'Hoca Ahmet Yesevi'yi Anlamak' Toplantısı

Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Musa Yıldız, “Asya’da İslam çığ gibi büyümeye başlamıştı. Herkes İslamiyet’e akın akın girmişti. Kendisi Türkçe olarak hitap ediyor, yetiştirdiği öğrenciler oba oba Çin Seddi’nin sınırlarına kadar insanlara İslamiyet’i hikmetin diliyle anlatıyorlardı. Biz bugünkü Müslümanlığımızı, Türklüğümüzü Hoca Ahmet Yesevi Hazretleri’ne borçluyuz” dedi.

Ahmet Yesevi Üniversitesi ile Uluslararası Dil ve Kültür Araştırmaları Akademisi’nin ortaklaşa düzenlediği programda Hoca Ahmet Yesevi Hazretleri anıldı. Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Musa Yıldız’ın konuşmacı olarak yer aldığı programda, Yesevi Hazretlerinin hayatından kesitler aktarıldı ve Yesevi’nin Türk-İslam kültürü üzerindeki etkisi konuşuldu.

Hoca Ahmet Yesevi Hazretleri’nin Hz. Muhammed’in torunları Hz. Hasan ve Hüseyin’e yapılan bazı siyasi hareketlerin sonucunda Asya’ya, Türk dünyasına göç ederek Türkleşen bir aileden geldiğini söyleyen Musa Yıldız, Yesevi’nin soyunun halen Kazakistan’da devam ettiğini belirtti.

Hz. Peygamberin Ahmet ismini taşımansın Yesevi’ye zorlu imtihanlar yaşattığını belirten Yıldız, şunları söyledi:

“Bir kişinin ismi Ahmet olunca imtihanı da zor oluyor. Çünkü Ahmet Peygamber Efendimizin adı. O zor sınavları yaşayınca Hoca Ahmet Yesevi Hazretleri, olgunlaşa olgunlaşa Hoca Ahmet Yesevi olmuş. Peygamber efendimizin yaşadığı imtihanları bire bir yaşamış. Peygamber efendimiz nasıl küçük yaşta anne babasını kaybettiyse, küçük Ahmet de önce annesini, sonra babasını kaybediyor. Annesi tarafından dedesi Musa’nın yanına ablasıyla birlikte Yesi’ye gidiyor. Yesi’de bir arayış içinde. İlk derslerini babasından almış, babası ona büyük bir ilim, irfan adamı olacağını çocukluğundayken söylemiş. O yüzden heyecanlı kendisini yetiştirmek istiyor.”

“Biz bugünkü Müslümanlığımızı, Türklüğümüzü Hoca Ahmet Yesevi Hazretleri’ne borçluyuz”

Yıldız, Hoca Ahmet Yesevi Hazretleri’nin, Türkçe diliyle, Asya’da İslamiyet’i yaydığını aktardığı konuşmasında, “Asya’da İslam çığ gibi büyümeye başlamıştı. Herkes İslamiyet’e akın akın girmişti. Kendisi Türkçe olarak hitap ediyor, yetiştirdiği öğrenciler oba oba Çin Seddi’nin sınırlarına kadar insanlara İslamiyet’i hikmetin diliyle anlatıyorlardı. O dönemde olaylara at gözlüğüyle bakan ilim adamları var. Geldiler, Hoca Ahmet Yesevi Hazretlerine, “Ahmet Yesevi Hoca, dinin dili Arapça, devletin dili Farsça, sen nasıl olur da insanları Türkçe’yle İslam’a çağırırsın insanları’ dediler. Hoca Ahmet Yesevi Hazretleri onlara hikmetin diliyle cevap verdi: ‘Sevmiyorlar sizin bilginler Türkçe dilini, bilginlerden işitsen açar gönüllerini. Ayet hadis anlamı Türkçe olsa duyarlar, anlamına erenler başın eğip uyarlar. Miskin Hoca Ahmet, yedi atana rahmet, Fars dilini bilir de sevip söyler Türkçeyi.’ Tam burada biz, ‘Eyvallah Hoca Hazretleri, siz Türkçe olarak bunu bizim ecdadımıza anlatmamış olsaydınız, belki biz bugün başka bir milletten, başka bir ırkın içinde kaybolacaktık, başka bir din içinde kaybolup gidecektik’ diyoruz. Biz bugünkü Müslümanlığımızı, Türklüğümüzü Hoca Ahmet Yesevi Hazretleri’ne borçluyuz” şeklinde konuştu.

Kaynak: İHA