İstanbul Müftülüğü'nden 'Kur'an Eğitimi' Paneli

Emekli İstanbul Müftülüğü Kur'an Kursları Müdürü Kutluoğlu: 'Bizim çocukluğumuzda 1940'lı yıllarda Kur’an eğitimi maddi manevi zor şartlar altında yapılırdı. Biz anababa zoruyla hafızlık yaptık. Sizler çocuklara izah edin, ikna edin, benimsesin. Evvela Kur'an'ın kutsiyetine, lüzumuna, bereketine, faziletine, Allah kelamı olduğuna inandırın, ondan sonra başlatın okutmaya. Kur'an'ı sevdirecek ve sonra güzelce yaşaması için çalışacaksınız'

İstanbul Müftülüğü'nün yayın organı Dini Hayat Dergisi tarafından Ali Emiri Kültür Merkezi’nde "Kur'an Eğitimi" paneli düzenlendi.

İstanbul İl Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz'ın başkanlığını yaptığı panele konuşmacı olarak emekli İstanbul Müftülüğü Kur'an Kursları Müdürü Yahya Kutluoğlu, İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Demircan ve Kadıköy Müftülüğü vaizesi Fatma Hilal Ferşatoğlu katıldı.

Prof. Dr. Demircan, panelde yaptığı konuşmada Hazreti Muhammed dönemindeki Kur'an eğitimini anlattı.

Hazreti Peygamber ve sonrasındaki dönemde ezberin önemli olduğunu vurgulayan Demircan, sahabelerin güçlü bir ezber ve hafızaya sahip olduğunu ifade etti.

İslam tarihinde ilk eğitim merkezinin, Mescid-i Nebevi'nin güney cephesinde kurulan suffe olduğunu belirten Demircan, şöyle konuştu:

"Hicretten sonra Hazreti Muhammed, Mescid-i Nebevi'nin dışına bir çardak yaptırmış, evi olmayan Müslümanlar orada kalıyordu. Burası otel, konaklama yeri olarak değil, sonraki dönemlerde tebliğ faaliyetlerini yürütecek olan kişilerin yetiştirildiği yerdir. Takriben 400 kişi burada kalıyor. Daha sonra kuzeyde de bir suffe yapılınca güneydeki suffe kadınlara ayrıldı. Müslüman kadınlar haftanın bir günü burada Hazreti Peygamberden ders alıyordu.Muhammed Hamidullah, suffeyi üniversite olarak nitelendirir.”

- Eğitimin başlangıç günü büyük merasim: Bed-i besmele töreni

Vaize Ferşatoğlu, halk arasında "amin alayı" olarak adlandırılan "bed-i besmele cemiyetleri"nin bir çocuğun okula başlama günü olan ilk mektep gününde yapılan bir şölen olduğunu belirterek bu geleneğin zamanla kaybedildiğini söyledi.

Mahalle ya da sıbyan mekteplerinin Osmanlı'da eğitim hayatının ilk basamağı olduğunu hatırlatan Ferşatoğlu, buralarda elif cüzü, Kur'an, tecvid bilgisi, pratik ilmihal gibi dersler bulunduğunu bildirdi.

İlk defa ne zaman uygulandığı bilinmeyen bu geleneği, eğitim hayatına adım atan çocuk için, hatırası zihninde ömür boyu kalacak muhteşem bir 'başlangıç merasimi' olarak niteleyen Ferşatoğlu, şunları kaydetti:

“Çocuklar, gelenekte 4 yaş 4 ay 4 günlükken mahalle mektebinde eğitime başlıyor. Eğitimin başlangıç günü büyük bir merasim düzenlenirdi. Çocuğa özel minder, rahle, cüz kesesi, güzel kıyafetler hazırlanırdı. Bu törene katılan çocukların okul heyecanını gidermek, çocuklara okuma isteğini aşılamak ve çocukları arkadaşlarıyla kaynaştırmak gibi önemli pedagojik amaçları vardı. Tören ayrıca öğrencileri hediyelerle sevindirmek amacıyla da yapılırdı. Mektepten çocuğun evine kadar dua ve ilahilerle alay halinde bütün mahalle dolaşılarak gidilirdi. Kapı önünde kurban kesilip, dualar okunurdu. Merasimdeki ilk ders de talebenin besmele çekip elif cüzünü okumasıdır."

- "Çocuk, Kur’an’ı zorla değil severek okusun"

Emekli İstanbul Müftülüğü Kur'an Kursları Müdürü Kutluoğlu, geçmiş dönemlerde Kur'an ve din eğitiminin önündeki engellere değinerek bugünkü özgürlük ortamına ne kadar şükredilse az olacağını dile getirdi.

Çocuk ve gençlere Kur'an eğitimi konusunda dikkat edilmesi gereken hususlara dikkat çeken Kutluoğlu, şunları kaydetti:

"Bizim çocukluğumuzda 1940'lı yıllarda Kur’an eğitimi maddi manevi zor şartlar altında yapılırdı. Biz ana-baba zoruyla hafızlık yaptık. Sizler çocuklara izah edin, ikna edin, benimsesin. Çocuk, Kur’an’ı zorla değil severek okusun. Evvela Kur'an'ın kutsiyetine, lüzumuna, bereketine, faziletine, Allah kelamı olduğuna inandırın, ondan sonra başlatın okutmaya. Kur'an'ı sevdirecek ve sonra güzelce yaşaması için çalışacaksınız."
Kaynak: AA