ÖKK'daki Darbe Girişimi Davası

Sanık Aslan: 'Hayatım boyunca amirlerim hariç kimseden emir ve talimat almadım. Bir insanın din için cemaate ihtiyacı yok. Benim menfaate ihtiyacım da yok. Devletimin verdiği yetiyor. FETÖ terörist başıdır. Ben onu din adamı olarak da görmüyorum, şarlatandır benim için' Sanık Loğa: 'Askerlik hayatımın 22 yılını ÖKK'da geçirdim. Bir ayağımı mayına basarak Cudi Dağı'nda bıraktım. Buna rağmen görevimden ayrılmadım. Gazi olarak, protez kullanarak görevime devam ettim. Terörle damgalanmayı kesinlikle kabul etmiyorum. Engelli bir insan nasıl darbe yapabilir. Kendi hayatını bile zor sürdüren bir insanın buna katılması akla hayale aykırı. Masumum. Hiçbir suç işlemedim'

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Gölbaşı'nda bulunan Özel Kuvvetler Komutanlığının (ÖKK) ele geçirilme teşebbüsüne ilişkin 69 sanığın yargılandığı davada savunma yapan sanık Ahmet Aslan, 'Hayatım boyunca amirlerim hariç kimseden emir ve talimat almadım. Bir insanın din için cemaate ihtiyacı yok. Benim menfaate ihtiyacım da yok. Devletimin verdiği yetiyor. FETÖ terörist başıdır. Ben onu din adamı olarak da görmüyorum, şarlatandır benim için.' dedi.

Eski Kurmay Albay Ümit Bak ve Kurmay Yarbay Mehmet Ali Çelik'in de aralarında bulunduğu 69 sanığın yargılandığı 14. Ağır Ceza Mahkemesindeki davanın ilk duruşmasına, iddianamenin okunmasının ardından sanık savunmalarıyla devam edildi.

Suç tarihinde albay rütbesiyle karargahta Yurt Dışı Plan Subayı olarak görev yapan tutuklu sanık Adem Loğa, ifadesinde yıllık izin yapmayı planladığını, 15 Temmuz günü görevi devredeceği arkadaşına iş akışına ilişkin bilgi verip saat 19.00 sularında iş yerinden ayrıldığını söyledi.

Eşi, baldızı ve çocuklarını da alarak saat 20.00 sularında Balgat'ta bir restorana yemeğe gittiklerini belirten Loğa, yemekten sonra baldızı ve çocuklarını lojmana bırakıp, eşiyle Haymana'daki Midas Otel'e gittiklerini belirtti.

İlerleyen saatlerde Yarbay Murat Uzunlar'ın telefonla arayarak nerede olduğunu sorup yaşananlara ilişkin bilgi verdiğini aktaran Adem Loğa, 'Bir emir var mı?' diye sorduğu Uzunlar'ın, 'Komutanın emri, şimdilik yerinizde kalın' karşılığını verdiğini, gece yapılacak bir şey olmadığını da değerlendirerek eşiyle sabaha kadar otelde gelişmeleri izlediklerini ve sabah olmasını beklediklerini anlattı.

- 'FETÖ üyeliğini kesinlikle kabul etmiyorum'

Sabah saat 09.00 gibi otelden ayrıldıklarını anlatan Loğa, amirinin mesajı üzerine 17 Temmuz'da mesaiye geldiğini, nizamiyede 2 saat bekletildikten sonra karargah binasına götürüldüğünü, burada istihbarat şube müdürlüğünde görevli subaylarca sorgulandığını, subaylardan birinin ellerini bağladığını, ardından sevk edildiği mahkemece tutuklanıp cezaevine götürüldüğünü belirtti.

İddianamede neyle suçlandığını anlayamadığını ifade eden Loğa, şu açıklamalarda bulundu:

'Ne olduğunu bile anlamadan tutuklanarak cezaevine gönderildim. Kimseye bir şey anlatamadık. Avukatım bir listeden (Darbeye teşebbüs eylemine katılması planlanan şüphelilerin isimlerinin ve basit görev krokilerinin ele geçirildiği Albay Ümit Bak'ın üst aramasında cüzdanından çıkan liste) bahsediyor. Bilgim dahi olmayan bir liste nedeniyle üniformamdan ayrıldım. Darbeden haberim olsa o gün saat 19.00'da işten ayrılmaz biraz daha bekler ve olaylara müdahil olurum. Askerlik hayatımın 22 yılını ÖKK'da geçirdim. Bir ayağımı mayına basarak Cudi Dağı'nda bıraktım. Buna rağmen görevimden ayrılmadım. Gazi olarak, protez kullanarak görevime devam ettim. Terörle damgalanmayı kesinlikle kabul etmiyorum. Engelli bir insan nasıl darbe yapabilir. Kendi hayatını bile zor sürdüren bir insanın buna katılması akla hayale aykırı. Masumum. Hiçbir suç işlemedim. FETÖ üyeliğini de kesinlikle kabul etmiyorum.'

Savunması sırasında gözyaşlarını tutamayan Loğa, suçsuz olduğunu öne sürüp beraatını talep etti.

Loğa'nın avukatı Ufuk Namalan da müvekkilinin 15 Temmuz'da eşiyle Haymana'da bir otelde bulunduklarını belirterek, 'Darbeciler 40 yıl bekliyor. Bu 40 yılın en önemli gününde adam Haymana'da otelde. Bu hayatın olağan akışına uygun değil. Bir liste var ve bu listede benim müvekkilim de var. Bu planlama otelde yapılmaz.' dedi.

- 'Beyaz bayrak olarak sallamak için tuvalet kağıdı aldım'

Tutuklu sanık Ahmet Aslan, 15 Temmuz günü kışlada nizamiye nöbetçi astsubayı olarak görev yaptığını, bu nöbetin rutin planlandığını, temmuz ayında başka nöbetleri de olduğunu söyledi.

Suç tarihinde her zamanki gibi mesaiye başladığını anlatan Aslan, 'Saat 22.00'ye kadar anormal bir durum yoktu. O saatte önce Üsteğmen Mustafa Koyuncu silah ve teçhizatlı olarak nizamiyeye geldi. İzinden çağırdıklarını söyledi. Terör öylemi olacakmış gibi bir şey dedi. Bu sırada Ani Reaksiyon Timi (ARK) kışla nizamiye bölgesine geldi.' ifadelerini kullandı.

Ardından nizamiye nöbetçileri Yüzbaşı Vural Volkan Bal ile Fatih Uysal'ın bulunduğu yere geldiğini aktaran Aslan, Yüzbaşı Bal'ın, 'IŞİD Türkiye genelinde saldırı düzenleyecekmiş. Ankara da hedefte' dediğini, bunun üzerine nöbetçiye zimmetli silah ve teçhizatı alarak nöbetini sürdürdüğünü aktardı.

Bir süre sonra personelin sivil araçlarla kışlaya geldiğini anlatan Aslan, şöyle devam etti:

'Yüzbaşı Bal, 'ÖKK komutanının emridir. Bundan sonra general dahi olsa kışlaya kimse alınmayacak' dedi. Bu sırada helikopter ve patlama sesleri gelmeye başladı. Nizamiye bölgesine, birlik personeli sivil şahıslar gelmeye başladı.

Saat 02.00 civarı helikopter sesleri duyuldu. Seslerden helikopterlerin kışla içinde bir yerlere indikleri belliydi. 10-15 dakika sonra kışla içinden silah sesleri geldi.

Kameralardan yerde bir kişinin yattığını gördüm. Ambulans geldi. Yerde yatana bakıldı, ambulans almadan gitti. Ardından kışla içinde çatışma başladı. Hiçbir suça karışmadığımı nasıl ispatlayacağım diye düşünürken kayıt kabul bölümü aklıma geldi. Orada kameralar var. Kayıt kabul binasına geçtim. Kameralar olursa suçsuz olduğum ispatlanır diye düşündüm. Çatışma başlamıştı. O saatten sonra kimse bizi aramadı. Kaderimize terk edildiğimizi anladım. Bir süre sonra ART ile gelen personel kışla içine doğru kaçtılar. Orada bir ya da iki kişi kaldı. Kimseye ateş etmedim, kimseye silah doğrultmadım.'

Sabaha kadar kameraların olduğu yerde bulunduklarını anlatan Aslan, sabah tuvalet ihtiyacı için ayrıldığını belirterek, 'Tuvalet kağıdı aldım. Beyaz bayrak olarak sallamak için. Teslim oldum. Hiçbir direniş göstermedim. Bizi bağladılar, sorguladılar. Akşam da adliyeye gittik.' dedi.

FETÖ ile hiçbir bağının olmadığını savunan Aslan, şunları kaydetti:

'Hayatım boyunca amirlerim hariç kimseden emir ve talimat almadım. Bir insanın din için cemaate ihtiyacı yok. Benim menfaate ihtiyacım da yok. Devletimin verdiği yetiyor. FETÖ terörist başıdır. Ben onu din adamı olarak da görmüyorum, şarlatandır benim için. Bu terör örgütüyle uzaktan yakından alakam yok. Kimsenin emriyle nöbete gelmedim. O nöbet benim nöbetimdi. Cumhurbaşkanımızın sesini duyduğum zaman ağlayacak gibi oluyorum. Benim yanımda kimse AK Parti'ye laf söyleyemez. Ben böyle bir adamım. Ben nasıl darbeci olabilirim? Bu hain darbe girişiminde 248 şehidimiz var. Sorumlularıyla Allah'ın huzurunda hesaplaşacağız. Hiçbirine hakkımı helal etmiyorum. Bu dünyada beklentim yok. Onlarla Allah'ın huzurunda hesaplaşacağım.'

Aslan'ın avukatı da müvekkilinin rutin nöbet görevini yaptığını ve suçsuz olduğunu ileri sürerek, tahliye ve beraat istedi.
Kaynak: AA