Kara Kuvvetleri 'Mahrem İmamları' Davası

FETÖ'nün Kara Kuvvetleri Komutanlığındaki 'mahrem yapılanması'na ilişkin, aralarında askerlerin de bulunduğu 71 kişinin yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) Kara Kuvvetleri Komutanlığındaki "mahrem yapılanması"na ilişkin, aralarında askerlerin de bulunduğu 71 sanığın yargılanmasına devam edildi.

Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumlarındaki salonda görülen duruşmaya sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.

İddianamede, FETÖ'nün Kara Kuvvetleri Komutanlığı "mahrem hizmetler birimi"nde "öğrenci" konumunda faaliyetlerde bulunduğu belirtilen sanık eski yüzbaşı Gökhan Şenay, açığa alınmadan önce Milli Savunma Bakanlığı Teknik Hizmetler Daire Başkanlığında görev yaptığını söyledi.

Askerlik mesleğini kendi isteğiyle seçtiğini, hiç kimsenin bu konuda telkininin olmadığını savunan Şenay, "Gazi Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği'nden 2001 yılında mezun oldum. Eğitim hayatım boyunca örgüte bağlı hiçbir evde kalmadım, kendi evimde kaldım. İş bulamadığım ve ileride bana istediğim işe girebilmem için referans olabileceği düşüncesiyle sözleşmeli subaylığa başvurdum. 2003 yılında Kara Kuvvetleri bünyesinde mühendis subay olarak göreve başladım. 2004 yılında evlendim. Bu evliliğimde kimsenin bir müdahili olmamıştır. 2010'da muvazzaf subaylık sınavını kazandım." diye konuştu.

Örgütle alakasının olmadığını ve faaliyetleri konusunda da bilgisinin bulunmadığını iddia eden sanık Şenay, 15 Temmuz'da kimseden haber almadığını ve kimseyle de görüşmediğini öne sürdü.

Şenay, iddianamede "sanık" sıfatıyla yer alan sivillerin hiçbirini tanımadığını, sadece aynı çalışma ortamında bulunduğu için eski üsteğmen olan Selim Gürel'i tanıdığını savundu.

- "Seçilmiş özel bir hedef olduğumu düşünüyorum"

İddianamede, FETÖ'nün Kara Kuvvetleri Komutanlığı "mahrem hizmetler birimi"nde "müdür" konumunda faaliyetlerde bulunduğu belirtilen tutuksuz sanık Necip Polat ise Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu olduğunu ve Sayıştayda denetçi olarak çalıştığını söyledi.

Üniversite döneminde ağabeyiyle kaldığını belirten Polat, liseyi İzmir Özel Yamanlar Fen Lisesinde burslu okuduğunu dile getirdi.

Üniversiteye girdiği ilk yıl bazı örgüt üyelerinin kendisini belirli aralıklarla aradığını ifade eden Polat, "Beni belli bir dönem aradılar ancak beni bir daha aramamaları için onları tersledim. Sonrasında bir irtibatım yok. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Yapılan bu suçlamalar FETÖ tarafından özellikle yapıldı. FETÖ mağduru olarak kendilerinden uzak durduğum için seçilmiş özel bir hedef olduğumu düşünüyorum. Örgütle hiçbir bağım yoktur. Hain darbe girişimini lanetliyorum." diye konuştu.

Polat, bu kapsamda Sayıştay tarafından hakkında yürütülen idari soruşturmada hiçbir suçunun olmadığının tespit edildiğini belirterek, hala Sayıştaydaki görevine devam ettiğini söyledi.

Mahkeme Başkanı Bahtiyar Çolak'ın, ailesinde asker olup-olmadığına yönelik soruya Polat, "Evet, var. Ağabeyim Tahir Hilmi Polat askerdir. Ağabeyim de yargılanmaktadır." karşılığını verdi.

İddianamede, örgütün "mahrem hizmetler birimi"nde "öğrenci" konumunda faaliyetlerde bulunduğu belirtilen sanık eski üsteğmen Mustafa Başköylü de gözaltına alınmadan önce Kara Kuvvetleri Komutanlığı MEBS Başkanlığında yazılımcı olarak çalıştığını söyledi.

FETÖ üyesi olmadığını ve bu yapı içinde faaliyet yürütmediğini öne süren Başköylü, "Terör örgütü ile ilgili olarak sorulan sorular hakkında bilgim yoktur. ByLock isimli programı kullanmadım. Tarafıma atılan suçlamaları kabul etmiyorum. Yapılan teşhis bana atılan bir iftiradır. Teşhisi yapan kişiden de şikayetçiyim." şeklinde savunma yaptı.

- "Akıncı iddianamesinde müştekiyim, mağdurum"

İddianamede, örgütün Kara Kuvvetleri Komutanlığındaki mahrem hizmetler biriminde, "Yavuz" kod adıyla “öğrenci" konumunda faaliyetlerde bulunduğu belirtilen sanık eski binbaşı Yunus Can ise gözaltına alınmadan önce Kara Kuvvetleri Komutanlığına bağlı Antalya 3. Piyade Eğitim Tugayında görev yaptığını anlattı.

Daha önce EDOK Komutanı Emir Subaylığı, 1. Ordu Komutanı Emir Subaylığı ve Kara Kuvvetleri Komutanı Emir Subaylığı görevlerinde çalıştığını dile getiren Can, üzerine atılı hiçbir suçu kabul etmediğini, örgütle hiçbir bağının bulunmadığını öne sürdü.

Sanık Can, 15 Temmuz'da bağlı olduğu komutanın yanında bulunduğunu, darbe girişiminin en büyük mağdurlarından olduğunu iddia ederek, şöyle konuştu:

"15 Temmuz'da saat 21.45 civarında Genelkurmay Başkanlığı karargah binasına emekli Orgeneraller Salih Zeki Çolak ve İhsan Uyar ile giriş yaptık. Binaya girdiğimizde bir grup asker görünümlü terörist ‘Yat,yat’ diye bağırarak üzerimize çullandı. Beni ve beraberimdekileri yere yatırdılar. Buradan Genelkurmay İkinci Başkanı’nın odasına götürdüler. Odanın girişinde üzerimi arayarak ceplerimdekini gasbettiler. Odada ellerimi arkadan kelepçelediler. Bununla ilgili görüntüler mevcuttur. Beni de oradan teşhis edebilirsiniz. Zaten Akıncı iddianamesinde müştekiyim, mağdurum."

Kendisine suç isnadında bulunan M.S.K'yi tanımadığını savunan Can, M.S.K'nin kendisiyle ilgili ifadeleri hatayla verdiğini düşündüğünü söyledi.
Kaynak: AA