'Hayata Dönüş Operasyonu' Davası

Bayrampaşa Cezaevi'ndeki operasyonda görev sınırlarını aştığı öne sürülen dönemin jandarma görevlisi 196 sanığın yargılanmasına devam edildi.

Bayrampaşa Cezaevi'ndeki "Hayata Dönüş Operasyonu"nda görev sınırlarını aştığı öne sürülen dönemin jandarma görevlisi 196 sanığın yargılanmasına devam edildi.

Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, bazı tutuksuz sanıklar ve müştekiler, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılırken, tarafların avukatları salonda hazır bulundu.

SEGBİS ile savunması alınan tutuksuz sanık Yusuf Burhan Ergin, operasyon tarihinde Jandarma Komando Özel Asayiş Birlik Komutanı olduğunu belirterek, operasyonla ilgili dönemin İçişleri Bakanı Saadettin Tantan imzalı emir olduğunu dile getirerek, bu nedenle yargılamanın durdurulmasını ve İçişleri Bakanlığından izin alınması gerektiğini söyledi.

Sanık Ergin, "Hayata Dönüş Operasyonu"nun amacının ceza infaz kurumlarında bulunan terör örgütlerinin açlık grevlerine son vermek, ölüm orucunda olanları hastaneye sevk etmek ve diğer terör tutuklularını,n bakanlığın emriyle yurdun çeşitli yerlerindeki F tipi cezaevlerine sevk edilmesi olduğunu savunarak, şunları kaydetti:

"Bizim mahkumlara bakış açımız, onları insan olarak görmek ve insani olarak yaklaşmaktır. Bu değerler çerçevesinde tüm personelimizi bilgilendirmiştik. Elimizde olmayan nedenlerle cezaevinde bazı can kayıpları ve yaralanmalar olmuştur. Bunlardan doğal olarak üzüntü duyuyoruz. Ancak bu sonucu doğuran nedenler dikkate alınmalıdır. Operasyon sırasında tutuklu ve hükümlüler, C blokta 295 kişiydi. Bunlardan 45'i ölüm orucunda, 38'i açlık grevindeydi. 113 PKK mensubu ile 15 diğer örgüt mensupları dışındaki 167 kişi, bu isyana direnme ve karşı koymaya, bize saldırmaya teşebbüs etmiş ve bize saldırmıştır. Bu mahkumların büyük çoğunluğu 30 yaş civarı ve altındaki insanlardır. Örgüt lideri konumundaki Ercan Kartal, Şadi Naci Özpolat ve Aydın Han Bayat gibi lider konumundakilerin işledikleri suçlar, terör suçlarıydı. Lider kadroların çoğu müebbetle cezalandırılmışlardı. Ancak, genel af, firar ya da örgütün gayesine ulaşmasıyla cezaevinden çıkabileceklerdi. Bunun dışında, cezaevinden çıkma ihtimalleri olmadığı için lider kadroların kaybedecek bir şeyleri yoktu. F tipi cezaevine geçişleri halinde Bayrampaşa'daki liderlikleri sorgulanacak, diğer mahkumların üzerindeki otoriteleri yok olacaktı. Artık cezaevini örgüt okulu olarak kullanamayacaklardı. Bu nedenle F tipine geçişi mutlaka önlemeleri gerekiyordu. Bu nedenle köleleştirdikleri hükümlüleri birer saldıran canavara dönüştürüp, güvenlik kuvvetlerine saldırtmışlardır. Kendi rahatları için diğer hükümlüleri gözden çıkartmışlardır. 19 aralık 2000'de 17 cezaevinde örgüt baskısı ve tehdidi ile 284 hükümlü ve tutuklu ölüm orucundaydı. Bir yıl sonra bu sayı 154'e inmiştir ve bilahare de sıfırlanmıştır. Yani operasyon can kayıpları dışında amacına ulaşmıştır."

Ergin, operasyon öncesi kendilerine cezaevinde, silah, il bombaları, uzun namlulu silahlar, kendi imkanlarıyla yapılan patlayıcılar bulunduğu bilgisi verildiğini ifade ederek, kendilerine karşı ateşli silah kullanılması durumunda denge prensibi göz önüne alınarak mukabelede bulunulacağı emrini aldıklarını söyledi.

Hakkındaki suçlamaları kabul ekmeyen Ergin, beraatini talep etti.

- "Biz o gün ölümden döndük"

Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Cezaevinden SEGBİS ile katılan müşteki Özkan Pekgüleç, operasyon tarihinde cezaevinde olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

"Biz o gün ölümden döndük. Operasyon yapanların tümü bizi o gün öldürmeye gelmişti. Pompalı tüfekler, silahlar, gazlar kullanıldı. Havalandırmaya çıkıp ellerini kaldıran insanlara ateş edildiğini gördüm. Havalandırmanın ortasında vurulan 3-5 kişiydi. Murat Ördekçi bu kişilerin arasındaydı. Operasyon bitirilmiş gibi bir izlenim verildikten sonra havalandırmaya çıktık ve ondan sonra üzerimize ateş edildi. Uzaktan tüfekle atılan bir bomba sırtıma gelmişti, bu nedenle yaralanmıştım. Ancak benden ağır yaralılar olduğu için hastaneye gidip rapor almadım. Sanıklardan şikayetçiyim, kamu davasına katılmak istiyorum."

Sanık avukatı Mehmet Savaş Özdağ, müşteki Pekgüleç'e, "olay tarihinde hangi suçtan dolayı cezaevinde olduğunu sordu. Katılan vekili Güçlü Sevimli ise soruya itiraz etti.

Duruşma savcısı ise sorulan sorunun olayla ve yargılama ile bir ilgisi bulunmadığından müştekiye sorulmamasına karar verilmesini talep etti. Mahkeme Başkanı, sorunun konuyla bir alakasının olmadığı kanaatine vararak müştekiye bu sorulmamasına karar verdi.

Mahkeme heyeti, savunması alınması için sanık Rahmi Ceylan hakkında yakalama emri çıkarılmasına karar vererek, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.
Kaynak: AA