İSO Meclis Toplantısı

İSO Yönetim Kurulu Başkanı Bahçıvan: 'Dünyada finans piyasalarının hacmi, reel ekonominin hacminin 10 katına ulaştı. Küresel gelir içinde sanayinin payı azalırken, sanal zenginliğe dayalı bir ekonomi oluştu' Tarihçiyazar Prof. Dr. Ortaylı: 'Tanıdığım bir sürü özel teşebbüs sahibinin oğlu tembel. İsim vermek istemiyorum ama babasının kurduğu küçük imparatorluğu tarumar edenler var' 'ABD'ye yolladığımız öğrencilerin kalitesini Yükseköğretim Kurulu'nun sınavına bakarak ölçmek zorunda değiliz'

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, "Dünyada finans piyasalarının hacmi, reel ekonominin hacminin 10 katına ulaştı. Küresel gelir içinde sanayinin payı azalırken, sanal zenginliğe dayalı bir ekonomi oluştu." dedi.

Bahçıvan, "Tarihsel Bir Perspektif Üzerinden Ekonomiye ve Dünyaya Bir Bakış" ana gündemiyle gerçekleştirilen İSO'nun ekim ayı meclis toplantısında yaptığı konuşmada, dünyada yaşanan bölgesel çatışmalar, jeopolitik gerilimler, emperyalist güç arayışları ve enerji savaşları arasında küresel ekonominin çıkar yol bulmakta zorlandığını söyledi.

Mevcut konjonktürde tarihsel bakışın sağlıklı ve doğru öngörüler için elzem olduğunu vurgulayan Bahçıvan, devamla şunları kaydetti:

"Dünyada finans piyasalarının hacmi, reel ekonominin hacminin 10 katına ulaştı. Küresel gelir içinde sanayinin payı azalırken, sanal zenginliğe dayalı bir ekonomi oluştu. Son 20 yılda dünyada eşitsizlikler hiç olmadığı kadar arttı. Dünya Bankası verilerine göre, bugün yaklaşık 800 milyon kişi günde 2 dolardan daha az bir parayla yaşam savaşı veriyor. Gençlerde işsizlik oranı artarken, ekonomik büyümeyi sürdürmek zorlaşıyor. Dünyadaki dengesiz sosyal ve ekonomik süreci daha iyi anlamak için 2008 global krizinin temel nedenlerine inmek gerekli."

Bahçıvan, küresel ekonomik iflası takiben bugün dünya ekonomisine yön verenler tarafından henüz bir alternatifin ortaya konulmadığını, krizin ardından devreye sokulan genişlemeci para politikalarının ise ancak daha büyük sorunları ertelemeye yaradığını söyledi.

- "Dünya adeta pusulasını şaşırmış durumda"

Erdal Bahçıvan, geçmişte ekonomi odaklı bir dünyanın yerini güvenlik odaklı bir dünyanın aldığını vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Mevcut küreselleşme anlayışı maalesef iç savaş, açlık, sefalet, kıtlık gibi en ciddi krizlere çözüm sunamıyor. Küreselleşmenin faydalarından yararlanamayanlar, korumacı politikaları destekliyor. Sosyoekonomik sorunlar için bir suçlu arayanlar popülist görüşlerde kendilerine çare arıyorlar. Dünya adeta pusulasını şaşırmış durumda. Bunu aşmak, kaygıların yerine umutları yeşertmek için geçmişi iyi analiz edip üretim odaklı bir ekonomi anlayışını hakim kılmalıyız. Çünkü ekonominin refah üreten, istihdam yaratan, verimlilik artışı sağlayan asli unsuru üretimdir. Kalkınma ve toplumsal huzur ancak ekonomik gelişmişlik, sosyal gelişmişlik, insani gelişmişlik, sürdürülebilirlik ve yönetişim unsurlarının aynı anda ve birbirleriyle uyumlu olarak gelişmesi halinde sağlanabilir."

- "Türkiye Birinci Dünya Savaşı'na kadar sanayide dünya ülkelerine yakın bir seviyede"

Tarihçi-yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı da Türkiye'nin 15. ve 16. asırda başarılı bir sanayi devleti olduğunu, ordunun satın alması için nitelikli ürün üretildiğini söyledi.

Türkiye'nin Birinci Dünya Savaşı'na kadar sanayide gelişmiş dünya ülkelerine yakın bir seviyede olduğunu belirten Ortaylı, "Harbe girince insanlar ayakkabı alacak sanırsın ama insanlar yalın ayak geziyor. Ayakkabıcılar batıyor, fabrikalar batıyor, işletmeler ustalarını kaybediyor." dedi.

İSO Meclis üyelerinin sorularını da yanıtlayan Ortaylı, eski medeniyetlerin deha çıkarma potansiyelinin yüksek olduğunu söyledi. Hindistan'ın tüm dünyaya sıfırı öğrettiğini ifade eden Ortaylı, şöyle konuştu:

"Biz Hint sayesinde Orta Çağ'dan itibaren atılım yaptık. Bugün öyle bir yere geldik ki tıkandık. Bugünün sanayisi önceden olduğu gibi değil. Mevcut prensipler hala üretmemize yardım ediyor. Ben hala computer'i kullanmıyorum mesela. Ancak bu bana özel bir durum. Dilini de öğrendim ama unuttum. Kısmen akıllı cihaz kullanıyorum artık. Asistanları da rahatsız ediyoruz, 'şunu araştır', 'buna bak' diye...

Tanıdığım bir sürü özel teşebbüs sahibinin oğlu tembel. Saat 11.00'a kadar yatıyor ve zamanını yönetmeyi bilmiyorlar. Aile yapımızı gözden geçirmek durumundayız. İsim vermek istemiyorum ama babasının kurduğu küçük imparatorluğu tarumar edenler var. O nedenle gidişatın iyi olduğunu düşünmüyorum."

Her öğrencinin eğitim alma hakkı bulunduğunu dile getiren Ortaylı, her öğrenciye aynı seviyede eğitim vermenin zekiyle ahmağı eşitlemeye çalışmak anlamına geldiğini söyledi.

Türkiye'nin ABD'ye 20 bin öğrenci gönderdiğini hatırlatan Ortaylı, "ABD'ye yolladığımız öğrencilerin kalitesini Yükseköğretim Kurulu'nun (YÖK) sınavına bakarak ölçmek zorunda değiliz. Burada önemli olan çalışacak adamların teşvik edilmesidir." dedi.
Kaynak: AA