3. Zeka Ve Yetenek Eğitimi Buluşması

İbn Haldun Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Duralı: 'Akıl olduktan sonra istenirse, zeka da ortaya çıkar, kendisini gösterir. Felsefe biliminde çok ileri gitmiş ülkeler, bu sorunu çözmüşlerdir, orta öğretim kurumunu ikiye ayırmışlardır' 'Mesela Almanya'da, teorik akla öncelik veren okullar var, pratik akla öncelik veren okullar var. Pratik aklın önceliğindeki okullarda meslek veriyorsunuz. Çok az sayıda teorik akıl esaslı okullarda temel bilimler, matematik, bunun gibi konular oluyor. Üniversite de aynı şekilde meslek yüksek okulu ağırlıklı olmalıdır. Çok az sayıda teorik aklı esas almış üniversiteler açmak lazım' 'Okulların, orta öğretim kurumlarının iki bölüme ayrılması çok elzemdir, bir an önce bunun yapılması gerekir. Teorik akıl yerine pratik akla ağırlık vererek kuralım öğretim sistemimizi, çok daha büyük verim alacağımıza eminim'

İbn Haldun Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şaban Teoman Duralı, akıl olduktan sonra istenirse, zekanın da ortaya çıktığını belirterek, "Felsefe biliminde çok ileri gitmiş ülkeler, bu sorunu çözmüşlerdir, orta öğretim kurumunu ikiye ayırmışlardır. Mesela Almanya'da, teorik akla öncelik veren okullar var, pratik akla öncelik veren okullar var. Pratik aklın önceliğindeki okullarda meslek veriyorsunuz. Çok az sayıda teorik akıl esaslı okullar da temel bilimler, matematik, bunun gibi konular oluyor. Üniversite de aynı şekilde meslek yüksek okulu ağırlıklı olmalıdır. Çok az sayıda teorik aklı esas almış üniversiteler açmak lazım." dedi.

Duralı, Çocuk Vakfı ve Şişli Milli Eğitim Müdürlüğü iş birliğinde Nuri Akın Anadolu Lisesi'nde üçüncüsü düzenlenen Zeka ve Yetenek Eğitimi Buluşması'nda "Eğitim ve Öğretim: Zeka ve Yeteneğin Ölümü" konulu konferans verdi.

Eğitimin insanın dünyaya gelişiyle başladığını ve eğitimden yoksun insan bulunmadığını dile getiren Duralı, "Dünyaya biyotik bir varlık, bir canlı olarak geliyoruz ama hiçbir içgüdüye sahip değiliz, neyimiz var neyimiz yoksa öğreniyoruz. Yürümek, kalkmak, yemek... Aklınıza ne gelirse ve özellikle de tabii hayatımızın en önemli olayı dil, dili öğreniyoruz. Her şeyimiz eğitime dayanır, eğitim alarak toplumsallaşıp, insanlaşıyoruz." diye konuştu.

Prof. Dr. Duralı, eğitimin birinci derecede aileye dayandığını, okullaşmayla öğretim ve öğrenimin baş gösterdiğini belirterek, eğitimin tersine öğretimin suni olduğunu anlattı. Duralı, şu görüşleri dile getirdi:

"Bundan 400-500 yıl önce yaşasaydık, bilmesek ne olur, bilsek ne olur? Ama yürümesini, kalkmasını öğrenmemişsek, yemek nasıl yenir onu görmemişsek, yaşayamayız. Bunun en güzel örneği alzaymır hastalarında görülür. Bütün hafıza siliniyor, yürüyemiyor, kalkamıyor, yiyemiyor, içemiyor. Öğretim ne kadar suni olursa olsun aşırı derecede önemlidir. Özellikle medeniyetleşmiş kültürlerde, öğretim, öğrenim hayati bir önem taşır. Ama orada nasıl davranılacağını, kalkıp oturulacağını öğretmezler size. Aile terbiyesi görmemiş biri ne kadar öğrenim görmüşse görmüş, hangi makama gelmişse gelmiş, eksiktir. Edep, öncelikle aileden gelir, okulda yoktur, hele hele yüksek öğretim kurumunda hiç yoktur."

Okullarda üstün zekalı, düşük zekalı ayrımı yapmanın hatalı olduğuna ve her şeyden önce insanın toplumsallaşması gerektiğine işaret eden Duralı, üstün zekanın anahtarının merak olduğunu söyledi.

Duralı, öğretimin temelinde akıl olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

"Akıl, teorik akıl ve pratik akıl olarak ikiye ayrılır. Merak, teorik aklın ürünüdür. Teorik akıl, faydacı değildir. Pratik akıl, bizi zekaya götürür. 'Üstün zeka' son derece yanlış bir deyim, 'üstün akıl' olması lazım. Zeka çok sık bulunan bir olaydır, aklın altında yer alır. Çoğunlukla teorik aklı son derece gelişmiş insanların zekası yerlerde sürünür, pratik tarafları yoktur, ilgi duymazlar, ilgilenmezler. Akıl olduktan sonra istenirse, zeka da ortaya çıkar, kendisini gösterir. Ne yapmalı? Felsefe biliminde çok ileri gitmiş ülkeler, bu sorunu çözmüşlerdir, orta öğretim kurumunu ikiye ayırmışlardır. Mesela Almanya'da, teorik akla öncelik veren okullar var, pratik akla öncelik veren okullar var. Pratik aklın önceliğindeki okullarda meslek veriyorsunuz. Çok az sayıda teorik akıl esaslı okullarda temel bilimler, matematik, bunun gibi konular oluyor. Üniversite de aynı şekilde meslek yüksek okulu ağırlıklı olmalıdır. Çok az sayıda teorik aklı esas almış üniversiteler açmak lazım. Felsefe, matematik ve satranç teorik aklın şahikasıdır. Okulların, orta öğretim kurumlarının iki bölüme ayrılması çok elzemdir, bir an önce bunun yapılması gerekir. Bir program düzenlerken, toplumun yapısının göz önünde tutulması lazım, aksi taktirde yanlış teşhisler konulur. Üst seviyedeki yöneticiler, toplumlarının anatomisini çok iyi çıkarmak zorundadır. Teorik akıl yerine pratik akla ağırlık vererek kuralım öğretim sistemimizi, çok daha büyük verim alacağımıza eminim."

- "Zeka ve yeteneğin başarıya ulaşması çalışma disiplinidir"

Çocuk Vakfı Başkanı Mustafa Ruhi Şirin de medeniyet fikrinin önemli olduğuna inandıklarını ve medeniyet fikriyle bir insan tasavvuru öngörülmesi gerektiğine inandıklarını ifade ederek, şunları söyledi:

"Medeniyet düşüncesiyle, eğitimin nasıl bir insan yetiştirmek için kurgulanması gerektiğini belirlemenin en önemli, temel yol haritası olduğunu düşünüyoruz. Bütün zeka gruplarını nitelikli bir eğitim alacak şekilde nasıl yetiştireceğimizi de öngörmemiz gerekiyor. Sadece özel yetenekli, zeka ve yetenek bakımından daha yukarıda olan çocuklarımızı değil yüzde 100 eğitim üzerinden hareket etmeliyiz. Eğitilebilir, öğretilebilir çocuklarımızın da vasat zeka ve yetenek grubunda olanların da üstün yetenekli çocukların da nitelikli eğitim alması gerekiyor. Eğitim felsefesinde hep tartışılagelen bir başlık var, 'Zeka ve yetenek yetmez.' Zeka ve yeteneğin başarıya ulaşması çalışma disiplinidir. Bunu başaramazsak, gerçekten gelen zeka ve yeteneklerin de ölümü gerçekleşir. Türkiye bunu başarmak zorunda."
Kaynak: AA