İçişleri Bakanı Soylu Açıklaması

'Devletimiz eskisi gibi değildir. Öyle 'IMF'nin kapılarına git, emekli maaşları için, 500 milyon dolar için kuyruk bekle, elin boş dönsün' denilen bir devlet değildir' 'Bizim zalimle, zulümle problemimiz var. 3,5 milyon insan bombalardan kaçıp kapımıza geldiğinde sırtımızı dönmedik. Bu kapıları onlara kapatmadık'

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 'Devletimiz eskisi gibi değildir. Öyle 'IMF'nin kapılarına git, emekli maaşları için, 500 milyon dolar için kuyruk bekle, elin boş dönsün' denilen bir devlet değildir.' dedi.

Çanakkale'nin Bayramiç ilçesinde yeni belediye binasının açılışının gerçekleştirileceği Yıldırım Akbulut Meydanı'nda halka hitap eden Soylu, Ayvacık'ta 6 Şubat'ta meydana gelen depremin ardından devletin süreci yakından izlediğini söyledi.

Meydana gelen hasarlar noktasında kimsenin endişe etmemesini isteyen Soylu, 'Devletimiz eskisi gibi değildir. Öyle 'IMF'nin kapılarına git, emekli maaşları için, 500 milyon dolar için kuyruk bekle, elin boş dönsün' denilen bir devlet değildir. Allah'ımıza şükürler olsun, kim ne söylerse söylesin, bizi ne kadar geri noktaya getirmeye çalışırlarsa çalışsınlar, dün IMF'den borç alan bir Türkiye, bugün dünyanın her noktasında ayakta duran, güçlü, kudretli, özgür ve hür bir Türkiye var. Türkiye bütün yaraları saracak güçtedir. İnşallah bu depremin yaraları da sarılıyor. Valimiz, milletvekillerimiz, AFAD'ımız ellerinden gelen her şeyi yapmaktadır. Allah bizleri can kaybından muhafaza etsin. Allah milletimizi her türlü afetten, kaza ve musibetten muhafaza eylesin.' diye konuştu.

İstiklal Marşı'nın yazarı Mehmet Akif Ersoy'un Bayramiçli olduğuna işaret eden Soylu, 'Bu aziz milletimize en zor zamanında 'korkma' diye seslenen asil bir kahramanımız var. Mehmet Akif Ersoy, Bayramiç'te dünyaya gözlerini açtı. Bu vatan kokusunu, bu vatan sevdasını ilk defa bu topraklardan, bu havadan aldı. Buralardan aldığı aşkla burada başladığı hayatını, bu aziz millete, bu asil millete adadı.' ifadelerini kullandı.

- 'Bizim zalimle, zulümle problemimiz var'

Ersoy'un 'Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem. Gelenin keyfi için geçmişime kalkıp sövemem. Yumuşak başlı isem kim dedi ki uysal koyunum. Kesilir belki fakat çekmeye gelmez boynum.' dizelerini okuyan Soylu, şöyle devam etti:

'Bu rastgele bir şiir değildir. Bu, aslında bu topraklar üzerinde yaşanan bin yıllık mücadeleyi özetleyen bir şiirdir. Bu milletin kapısına, bu Çanakkale'ye neden yedi düvel ordularının dayandığını, neden bu milletin kıyasıya bir mücadeleyle beraber bu vatanı savunduğunu, bu milletin Malazgirt'ten Viyana kapılarına kadar neyin kavgasını verdiğini ve ona birilerinin aslında ne yaptırmak istediğini özetleyen bir şiirdir bu şiir. Akif haklıdır. Bizim zalimle, zulümle problemimiz var. 3,5 milyon insan bombalardan kaçıp kapımıza geldiğinde sırtımızı dönmedik. Bu kapıları onlara kapatmadık. Çünkü bu millet yaşatılmak istenen zillete ne derece karşı koyduğunu, bu Çanakkale'nin her hali, her santimetrekaresi ve Çanakkale'nin bütün Türkiye'ye, bütün dünyaya vermiş olduğu güçle göstermiştir. Biz bunu sadece yapmıyoruz. Osmanlı Rus harbinde, oradan, Kafkasya'dan bir taraftan Tatarlar bir taraftan Kırımlılar, bir taraftan Gürcüler... O bölgede duran insanların tamamı yerlerinden, yurtlarından edildiğinde 'Acaba nereye gideceğiz' diye bir kaygı içinde olmadı. Anadolu onlara bir yuva oldu. Ve onları kucaklayan aziz bir millet... O tarihten bu tarihe kadar, şükürler olsun ki, birçok sıkıntı, birçok cefa çektik ama bir büyük millet olarak bugüne kadar geldik.'

Büyük ve asil bir milletin ferdi olduklarına işaret eden Soylu, 'Bugün de aynı şekilde devam ediyoruz. Bizler çok badirelerden geçtik. Hepimiz yaşadık bunları. Gün oldu, bu insanları köylü bellediler. Ankara'ya, Kızılay'a sokmadılar. Ankara'nın meydanlarına sokmadılar. Fötr, şalvar, kasketliler diye ayırdılar, 'Sizin ne işiniz var?' dediler. 'Sizin ne işiniz var bu milleti yöneteceksiniz' dediler. Köylerle şehirler arasına yol yapıldığı zaman 'Sizin ne işiniz var yolda?' dediler. Ama bundan hiç vazgeçmediler. Yıllar oldu vazgeçmediler. Bu millete hizmet eden, bu milletin hizmetinde olanları iftiralarla, birilerinin talimatlarıyla bu milletin zenginleşmesini, ayaklarını üzerinde durmasını istemediler.' ifadelerini kullandı.

- 'Bu millet güçlü bir millettir.'

Bakan Soylu, Türkiye'nin birçok darbeye maruz kaldığını belirterek, '1960 darbesi yapıldı, 80 yapıldı, 28 Şubat yapıldı, 27 Nisan yapıldı, 15 Temmuz yapıldı, hiçbirisine şiddetle karşı koymadık. Allah'a şükürler olsun, oyla, sandıkla, hür irademizle Türkiye'yi bugünlere getirdik. Bu millet, büyük bir millettir. Bu millet, güçlü bir millettir. Hedefleri olan bir millettir. 15 Temmuz'da bu millet sokaklara çıktı. Sadece 15 Temmuz için çıkmadı. 1960'ta dedelerimiz, anneannelerimiz bir şey söyledi, 'Keşke o adama sahip çıkabilseydik' dedi. Keşke 1960'ta canımız pahasına sokaklara çıkabilseydik de bu milletin adamını asanlara 'Hayır bunu yapamazsınız' deseydik. İşte o günün kahrıyla, o insanların torunlarına anlattıklarıyla, o gün onlar çıkamadı ama torunları Recep Tayyip Erdoğan'ın öyle bir hale getirilmemesi için sokaklarda büyük bir özgürlük mücadelesi verdiler.' dedi.

Bülent Ecevit'in, Ahmet Necdet Sezer'i cumhurbaşkanı yaptığını ifade eden Soylu, şunları kaydetti:

'Ben o dönemde il başkanıydım. Sonra ne oldu? Kafasına anayasayı yedi. Bu sistem baba ile oğlu karşı karşıya getirir. Bir köyde iki muhtar olmuyor. Ne kadar yetkilerini ayırırsanız ayırın, isterseniz can parçanızı getirin, belli bir müddet sonra şeytanları, generalleri devreye girer. Bırakın başka partilerden olmasını, aynı siyasi partilerde de bu böyledir. Bizim kavgayla uğraşacak zamanımız mı var? Yoksa süratle ileriye gidecek bir hedefimiz mi var? Kim ne derse desin dünyanın en büyük 10 devletinden birisi olacağız. Diyorlar ki 'Parlamento güçlü olmayacak.' Tam tersi parlamento çok güçlü olacak. Yürütme kendi işini yapacak. Cumhurbaşkanı sistemi tek kelimeyle millet sistemidir.'

Konuşmanın ardından Bakan Soylu ve beraberindekiler, belediye hizmet binasının açılışını gerçekleştirdi, Mehmet Akif Ersoy'un doğduğu evi ziyaret etti.
Kaynak: AA