Orgeneral Güler'in Darbeci Emir Subayını Öldüren Üsteğmene Takipsizlik

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında, dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Yaşar Güler'i derdest eden emir subayı Akkurt'u vurarak öldüren üsteğmen hakkında 'kasten öldürme' suçlamasıyla yürütülen soruşturmada takipsizlik kararı verdi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında, dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Yaşar Güler'i derdest eden emir subayı Mehmet Akkurt'u silahla öldüren üsteğmenin eylemini meşru müdafaa kapsamında değerlendirerek, kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Orgeneral Güler'i derdest eden askerlerden emir subayı Mehmet Akkurt'u silahla vurarak öldüren üsteğmen hakkında, 'kasten öldürme' suçlamasıyla yürütülen soruşturmayı tamamladı.

FETÖ üyesi maktul Mehmet Akkurt'un, Orgeneral Güler'in kaçırılması eyleminin planlayıcıları arasında olduğunu belirten savcılık, darbeci Özel Kuvvet mensuplarının, saat 21.22'de Genelkurmay Karargahına girdiklerini, aralarında Güler'in emir subayı Akkurt'un da bulunduğu darbecilerden bir grubun, saat 21.25'te hem karargah içindeki konumu hem de Türk Silahlı Kuvvetleri içinde yuvalanan Fetullahçı Terör Örgütü yapılanmasıyla mücadelesinden dolayı öncelikli hedef olarak belirlenen Orgeneral Yaşar Güler'in makamına yöneldiğini bildirdi.

- 'Kapıyı açın, yoksa komutanı vururum'

O sırada makam odasında çalışan Güler'e 'yere yat' diye bağıran darbeciler, mukavemet gösteren komutanı, üzerine çullanıp kısa bir mücadelenin ardından etkisiz hale getirdiler.

Elleri ve gözleri bağlanan Orgeneral Güler, elinde tabanca bulunan maktul Mehmet Akkurt ve Ömer Gürsel Çetin tarafından sürüklenerek komuta katından aşağıya indirildi.

Yaşar Güler'i binanın yan tarafında bulunan kapıdan dışarıya çıkaran darbeciler, Ömer Gürsel Çetin'in kullandığı bir araca bindirdikleri komutanı, saat 21.30 sularında güney nizamiyeden çıkarmak istediler.

O gece nöbetçi olan ve durumu fark eden Muhafız Tabur Komutanı Yarbay Osman Tolga Kılınçarslan'ın direnişiyle karşılaşan darbecilerden Mehmet Akkurt, araçtan inerek nizamiyedeki askerlere 'Kapıyı açın, yoksa komutanı vururum' diye bağırdı.

Akkurt, kapıyı açtırmayan Tolga Kılınçarslan'ı silahla üç el ateş ederek yaraladı. Komutanının yaralandığını gören Nizamiye Takviye Nöbetçi Subayı üsteğmen, Mehmet Akkurt'a piyade tüfeğiyle ateş etmek istedi. Üsteğmen, silahın tutukluk yapması üzerine beylik tabancasıyla Akkurt'u vurdu. Vücuduna 3 kurşun isabet eden Akkurt, hayatını kaybetti.

- Meşru müdafaa

Başkasının yaşam hakkına yönelmiş haksız bir saldırıyı, saldırıyla orantılı biçimde defetmek zorunluluğuyla hareket eden üsteğmenin eylemini, meşru müdafaa sınırları içinde değerlendiren savcılık, TCK'nın 25. maddesi gereği şüpheli asker hakkında itiraz yolu açık olmak üzere kovuşturmaya gerek bulunmadığına karar verdi.

Öte yandan, soruşturma kapsamında cumhuriyet savcısına ifade veren şüpheli üsteğmen, Genelkurmay nizamiyesinde nöbette bulunduğu sırada Yarbay Gökhan Eski'nin tatbikat olacağını söyleyerek nizamiyedeki silahların yerini sorduğunu kaydetti.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın karargahtan çıkışı için hazırlık verildiği sırada Yarbay Eski ile yaklaşık 10 kişilik bir grubun nizamiyeye geldiğini ve silahlarını alıp çelik yeleklerini giymeleri emri verdiğini belirten üsteğmen, şöyle konuştu:

'Bölgede ismini bilmediğim, askeri kıyafetli kişilerin olduğunu gördüm. Bu sırada beyaz bir otobüs, güney nizamiye bölgesinde durdu. Özel kuvvetlerden 40-50 kişilik bir grup, başında bir rütbeliyle Ayyıldız Caddesi'ne doğru girdi. O sırada kamuflajlı ve teçhizatlı rütbeliler sağa sola koşarak mevzi almaya çalışıyorlardı. Bir albay 'bomba patlayacak, kimseyi yaklaştırmayın' diye bağırıyordu. Tabur komutanımız, 'Kimse içeri girmeyecek' diye emir verdi ve bir uzman çavuşu katlı otoparkın birinci katında görevlendirmemi söyledi.'

- 'Hedef gözetmeksizin halka ateş ettiler'

Araç çıkış kısmında beklerken bir aracın nizamiyeye doğru hızla yaklaştığın ve içeriden bir sivil şahsın çıktığını bildiren üsteğmen, şöyle devam etti:

'Sonradan adının Binbaşı Mehmet Akkurt olduğunu öğrendiğim kişi araçtan inerek silahını bize doğrultup, 'Kapıyı açın, yoksa komutanımızı vuracağım' diye bağırdı. Tabur komutanımıza birkaç el ateş etti. Elindeki silah tutukluk yaptı. Ben de kantin kısmına doğru mevzilendim. Daha sonra şoför, Tolga Yarbayın üzerine doğru aracı hızla sürmeye başladı. Tabur komutanımızı nizamiye çıkış kapısına doğru sürükledi ve Mehmet Akkurt, tabur komutanımız Tolga Yarbaya 3-4 el daha ateş etti. Komutanımız bağırarak yere düştü. Bu esnada elimdeki piyade tüfeğiyle ateş etmeye başladım. Yerde yatan tabur komutanımızın üstüne doğru giderek tekrar ateş edeceği sırada beylik tabancamla göğüs kısmına ateş ettim. Ancak ilk ateşimde yere düşmedi. Ardından 2 veya 3 el daha kendisine doğru ateş ettim. Yere düştü. Genelkurmay İkinci Başkanımızı aracın içinde gözleri bağlı bir şekilde otururken gördüm. Özel Kuvvetlerden bir personel komutanı araçtan çıkararak karargaha doğru götürdü. Tabur komutanımız 'Yardım edin' diye bağırıyordu. Yanına gittiğimde vücudundan ve kafasından yaralandığını gördüm. Komutanımızı ambulansa naklettik. Daha sonra Murat Pekgüler Binbaşıya 'Bu nasıl tatbikat? Tabur komutanımız vuruldu, elleri kan içinde' dedim. Murat Binbaşı, 'Ben de tatbikat diye biliyorum' dedi.'

Şüpheli üsteğmen, saat 23.00 sularında Genelkurmay Başkanı Akar'ın, Ayyıldız Caddesine inen bir helikoptere bindirilerek götürüldüğünü, aynı yere birkaç kez helikopterle kursiyer ve asker getirildiğini, ardından 8-10 tankın güney nizamiye kapısını yıkarak karargaha girdiğini söyledi.

Darbe girişimi gecesi saat 24.00 sularında halkın toplanarak, Genelkurmay Karargahına doğru geldiğini anlatan üsteğmen, Özel Kuvvetler ve askeri kıyafetli rütbelilerin, 'Dışarıdan canlı bomba gelecek' dediğini, Özel Kuvvetler personelinin hedef gözetmeksizin halka ateş açtığını da kaydetti.
Kaynak: AA