavramına değinen Büyükkara, Humeyni'nin 1979 İran devrimini bu mezhepsel yorumun açtığı teolojik meşruiyet alanı üzerinden yöneterek, bu velayeti 'rehberiyet' adıyla anayasal bir kurum haline getirdiğini ve kendisinin de ilk rehber olduğunu belirtti.

Büyükkara, 'velayet-i fakih' kavramının başta Humeyni'nin hocası Necef'in büyük Ayetullahı Ebu'l Kasım el-Hoi olmak üzere Şii uleması tarafından kabul görmediğinin altını çizerek, İran'ın dini anlamdaki merkezi Kum şehri ile Şiiliğin merkezi kabul edilen Necef arasındaki rekabetin bu şekilde belirgin bir hale gelmeye başladığını hatırlattı.

Necef'te fetvasına başvurulan önde gelen dini otorite Hoi'nin 1992'de ölmesinden sonra yerine geçen Ayetullah Sistani, bu süreçte Irak'ın en önemli dini figürü haline geldi. Büyükkara, Necef'in dini otoritesi olarak kabul edilen 86 yaşındaki Ayetullah Sistani'nin ilerleyen yaşından dolayı yetkilerini vekillerine devrettiğine dikkati çekti.

Irak siyasetini neredeyse tümüyle kontrol eden İran'ın Necef'e olan ilgisinin açık olduğunu ifade eden Büyükkara, 'İran'ın Necef'e kayıtsız kalması zaten düşünülemez.' ifadesini kullandı.

Büyükkara, bu ilginin temelinde ise Ayetullah Hoi ile başlayan velayet-i fakih muhalefetinin Irak'ın İran benzeri teokratik bir devlete dönüşmesine teolojik zeminde mani olması ve Irak'ın İran'a bağlı bir uydu devlet haline gelmesini siyaseten belli ölçüde engellemesi olduğunu vurguladı.

Sistani'nin bağımsız duruşunun İran'ı hiç memnun etmediğine dikkati çeken Büyükkara, İran'ın Irak'taki iktidar erkini ve askeri yapıyı bütünüyle kontrol etmesi sebebiyle şimdililik Sistani'ye tahammül gösterdiğini savundu.

Büyükkara, DEAŞ terör örgütünün Musul'u işgali sonrası 2014 Haziranında direniş fetvası yayımlayan ve Haşdi Şabi'ye meşruiyet kazandıran kişinin Sistani olduğunu anımasatarak, Sistani'nin Haşdi Şabi'den ve buna sebep olan hükümet politikalarından son derece rahatsız olduğunun altını çizdi.

Sistani'nin, Suriye ve Yemen'e yönelik İran müdahalesini onaylamadığını hatırlatan Büyükkara, Sistani'nin Suriye'de ölen yabancı Şii milisler için 'şehit değiller' hükmünü verdiğinin Irak'ta dile getirildiğini aktardı.

Büyükkara, ayrıca Necef medreselerine uzun zamandır İranlı öğrenci kabul edilmemesini de 'Sistani referanslı adı konmamış ve İran etkisine karşı korumacı bir uygulama' şeklinde değerlendirdi.

- İran'ın Sistani sonrası stratejisi nasıl olacak?

Büyükkara, Sistani sonrası için adı telaffuz edilen, aslen Necefli olan Muhammed Haşimi Şahrudi'ye dikkati çekerek, Şahrudi'nin İran devriminden sonra Kum'a taşındığını ve velayet-i fakih fikrinin katı bir savunucusu olduğunu kaydetti.

İran Yargı Erki Başkanlığı görevini 1999-2009 yılları arasında yürüten Şahrudi'nin hala İran Anayasayı Koruma Konseyi üyeliği yaptığını ve Kum şehrinin önemli alimleri arasında sayıldığına dikkati çeken Büyükkara, Şahrudi'nin Irak'ta da İran'a yakınlığı ile tanınan Irak Yüksek İslam Meclisi adına da çalıştığını ve 2012 Necef'te kendi adına bir temsilcilik açtığının altını çizdi.

Sistani'yi karalama çabalarının arkasında İran'ın bulunduğu iddialarını hatırlatan Büyükkara, Sistani sonrası İran'ın muhtemel politikalarını da yorumladı. Büyükkara, 'İran ihtiyar bir Ayetullahın Sistani'ye halef olmasına rıza göstererek, yapmak istediği hamleyi orta vadeye erteler mi? Yoksa radikal bir kararla Şahrudi'yi ileri sürerek, sonucu belirsiz bir kaosa kapı açar mı?' ifadesini kullandı.

Sistani sonrasında Necef'in yeni dini liderinin Şahrudi olması ihtimaline değinen Büyükkara, makalesinde şu ifadelere yer verdi:

'Şahrudi'nin (İran'dan) gelişi, iki rakip havza olan Kum ve Necef'in 'de facto birleşmesi' anlamına geleceği için Şia adına çok önemli bir tarihi dönüm noktası olacak. İran zaviyesinden Bağdat'ın 'fethi' Necef'in rızası olmadan ne yazık ki tamamlanmıyor. Konu bu yüzden çok önemli.'

Bu noktada İran ve İran'a bağlı politik güçlere karşı Sistani'nin 'apolitik duruşunun' oldukça önemli bir güç haline geldiğini belirten Büyükkara, velayet-i fakih anlayışının İran içinde ve dışında da Şiiliğe zarar veren sorunlu bir politik kurum olarak algılandığının altını çizdi.

İran'ın Necef'i kontrol etmek için ne ölçüde müdahale edeceğinin henüz kesinleşmediğine dikkati çeken Büyükkara, 'Silah, asker ve para Necef'in 1000 yıllık kadim geleneğini bertaraf edebilecek kudretteki unsurlar mı? Bir başka açıdan konuşursak Saddam'ın Necef'e yapmak isteyip yapamadığını İran denemeye cesaret eder mi?' dedi.
Kaynak: AA