Dikkatler Esed'in Kimyasal Silah Katliamlarında

Suriye'de Esed rejimi 19 Ağustos 2014'te tüm stokunu imha ettiğini duyurmasına rağmen kimyasal silah saldırılarına devam etti Öldürmenin yanı sıra korkutup göç ettirmek için kimyasala başvuran rejimin, Han Şeyhun'daki katliamının savaş suçu olduğu tescillendi SNHR'nin Han Şeyhun'dan sonra da en az 5 kere kimyasal silah kullandığını duyurduğu rejimin, sorumlu tutulup tutulmayacağını BMGK'daki süreç belirleyecek.

SELEN TEMİZER - Suriye'de Beşşar Esed rejimi, ABD-Rusya anlaşmasıyla stoklarını imha etme güvencesi vermesine rağmen kimyasal silah saldırılarına devam etti. Rejimin Han Şeyhun katliamının sorumlusu olduğunun tespit edilmesinin ardından dikkatler uluslararası hukuki sürece çevrildi.

Birleşmiş Milletler (BM) ile Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütünün (KSYÖ) oluşturduğu ortak soruşturma misyonu (JIM), 4 Nisan'da İdlib'e bağlı Han Şeyhun'daki kimyasal silah saldırısını Esed rejiminin yaptığını doğruladığı raporunu BMGK'ya sundu.

BM Uluslararası Bağımsız Suriye Araştırma Komisyonu da 6 Eylül'de katliamın sarin gazıyla rejim tarafından yapıldığını tespit ettiklerini duyurmuştu ancak raporun rejim için bağlayıcılığı bulunmuyor.

Esasen rejimin kimyasal silah kullanımının 19 Ağustos 2014 itibarıyla sona ermiş olması gerekiyordu. Zira rejim, 21 Ağustos 2013'te Şam'ın Doğu Guta bölgesinde bin 400'ün üzerinde sivili kimyasal silah ile öldürmesinin ardından KSYÖ'nün devraldığı kimyasal silah stokunu imha sürecine dahil olmuştu.

Bu sürecin yolunu Rusya, ABD'nin daha önce ilan ettiği "kırmızı çizgisi" gereğince müdahalesini engellemek için yaptığı teklifle açmıştı.

Ancak KSYÖ'nün tüm stokun imha işleminin tamamlandığını duyurmasının ardından Esed rejimi, öldürmenin yanı sıra korkutup göç ettirmek için de kimyasal saldırılarına devam etti.

Suriye İnsan Hakları Ağının (SNHR), Doğu Guta katliamının 4. yılında yayımladığı raporda, rejimin Eylül 2013'te ABD-Rusya anlaşmasıyla stoklarını imha etme güvencesi vermesine karşın kimyasal silah saldırılarını sürdürdüğüne işaret etmişti.

Raporda, rejimin Doğu Guta bölgesine düzenlediği kimyasal saldırının ardından ülkenin farklı bölgelerine en az 174 kez kimyasal silah saldırısı daha düzenlediği, hatta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) 27 Eylül 2013'te aldığı 2118 sayılı karardan sonra da devam ettiğine dikkat çekilmişti.

Söz konusu karar, rejimin komisyonun her türlü mahal, şahıslara ve materyale ulaşmasını sağlaması, ülke içi ve dışındaki her türlü tesise girişinin önünü açmasını öngörüyordu.

SNHR'nin raporunda, rejimin Han Şeyhun'dan sonra da en az 5 kez daha kimyasal silah kullandığı belirtilmişti.

Bu arada JIM'in 21 Ekim 2016'daki raporunda da rejim güçlerinin, 21 Nisan 2014'te İdlib'in Talmenes köyü, 16 Mart 2015'te Sarmin köyü ve 21 Ağustos 2016'da Halep'in Mare ilçesinde kimyasal silah kullandığı teyit edilmişti.

JIM, rejimin araştırmalara kısıtlı izin vermesi nedeniyle bu saldırılardan yalnızca 3 tanesini tespit edebilmişti.

Rejimin kimyasal silah saldırılarını sürdürmesi, imha ettiği stokun Esed'in bildirdiği envanterle sınırlı kaldığını, bir kısmını sakladığı, yeniden temin ettiği ya da ürettiğini gösteriyor.

JIM'in kararı, Beşşar Esed yönetiminin uluslararası hukuk nezdinde savaş suçu işlediğini ortaya koymuş olsa da katliamın sorumlularının Uluslararası Ceza Mahkemesinde (UCM) yargılanması mümkün değil.

Suriye UCM üyesi olmadığı için BMGK'nın rejimi, UCM'ye sevk etmesi gerekiyor.

Kaynak: AA