Etimesgut Özel Hava Alay Komutanlığındaki Olaylara İlişkin Davada 2. Celse

Fethullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ), 15 Temmuz’daki hain darbe girişimi esnasında Etimesgut’taki Özel Hava Alay Komutanlığında yaşanan olaylara ilişkin 27 sanıklı davanın ikinci celsesi görüldü.

Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumu yerleşkesindeki duruşma salonunda görülen davaya, 21’i tutuklu 27 sanık ve taraf avukatları katıldı.

Duruşmada ilk önce Özel Hava Alay Komutanı Albay Ümit Tatan’ı Akıncı Üssü’ne götüren helikopteri kullanan pilot İzzet Henek’in savunması alandı. 15 Temmuz’da izinli olduğunu anlatan Henek, Tabur Komutanı Halit Kabil’in kendisini alaya çağırdığını ifade etti.

Kabil’in Alay Komutanı Ümit Tatan’ı Akıncı Üssüne götürüleceğini söylediğini kaydeden Henek, "Kalkış için hazırlık yaptım ve kule operatöründen kalkış için izin istedim. Ümit Tatan helikoptere zorla bindiriliyordu" dedi.

Henek, Genelkurmay Başkanlığınca tüm uçuşların yasaklandığına dair emrin kule operatörü tarafından kendilerine bildirilmediğini söyleyerek, "Operatör ile yaptığımız telsiz konuşmalarının kaydının dinlenilmesini istiyorum. Operatör ve sıralı amirlerimin benden bilgi sakladığı bu kayıtlarla ortaya çıkacaktır" dedi.

Henek, hakkındaki iddiaları reddederek tahliyesini talep etti.

İzzet Henek’in ardından, darbeci general Semih Terzi’yi Özel Kuvvetler Komutanlığına götüren helikoptere eşlik eden helikopterin ikinci pilotu Özalp Yeşil Savunma yaptı. 12 Temmuz 2016 tarihinde Silopi’den geldiğini anlatan Yeşil, kendisine görev dönüşü 3 gün izin verildiğini ve 15 Temmuz’da izinli olduğunu söyledi.

Darbe gecesi eşiyle ve arkadaşlarıyla bir restoranda yemekte olduğunu belirten Yeşil, pilot binbaşı Dursun Varlı’nın kendisini arayarak acil olarak alaya gelmesini istediğini kaydetti.

Yeşil, vatandaşlardan jetlerin alçaktan uçtuğunu öğrendiğini ifade ederek, "Eşimle beraber alaya gittim. Dursun Varlı, üniformamı giymemi istedi. Kendisine eşiminde benimle geldiğini söylemem üzerine eşimi eve göndermemi istedi. Bana darbe olacağını ve sıkıyönetim ilan edileceğini ve hazırlıklı olmamız gerektiğini söyledi.

Bende biz darbeyi önleyeceğiz sandım. Dursun Varlı, herkesin örnek aldığı birisiydi. Onun darbeci olacağından hiç şüphe duymadım. TSK’nın göz bebeği olan Özel Kuvvetler Komutanlığının bu darbe girişiminin içinde olacağını düşünmemiştim" ifadelerini kullandı.

"Alkol aldım, uçuşa çıkmak için uygun değilim"

Yeşil, darbeci general Semih Terzi’nin Diyarbakır’dan alaya geleceğinin kendilerine haber verildiğini ve Terzi ve beraberindeki ekibin Özel Kuvvetler Komutanlığına götürme emrinin kendisine verildiğini söyledi.

Yemek yediği esnada alkol aldığını, bu nedenle uçuşa çıkmak için uygun olmadığını söylediğini belirten Yeşil, Dursun Varlı’nın kendisine ikinci pilot olduğu için bunun bir sorun teşkil etmeyeceğini söylediğini kaydetti.

Yeşil, "Semih Terzi bizim gözümüzde saygın birisiydi. Bu nedenle onun götürülmesinde bir sakınca görmedim. İki helikopter halinde hareket ettik. Dursun Varlı’nın kullandığı helikopterde Semih Terzi ile gelen ekibi götürdük. Semih Terzi ise diğer helikoptere bindi. Dursun Varlı örnek bir pilottu. Verdiği emirlerin yanlış olacağını düşünmedim. Bizim darbeci teröristlere karşı önlem alacağımızı sandım. Semih Terzi ve ekibini bıraktıktan sonra alaya geri döndük. Daha sonra Semih Terzi’nin yaralandığı haberi geldi. Bunun üzerine bana Terzi’yi GATA’ya götürme emri verildi" diye konuştu.



"Askerlerin mutlak itaat kuralı FETÖ tarafından kullanıldı"

Özel Kuvvetlere ait olmayan silahlı helikopterlerden polis araçlarını vurmaları yönünde emir verildiğini duyduğunu anlatan Yeşil, daha sonra Terzi’nin Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Zekai Aksakllı’nın emriyle vurulduğunu öğrendiğini söyledi.

Zekai Aksakallı’nın emirlerini uyguladıklarını sandığını iddia eden Yeşil, "Askerlikte emir neden verildi diye sorulmaz, emirler uygulanır. Ben emirleri uyguladım. Televizyonda azınlık bir grubun kalkışma yaptığı söyleniyordu. Bizim o azınlık grubunda olduğumuzu düşünmüyordum. Askerlerin mutlak itaat kuralı FETÖ tarafından kullanıldı" şeklinde konuştu.

"Rakı sofrasından kalkıp darbe yapmak mantıksızdır" diyen Yeşil, "Semih Terzi darbeci değil de tersi olsaydı ben kahraman olurdum. Emirleri uyguladım" değerlendirmesinde bulundu.

Kripto merkezi sorumlusu Süleyman Ektaş, 15 Temmuz’da mesai bitiminin ardından eve gittiğini ve saat 22.00’a kadar eşiyle beraber olduğunu söyledi.

Ektaş, "Darbe veya kalkışma adı her neyse o saatlerde kışlada olup darbeye iştirak etmem gerekirdi. Ama ben o saatlerde şortlu bir şekilde markette alışveriş yapıyordum. Eğer darbeci olsaydım üniformamı giyip elimde silahla talimatları bekliyor olurdum" dedi.



"Merakımdan kışlaya gittim"

Kısım amirinin kendisini arayarak kışlaya çağrılıp çağrılmadığını sorduğunu söyleyen Ektaş, "00.00’a kadar evde televizyondan olayları anlamaya çalıştım. O saatten sonra merakımdan kışlaya gitmeye karar verdim. 00.35’te kışlaya giriş yaptım" ifadelerini kullandı.

Kıdemli Başcavuş Hasan Ünver ile gün boyu kendi odasında televizyon izlediklerini söyleyen Ektaş, darbe olduğunu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamaları ile anladığını iddia etti. O gece devletin bekası için kışlaya gittiğini savunan Ektaş, FETÖ ile bir bağlantısının olmadığını söyleyerek, "ByLock’un ne olduğunu ceza evinde tutukluyken öğrendim. Öncesinde bilmiyordum. FETÖ’ye üye değilim.

Yücel Fındık ise, 15 Temmuz gecesi Dursun Varlı, Mehmet Sağlam ve Halit Kabil’in darbenin olduğuna kesin gözüyle baktığını ve rahat tavırlar sergilediğini ifade etti.

Fındık, alayda oturdukları sırada askerlerden birinin darbeci askerlerin helikopter ile vatandaşların ve polisin üzerine ateş etmelerinin görüntülerini izlettiğini anlatarak, bunun bir darbe olmadığını, bir terör olduğunu kaydetti.

Dursun Varlı veya Mehmet Sağlam’ın kendilerine hacklenen Genelkurmay Başkanlığı sitesindeki darbe yazısının fotoğrafını gösterdiğini belirten Fındık, bu şekilde darbe girişiminin emir komuta zinciri içinde yapıldığına kendilerini ikna etmeye çalıştıklarını dile getirdi. Fındık, askerlerden bazılarının darbenin içinde olmamak için alaydan kaçtığını söyledi.



Fındık, "Kızım bana kahraman derdi. Şimdi vatan haini diye yargılanıyorum. Suçlamaları kabul etmiyorum. Ben vatan haini değilim, darbeci değilim. Tahliyemi talep ediyorum" dedi.

Kaynak: İHA