Canlıdan Akciğer Nakli Yeni Umut Kapısı Olacak

Ankara Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Akciğer Nakli Merkezi Sorumlu Uzmanı Doç. Dr. Erdal Yekeler, canlıdan canlıya akciğer nakline dikkat çekerek, “Bu yıl için akciğer naklinde artık canlıdan bağış yapmayı düşünüyoruz, bu konudaki eğitimimizi tamamladıktan sonra en kısa sürede Yüksek İhtisas Hastanesi olarak canlıdan akciğer nakli konusunda bu yıl için gayretlerimiz ve çabalarımız var” dedi.

Canlıdan Akciğer Nakli Yeni Umut Kapısı Olacak
Ankara Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Akciğer Nakli Merkezi Sorumlu Uzmanı Doç. Dr. Erdal Yekeler, Türkiye’deki akciğer naklinin seyrinden bahsederek, “Akciğer Nakli Merkezimiz Yüksek İhtisas Hastanesi’nde faaliyetlerine ilk olarak 2013 Mart ayında başarılı yaptığı ilk akciğer nakli ile başlamıştır. Ülkemizde ilk başarılı akciğer nakli 2009 yılında yapılmıştır ve ardından 2012 yılında ülkemizde 6 merkez akciğer nakli için ruhsatlandırılmıştır. Ülkemiz organ nakilleri konusunda 1980’li yıllardan itibaren çok tecrübeli ve bu konuda Avrupa’da, dünyada öncü ülkeler arasında yer almaktadır. Canlı organ nakli konusunda da dünyada ilk sıralarda yer almaktadır ve bu konuda dünyanın bizden öğrendiği çok şey olmuştur. Ancak akciğer nakli en son gelişen organ nakli olmuş ve günümüzde de artık elde ettiğimiz başarılı sonuçlarla yüz güldürücü noktaya gelmiştir. Organ nakilleri 2015-2016 yılında yapılan yaklaşık 4 bin 500 solid organ nakli ile biz Avrupa’da neredeyse ilk 3’te her zaman yer aldık. Akciğer naklinin en son gelişmesindeki en önemli faktör; akciğer organının tabiatında olan zorluğundan kaynaklanmaktadır. Tüm organ nakilleri içerisinde en zor, ölüm riski yüksek, komplike organ nakli akciğer naklidir. 2013 yılında bizim merkezimizde ilk akciğer organ naklinin yapılmasından bu yana 28 akciğer nakli yapmıştır. Yaptığımız 30’a yakın bu akciğer nakli sonrası elde ettiğimiz başarılar ülkemizdeki en yüksek başarı oranına sahip merkez olarak bizi bu noktaya taşımıştır. Elde ettiğimiz bu başarı, Avrupa, Amerika, Batı toplumu, bu toplumlarla, gelişmiş ülkelerle kıyasladığımız zaman hiçbir farkımızın kalmadığını ortaya koymuş olduk” ifadelerini kullandı.

Akciğer nakli kimlere yapılır?

Doç. Dr. Yekeler, akciğer naklinin kimlere yapıldığı ile ilgili de şu bilgileri kaydetti:

“Ülkemizde olsun, dünyada olsun akciğer naklinin en sık yapıldığı endikasyon koah hastalarıdır. İkinci sırada yaptığımız İPF, bunun dışında bronşit, çocukluk yaş grubunda gördüğümüz kistik fibrozis gibi hastalıklar akciğer naklinin en sık yapıldığı nedenler arasında yer almaktadır. Herhangi bir nedenle iyi huylu bir akciğer hastalığı nedeniyle kişilerin oksijene bağlı duruma geldiği her türlü sebep akciğer nakli için değerlendirilmesi veya bir akciğer nakli merkezi tarafından araştırılması gereken bir nedendir. Akciğer nakli kimlere yapılmaz? Tüm kanser grupları içerisinde en sık karşılaşılan kanser hastalığı akciğer kanseridir. Kanser hastalarında, özellikle akciğer kanserinde akciğer nakli yapılamaz çünkü nakil sonrası vermiş olduğumuz bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar akciğer nakli sonrası özellikle kanserli hastalarda veya o ana kadar tespit edemediğimiz kanserlerin vücuda yayılmasına sebep olmaktadır. Bunun dışında da özellikle kalp yetmezliği hastaları da ciddi bir şekilde nefes darlığı yaşamaktalar, kalp yetmezliği hastalarında da veya ikincil organ yetmezliği dediğimiz böbrek yetmezliği, karaciğer yetmezliği gibi sebeplerde de akciğer nakli yapılamaz, bunlar bizi kısıtlayıcı faktörler olarak karşımıza çıkıyor.”

“Donörü en az bulunan organ”

Akciğerin soluk borusu ile dış ortama açık tek organ olduğunu belirten Doç. Dr. Yekeler, “Nakil yaptıktan sonra enfeksiyonlara açık organ demektir. Buna karşın kalp, böbrek, karaciğer ve diğer organlarımız ameliyat ve yoğun bakım sürecini atlattıktan sonra bu enfeksiyon riskinden büyük oranda uzak duruyor ama akciğer nakli olmuş hastalarımız nakil sonrası topluma çıktıkları zaman, sosyal hayata döndükleri zaman her türlü bakteriyel, viral sebepli enfeksiyonlara açık hale gelmektedirler bu da bu işin en önemli zorluklarından biridir. Bunun gibi akciğerin diğer organlara göre red oranının en yüksek olması, donörün en az bulunan organ olması. Ülkemizde ve dünyada akciğer nakli için en sıkıntılı problemlerden bir tanesi donör teminidir. Ülkemizde zaten kadavradan donör, Batı toplumu ile kıyasladığımızda oranlar gerçekten çok düşük kalmaktadır. Batı toplumundaki kadavradan organ donörü milyonda 35-40 civarındayken, ülkemizde bu rakam ancak yeni milyonda 6’ya ulaşmıştır. 100 donörden ancak 25’inin akciğerini kullanabiliyoruz ama ülkemizde yaptığımız çalışmada bu oranın yüzde 15 olduğunu gördük. Hem ülkemizdeki kadavradan bağış oranı çok düşük hem de buna kıyasla yapılan bağışlardaki akciğeri kullanabilirlik oranı çok düşük ve bu da ülkemizdeki akciğer naklinin sayısını kısıtlamakta ve en büyük engel olarak karşımıza çıkmaktadır. Daha çok akciğer nakli yapmak, daha çok hastamıza umut ışığı olmak ve daha çok hayat kalitesi sunmak için daha çok organ bağışını ve yapılan organ bağışlarında da daha fazla akciğer koruyucu stratejiler geliştirmemiz gerektirdiğini anlamış durumdayız” şeklinde konuştu.



“Ülkemizde organ nakillerinin yüzde 80’i canlıdan yüzde 20’si ise kadavradan yapılmaktadır”

“Akciğer nakli, ülkemizde yeni gelişen bir organ nakli protokolüdür” diyen Doç. Dr. Yekeler, “ Daha yeni yeni bu kavramlar oturmaya başladı, son 3-4 yıldır gündemde olan bir konudur. Şu an Sağlık Bakanlığımızın resmi verilerinde akciğer nakli bekleme listesindeki sayımız 49 civarındadır ama bu rakam asla ülkemizin gerçek rakamlarını yansıtmamıştır çünkü ihtiyacı olan hasta sayımız çok daha fazla, binlere ulaşabilecek rakamlarla ifade edebiliriz. Böbrek nakli olsun, karaciğer nakli olsun canlıdan bağış ve canlıdan nakil yapılmakta ve ülke olarak biz bu rakamlarla belki dünyada ilk sıralarda yer almaktayız. Toplum olarak, kültür olarak bağış yapabiliyoruz ama Batı toplumunda neredeyse yok esamesindedir. Batı toplumunda kadavradan bağış yüzde 80, canlıdan bağış yüzde 20 civarındayken ülkemizde toplam organ nakillerinin yüzde 80’i canlıdan yüzde 20’si ise kadavradan yapılmaktadır. Canlıdan bağış belki ülkemiz için bir çıkış noktası, bir umut kapısı olacağı düşüncesindeyiz. Bu yıl için akciğer naklinde artık canlıdan bağış yapmayı düşünüyoruz, bu konudaki eğitimimizi tamamladıktan sonra en kısa sürede Yüksek İhtisas Hastanesi olarak canlıdan akciğer nakli konusunda bu yıl için gayretlerimiz ve çabalarımız var” açıklamalarında bulundu.

“Akciğer naklinde iki verici kullanılıyor”

Doç. Dr. Yekeler, canlıdan nakil konusunda bağışçıya etkisi ile ilgili ise, “Canlıdan bağışlanan karaciğer ve böbrek nakillerinde sadece bir verici kullanılmakta ama akciğer nakli için iki vericinin kullanılmış olmasıdır. Bir çocuğumuz hasta ise, annenin sağ akciğerinin alt yarısını, babanın sol akciğerinin alt yarısını evladımıza bağışlamak suretiyle her iki taraf için bu şekilde birer akciğer kazandırmış oluyoruz alıcılara. Belki risk olarak karşımıza çıkan, diğer organ nakillerine göre dezavantajmış gibi görünen unsurumuz burada iki vericinin kullanılmış olmasıdır ama tabii ki canlıdan bağışlanan akciğer naklindeki sonuçlarımız kadavradan bağışlanan akciğerlere göre çok daha iyi ve sonuçlar yüz güldürücüdür” değerlendirmelerini yaptı.

Doç. Dr. Yekeler, yapılan akciğer nakillerinde 4 ila 6 saat içerisinde akciğerin hastaya takılmış olması gerektiğini söyleyerek, Sağlık Bakanlığının yaptığı organizasyon ve trafikte sağlanan kolaylıklarla akciğer naklinin başarısının arttığını kaydetti.



“77 günde halı sahada top oynayacak hale geldim”

Evli ve 3 çocuk sahibi 59 yaşındaki, 77 gün önce akciğer nakli olan Zeynel Yeşilot ise, “Gayet iyiyim. Doç. Dr. Erdal Yekeler hocam ve diğer ekip elemanlarının büyük başarısı beni bu hale getirdi. Tamamen oksijene bağımlı, hiçbir yere kımıldayamıyordum, çorabını dahi giyemeyen bir isnadım, şu anda 77 gün içerisinde top oynayacak duruma geldiğime göre bütün başarı hocalarımındır. Çok iyiyim, 77 günde halı sahada top oynayacak hale geldim. Canlıdan canlıya naklin daha başarılı olacağına inanıyorum. 16 ay bekledim, 5 yıldır oksijene bağlı yaşadım ama 16 ayı sevinerek bekledim. Çok stres yaşadım, sabahlara kadar ağladığım oldu, ya olmazsa diye ama bir sabah kalkıp da hocamın ‘hadi gel nakil yapacağız’ demesi beni bitirdi zaten, dünyalar benim oldu” diye konuştu.



“Hayat vermek kadar güzel bir şey var mı?”

Evli ve 61 yaşında, 11 ay önce akciğer nakli olan Ali Horat da yaşadıklarını şöyle anlattı:

“Ben de koah hastalığı vardı. Yürüyemiyordum, nefes darlığı çekiyordum ama devamlı hareket etmeye çalışıyordum. Tüple geziyordum, zaman zaman krize giriyordum, zaten sürekli 112 acile gidiyordum. En sonunda ‘nakil yapılıyor’ dediler. Geldik burada tetkikler yapıldı, her şey normal çıkınca nakil olacaksın dediler, çıktığı zaman çağırıldım korkmadan önce Allah sonra hocaya güvendim. Çok iyiyim, yemem, içmem, konuşmam. Yürüyemiyordum, karda, yağmurda arkadaşlar yürürken bakıyordum ‘ben de böyle yürüyebilecek miyim?’ diyordum. Hayat vermek kadar güzel bir şey var mı? Uygunsa yaptırsınlar. Nakil için, verin nedir ki yani arkadaş? Zaten toprak oluyorsun, kemiklerin bile kalmıyor. Biz burada moral veriyoruz bazı hastalara. Çorap giyemiyordum, hanım giydiriyordu, nefes alamıyordum, serum yiyip işe gidiyordum. Kimse korkmasın ameliyattan.”
Kaynak: İHA