Dünya Sulak Alanlar Günü

WWFTürkiye: 'Ramsar Sözleşmesi kriterlerine göre, Türkiye'de 135 Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alan var. Sulak alanları, tarımda aşırı su kullanımı, kirlilik, iklim değişikliği, yasak avcılık ve balıkçılık ile sürdürülebilir olmayan altyapı projeleri tehdit ediyor' Doğa Derneği: 'Anadolu'daki gölleri besleyen pınarlarda ve kapalı göl havzalarında yaşayan 82 ayrı balık türü fark edilmeden yok olma tehlikesiyle karşı karşıya'

Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF-Türkiye), Ramsar Sözleşmesi kriterlerine göre, Türkiye'de 135 Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alan'ın bulunduğunu belirterek, sulak alanları, tarımda aşırı su kullanımı, kirlilik, iklim değişikliği, yasak avcılık ve balıkçılık ile sürdürülebilir olmayan altyapı projelerinin tehdit ettiğini bildirdi.

WWF Türkiye, 2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü dolasıyla yaptığı açıklamada, zengin bir biyoçeşitliliğe ev sahipliği yapan sulak alanların, tropikal ormanlarla birlikte yeryüzünün en fazla biyolojik üretim yapan ekosistemleri olduğu belirtildi.

Sulak alanların balıkçılık, tarım, hayvancılık, saz üretimi, turizm ve ulaşım imkanları sunarak ekonomiye de katkıda bulunduğu vurgulanan açıklamada, Ramsar Sözleşmesi Sekretaryası'nın, (Özellikle Su Kuşları Yaşama Ortamı Olarak Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Hakkında Sözleşme) dünya genelinde taşkın ve kuraklık gibi doğal afetlerin gerçekleşme sıklığının son 35 yılda iki misli arttığını belirlediğini aktardı.

Açıklamada, Birleşmiş Milletler'in de doğal afetlerin yüzde 90'lık kısmının su ile ilişkili olduğunu tahmin ettiği bildirildi.

Sulak alanların korunmasını ve akılcı kullanılmasını hedefleyen Ramsar Sözleşmesi'nin son yıllarda sayıları ve şiddeti artan afetlerin önlenmesinde kilit bir rol oynadığı aktarılan açıklamada, şu bilgilere yer verildi:

'Türkiye'de halen 14 Ramsar Alanı (Sultan Sazlığı, Manyas Gölü, Seyfe Gölü, Göksu Deltası, Burdur Gölü, Kızılırmak Deltası, Uluabat Gölü, Gediz Deltası, Akyatan Lagünü, Yumurtalık Lagünleri, Meke Maarı, Kızören Obruğu, Kuyucak Gölü ve Nemrut Kalderası) bulunuyor. Ramsar Sözleşmesi kriterlerine göre, Türkiye'de 135 Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alan var. Sulak alanları, tarımda aşırı su kullanımı, kirlilik, iklim değişikliği, yasak avcılık ve balıkçılık ile sürdürülebilir olmayan altyapı projeleri tehdit ediyor.'

Türkiye'de suyun yüzde 73'ünün tarımda kullanıldığı belirtilen açıklamada, tarımsal sulamanın büyük bir bölümünün geleneksel yöntemlerle yapıldığı ve bunun da su israfına yol açtığı vurgulandı.

Açıklamada görüşlerine yer verilen WWF-Türkiye Doğa Koruma Direktörü Sedat Kalem, sulak alanların bulundukları bölgede su rejimini düzenleyerek doğal afetlere karşı önleyici bir görev üstlendiğine dikkati çekti.

Sulak alanların, yağışın aşırı olduğu dönemlerde fazla suyu sünger gibi depolayarak taşkınların etkisini azaltıp, yağışın az olduğu mevsimlerde de depoladıkları suyu salarak kuraklık ve su kıtlığına çözüm olabildiğini anlatan Kalem, sulak alanların bulundukları bölgenin daha nemli olmasını sağlayarak yerel iklime de olumlu katkı verdiğini aktardı.

Kalem, sulak alanların iç bölgelere deniz suyunun girmesini ve toprağın tuzlanmasını önlediğini belirterek, özellikle sel ve kuraklık gibi doğal afetlere karşı hazırlıklı olmak ve etkilerini azaltmak için bu alanların etkin biçimde korunması ve yönetilmesi gerektiğini vurguladı.

WWF-Türkiye Doğa Koruma yetkilisi Eren Atak da sulak alanların korunması için suyun verimli kullanılması, özellikle sulak alanları besleyen nehirlerde su kalitesinin korunması ve havza ölçeğinde planlama yapılması gerektiğini anlatarak, sulak alanların korunması konusunda iş birliklerinin arttırılması ve ilgili projeler için finansal kaynak ayrılmasının önemine işaret etti.

- '82 balık türü yok olma tehlikesi yaşıyor'

Doğa Derneği'nden yapılan açıklamada ise Anadolu'daki gölleri besleyen pınarlarda ve kapalı göl havzalarında yaşayan 82 ayrı balık türünün, fark edilmeden yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu anlatıldı.

Gelecek yıllarda bu 82 balık türüne yeni araştırılan 21 türün daha ekleneceğine yer verilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

'Bu bilgi onlarca türün henüz keşfedilmeden yok olduğunu da anlatıyor. Türkiye'nin ikinci büyük gölü olan Beyşehir Gölü'nü besleyen akarsularda nesli küresel ölçekte tehlike altında olan 7 balık türü yaşıyor. Üstelik ulusal mevzuata ve taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelere göre bu türleri korumakla yükümlüyüz.'

Açıklamada görüşlerine yer verilen Doğa Derneği Koruma Programı Koordinatörü Itri Levent Erkol, dünyada sadece Anadolu'da yaşayan 54 iç su balığının bulunduğunu belirterek, Anadolu'da yaşayan her iki balıktan birinin kaybolma tehlikesi içinde olduğu aktardı.
Kaynak: AA