İHKİB 'Hazırgiyim Sektörü Vizyon Belgesi' Raporunu Tanıttı

İHKİB Başkanı Tanrıverdi: “Çalışmanın en önemli sonuçlarından biri Avrupa pazarının yeniden keşfedilmesi gerekliliği. Sektör olarak zaten ihracatımızın yüzde 70’inden fazlasını Avrupa pazarına yapıyoruz, ancak ortaya çıkan o ki kimsenin oynayamadığı oyunu oynayabileceğimiz ve yeteri kadar büyük ölçeği olan pazar Avrupa gözüküyor” “Başta yakın bölge ülkelerimiz olmak üzere her türlü alternatif pazar olanağını mutlaka değerlendirerek, yeniden Avrupa’ya odaklanmamız gerekiyor” “Üreticilerimizin dijitalleşmeye yatırımını teşvik ederek, Türkiye’yi en dijital tedarik zinciri konumuna taşıyacağız. Küresel ilk 100’de Türkiye’yi 5 Türk markası ile temsil edeceğiz” “Hızlı moda tasarımı ve katma değerli ürünlerde öncü olunmalı. Hazır giyim değer zincirinin tüm alanlarında oynama yeteneğine sahip oyuncu olarak rekabetçi bir Made Fully in Turkey markası yaratacağız”

İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi, "Hazırgiyim Sektörü Vizyon Belgesi" raporuna ilişkin, çalışmanın en önemli sonuçlarından birinin Avrupa pazarının yeniden keşfedilmesi gerekliliği olduğunu belirterek, “Sektör olarak zaten ihracatımızın yüzde 70’inden fazlasını Avrupa pazarına yapıyoruz ancak ortaya çıkan o ki kimsenin oynayamadığı oyunu oynayabileceğimiz ve yeteri kadar büyük ölçeği olan pazar Avrupa gözüküyor.” dedi.

Tanrıverdi, İHKİB’in araştırma şirketi McKinsey'in analitik desteği ile hazırladığı "Hazırgiyim Sektörü Vizyon Belgesi" raporunun tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada, sektörün rekabette uzun ince bir yol katettiğini belirterek, 2005 yılında kotaların kalktığını, bu nedenle hem rekabetin hem de rakiplerin sayısının arttığını kaydetti.

Daha sonra Çin tehditinin gündeme geldiğini anımsatan Tanrıverdi, sözlerine şöyle devam etti:

“Türkiye dahil dünya pazarları Çin mallarının istilasına uğradı. Bunun sonucu olarak dünya ticaretini fiyat bazlı rekabet belirler oldu. Türkiye’de ise üreticiler ekonomik gelişime ve artan refaha bağlı olarak istihdam ve üretim maliyetleriyle karşı karşıya geldi. Son yıllarda ise çevre ülkelerdeki jeopolitik sorunlar tüm sektörleri olduğu gibi bizi de etkiledi. Biz burada bir yol haritası çıkarıyoruz. Yapılması gerekenler var. Bunların en başında siyasi ve ekonomik istikrarın olması gerekiyor. Umarım önümüzdeki yıllarda da Türkiye’deki siyasi ve ekonomik istikrar aynı şekilde devam eder.”

Tanrıverdi, söz konusu tüm gelişmelere karşın sektörün dünya ihracatında önemli bir konuma gelmeyi başardığını anlatarak, “2009 ve 2014 yılları haricinde hemen hemen tüm yıllarda ihracatımızı artırdık. Hala dünyada 6. ve Avrupa Birliği devletlerinde 3. tedarikçi durumundayız.” dedi.

Artık rekabette farklı faktörlerin de etkili olmaya başladığını aktaran Tanrıverdi, teknolojideki gelişmelerin tasarımdan üretime, ihracattan pazarlamaya, tedarik zincirinin her aşamasında değişiklikleri zorunlu kılmayı başardığını dile getirdi.

- “Avrupa pazarının yeniden keşfedilmesi gerekiyor”

Tanrıverdi, tüketici tarafındaki gelişmelerin ise daha çevreci, insana yakışır ve sürdürülebilir rekabeti öne çıkardığını belirterek, üretici ülkelerin farklı rekabet biçimlerine odaklanmaya başlarken, pazarların gelişim eğilimlerinin değiştiğini kaydetti.

Geleneksel pazarlar yerine şehir bazlı yeni gelişim alanlarının çıkmaya başladığını ifade eden Tanrıverdi, sözlerine şöyle devam etti:

“E-ticaret de hızlı bir şekilde gelişmeye başladı. Dünyadaki e-ticaret rakamlarına baktığımızda fashion grubu altında 2016 yılında 322 milyar dolarlık bir satış olduğunu görüyoruz. 2020 yılındaki beklentimiz ise 535 milyar dolar olduğunu görüyoruz. Türkiye’nin deri ürünleri dahil toplam hazır giyim ve konfeksiyon ihracatının 20 milyar dolarlarda olduğunu düşündüğümüzde aradaki pazardaki büyüklüğünü siz de tahmin edersiniz. Dolayısıyla rekabette farklı bir oyun oynama gereği ortaya çıktı. Sektörümüzü ileriye taşıyacak hamleler için bir çalışma başlattık.”

Tanrıverdi, rapor ve vizyon belgesi çalışmasının Ekonomi Bakanlığı tarafından desteklenen en kapsamlı rapor olduğunu aktararak, “Çalışmada hazır giyimde ürün grupları bazında rekabet yapımız 24 hedef pazardaki konumumuz ve pazarlardaki geleceğe yönelik eğilimler rakiplerimizin nasıl bir rekabet oyunu oynadığı gibi ayrıntılı analizler yer alıyor.” dedi.

Çalışmanın en önemli sonuçlarından birinin Avrupa pazarının yeniden keşfedilmesi gerekliliği olduğunu belirten Tanrıverdi, “Sektör olarak zaten ihracatımızın yüzde 70’inden fazlasını Avrupa pazarına yapıyoruz, ancak ortaya çıkan o ki kimsenin oynayamadığı oyunu oynayabileceğimiz ve yeteri kadar büyük ölçeği olan pazar Avrupa gözüküyor. Bunun için başta yakın bölge ülkelerimiz olmak üzere her türlü alternatif pazar olanağını mutlaka değerlendirerek, yeniden Avrupa’ya odaklanmamız gerekiyor.” diye konuştu.

- Hazır giyim ve konfeksiyon sektöründen ihracat için 6 stratejik hamle

Tanrıverdi, bu vizyon belgesinde sektörün ihracatını orta vadede 60 milyar dolara çıkarmak için hedeflenen 6 stratejik hamleye ilişkin şunları anlattı:

“Üreticilerimizin dijitalleşmeye yatırımını teşvik ederek, Türkiye’yi en dijital tedarik zinciri konumuna taşıyacağız. Böylece küresel alım gruplarıyla stratejik iş birliğimizi artıracak altyapıyı güçlendireceğiz. Küresel ilk 100’de Türkiye’yi 5 Türk markası ile temsil edeceğiz. Küresel ilk 100’de halen bir Türk perakende markası bulunuyor. İhracatın geliştirilmesi için şansı olan markalarımızı destekleyerek bu rakamı en az 5’e çıkarmak için kamu otoritesinin gücünü de arkamıza alarak çalışacağız. Verimlilikte öncü üretici olunmalı. Üretimde birim maliyetleri düşürebilmek için üyelerimizi verimlilik odaklı yatırımlara teşvik edeceğiz. Böylece orta fiyat seviyelerinde rekabet gücümüzü artıracağız.

Hızlı moda tasarımı ve katma değerli ürünlerde öncü olunmalı. Hızlı moda tasarımı ve yüksek katma değerli üretim yetkinliğimizi artırarak bu konuda en çok bilinen 5 ülke arasına gireceğiz. Hazır giyim değer zincirinin tüm alanlarında oynama yeteneğine sahip bir oyuncu olarak rekabetçi bir Made Fully in Turkey markası yaratacağız. Böylece yakın mesafe içinde üretimin çevresel avantajlarından faydalanarak en çevreci üretici pozisyonumuzu güçlendireceğiz. Perakende değer zincirinde oyun alanını genişleteceğiz. Özellikle Avrupa pazarında çok markalı ve markasız perakende mağazaları ile kuvvetli iş birlikleri kurarak Türkiye’den tedarik yapan hazır giyim toptancıları yaratacağız. Bundan sonra daha çok çalışacağız.”

Tanrıverdi, 2023’te 500 milyar dolar ihracat hedefininin içinde kendi sektörlerinin payını 50 milyar dolara düşürdüklerini belirterek, “Şimdi onu belirlerken şu şekilde yapmıştık, bizim üretimimizin miktar olarak aşağı yukarı aynı kalacağını, daha fazla katma değerli ürün yaratarak bizim 2023’te Türkiye’de 30 milyar dolarlık ürün üreteceğimizi, yani Türkiye’deki üretim 30 milyar dolar olacak, 30 milyar doların da organizatör ülke olarak yani Türkiye’deki tasarımı, dizaynı kullanarak başka yerlerde üretip dünyaya satmak gibi… Biz neticede onu Türkiye’nin satışı olarak görüyoruz.” şeklinde konuştu.
Kaynak: AA