'Sinemada Milli Duruş Açıklamasımesut Uçakan' Paneli Yapıldı

Sinema yazarı Kabil: 'Mesut Uçakan'ın sinemasına, 'tez sineması' diyorum' Yazar Aktaş: '(Uçakan'ın) Sinemasının taşraya yansıması gençler için olumlu oldu. Ailelere, mütedeyyinlere daha farklı düşünme bağlamında da olumlu oldu. Bir bakıma 1950'lerde Necip Fazıl'ın konferanslarının Anadolu'daki etkileriyle belki mukayese edilebilir' Yönetmen Tunç: 'Mesut abi bizim Anadolu Müslümanlığının, sinemaya ürkek, ateşe elini uzatan bir Anadolu Müslümanı tarzını temsil ederdi o dönem'

Önemli film ve televizyon dizilerine imza atan yönetmen Mesut Uçakan, Eyüp Belediyesince düzenlenen 'Sinemada Milli Duruş:Mesut Uçakan' konulu panelde ele alındı.

Eyüp Belediyesi Kültür Sanat Merkezinde gerçekleşen ve moderatörlüğünü Suat Koçer'in üstlendiği etkinliğe katılan sinema yazarı İhsan Kabil, Uçakan'ın mesleğinde taviz vermeden bir duruş sergilediğini dile getirerek, 'Mesut Uçakan'ın sinemasına, 'tez sineması' diyorum. Rahmetli Yücel Çakmaklı'nın başlattığı yolu bir üst aşamaya taşıyan, dönemin atmosferi itibariyle de 1970'li yıllarda Türkiye'nin çok gergin siyasi ortamında bir tavır alma, belli bir görüşü dile getirme ve onu topluma aktarma yolunda önemli bir sinema.' diye konuştu.

Kabil, ünlü yönetmen Uçakan'ın o dönem kendi çizgisi çerçevesinde sinema sektöründe direndiğini söyleyerek, 'Dilini sinema seyahati boyunca yumuşattı. 'Kelebekler Sonsuza Kadar Uçar', 'Reis Bey' ve 'Ölümsüz Karanfiller' filmlerinde bunları görüyoruz. Biraz daha farklı koşullar olsa, tasavvufi, deruni bakışla 'Anka Kuşu' filminde olduğu gibi belki daha farklı bir mecraya da kayabilecekti. O potansiyel kesinlikle mevcut ama hem piyasa şartları hem farklı kaygılarla onu tam anlamıyla kendisinde gerçekleştirme zemini bulamadı.' dedi.

Sinemayla ilgilenmeye başladığı gençlik yıllarında sinema yayınlarını da takip ettiğini dile getiren Kabil, şunları kaydetti:

'Sol yayınları takip ederken, Fatih'te sokaklarda dolaşırken 'Mutlak Fikir, Estetik ve Sinema' diye acayip bir dergiyle karşılaştım. Benim için muazzam bir başlıktı. Hem fikir boyutu var içinde hem de mutlak olduğundan bahsediyor. Dergiyi hemen aldım. Şöyle bir karıştırdım ve anladım. İslami bir kesime ait sinemaydı ama benim için önemli değildi. Çünkü fikir ve yaklaşım var. Daha sonra 'Türk Sinemasında İdeoloji' adlı kitapla karşılaştım. Baktım yazarı Mesut Uçakan. Benim tuhaf karşılamam devam ediyordu. Çünkü sinema anlamında fikir yayınını ortaya koyan sol kesimdi. Yani bizim yerli kesimde pek bu yolda yazılar yazan insan yoktu ve o kitabı yazan Uçakan henüz 20'li yaşlarındaydı. Esaslı bir çalışmaydı. Hem sola hem milli hem de yerli sinemaya bakan ve bir yere oturtan bir kitaptı. Bugün bile yerine oturtulmayan çok değerli bir eser.'

- 'Filmlerinde hakim olan adalet vurgusu çok önemli'

Yazar Cihan Aktaş da sağ sol çatışmalarının yaşandığı dönemde Uçakan'ın 'Gençlik Köprüsü' filminden etkilendiğini söyledi.

Mesut Uçakan'ın Müslümanların varlık mücadelesini anlatan filmler yaptığının altını çizen Aktaş, '(Uçakan'ın) Sinemasının taşraya yansıması gençler için olumlu oldu. Ailelere, mütedeyyinlere daha farklı düşünme bağlamında da olumlu oldu. Bir bakıma 1950'lerde Necip Fazıl'ın konferanslarının Anadolu'daki etkileriyle belki mukayese edilebilir. Sinema aşkıyla ama dini endişelerle tereddüt eden gençlere cesaret kazandırdı. Filmlerinde hakim olan adalet vurgusu çok önemli.' değerlendirmesinde bulundu.

Yönetmen Nazif Tunç ise Uçakan ile 'Kavanozdaki Adam' filminin çekimleri sırasında tanıştığını belirterek, 'Mesut abi bizim Anadolu Müslümanlığının, sinemaya ürkek, ateşe elini uzatan bir Anadolu Müslümanı tarzını temsil ederdi o dönem. Çünkü biraz idealist, ülkücü ve inançlı insanların, sinemada o güne kadar var olmalarıyla ilgili ne yazık ki bir şansı, var olma durumu söz konusu olmamıştı.' dedi.

Muhsin Ertuğrul'un 30- 40 yıl boyunca tek başına sinema ürettiğini aktaran Tunç, şöyle devam etti:

'Muhsin Ertuğrul'un başka sinemacı ve yönetmen yetişmesine fırsat vermediği bir dönemden sonra yönetmenler çağı başladı 1950'lerde. Onlar da birtakım tecrübeler kazanıyor. Nihayet sinemacılar geliyor. Sonra Yücel abi ve Mesut abi, idealist, inançlı şekilde sinemada yeni bir şeyler yapmak istiyorlar. Hiçbir bilgileri, imkanları yok. Bu, Anadolu Müslümanlarının yer bulmayla ilgili bir davaydı. Bu nedenle çok değerli. Bir şeyi tekrar kurmakla ilgili. O yüzden buraya gelen insanların estetikle, dil kurmakla ilgili bir vakitleri olmadığını, hemen ellerinde ne varsa bir şeyler yaparak varlık mücadelelerini sürdürmelerini haklı buluyorum. İmkanlar o zamanlar çok zordu.'

Nazif Tunç, 1970'li yıllarda sinemada var olma kavgası veren inançlı insanlar olmak zorunda olduklarının altını çizerek, 'Anadolu'dan gelen inançlı ve idealist Yücel abi, Mesut abi bu yolda zaten direniyorlardı. Gerçekten bu çok değerli.' diye konuştu.

Etkinliğin sonunda sahneye çıkarak kısa bir konuşma yapan Mesut Uçakan, sinema yaptığı ilk dönemde çok horlandığını söyleyerek, 'Ben sinemama başkaldırı sineması diyorum. Çağ dışı filmleriyle tanılan Uçakan'dım. Yapacak bir şey yoktu. Damgayı yemiştim. Bu damganın sonucunu da birçok festivalde gördüm. Çok itildik, dışlandık.' ifadelerini kullandı,.

Uçakan, kendisine sinema konusunda destek olacak şartları bulamadığına vurgu yaparak, 'Çünkü öyle bir söylemle çıkmıştık ki çok militan bir duruş vardı. Mevcut statükonun karşısında bir sürü film, dizi teklifi geldi bana ama bu duruşumdan dolayı hep reddettim.' dedi.

Konuşmacılar, yaklaşık iki saat süren etkinliğin ardından izleyicilerin yönelttiği soruları yanıtladı.
Kaynak: AA