Uluslararası Perspektiften Cumhurbaşkanlığı Hükümeti Sistemi Sempozyumu

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Bilgiç: 'Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nin ele alınmasının en önemli nedeni milli iradenin tam olarak tecelli etmesinin sağlanabilmesidir'.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyon Başkanı Süreyya Sadi Bilgiç, 'Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nin ele alınmasının en önemli nedeni milli iradenin tam olarak tecelli etmesinin sağlanabilmesidir.' dedi.

Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesince Prof. Dr. Lütfü Çakmakçı Kültür Merkezi'nde düzenlenen Uluslararası Perspektiften Cumhurbaşkanlığı Hükümeti Sistemi Sempozyumu'na, TBMM Plan ve Bütçe Komisyon Başkanı Bilgiç, Isparta Milletvekili Said Yüce, SDÜ Rektörü Prof. Dr. İlker Hüseyin Çarıkçı ile çok sayıda akademisyen ve öğrenci katıldı.

Bilgiç, sempozyumun açılışında yaptığı konuşmada, anayasa değişikliğinin kesinlikle bir rejim değişikliğini olmadığını, aksine sistemdeki tıkanıklığının önüne geçeceğini ve ülkeyi daha iyi hale getireceğini söyledi. Dünyada başkanlık veya yarı başkanlık sistemlerine bakıldığında her birinin bire bir aynı olmadığının görüldüğünü anlatan Bilgiç, her ülkenin kendi kültürel, coğrafi ve iktisadi yapısına göre kendi yönetim modelini belirlemesi gerektiğini belirtti.

Bu nedenle Türkiye'deki sistem değişikliğinin, Amerika ve Rusya'daki yönetim sistemlerinin aynı olacağının söylenmesinin de doğru bulmadığını ifade eden Bilgiç, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin Türkiye'nin üniter ve kültürel yapısına özgü bir model olduğunu vurguladı.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne neden ihtiyaç duyulduğunun anlaşılması için geçmişe bakmanın gerekli olduğunu aktaran Bilgiç, 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' sözünün Türkiye'de tam olarak tecelli etmediğini anlattı.

Bilgiç, yasama, yürütme ve yargı erklerinin iç içe geçtiğini, yasamanın yürütmenin etkisi altına kaldığını ve anayasal kurumların da milli irade üzerinde baskı oluşturduklarını gördüklerini vurguladı.

Koalisyonun da bir kültür olduğunu ve çeşitli ülkelerde bunun yerleşik halde bulunduğunu ifade eden Bilgiç, Türkiye'de böyle bir kültür olmadığına, koalisyonların zaman zaman Türkiye'yi büyük sıkıntılara soktuğuna dikkati çekti. Bilgiç, şöyle devam etti:

'Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nin ele alınmasının en önemli nedeni milli iradenin tam olarak tecelli etmesinin sağlanabilmesidir. Sistem, karar alma süreçlerindeki gecikmeleri kaldırarak istikrarın sağlanmasına önemli katkı sağlayacak. Türkiye çok genç bir Cumhuriyet. 94'üncü senesindeyiz ama 94 seneye 65 hükümet sığdırmışız. Ortalama olarak baktığınız da her 16,5 ayda bir hükümet değişikliği olmuş. Son 15 yıllık AK Parti dönemini ve 1950'ye kadar süreci bu işten ayıkladığınızda bu sürenin daha da düştüğünü görüyoruz. Özellikle 1960 ila 2000 arasındaki süreçte neredeyse 11 ayda bir hükümetlerin değiştiğini görüyoruz. Burada bir hükümetin iş başına gelmesinin ardından, ülkeyi tanıması, bütçeyi yapması, planlarını ve hedeflerini belirlenmesi ve uygulayabilmesi için ciddi zamana ihtiyacı var. Amerika'ya bakıyoruz, 228 senede 45'inci başkan. Böyle olunca istikrarı sağlamamız daha kolay oluyor.'

Bilgiç, Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile daha demokratik ve daha sivil bir anayasanın da inşa edileceğini sözlerine ekledi.

Konuşmaların ardından moderatörlüğünü AK Parti Isparta Milletvekili Said Yüce'nin yaptığı sempozyumun ilk oturumunda Azerbaycan'da yayımlanan Yeniçağ gazetesi Editörü Agil Alesger ile Yeni Akit gazetesi yazarı Ayhan Demir açıklamalarda bulundu.

Said Yüce, burada yaptığı konuşmada, 16 Nisan'da yapılacak halk oylamasının dünyada geniş yankılar uyandırdığını söyledi. Özellikle son günlerde Avrupa ülkelerin meclislerinde, yayın kuruluşlarında Türkiye'deki halk oylamasının konuşulduğunu aktaran Yüce, en son Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya'ya yönelik skandal tavrın dünya basınında geniş yer bulunduğunu vurguladı.

Avrupa'da kendisine 'demokratik' denilen ülkelerin Türk bakanlara yaptıklarının kabul edilemez olduğuna işaret eden Yüce, 'Diktatörlük rejimlerinde bile çiğnenmeyen diplomatik hukuk, maalesef demokratik denilen Avrupa ülkelerinde çok acımasızca çiğnemiştir.' görüşünü kaydetti.

Kaynak: AA