Kadınlar Meydanlardan Seslendi

Edirne Kadın Dayanışması, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nde seslerini Saraçlar Caddesi’nde duyurdu. Kadına yönelik şiddete ‘hayır’ diyen kadınlar, şiddetin her türlüsüne karşı "Buradayız gitmiyoruz" dedi.

Kadınlar Meydanlardan Seslendi
Edirne’de bir süre önce siyasi partilerin kadın kolları, kadınlarla ilgili çalışmalar yapan dernek ve sivil toplum örgütlerinin bir araya gelmesiyle oluşan Edirne Kadın Dayanışması, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nde, Saraçlar Caddesi’nde şiddete ’hayır’ dedi.

Edirne Kadın Dayanışması’nın basın açıklamasına CHP Edirne Kadın Kolları Başkanı Çiğdem Gegeoğlu, oluşumda yer alan siyasi partilerin kadın kolları başkanları, belediye meclis üyeleri, kadınlar ilgili çalışmalar yapan dernek yöneticileri ve üyeleri katıldı.

Edirne Kadın Dayanışması adına basın açıklamasını okuyan Reyhan Güzeller, "25 Kasım 1960’da Dominik Cumhuriyeti’nde diktatörlüğe karşı demokrasi ve özgürlük mücadelesi yürüten Mirabel Kız kardeşler diktatör Trujillo’nun askerleri tarafından tecavüz edilerek vahşice katledildiler. Erkek-devlet şiddetine karşı mücadelenin simgesi olan ve ’Kelebekler’ adıyla efsaneleşen üç kız kardeşin öyküsü bugün tüm dünyada adeta bir kelebek gibi kanat çırparak özgürlüğe uçmayı sürdüren milyonlarca kadının mücadelesine ışık tutuyor. Kadınlar, dünyanın dört bir yanında; toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, ayrımcılığa, ataerkil toplumsal şiddete, aile içi şiddete, gericiliğe, savaşa, ırkçılığa ve faşizme; kısacası şiddetin her türlüsüne ‘hayır’ demeye devam ediyor" dedi.



"Kadına yönelik şiddet son bulmuyor"

Kadına yönelik şiddetin son bulmadığını ifade eden Güzeller, "Şiddet rakamlarla kendini ortaya koymaya devam ediyor. 2017 yılının ilk on ayında en az 242 kadın ve kız çocuğu erkekler tarafından katledilirken, 77 kadın tecavüze uğradı. 207 kadın taciz edildi, 286 kız çocuğu cinsel istismara maruz kaldı. Basına yansıyan vakalar sonucu oluşturulmuş bu sayıların gerçekte çok daha fazla olduğunu maalesef hepimiz biliyoruz. Bizler adalet beklerken, her gün en az iki kadın cinayet sonucu yaşamını yitirirken; iyi hal, haksız tahrik gibi cezai indirimler uygulanmaya devam ediyor. Ve bitmiyor. Adaletin sağlanmadığı bu ülkede; cezasızlık politikası kadın cinayetlerinin, tacizin ve tecavüzün giderek artmasına neden oluyor. Tek istedikleri adilce yaşam olan kadınlar; tacize ve tecavüze uğradıkları için adalet beklerken; suçlanan gözlerle bir yaşama mahkum ediliyor. Kadınlar; babaları, kocaları, sevgilileri yani en yakınındaki erkekler tarafından öldürülmeye devam ediyor ya da tecavüze, cinsel istismara maruz kalıyor. Kadınlara şiddet ve öldürmekten sonuç alamayan erkekler bu defa kadınların canlarından çok kıymet verdikleri çocuklarını öldürerek kadınları cezalandırmaya başladılar" ifadelerine yer verdi.

"Öylesine kolay ki öldürülmek bu ülkede"

Kadın oldukları için yaşadıkları sıkıntıları dile getiren Güzeller, "Yemeği tuzsuz yaptığımız için boşanmak istediğimiz için aşklarına karşılık vermediğimiz için barışmayı reddettiğimiz için sadece kadın olduğumuz için cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğimiz farklı olduğu için ölüyoruz. Bizler artık hayatlarımız ve bedenlerimiz hakkında hüküm giymek istemiyoruz. Kadınların istihdamının artırılması amaçlandığı ifade edilen eski genelgedeki ’eşit işe eşit ücret imkanının sağlanması’ hükmünden vazgeçiliyor. Kadınlar ucuz, güvencesiz, esnek, yarı zamanlı işlere mahkum ediliyor, sosyal güvence ve hakları gasp edilmeye çalışılıyor. Kamusal alanlardan silinmeye çalışılıyor; işsizliğin getirdiği ekonomik güvencesizlikle birlikte evlere hapsediliyor. Toplumsal yaşamı baştan aşağı dinselleştirerek kadını kamusal alanlardan uzaklaştıran, sosyal politikaları diyanet eliyle dizayn eden, laik yaşamı yok eden ve kadın kazanımlarını hedef alan düzenlemeler, kadınların rızası olmadan zorla yasalaştırılıyor. Sürekli olarak kadınların nasıl yaşayacağına dair fetvalar yayınlayan müftülere resmi nikah kıyma yetkisi verilmesi, cinsel istismarda rıza yaşını 12’ye düşüren düzenlemeler, kanunlarda yer alan kadın aleyhine uygulamalar, müfredat değişikliği başta olmak üzere eğitimin dinselleştirilmesi politikaları ve daha pek çok örnek, yasalar eliyle kadınlara dayattığı yaşamın sınırlarını çok net ortaya koyuyor" dedi.

Kaynak: İHA