Başbakan Yıldırım'tan Mülteciler Konusunda Uluslararası Topluma Tepki

Başbakan Binali Yıldırım, mülteciler konusunda uluslararası topluma tepki göstererek, "Sırtımızı sıvazlıyorlar, çok iyi işler yapıyorsunuz’ diyorlar. İyi de kardeşim sırtımızı sıvazlamayın biraz da siz yük alın deyince ortada kimseyi göremiyoruz. Bu, çok önemli bir sorundur. Bu sorunu bir ülkenin tek başına halledemeyeceğinin mutlaka görülmesi gerekir" dedi.

Başbakan Binali Yıldırım, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen ’4. Uluslararası Ombudsmanlık Sempozyumu’nun açılışında yaptığı konuşmada, "Kamu denetçiliği kurumunun düzenlediği bu önemli konuda göç ve mülteciler konusu başlığıyla düzenlenen sempozyumun hayırlı güzel neticelere vesile olmasını diliyorum. Bugün, insanlığın en önemli sorunlarının başında göç sorunu gelmektedir. Bu sorunun derinliğine indiğimiz zaman, ülkelerdeki iç karışıklıklar, baskıcı idareler, iç savaşlar göçün en önemli sebepleri arasındadır. Bunun yanı sıra insanların daha iyi bir gelecek aramak amacıyla göç ettiğini biliyoruz. Türkiye olarak mülteciler ve göç meselesinde dünyada en fazla bu meselenin, bu konunun önemini bilen ve elini taşın altına koyan ülkelerin başında geliyoruz. Bildiğiniz gibi, Suriye’de ve Irak’ta yaşanan otorite boşluğu ve iç savaş nedeniyle ülkemizde 3 milyondan fazla mülteciye evsahipliği yapıyoruz, barındırıyoruz. Bununla iftihar ediyoruz. Bu insanları bir yük olarak görmüyoruz, çünkü yaşam hakkı en kutsal haktır. İnsanların yerlerinden yurtlarından çıkıp bilinmeze gitmeleri kolay birşey değildir. Bu kararı vermek elbette ki hayat hakkının ne kadar kutsal olduğunu gösteriyor. Türkiye olarak biz bu kardeşlerimize kucak açarken hiçbir hesap içerisinde olmadık. Onların acılarını paylaşmak hayata tutunmalarına vesile olmak istedik" ifadelerini kullandı.

Türkiye’de bugüne kadar 3 milyon üzerinde mülteciden 900 bin öğrencinin olduğunu anlatan Yıldırım, "Ancak 510 binine eğitim verebiliyoruz. 200 bin bebek gözlerini bu topraklarda açtı. Burada emniyet içerisinde büyüyecekler, hayata tutunacaklar. 21 milyon kez sağlık hizmeti verildi.

Türkiye, kıt imkanlarıyla ekmeğini paylaşarak, aşını paylaşarak misafir ettiği, evsahipliğini yaptığı geleneksel Türk misafirperverliğinin en güzel örneğini gösteriyor. Onlara evlerinin sıcaklığını aratmayacak şefkat içerisinde yaşamalarına vesile oluyor. Bu, bizim inancımız, geçmişimiz, geleneğimiz gereğidir, onun için yapıyoruz, kimseye yaranmak için de yapmıyoruz. Herhangi bir hesap içinde olmadık, olmuyoruz" dedi.

"Ancak dünya toplumundan, Birleşmiş Milletler’den, gelişmiş ülkelerden heyetler geliyor, gidiyor" diyen Yıldırım, "Türkiye’nin yaptığını hep takdirle yad ediyorlar. Sırtımızı sıvazlıyorlar, çok iyi işler yapıyorsunuz diyorlar. İyi de kardeşim sırtımızı sıvazlamayın biraz da siz yük alın deyince ortada kimseyi göremiyoruz. Bu, çok önemli bir sorundur. Bu sorunu bir ülkenin tek başına halledemeyeceğinin mutlaka görülmesi gerekir. Bugün dünyada mülteci konumuna düşmüş 55 milyon insan vardır. Bunların yeri yurdu yok. 120 ülkenin nüfusundan daha fazla. Bu büyük probleme duyarsız olmak, sağır olmak, görmezden gelmek hiçbir sorunu çözmez. Eğer dünyada terörü insanlığın başının belası olmaktan kurtarmak istiyorsak, küresel barış, kardeşliğin daim olmasını istiyorsak yapmamız gereken, sorunun kaynağına inmektir. Sorunun kaynağı, adaletsizliktir, sevgisizliktir, hoşgörüsüzlüktür ve ülkeler arasındaki kalkınma refah farkının azaltılması yönünde gereken gayretin gösterilmemesidir" açıklamasında bulundu.

Yıldırım, terörle mücadele konusundaki "Türkiye olarak bir yandan kendi insanımızın refahı ve mutluluğu için, Cumhuriyetimizin 100. yılı hedeflerinin gerçekleşmesi için çalışırken, diğer yandan da bölgemizde barışın ve istikrarın tesis olması, terörün ortadan kaldırılması için de amansız bir mücadele veriyoruz. DEAŞ diye bir terör örgütü var, El Kaide’den sonra meydana çıkmış ve maalesef İslamı da en kötü şekilde istismar eden, İslam’la da hiçbir şekilde alakası olmayan alçak terör örgütüyle dünya mücadele etmiş gibi gözüküyor. Gerçek anlamda bu mücadeleyi ortaya koyan Türkiye’dir. Bugüne kadar sınırlarımızdan bölgeye gitmeye çalışan 50 binden fazla DEAŞ sempatizanını engelleyen ülke Türkiye’dir. Sınırlarımızdan geçişini engelledik. 3 bin 500’ün üzerinde DEAŞ mensubunu da tutuklayarak, insanları katletmelerinin önüne geçtik. Türkiye, terörle mücadelede esasında dünyada birçok ülkenin olmadığı kadar çok fazla tecrübe kazanmış, bunun acılarını da en çetin şekilde yaşamış bir ülkedir. Bu bakımdan barışın, kardeşliğin huzurun değerini bu topraklarda bizden daha iyi bilen kimse yoktur. Onun için Suriye’de akan kanın durdurulması, ateşkesin sağlanması için Cumhurbaşkanımızın önderliğinde Rusya, İran’ın da katkıları ile bir ateşkes süreci başlattık. Bundan sonraki adım Suriye’de kalıcı barışı sağlayacak siyasi çözümün getirilmesidir. Burada da BM’ye bölgedeki bütün koalisyon ülkelerine ortak sorumluluk düşmektedir" ifadelerini kullandı.

Terörle mücadele vurgusu

Yıldırım, konuşmasında şunları kaydetti: "Bunca bedeli ödedikten sonra görüyoruz ki bazı terör örgütleri bu sonuçtan istifade etmeye çalışıyorlar. Yıllarca Türkiye’nin başını ağrıtmış olmaları yetmezmiş gibi şimdi Suriye’de başka başka isimler adı altında, YPG, PYD gibi isimlerle yeni bir mevzi kazanma yollarını denemektedirler. Dostlarımız şunu iyi bilmelidir ki hangi kılığa girerse girsinler biz bunları iyi tanırız, yıllardır mücadelesini veriyoruz. O yüzden dost ve müttefiklerimizin kiminle yola gideceklerine oturup karar vermeleri lazım. Ya Türkiye ile yola devam edecek ya da terör örgütleriyle yollarına devam edecekler."

Kamu denetçiliği sistemine ilişkin bilgi veren Yıldırım, "Bu, bir anlamda vatandaşla idareyi barıştırıyor, yanlışı düzeltiyor. Önemi değeri yıllar geçtikçe daha iyi anlaşılacak. biz hep şunu diyoruz, insanı yücelt ki devlet yücelsin. Vatandaşın hayatını kolaylaştırmak, devletin müşfik yüzünü vatandaşa açık yüzünü daha da geliştirmek için bu demokratik yapıları anayasamıza getiriyoruz" dedi.

Yıldırım, 16 Nisan’da yapılacak referanduma değinerek, "Şimdi bir değişiklik daha yapıyoruz, buda yönetim sistemiyle ilgili. 16 Nisan’da yapacağımız halk oylamasının temel amacı, Türkiye Cumhuriyetinin Cumhuriyet kuruduğu günden beri yaşadığı olaylar, edindiği tecrübeler ışığı altında istikrarın kalıcı hale getirilmesi, güçlü siyasi iradenin sandıkta tecelli etmesini sağlayacak Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişi öngören değişikliği getiriyor. Vatandaş verilen sözlerin iki seçim arasında eksiksiz yapıldığını görecek. İstikrarın, güçlü iktidarın ne anlama geldiğini 15 Temmuz gecesi bizatihi gördük. Hükümetimizin kararlığı, milletimizin cesaretiyle bu girişim püskürtülmüştür" şeklinde konuştu.

Başbakan Yıldırım, Suriye’nin Halep şehrinden olan Şeyma İsmail isimli kız çocuğunun Arif Nihat Asya’nın ’Bayrak’ şiirini okuması üzerine duygulu anlar yaşadı.
Kaynak: İHA