Bakan Bozdağ'dan Af Tartışmalarına İlişkin Açıklama

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, af tartışmalarına ilişkin, "Çok etik olmayan, ahlaki olmayan bir haberleştirme yapıldı ve bazı yerler tarafından sanki bir af yapılmış gibi algı oluşturulmaya çalışılıyor. Cezalarda bir indirim yapılması söz konusu değil. Terör suçluları bunun kapsamında değil, cinsel saldırı suçluları, cinsel taciz bunun kapsamında değil" dedi.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı’nın (SETA) düzenlediği "Cumhurbaşkanlığı Sistemi Anayasal Tasarımı" konulu etkinlikte konferans verdi. Soruları da yanıtlayan Bozdağ, yeni sistemdeki yargıyla ilgili düzenlemelere ilişkin soruya, "Bağımsızlığın yanına tarafsız konuluyor. İlk defa tarafsızlık anayasal güvenceye kavuşuyor. Yargıda da çift başlılık var. Hem Askeri Yargıtay hem Yargıtay hem AİHM hem Danıştay var. Siviller ayrı askerler ayrı mahkemede yargılanıyor. Türkiye’de sanki iki ayrı devlet varmış gibi bir görüntü var. Neden iki ayrı hukuk, mahkeme var. Niye tek olmuyor. Anayasada herkes eşit diyor. Askeri yargı kaldırılıyor. İki ayrı yargı uygulamasına son veriliyor. Hukuk devletinin gereği yargı birliği sağlanıyor. Anayasamız büyük bir utançtan kurtarılıyor bu düzenlemeyle. Danıştay’da Yargıtay’da AYM’de bir değişiklik yok. Sadece değişiklik şu 17 olan üye sayısı 15’e iniyor. Ama takdim öyle yapılıyor ki Yargıtayda, Danıştayda, AYM’de Cumhurbaşkanına yeni yetkiler veriliyormuş gibi bir algı oluşturuluyor. HSYK’nın 22 üyesi var şuanda 13’e indiriliyor. Cumhurbaşkanı 4 üye seçiyor şimdi yine 4 üye seçecek. İlave üye seçme hakkı verilmeyecek. HSYK’ya üye seçmeyi bu paket anayasayı değiştirecek bir çoğunluğun eline veriyor. Bu uzlaşmayı getirecek. Partiler uzlaşırsa öyle seçilecek. Uzlaşmadınız kura çekilerek seçilecek. Kura ile iktidar nasıl buraya hakim olacak. bürokratlar, genel kurullar seçince güzel bir şey, milletin temsilcisinden olan meclis seçince çok kötü bir şey. Yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığının sigortası olan HSYK gerçekten tartışmalardan uzak bir şekilde meşruiyetini doğrudan milletten alacaktır. Yargının yürütmenin eline geçmesi mümkün değil. bu bir algı operasyonunun parçası" ifadelerini kullandı.

"BU SİSTEM TAYYİP BEY İÇİN KURGULANMIŞ, TAYYİP BEY İÇİN GÜNDEME GETİRİLMİŞ BİR SİSTEM KESİNLİKLE DEĞİL"

Yeni sistemin Cumhurbaşkanı Erdoğan için getirilip getirilmediği tartışmaları hatırlatılarak, ’Mesele Erdoğan değil, daha sonra gelecek kişinin kim olacağı’ yönündeki eleştirilerle ilgili soruya Bozdağ, "Esasında Cumhurbaşkanlığı sistemi tam da bütün bunları engelleyen bir sistem ortaya koyuyor. İşin doğası buna izin vermiyor. O korkular üretiyor, ‘siz bunu Tayyip Erdoğan diye düşünüyorsunuz ya yarın başkası gelirse’ diye korkutuyor. Bu sistem Tayyip Bey için kurgulanmış, Tayyip Bey için gündeme getirilmiş bir sistem kesinlikle değil. Türkiye’nin ve Türk milletinin bekası, istikbali, istiklali, istikrarı için her daim güçlü ve kudretli olması için gündeme getirilmiş bir tekliftir, bir reform paketidir. Çünkü Tayyip Erdoğan’da fanidir, AK Parti’de tüzel kişilik olsa o da fanidir. Yarın başkaları ortaya çıkacaktır" diye konuştu.



"TAM DA TAYYİP BEY’DEN SONRASI İÇİN İSTİYORUZ"

Bakan Bozdağ, konuşmasına şöyle devam etti:

"Biz istiyoruz ki Türkiye AK Parti’den sonra da Tayyip Bey’den sonra da siyasi istikrarın olduğu, güçlü iktidarın olduğu, yürütmenin sadece halk tarafından belirlendiği her türlü operasyona kapalı olduğu ve halk tarafından değiştirildiği hızlı karar alınıp uygulandığı güçlü yasaması, güçlü yürütmesi ve refah düzeyi yüksek güvenlikli barış içerisinde bir millet yapısı bir devleti olan bir büyük Türkiye olsun. Onun içinde bu parlamenter sistem bunu sağlamıyor. Bu nedenle biz bu sistemi istiyoruz. Tam da Tayyip Bey’den sonrası için istiyoruz. Çünkü Tayyip Bey hayattayken bir sorun yok. Milletimiz her girdiği seçimde Tayyip beye duasıyla oyuyla en büyük desteği verdi. Ama Tayyip bey 10 sene sonra yeni bu sisteme geçildiğinde milletimiz diyelim ki iki dönem seçti sonra zaten seçim o zaman ne olacak veya Tayyip beye bir şekilde kendisi ‘ben artık bırakıyorum’ dedi.

İşte tam o zaman için bu sistem Türkiye’ye lazım. Neden? Çünkü bu sistem Tayyip bey gibi milletiyle gönül bağı kurmuş, milletin değerleriyle barışık medeniyet, anlayışıyla barışık, inançları, kabulleri, redlerine saygı duyan güçlü liderlik özellikleri olan samimi ve cesur ve başka pek çok liderlik vasfı olanların ancak aday gösterilmesini sağlayacak ve ancak onların seçilme imkanı verecek. Yani laikçi biri her gün milletin başörtüsüyle uğraşan birisini CHP aday gösterebilir mi veya ırkçılık kokan, görüşlere, fikirlere sahip olan birisini herhangi bir aday gösterebilir mi? Her gün başkalarını aşağılayan, yok sayan ve onları farklı noktalara doğru iten birisini herhangi bir grup veya parti aday gösterebilir mi? Böyle birilerinin laikçi bir diktatör dediği birisinin CHP veya bir başka birisi hiç kimse aday göstermeyi dahi aklından geçiremez. Çünkü bu sistem buna izin vermiyor. Sistemin adı bile CHP’yi değiştirmeye yetti, ne yaptı mahkeme alışkanlığından hemen vazgeçti. Başkalarına saygısızlık yapmadan aman dilimizi ıslah edelim diye sürekli terapi yapıyorlar şuanda kendi içinde. Çünkü halk karar verecek, halk bundan rahatsız oluyor diyor. Bu sistem siyaseti de terbiye edecek ve bir noktaya doğru taşıyacak üslupları da düzgünleştirecek kutuplaşmayı da ortadan kaldıracak. Onun için bütün farklılıklar bu sistemde daha fazla korunacaktır. Her tür farklılık. CHP’li birisi nasıl seçilecek? Yüzde 26, 51 alması için yüzde 25 puan oyu kimden alacak? AK Parti’den, MHP’den, HDP’den alması lazım. O zaman AK Parti seçmenlerini hoplatacak birisini getirip aday koyabilir mi? Koyduğunda daha sandığa gitmeden ‘ben Türkiye’yi yönetmek istemiyorum demektir’ bu. AK Parti’ye gönül vermiş seçmenlerle gönül bağı kurmuş veya kurabilecek nitelikte birini getirecek. Ya sağdan bir aday ya da soldan ama sağda da karşılığı olan bir adayı getirip koyacak iki tarafa da sempatik gelen birisini bulup koyacak. MHP’de HDP’de aynısını yapacak."

"VATANDAŞIN KAFASI ÇOK NET"

Referandum sonuçlarının nasıl olacağıyla ilgili soruya Bozdağ, "Kamuoyuna oran vermeyi doğru görmüyorum. Bu milletin iradesine sınır koymak anlamına gelir. Vatandaşımız bu konuda kararı kendi verecek. Sandıkları kendi dolduracaktır. Şunu söyleyeyim, milletimizin büyük bir çoğunluğu buna evet diyecektir. Halkın arasındayız, meydanlardayız, milletimizle bu konuları istişare ediyoruz, konuşuyoruz. Vatandaşın kafası çok net. Vatandaşta bir kararsızlık yok. Kararsızlık belli elit çevreler içerisinde görüyorum. Onlarda esasında kararsız değilde kararlarını tam söylemeden bir kafa karışıklığı için uğraşıyorlar. Yoksa herkes kararını vermiş durumda. Millet süreç başladığı anda esasında çoğunluk itibariyle kararını veriyor. Kararsız çok az bir kesim kalıyor. Onlarda süreci, yapılanlara bakıyor. Sonuçta onlarda kısa bir süre sonra kararını veriyor. Herkes olup biteni siyasetçiler gibi takip ediyor, değerlendiriyor ve çok da iyi değerlendiriyor. Ben çok büyük bir kararsız kitle olduğunu düşünmüyorum" açıklamasında bulundu.

"CEZALARDA BİR İNDİRİM YAPILMASI SÖZ KONUSU DEĞİL"

Bakan Bozdağ, FETÖ’cülerin tutuklanmaları sebebiyle cezaevlerinde yer kalmadığı hatırlatılarak, bundan dolayı diğer tutukluların açık cezaevlerine gönderildiği ve bunların bir tür örtülü af sayılıp sayılmadığı yönündeki haberlerin sorulması üzerine, "Bu da çok etik olmayan, ahlaki olmayan bir haberleştirme yapıldı ve bazı yerler tarafından sanki bir af yapılmış gibi algı oluşturulmaya çalışılıyor. İşin garibi her gün denetimli serbestliği niye artırmıyorsunuz diye bize gelenler tarafından yapılıyor bu. Burada bir af yok. Olan şey nedir? Kapalı cezaevinden açık cezaevine ayrılma şartlarında bazı iyileştirmeler yapılıyor. Oradaki insanlarda cezaevinde duruyorlar. Orada üretime katkı veriyorlar. Kapalı cezaevlerinde olanlar herhangi bir işte çalışmıyorlar. Açık cezaevlerinde bulunan kişilerin tamamı bir imalatta çalışıyor. Bizim Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğü bünyesinde İşyurtları Daire Başkanlığımız var. Onların içerisinde mobilya imalathanesi var, mandıra var, ayakkabı var, deri mamuliyeti var, pek çok iş yapılıyor. Bir yandan içeride bulunan hükümlülere bir meslek ve sanat öğretiliyor dışarı çıktıkları zaman iş sahibi olsunlar, toplumla daha kolay entegre olsunlar diye bir çalışma yapılıyor. Oradan elde edilen gelirlerle başka işler yapılıyor. Bunlar dışarı çıkmıyor. Orada yatıyor, orada kalkıyorlar, orada çalışıyorlar. Belli kolaylıkları var, belli imkanlar var, onlar açısından. Ama bugüne kadar bu açıkcezaevini istismar eden kişiler oldu mu? Oldu. Onların sayısı da çok az. Bir defa istismar ettiği an açık cezaevine çıkma hakkını kaybediyor. Tekrar kapalı cezaevine konulmuş oluyor. Cezaevlerinde disiplin cezası alıyor kişiler. O disiplin cezası aldığı için açık cezaevine ayrılma hakkını belli bir süre kaybediyor. 3 defa hücre cezası alan kişi 1 yıl bekledikten sonra açık cezaevine alınıyor. Şimdi diyoruz ki 5 defa ceza alırsa birisi biz bunu 1 yıl bekletelim. 3 defa alanlarla ilgili açık cezaevine ayrılma imkanı getirmiş oluyoruz. Yoksa cezalarda bir indirim yapılması söz konusu değil. Terör suçluları bunun kapsamında değil, cinsel saldırı suçluları, cinsel taciz bunun kapsamında değil. Büyük bir algı operasyonu bunun üzerinde yapılıyor" yanıtını verdi.

(Pelin Üzek / İHA)
Kaynak: İHA