Kanser Tedavisinde Bağışıklık Sistemini İyileştiren Yöntemler

Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Ali Osman Kaya, kanser tedavisinde bağışıklık sistemini güçlendiren ve tedaviyi olumlu yönde etkileyen yöntemler hakkında bilgiler verdi.

Kanser Tedavisinde Bağışıklık Sistemini İyileştiren Yöntemler


Medicana International İstanbul Hastanesi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Ali Osman Kaya, kanser tedavisinde bağışıklık sistemini güçlendiren ve tedaviyi olumlu yönde etkileyen yöntemler hakkında bilgilendirdi. Prof. Dr. Ali Osman Kaya, tedavi seyrini etkileyen kurallar, D vitamini tüketimi, açık hava ve egzersizin önemine değindi.

Kanser hastalarının bağışıklık sistemi, kanser olmayan bireylere göre çok daha zayıflamış durumda olduğunu belirten Prof. Dr. Ali Osman Kaya, "Kanser hastalarının yaklaşık yüzde 85’inde kilo kaybı ve zayıflama görülmektedir. Bu hastalarda tümör hücrelerinin salgıladığı birçok sitokin maddesi nedeniyle, kas ve yağ dokusunda azalma, iştah kaybı, zayıflama ve bu durumların yol açtığı tümör kaşeksisine doğru bir seyir oluşur. Tümör kaşeksisi ve beslenme bozukluğu, bu bireylerde zayıflamış olan bağışıklık sistemini daha da zayıflatarak hastaların kötüleşmesine ve sağ kalım sürelerinin kısalmasına yol açar" dedi.



Tedavi seyrini etkileyen kurallar

Tedavi seyrini etkileyen kurallar hakkında bilgi veren Prof. Dr. Kaya, "Özellikle sistemik kemoterapi ve radyoterapi alan hastalarda yan etki olarak ortaya çıkan iştah kaybında artış, bulantı-kusma, ishal gibi nedenlerle yeterli beslenememe ve bunlara bağlı olarak kilo kaybının olması, hastaların durumunu daha da zorlaştırabilir. Bu nedenle; kanser hastalarında kemoterapi ve radyoterapi gibi tedaviler planlanacağı zaman, hastaların ilgili uzman hekimler tarafından, kanser tedavilerini yan etkileri ve hastaların bu tedavileri tolere edip edemeyecekleri açısından çok iyi değerlendirme yapılmalıdır. Tedavi planlaması yapıldığı zaman, hastaya ve aile fertlerine, bu tedavi süresince bağışıklık sisteminin nasıl korunacağı ve güçlü tutulacağı hususunda aydınlatıcı bilgilendirme yapılmalıdır" şeklinde konuştu.



Prof. Dr. Kaya, sözlerine şöyle devam etti: "Kemoterapi ve radyoterapi tedavileri öncesinde, hastaların akciğer KOAH hastalığı, kalp hastalığı, diyabeti, hipertansiyonu gibi kronik bir hastalığı olup olmadığı ve 65 yaş üzeri ileri yaş hastalar mutlaka kanser tedavileri öncesi iyi değerlendirilmelidir. Genç ve performansı iyi olan hastalar, kanser tedavilerini daha iyi tolere ederler. Bahsedilen kronik hastalıklar varlığında, ilgili uzman hekimler tarafından bu kronik hastalıkların tedavileri mutlaka yapılmalıdır. Kronik hastalıkları stabilleşen veya düzelen hastalar, kemoterapi, radyoterapi gibi diğer kanser tedavilerini çok daha iyi tolere edeceklerdir. Kanser tedavisi alan hastalar, bu süreçte yeterli ve düzenli beslenme, kilo kaybı, kansızlık ve ilaçlarla ilişkili klinik şikayetler açısından mutlaka yakından takip edilmelidir. Kanser hastalarında artmış yağ ve protein yıkımı olduğu için ve kanser hücreleri glikozu çok daha fazla kullandığı için proteinden zengin, yağ ve karbonhidrat içeriği dengeli olacak şekilde beslenme sağlanmalıdır".

D vitamini tüketimi, açık hava ve egzersiz

Tedavide D vitamini tüketimi, açık hava ve egzersizin önemine değinen Prof. Dr. Kaya, "Özellikle kalın barsak kanseri ve meme kanseri olmak üzere, kanser hastalarının D-vitamini düzeylerinin normal sınırlarda olması, açık hava ve temiz ortamlarda fiziksel egzersiz yapılması da bağışıklık sistemini güçlü tutan durumlardır. Kanser hastalarının yüksek dozda sürekli multi vitamin ve multi mineral içeren preperatlar alması onların bağışıklık sistemini güçlendirmez. Tam tersine, prostat kanseri hastalarında olduğu gibi, bazı kanser türlerinde yüksek doz multi vitamin/mineral içeren preperatlar, hastaların prognozunu daha da kötüleştirebilir. Bazı çalışmalarda, vitamin C verilmesinin kemoterapi ve radyoterapi yan etkilerini azalttığı gösterilmiş olsa da antioksidan preperatların yüksek dozlarda verilmesi kemoterapi ve radyoterapinin etkinliğini azaltabileceği endişesini ortaya koymuştur. Bu nedenle yüksek dozlarda ve sürekli multivitamin/mineral içeren preperatlar rutin olarak önerilmez’’ diye konuştu.

Kaynak: İHA