Prof. Dr. Emre Alkin Açıklaması 'Bir Aşk Ve Sevgi Devrimi Yapmanın Zamanı Geldi'

İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emre Alkin, 18 Şubat’ta okuyucuları ile buluşacak olan “Seve Seve Aldattım” kitabıyla ilgili, “Aslında kitap adının tersine içinde bol bol aşk ve sevgi barındırıyor” dedi.

Prof. Dr. Emre Alkin Açıklaması 'Bir Aşk Ve Sevgi Devrimi Yapmanın Zamanı Geldi'
Ekonomist, müzisyen ve pek çok alanda başarıya imza atmış olan Prof. Dr. Emre Alkin’in “Seve Seve Aldattım” kitabı raflarda yerini almadan şimdiden merak konusu oldu. 18 Şubat’ta Doğan Novus Yayın tarafından çıkarılacak olan kitabın aslında daha çok insanın kendisini aldatması ile ilgili olduğunu ve içinde de bol bol aşka dair hikâyeleri barındırdığını söyleyen Alkin, artık kimsenin gerçek aşkın peşinden koşmadığına dikkat çekti. Alkin, “İnsanlar sevginin ve aşkın peşinden koşamıyor. Daha kolay elde edebileceği şeylerin peşinden koşarak mutsuz oluyorlar. Hâlbuki içimizde başka birileri ve sevgiler varken bizler daha kolay elde edeceğimiz bir ilişkinin peşinden gidiyoruz. Türkiye’deki son 30-40 yılın en büyük meselelerinden bir tanesinin bu olduğuna inanıyorum. Kimse sevdiği işi yapmıyor, kimse sevdiği evde oturmuyor, kimse tam olarak kendini yansıtan bir siyasi görüş tarafında olmuyor. Hâlbuki Türkiye, birçok görüşü ve kültürü içinde barındıran ciddi bir medeniyet. Bu medeniyet de bir mozaik. Ben de bu mozaiği aldım, evin içine, baba ile oğul, anne ve kızın, karı ve kocanın, hatta tüm aile bireylerinin arasına oturttum. Çünkü asıl iş buradan başlıyor. Kadın ve erkek arasındaki ilişkinin bir düzenini ve ahengini sağlamazsak tüm işler ters gider. Bugün evinde mutsuz olan bir insanın dışarıda mutluymuş gibi gözükmesi de bir aldatmaktır. İşte burada seve seve aldatmak başlıyor. Çünkü risk almak istenmediği için hiç keşfedilmemiş mutluluklar yerine alışılmış mutsuzluklar tercih ediliyor. Herkes avucunun içindeki ile yetinmeye çalışıyor. Hâlbuki yetinmek aşkın içinde olmayan bir şey. Çünkü âşık olan yetinmez. Âşık olan bu benim olsun demez, mutlu olsun der. Yani âşık olan âşık olduğuyla alakalı haris düşünce beslemez” diye konuştu.



“İnsanların dikkatini çekmek için bu ismi kullandım”

Okuyucuların daha çok dikkatini çekmek için kitabına böyle bir isim koyduğunu dile getiren Alkin, aşkla yoğrulmuş olan bu topraklarda aşktan uzak kalındığından yakınarak, “Anadolu toprakları aşkın yoğrulduğu topraklardır. Burada aşkın bin bir türlü tarifi var. Aşkı bu kadar renkli bir şekilde tanımlayan topraklarda bu kadar aşktan uzak yaşayan bir toplumun ortaya çıkmış olması beni çok düşündürdü. Bir risk aldım ve çarpıcı bir isim koydum, bu çarpıcı ismi de okuyucuların dikkatini çekmek için koydum. İçini açıp baktıklarında bazen çok hüzünlenecekler, bazen kahkahalarla gülecekler, bazen de bazı hikâyelere çok kızacaklar. Çünkü kendilerini buldukları için aslında kendilerine kızmış olacaklar. Örneğin, sosyal medyadan insanlar birbirlerini görmeden beğeniyorlar. Hâlbuki onların hepsi üzerinde oynanmış fotoğraflar. Fakat insanlar kendilerini aldatarak âşık olma ihtiyacı duyuyorlar. Sevmiyor karşındakini, fakat seviyormuş gibi davranıyor. Ya da karşısındaki insan istediği özelliklere sahip değil ama sanki sahipmiş gibi kabulleniyorlar. Yani öyle değilmiş gibi davranarak yine kendini kandırıyor ve aldatıyor. Bu işi de seve seve yapıyoruz. Kendimizi aldatma işini aslında motive etmek için yapıyoruz. Fakat bu abartılı motivasyonlar da sevginin ve aşkın tarifini bozuyor” ifadelerini kullandı.

“Aşk ve sevgi ile ilgili devrim yapmanın zamanı geldi”

“İnsan sevdiğinin peşinden gittiği zaman meşakkat çekmeyi ve bir şeylere emek vermeyi öğreniyor” diyerek insanları aşka ve sevgiye yöneltmek gerektiğinin altını çizen Alkin, “Türkiye genellikle sevmeyen, severmiş gibi davranan, hiçbir şeye emek vermeden hemen sahip olmak isteyenlerin ülkesi oldu. Belki de bu tarz kitaplarla insan hayatlarında bir devrim yaparak onları aşka ve sevgiye yönlendirebileceğiz. Şarkıcı Lenny Kravitz’in de dediği gibi artık bir aşk devrimi yapmalıyız. Bence dünyada aşk ve sevgi ile ilgili bir devrim yapmanın zamanı geldi. Çok yüzeysel yaşıyoruz, biraz derin yaşamanın vakti geldi” dedi.



“14 hikâye, 14 farklı konu”

Kitap içindeki 14 hikâyenin birbirinden farklı konulara sahip olduğunu, kitapla birlikte gündelik hayatta yaşanan fark etmediğimiz ya da fark etmek istemediğimiz anlara da şahitlik edileceğini söyleyen Alkin, “Kitapta, anne-kız ve baba-oğul arasında yaşanan diyaloglar, ayrılmak isteyen erkekle ayrılmak istemeyen kadının sohbeti, acıklı hikâyeler, ömrünün son günlerini yaşadığını öğrenen bir adamın ailesine karşı verdiği reaksiyon, aldatmadan yaşanan sevgiler v.b. bunların hepsinin ayrı ayrı işlendiği birçok hikâye var. Bu hikâyeler doğrultusunda üzerine alınanlar olacaktır ama alınacak bir durum yok. Çünkü binlerce insanın hikâyesini topladım ve 14 tane hikâyeye indirdim. Okuyucu her seferinde kendini farklı yerlerde bulacak” diye konuştu.

Kaynak: İHA