'Türkiye Güçlü Bir Orduya Sahip Olduğunu Gösterdi'

SETA Dış Politika Araştırmacısı Acun: 'Türkiye darbe girişiminden çok kısa bir süre sonra bu çapta büyük bir sınır ötesi harekata imza atmayı başararak oluşturulmak istenen algının aksine caydırıcı güçlü bir orduya sahip olduğunu dosta düşmana göstermiş oldu' '(DEAŞ'ın El Bab'daki varlığına ilişkin) DEAŞ'ın önünde 2 seçenek duruyor ya güneyden rejime bağlı güçlerin de ilerlediğini göz önünde bulundurarak kentte kalıp savaşmaya devam edecek ve çembere alınacak ya da uygun bir zamanlamayla hızla geri çekilerek rejim ve TSK'yı karşı karşıya getirmeye çalışacak. Ancak her 2 seçenekte de DEAŞ adına artık Bab kentini elde tutmanın mümkün olmadığı görülüyor'

EŞBER AYAYDIN - Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Dış Politika Araştırmacısı Can Acun, Türkiye'nin 15 Temmuz'daki Fetullahçı Terör Örgütü'nün darbe girişiminden kısa bir süre sonra başlattığı Fırat Kalkanı Harekatı ile çok güçlü bir orduya sahip olduğunu dosta düşmana gösterdiğini söyledi.

Acun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaklaşık 6 ay önce DEAŞ ve PKK'nın Suriye'deki uzantıları PYD/YPG'ye karşı başlatılan Fırat Kalkanı Harekatı'nda önemli başarılar elde edildiğini belirtti.

Harekat kapsamında kara, hava ve özel kuvvetlerin bölgede önemli rol oynadığını dile getiren Acun, operasyon kapsamında Cerablus ve çevresiyle Azez-Cerablus arasındaki sınırın birkaç hafta gibi kısa sürede terör örgütlerinden tamamen temizlendiğini vurguladı.

Acun, operasyonlarla sınır güvenliğinin tesisi noktasında Türkiye'nin önemli kazanımlar elde ettiğine dikkati çekerek, şöyle konuştu:

'Bab'da DEAŞ'ın diğer bölgelerde PKK'ya gösterdiği zayıf direncin aksine ağır kayıpları göze alarak direnmeyi tercih ettiğini gördük. Terör örgütü hem cephe hatları oluşturarak alan savunması yaparken aynı zamanda bombalı araç, anti tank füzeler, el yapımı patlayıcılar gibi birçok hibrid savaş tekniği kullanarak kenti savunmaya çalıştı. Kentte yaşayan on binlerce sivilin çıkışına izin vermeyerek adeta onları da canlı kalkan olarak kullandı. TSK ile hareket eden Suriyeli muhalif unsurların DEAŞ karşısında yeteri kadar etkili olamadıkları görülürken, TSK Fırat Kalkanı Harekatı kapsamındaki ağırlığı artırmak durumunda kaldı. Dolayısıyla hem DEAŞ'ın gösterdiği direnç hem de sivil kayıpları önlemeye yönelik hassasiyet Bab'ın ele geçirilmesi sürecini yavaşlatan bir etki yarattı. Ayrıca uluslararası koalisyon güçlerinin Fırat Kalkanı Harekatı boyunca TSK ve müzahir muhalif güçlere anlamlı bir destek vermediklerinin de altını çizmek gerekiyor.'

Fırat Kalkanı'nın TSK için de hibrid savaş teknikleriyle mücadele etme açısında önemli bir deneyim olduğunu ifade eden Acun, operasyon kapsamında mücadele için gereken donanım ve komuta kontrol açısından tecrübeler elde edildiğini anlattı.

Acun, Bab'a yönelik kapsamlı bir operasyon başlatıldığını ve kent için stratejik öneme sahip hakim bir tepe olan Şey Akil bölgesinin ele geçirildiğini anımsatarak, şöyle devam etti:

'Bazı meskun mahallere de girilmiş durumda. DEAŞ'ın önünde 2 seçenek duruyor ya güneyden rejime bağlı güçlerin de ilerlediğini göz önünde bulundurarak kentte kalıp savaşmaya devam edecek ve çembere alınacak ya da uygun bir zamanlamayla hızla geri çekilerek rejim ve TSK'yı karşı karşıya getirmeye çalışacak. Ancak her 2 seçenekte de DEAŞ adına artık Bab kentini elde tutmanın mümkün olmadığı görülüyor.'

- 'Fırat Kalkanı, güçlü ordunun kanıtı'

Can Acun, darbe girişiminden çok kısa süre sonra Türkiye'nin sınır ötesi harekat yapmasının çok önemli olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:

'Türkiye darbe girişiminden çok kısa bir süre sonra bu çapta büyük bir sınır ötesi harekata imza atmayı başararak oluşturulmak istenen algının aksine caydırıcı güçlü bir orduya sahip olduğunu dosta, düşmana göstermiş oldu. Bunun ötesinde 'Suriye'de bana rağmen bir dizayn yapamazsınız' mesajını tüm ilgili aktörlere verirken, Astana süreciyle Suriye'nin geleceğinin şekillenmesinde ana oyuncularından biri olduğunu da göstermiş oldu. Ayrıca PKK-PYD'nin DEAŞ ile mücadele eden tek güç olduğu algısını da yerle bir etmiş oldu. Nihayetinde PKK-PYD, ABD ile kurduğu angajmanla DEAŞ ile mücadele üzerinden kendini meşrulaştırma çabasındayken Fırat Kalkanı Harekatı buna bir son vermiş oldu.'

Acun, Türkiye'nin kendi ulusal güvenliğini tamamen sağlayana ve Suriye'den gelebilecek tehditleri ortadan kaldırana kadar Fırat Kalkanı Harekatı'nı sürdürmekteki kararlılığına dikkati çekerek, Türkiye'nin Bab'ın özgürleştirilmesinin ardından Menbic'in de dahil edildiği 5 bin kilometrekarelik güvenli bir bölge oluşturma niyetinde olduğunu söyledi.

- 'Türkiye mücadelesine devam edecek'

Türkiye'nin daha sonra ise DEAŞ tehdidini tamamen bertaraf edebilmesi için Rakka'ya yönelik uluslararası bir operasyona dahil olabilmesinin söz konusu olduğunu bildiren Acun, 'Elbette PKK/PYD'nin Suriye'de tamamen devre dışı bırakılması ve elimine edilmesi karşılığında bu söz mümkün olabilecektir. Erdoğan-Trump görüşmesinde buna yönelik bir çerçeve oluşturmaya çalışıldığı görülüyor. Türkiye, ABD'ye DEAŞ'ın Suriyeli muhalifler eliyle elimine edilmesine yönelik bir plan sunmuş durumda. Nihayetinde Afrin'den-Haseki'ye kadar Türkiye'nin sınır hattındaki PKK tehdidi bitene kadar Türkiye mücadelesine devam edecektir.' dedi.

Kaynak: AA