Av. Baydar Açıklaması 'Kadına Yönelik Her Türlü Ayrımcılığı, Her Türlü Şiddeti Reddediyoruz'

İçel Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Av. Ayfer Baydar, kadına yönelik her türlü şiddetin Türkiye’de gün geçtikçe arttığını ve yüzde bin 400 ürkütücü bir sayıya ulaştığını belirterek, “Kadına yönelik her türlü ayrımcılığı; emeğine, bedenine ve kimliğine yönelik her türlü şiddeti reddediyor, kadına karşı şiddete hayır diyoruz” dedi.

Av. Baydar Açıklaması 'Kadına Yönelik Her Türlü Ayrımcılığı, Her Türlü Şiddeti Reddediyoruz'
İçel Barosu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü çerçevesinde basın toplantısı düzenledi.

İçel Barosu’nda yapılan toplantıya, Baro Başkanı Ali Er ile çok sayıda avukat katıldı.

Toplantıda bir açıklama yapan İçel Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Baydar, bugün dünya ölçeğinde her 3 kadından birinin şiddetin değişik biçimlerine halen maruz kaldığını söyledi.

Dünya üzerinde tüm kadınların ülke, etnik köken, sınıf, din, ekonomik ve sosyal statü gözetmeksizin, toplumsal cinsiyete dayalı şiddete maruz kalma riski ile karşı karşıya olduğunu vurgulayan Baydar, “Bugün dünyada milyonlarca kadın, çalışma hakkından, seyahat özgürlüğünden yararlanamıyor; pantolon giydiği için kırbaçlanabiliyor, bisiklete binmesi, araba sürmesi, sandalyeye oturması kamu otoritesi tarafından yasaklanabiliyor. Binlerce kadın, mezhep savaşlarının yol açtığı acımasız dünyada canlarından oluyor, tecavüze uğruyor. Fiziksel ve cinsel şiddete maruz kalan, çocuk yaşta evlenmeye zorlanan kadınlarımızın namus veya töre adı altında yaşam hakları ellerinden alınıyor. Kadınlarımız daha çocuk yaşlardan itibaren en büyük şiddeti en yakınlarından; babalarından, eşlerinden hatta oğullarından görüyor” dedi.

“Koruma kararı alan kadınların yüzde 73’ü öldürülmektedir”

Aile bütünlüğünü olumsuz etkileyen unsurlar ile boşanma olaylarının araştırılması ve aile kurumunun güçlendirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonu’nun raporunda yer alan istatistikleri aktaran Baydar, raporun kadın cinayetlerinin yüzde 47’sinin eski koca ya da boşanmak üzere olunan koca tarafından işlendiğini ortaya koyduğunu ifade etti.

Şiddet yaşayan kadınların korunma talebiyle polise ya da savcılıklara başvurmasının da çözüm olmadığına dikkat çeken Baydar, “Koruma kararı alınmasına karşın, kadınların yüzde 73’ü öldürülmektedir. Oysaki kadının aile içindeki güçsüz konumunun değiştirilmesi, kadın erkek arasındaki toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin giderilmesi için kadın yoksulluğunun azaltılması ve kadının ekonomik olarak güçlendirilmesi tartışılmaz bir gerçektir. Kadınların eğitim düzeyinin artırılması için yapılacak çalışmalar, kadını toplumsal yaşamın içinde tutacak, ekonomik olarak güçlenmelerini sağlayacak, kadınların insan hakları ihlallerini engelleyecek, kadına yönelik şiddetle mücadelede de önemli bir adım olacaktır” ifadelerini kullandı.

Türkiye’deki boşanmaların 2001 yılından 2012 yılına kadar geçen süreçte yüzde 42,3 arttığına işaret eden Baydar, şunları söyledi: “Kadına yönelik her türlü şiddetin Türkiye’de gün geçtikçe artmaktadır. Bu durum sayılara vurulduğunda karşımıza yüzde bin 400 gibi ürkütücü bir tablo çıkmaktadır. Şiddete maruz kalan kadınların yüzde 44’ü maruz kaldığı şiddeti, en yakınları dahil, hiç kimseye anlatmıyor. Kadınların yüzde 89’u ise şiddet sonrasında destek almak için hiçbir kuruma başvurmuyor. Kadınların maruz kaldıkları şiddeti kimseye anlatmama ve/veya destek için bir kuruma başvurmama nedenlerinden bazıları ise utanma, şiddetin artmasından korkma, işe yaramayacağını düşünme, çocuklarının mutsuz olduğunu düşünme, çocukları kaybetmekten korkma, erkeğin değişeceğini düşünme, affetme oluyor.”

“Kadınların boşanma nedenleri erkeklerin öldürme gerekçesi olamaz”

Kadınların, gördükleri baskı, şiddet, ekonomik sorunlar ve sosyal dışlanmışlık nedeniyle mecburen boşanma yolunu seçtiklerini belirten Baydar, “Kadının boşanma nedenleri erkeklerin öldürme gerekçesi olamaz. Boşanma kararı fiziksel ve psikolojik şiddet gören kadınların insanca yaşama hakkı adına verdiği bir karardır. Bu kararın şiddete gerekçe gösterilmesi hiçbir şekilde kabul edilemez. Kadın aile üzerinden değil, birey olarak tanımlanmalıdır. Türkiye, bu tanımı imzaladığı uluslararası sözleşmelerle de kabul etmiş, bu konuda yükümlülük altına girmiştir. Önemli olan şiddet uygulanmasından sonra bir takım müdahalelerin yapılması değil, şiddetin uygulanmasının önüne geçilmesidir. Değişen ve dönüşen modern dünyada milli ve manevi değerler ışığında daha fazla olumlu değer üretmek için çalışmalar yapılmalıdır. İçel Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak üzerimize düşen görevi yapmaya hazırız. İçel Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak insan hakları mücadelesinde, kadına yönelik her türlü ayrımcılığı; emeğine, bedenine ve kimliğine yönelik her türlü şiddeti reddediyor, kadınlarımıza ‘sessiz kalmayın, şiddete katlanmayın’ söylemi ile kadına karşı şiddete hayır diyoruz” diye konuştu.

Kaynak: İHA