Müezzinoğlu Gündemi Değerlendirdi

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Müezzinoğlu, AB ile ilişkiler konusunda da “Samimi oldukları oranda biz o samimiyetin içinde varız. Ama samimiyetsizlikleri ortaya çıktığı sürece, samimiyetsizliklerine karşı tavrımızı koyarız" dedi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, TGRT Haber ekranlarında yayınlanan “Neler Oluyor?” programına konuk oldu. İhlas Haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın sorularını cevaplayan Müezzinoğlu, Hollanda ile yaşanan kriz sonrası Avrupa’nın tavrı hatırlatılarak, referandum konusunda Avrupa’nın niye ‘hayır’ cephesinde tavır aldığıyla ilgili soruya, “Benim için bütün bu yaşananlar esasında çok olağanüstü gelmedi. Çünkü ben çocukluğumdan beri Batının yüzünü birebir tanıyan bilen ve yaşamış biriyim. Batı farklı yüzlerinden bir tanesini süreç içinde de gizlediği, makyajladığı ama ihtiyaç duyduğunda da ihtiyaç duyduğu yere bunu uyguladığı yüzünü gösterdi Cumartesi akşamı. Bu dönemde Hollanda da şekillendi. Ama yarın bir bakarsın bir başka vesileyle İtalya’da olur, bir başka vesileyle Fransa’da olur, bir başka vesileyle Almanya’da olur. Batı esasında insan hakları derken, insan hakları anlamında asla samimi olmamıştır. Çünkü sömürü Batının kültüründe vardır. Medeniyetinin kültüründe vardır. Ayrıştırma, çatıştırma, asimilasyon ve zulüm etme zalimlik Batı’nın medeniyet kültüründe vardır” yanıtını verdi.

“BATI’NIN MAYASI, KARAKTERİ, DNA’SI ZALİMLİKTEN, ZULÜMDEN YANADIR"

Balkanlar’ın son 150 yılına bakılması gerektiğini söyleyen Bakan Müezzinoğlu, “Balkanlar’ın son 150 yılı içinde hep zulüm vardır, kan vardır, asimilasyon vardır, yok etme vardır. Çok değil Bosna’yı 1980’li, 90’lı yıllarda Bosna’da yüz binlerce insan katledilirken ana aktörlerden biri de Hollanda’dır. Bu anlamda esasında Batı’nın mayası, karakteri, DNA’sı zalimlikten, zulümden yanadır. Kendisini bir merkeze alarak başkasına ne yapılıyorsa yapılsın asla burada insan hakları, demokrasi hukuk falan hiç esprisi yoktur. Dolayısıyla ben Hollanda’nın tabi ki yadırganacak, tabi ki hiçbir hukuka, hiçbir uluslararası teamüllere uymaz. Ama bunu yalnız bugün yapmıyor. Kendi matematiği için ne kadar ihtiyacı oluyorsa, nerede ihtiyacı oluyorsa, nereye gücü yetiyorsa bunu hep yapmıştır, yapmaya da devam ediyor. Türkiye’ye dönüp geldiğinizde onlar Türkiye’de ne düzeyde bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti dinamiği istiyor ve Türk milletinin hangi pozisyonda kalmasını istiyorlar” ifadelerini kullandı.

“BUNLAR İŞLERİNE GELDİĞİ ZAMAN DEMOKRAT İŞLERİNE GELMEDİĞİ ZAMAN DEMOKRASİNİN TEMSİLCİSİ BİLE DİKTATÖR OLUYOR BUNLARIN KARŞISINDA"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye karşıtlığıyla ilgili çıkan haberlerin hatırlatılması üzerine Müezzinoğlu, “Sayın Cumhurbaşkanımız yine başbakan olduğu dönemde, ‘medeniyetler çatışması değil, medeniyetler uzlaşması’ adımını attı. Bu medeniyetler uzlaşması adımında bir mesafe katettik. Ama bunların medeniyetler uzlaşması işine gelmiyor. Bunlar kendi medeniyetlerinin çatışmacı gücünü, Türkiye üzerinde de Ortadoğu üzerinde de, bölge üzerinde de dünyanın mazlum ve mağdur milletleri üzerinde de medeniyetler çatışması anlayışıyla çatışma istiyor. Türkiye ne diyor, Türkiye diyor ki; ‘huzur, barış, insan hakları medeniyeti, Türkiye yeniden o güçlü dinamiklerini onların karşısına koyduğu için bundan rahatsız oluyor. Recep Tayyip Erdoğan’ı diktatör gibi gösteriyorlar. Recep Tayyip Erdoğan AK Parti döneminin ötesinde de İstanbul İl Başkanlığı dönemine bakın, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı dönemine bakın, seçimsiz ve arkasında milli iradenin olmadığı hiçbir makamda olmamış. Arkasında hep millet var. Demokrasinin özü var, milli irade var. Orada millet ona ne kadar yetki verdiyse o yetkiyi azami kullanmış, zaman zaman vesayet odakları ona o yetkiyi kullandırmamakla ilgili de her türlü tezgahı kurmuş. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İstanbulluların analarının ak sütü gibi helal 1 milyon oyla seçildi, sonra ne diye görevden alındı. Şiir okudu diye görevden alındı. Gerek Avrupa gerek Türkiye’deki tatlı su balığı demokratları buna hiç ses çıkardı mı? Bunlar işlerine geldiği zaman demokrat işlerine gelmediği zaman demokrasinin temsilcisi bile diktatör oluyor bunların karşısında. Niye? Demokrasiyle geliyor ama işlerine gelmiyor. Önemli olan Batı’nın işine gelen bir iktidar Türkiye’de var mı veya Batı’nın işine gelmeyen iktidarı onlar istedikleri zaman alaşağı edebiliyorlar mı? İstedikleri zaman alaşağı edemediler ve edemeyecekler. Bu ülkede milli irade, millet, demokrasi, hukuk devleti daha güçlü olacak, mazlum ve mağdur milletlerin hak ve hukukunu koruyan anlayış her geçen gün güçlenecek. Batı da bundan korkuyor. Özü itibariyle korkunun yansımasıdır bu” değerlendirmesinde bulundu.

“BUNLARIN YÜZÜNDE MAKYAJ VAR"

AB’nin Hollanda’nın demokrasi, insan hakları dışı davranışını kınamadığı gibi itidal çağrısında bulunduğu ve AB ile bundan sonraki ilişkilerin nasıl olacağının sorulması üzerine Bakan Müezzinoğlu, “Bu değerler üzerine kurmuş cümlesi doğru ama bu değerleri samimiyetle sahiplenmiş bir anlayış olsaydı bugün olduğu nokta bu olmazdı. Bu değerleri kullanarak geldi. ‘İnsan hakları’ dedi, işine geldiği kadar ve işine gelen kitlelere, ‘hukuk devleti’ dedi, işine gelen kitlelere ve işine geldiği kadar, ‘demokrasi’ dedi, işine gelen yerlerde demokrasinin arkasında durdu. Bizim darbelerin arkasında Batı durdu mu durmadı, bugün Mısır’da yapılan darbenin arkasında Batı duruyor mu, durmuyor mu? ‘Ne oluyor kardeşim’ diyor mu? Hani demokrasiydi. Ortadoğu’da ve Afrika’da yapılan asimilasyonların ve sömürülerin arkasında kim var? Dünya kadar insan açlıktan bebekten açlıktan ölürken bunun arkasında Batı hiç insan hakları dedi mi, bunları sömürmekten vazgeçti mi? Bunların yüzünde bir makyaj var. Bu makyaj dökülüyor. Bu makyajla bir noktaya geldiler ama bu makyaj artık dökülüyor ve bu olaylardan makyajın ne kadar damla damla aktığını hep beraber dünya da görüyor. Ona rağmen de ‘bu makyajı biraz daha koruyalım’ deme gayretleri bile yok” açıklamasında bulundu.

“SAMİMİ OLDUKLARI ORANDA BİZ O SAMİMİYETİN İÇİNDE VARIZ"

“Peki AB ile Türkiye süreci ne olacak?” diye soran Müezzinoğlu, “Bir defa insan hakları, hukuk devleti, demokrasi anlamında samimi oldukları oranda biz o samimiyetin içinde varız. Ama samimiyetsizlikleri ortaya çıktığı sürece, samimiyetsizliklerine karşı tavrımızı koyarız, bu samimiyetsizliklerini dünyaya da gösteririz. Biz AB’ye mahkum değiliz. Ama insan hakları, hukuk devleti, demokrasi bizim vazgeçilmezimiz. Türkiye millet olarak niye bu referandumu getiriyoruz? Bugüne kadar mücadelemiz neydi? Bu ülkede milli iradenin ümüğünü ikide bir sıkan sistemlerden milleti koruyalım, millet elini vicdanına koysun, aklıyla analiz yapsın, Türkiye’nin potansiyelini keşfetsin, Türkiye Avrupa ile yarışabilecek güce de potansiyele de akla da vicdana da cesarete de özgürlüğe de sahip” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin son 14 yıldır neyi yakaladığıyla ilgili Müezzinoğlu, “Milletiyle bütünleşen bir iktidarı, milletiyle bütünleşmiş bir iktidarın yakaladığı istikrar, yakalanan o güçlü istikrarın Türkiye’nin artık üretimde de, sanayide de, ihracatta da, rekabette de, onlarla çok güçlü bir rekabet dinamiği var. Onlarda yok. Her bir yaşta 1 milyon 250 bin gencimiz var. Bizim nüfusumuzun ortalama yaşı 31- 31,5, onların ki 42- 42,5” dedi.



“BİLE BİLE YALAN SÖYLÜYOR"

Müezzinoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bugün benim milletvekili olarak 3’üncü dönemim. 3’üncü dönemimde hangi yaşa takılıyorsam, o yaşı beklemeden, doldurmadan emekli olma şansım yok. Onun da 60 yaşından önce emekli olma şansı yok. Bile bile yalan söylüyor. Çünkü kendi milletvekilleri arasında şuanda bir dönem, iki dönem milletvekilliği yapıp da yaşa takılarak 56-57’yi bekleyen arkadaşlarımız var. Şimdi benim vatandaşım gününü doldurduğu halde, yaşını doldurmadığı için yaşa takılırken aynı takılmaya vekillerimizde takılıyor. Peki niye buradan istismar ediyorsun niye yalan söylüyorsun kimi kandırıyorsun? Sonra yalanla siyasette başarılı olunmaz. Hele hele CHP gibi bir siyasi partinin genel başkanına yakışmıyor hiçbir milletvekili gününü ve yaşını doldurmadan o gün gelmeden 56-57’dir ama bu süreç 2036’larda 60’tan önce erkekler, 58’den önce kadınlarımız emekli olamayacak. Diğerleri de girdiği güne göre gününü doldurduktan sonra yaşını bekleyecek. İster milletvekili, ister başbakan olsun fark etmiyor.”

"MÜTEKABİLİYET KISASA KISAS BURADA NE YANLIŞI YAPTIYSAN BEDELİNİ ÖDERSİN"

Müezzinoğlu, Kılıçdaroğlu’nun Hollanda ile yaşanan krizle ilgili verdiği tepkinin çok sert olduğuyla ilgili, “Konjonktürel yapıyor. Şimdi bir gerilim atmosferi var. Siyasi iktidarın sırtında yumurta küfesi var. Bir, yumurtaları kırmayacağız, iki bu ülkenin, milletin onurunu asla onlara ne varmış ne yokmuş gibi değil, bir defa mütekabiliyet, kısasa kısas burada ne yanlışı yaptıysan bedelini ödersin. Hukuk ve diplomasiyle bunu adım adım görecekler. Bu milletin hak ve hukukunu asla kimseye yedirmeyiz” dedi.

Kılıçdaroğlu’nun 18 yaşında milletvekili olabilmekle ilgili eleştirilerine ilişkin de Müezzinoğlu, “14 yılda bir tane örnek göstersinler. Esasında Sayın Kılıçdaroğlu, bize öyle yapalım ki meydan onlara kalsın, öyle yapalım millet anında siler defterden. Ben kendi çocuğumu mahallede muhtar adayı göstersem bu nedenle yapmaz zaten onu hak ediyorsa oraya gelir. Yakışmıyor. Bunun içinde millet CHP’ye ne umudunu, ne güvenini bağlayamıyor” şeklinde konuştu.



“BU MİLLETİ KIT AKILLI ZANNEDEN BANA GÖRE KENDİSİ KIT AKILLIDIR"

Muhalefetin ‘Siz evet dersiniz yürütmeyi, yargıyı, yasamayı tek kişinin eline bırakacaksınız yani tek adam rejimi gelecek’ yorumlarına ilişkin Müezzinoğlu, şunları söyledi:

“Bu milleti kıt akıllı zanneden bana göre kendisi kıt akıllıdır. Milletin aklıyla vicdanıyla alay etmektir bu. Tam aksine sistem ilk defa millete kime hesap sorabileceğini, şeffaf ve net gösterebilen, bir destek oldum beklentim oldu, bana taahhütleri bulundu ve yarın geldi huzuruma hesap soruyorum. İki bu hedef gösterdi hedeflerine inandım, güvendim, arkasında durdum, yarın hesap soruyorum, hesabını verebiliyorsa devam eder, veremiyorsa güle güle. TBMM’nin de gücü ve dinamikleri de yasama gücü artacak ve güçlenecek. Yürütme gücü neyi taahhüt ediyorsa yapacak yapamıyorsa hadi güle güle kardeşim diyecek. Öbür tarafta yargıda parlamentoyla cumhurun başkanının gösterdiği adayların oluşturacağı heyetle. Bu ülkede yargının bugün son 50 yıla bakın. Yargının güvenilir yanını bu millet diyor mu yüzde 50’si ’ben adalet sistemine güveniyorum.’ Nasıl bir AYM ki bir tane savcı yüzde 47 oy almış bir siyasi partiye laikliğe karşı odaksın diye dava açtı 11 tane hakim gördü. 5 ay milli irade bıçağın sivri ucunda. Kapatılıyor, kurtuluyor, kapatılıyor, kurtuluyor. 1 oyla kurtuldu. Kurtulan AK Parti miydi milli iradeydi, demokrasiydi. O dönemde CHP ‘ah bir kapansa’ diye durdu. Üniversitelerde başörtüsü yasağını kaldırmakla ilgili 411 milletvekili parlamentonun yüzde 75’inden fazla. CHP gitti AYM’ye götürdü ve AYM’de 11 kişi ‘yasak devam etsin’ dedi.

Bu mu büyük Türk milleti adına, tarafsız bağımsız karar. O zaman nerede demokrasi? Şimdi ne olacak? Bir parlamentodan gelecek, iki cumhurbaşkanlığından gelecek. Milleti kandırmaya çalışıyorlar. Hukuk sistemi de adalet sistemi de yargı sistemi de yasama da yürütmede hepsi vatandaş bilecek. Bu kandırmaca benim 12 yaşında torunum bile ‘dede nasıl bunu söylüyor’ diyor. Bizim bu milletin yarınlarını bugünden daha iyi yapma derdi dışında derdimiz olmadı.”

“TEREDDÜDÜ OLANLAR VİCDANİ OLARAK ANALİZLERİNİ YAPSINLAR"

Kafasında tereddüt olanlara yönelik ise Müezzinoğlu, şunları kaydetti:

“Tereddüdü olanlar vicdani olarak analizlerini yapsınlar. Hayırcı kampanyaya eleştiri yaparım ama elini vicdanına koyarak analiz yapan ve o nedenle ‘hayır demek istiyorum’ diyene saygı duyarım. Ama hayırcı kampanyası yapanlar, hayırcılığı HDP yapıyor. Bu milletin ortak değerleriyle alakası yok. Vatanın bölünmez bütünlüğüyle ilgili de PKK’dan talimatı alıyor ve milletin bütünüyle ilgili derdi yok. FETÖ, Avrupa hayırcılık yapıyor. Dolayısıyla CHP hayırcılık yapıyor. CHP’nin hayırcılığı ise milletten korkuyor, milletin değerlerinden korkuyor. Halkla yürümeyi başaramadı ve başaramıyor. Milletten korkmayan bir CHP, esasında bu sisteme karşı alternatifte getirebilirdi bunu Sayın Başbakanımız, Sayın Kılıçdaroğlu’na söyledi gitti Ağustos ayında. Sayın Kılıçdaroğlu biz cumhurbaşkanlığı veya başkanlık sistemi diyoruz ama sizde parlamenter sistem diyorsunuz. Bu sistem tıkanıyor. Bizim dönemimizde sıkıntı olmaz. Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti millete bedel ödetecek bir yanlışın içinde olmaz. Ama bu sistem millet adına güven vermeli. Tayyip Erdoğan fani, Binali Yıldırım fani, Müezzinoğlu, fani ama milletse devletse baki millet ve devlet adına doğru bir sistemi kurgulayalım. Siz ise bize önerdiğiniz parlamenter sistemi getirin yeter ki merkezinde millet olsun. Önerdiğiniz parlamenter sistemle bizim önerdiğimiz Cumhurbaşkanlığı veya başkanlık sistemini ikisini birden millete götürelim. Millet hangisini istiyorsa onu seçsin. Bizde ona razı oluruz” dedi.

Ona hayır dediler, ses çıkartmadılar. Sonra biz MHP ile birlikte bu öneriyi getirince kan dökülür, cesedimizi çiğnersiniz, parlamentoda kürsü işgali, kürsüye kendini kilitlemeler. Biz milletin sistemiyle ilgili kararı AYM’ye değil, belirli güç odaklarına değil, millete götürüyoruz. Buna bile karşı çıkan anlayış, onun için diyorum CHP milletten, halktan, milletin değerlerinden korkuyor. Onun için kaybetmeye mahkumlar.”

“EVET’TE UZLAŞALIM"

Kılıçdaroğlu’nun hükümete yönelik uzlaşma çağrısına ise Müezzinoğlu, “Uzlaşalım tamam sistem önerimiz geldi. Buyursun evet desin. Burada artık anayasa referandum sürecine giren TBMM’de oylanmış geçmiş bir sistemin öncesinde öneride bulunmamış, kendi önerisinde bulunmamış, buraya katkı sağlamamış, şimdi ne de uzlaşacağız. Söylesin ne de uzlaşacağız. Evette uzlaşalım” dedi.



“MİLLETİMİZ BU İŞİN AĞASI, PATRONU, SAHİBİ"

Referandumdan nasıl sonuç beklediklerinin sorulması üzerine Müezzinoğlu, şöyle konuştu:

“Bu millete güvenen asla kaybetmez. Özel yaşamımda da bu milletle beraber hiç kaybetmedim, siyasi yaşamımda da Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın en büyük özelliği milletine güvenmektir, inanmaktır. Biz milletimizi merkeze alan milletin yarınlarını bugünden daha iyi yapma derdi olan bir partiyiz. İster ticari hayatta, ister özel hayatta, ister siyasette olun siyaset millet için yapılır, millet için yaptığınız sürece millet sizi baş tacı eder. Allah’a şükürler olsun ki Recep Tayyip Erdoğan Sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere AK Parti kadrolarının birinci önceliği hep millet olmuştur. Ben bedel ödeyeyim, sıkıntı çekeyim aman ha millet bedel ödemesin. Tahminim var tabi ama ‘hani ağanın eli tutulmaz’ denir ya, milletimiz bu işin ağası patronu sahibi. Bu milletin cesareti, feraseti, asaleti. 15 Temmuz akşamı nasılsa yine 16 Nisan akşamı aynı ferasetle, asaletle, cesaretle aynı öngörüyle. Bundan sonra bu ülkenin kaderinin önünde hiçbir hain güç böyle planlar yapamayacak.”

“Batı demokrasileri hızla çöküyor” diyen Müezzinoğlu, “İdeolojikleşiyor, aşırı sağa, ayrışmacılığa, bugün Batı’da demokrasi dinamiklerini millet adına güçlü kullanan neredeyse ülke kalmadı noktasına gidiyor” ifadelerini kullandı.

“2017 ARALIK AYI İTİBARİYLE TÜRKİYE’NİN İŞSİZLİK ORANI YÜZDE 10’UN ALTINA İNECEK"

Bakan Müezzinoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın istihdam seferberliği başlattığı hatırlatarak işsizlik rakamları ve işsizlikle ilgili sıkıntının aşılıp aşılmayacağıyla ilgili soruya, “Bir defa kesinlikle aşacağız. Çok zor geçen bir 2016 var. 2016’ya biz bismillah dediğimizde Güneydoğu’da terör eylemi, çukur siyaseti, terör, sokaklarda işgaller vardı. 2016’nın başından itibaren yoğun bir terörle mücadele ki bugün artık terörle olan mücadelemizi çok iyi bir noktaya getirdik. Rusya ile uçak krizi 2016’nın bir başka başlığı. Bir de hain FETÖ darbe girişimi. Bütün bunları esasında düşünüyorum da bir başka millet acaba atlatabilir miydi? 3 tane çok güçlü sorun, ama bütün bunların içinden dimdik çıkabilen bir millet. 2016’nın özellikle Nisan ayından itibaren işsizlik rakamlarımızda hızla tek haneliden çift haneliye döndük ve devam etti bu süreç. Şimdi bu Aralık ayının rakamları bugün itibariyle geldi ve 12,5’lere geldik. İnşallah bunu Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla Başbakanımıza, Cumhurbaşkanımıza da teşekkür ediyorum 1,5 milyon artı istihdam bu 2016’nın açığını kapatacağız. 2017’nin hedeflerini de tutturacağız. Şuanda çok başarılı gidiyor. 3 Mart itibariyle artı istihdam rakamlarını 264 bin 630 olarak açıklamıştım, 13 Mart itibariyle 309 bin 50 çok hızlı bir artı istihdam var. Mart sonu itibariyle 2016’nın açığını kapatacağız. Ondan sonraki sürede de 2017’nin 1 milyonunu kısa sürede kapatacağız. Şunu net söylüyorum; 2017 Aralık ayı itibariyle Türkiye’nin işsizlik oranı yüzde 10’nun altına inecek” yanıtını verdi.

TAŞERON İŞÇİLERİN KADRO KONUSU

Taşeron işçilerin kadroya alınıp alınmayacağıyla ilgili Müezzinoğlu, şunları kaydetti:

“Çalışıyoruz. Onu da yine köklü bir sorun, sabır diliyorum. Ama bu tür köklü konuları referandum ortamında popilist değil, reel hakkaniyetli, milleti merkeze alan hakkı ve hukuku merkeze alan anlayışla hiç kimseyi mağdur etmeyeceğiz.”

“Milletimiz ferah olsun” ifadesini kullanan Müezzinoğlu, “Bu milletin yarınları bugünden çok daha iyi olacaktır. Büyük, asil, cesur, ferasetli bir millet önünde siyasi hengamelerden de bundan sonra kurtulmuş olacak. Hızla muasır medeniyet seviyesindeki hedefe yürüyecektir” değerlendirmesinde bulundu.

(Pelin Üzek/İHA)
Kaynak: İHA