HDP Grup Başkanvekili Yıldırım Açıklaması

'Dış politikadaki bütün adımlar, içteki yanlış ve çarpık politikaların özellikle Türkiye halkları tarafından görülmemesi üzerine kurulu bir silsilede ilerlemektedir.'

HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, "Dış politikadaki bütün adımlar, içteki yanlış ve çarpık politikaların özellikle Türkiye halkları tarafından görülmemesi üzerine kurulu bir silsilede ilerlemektedir." dedi.

Yıldırım, Mecliste düzenlediği basın toplantısında, AK Parti iktidarının, "içteki yanlış ve çarpık politikalarının üstünü örtme aracı haline getirdiği bir dış politika ile ilerlediğini" öne sürdü.

"Bütün dış politikadaki adımlar, içteki yanlış ve çarpık politikaların özellikle Türkiye halkları tarafından görülmemesi üzerine kurulu bir silsilede ilerlemektedir." görüşünü savunan Yıldırım, verilen tavizler sonucunda yapılan yanlışların faturasını vatandaşların ödediğini söyledi. Türkiye ile ABD'nin vize işlemlerini karşılıklı askıya almasına değinen Yıldırım, bunun faturası halka kesilecek tavizlerle sonuçlanacağını iddia etti.

Yıldırım, şöyle devam etti:

"Türkiye, Fırat Kalkanı Operasyonu'nun devamı niteliğinde İdlib'e girdiğini ifade ediyor. Bu tümüyle bir bilgi kirliliğidir. İdlib ile ilgili alınmış karar ile Fırat Kalkanı Operasyonu'nun hiçbir ilgisi yoktur. Bu, Türkiye'deki toplumu yanıltmak üzere kullanılan sıradan bir bilgi kirliliğidir. İdlib operasyonunun kararının alınma gerekçesi Astana'ya dayanmaktadır. Astana'da Rusya'nın ve Şam rejiminin karadan giremediği yerlere Türkiye'yi kara gücü olarak kullanma rolü verilmiştir. İdlib'in Fırat Kalkanı ile bir ilgisi yoktur.

Kalkıp, Türkiye'nin topraklarında olmayan kentlere, vilayetlere trafik plakaları biçmenin bir karşılığının olmadığını kendileri çok iyi biliyorlar. Hiçbir zaman Musul'u, Kerkük'ü alamayacaklarını biz değerlendirmeyelim. Bu sözün sahibi hiçbir zaman böyle bir şeyin gerçekleşmeyeceğini bile bile kullanıyor."

Almanya ve ABD ile son bir ayda "rehine pazarlığı" yapıldığını öne süren Yıldırım, "Almanya ile 'kendi ülkendeki Gülencileri iade et ben de Deniz Yücel'i ve Büyükada'da yakalanan insan hakları savunucularını iade edeyim' pazarlığına girişiliyor. Amerika'yla ise 'Ver papazı al papazını' deme noktasına gelmiş olan bu rehin politikasının açığa çıkardığı bir şey var. Siz bütün uluslararası topluma şunu itiraf etmiş oluyorsunuz; Türkiye'de yargı siyasi iktidarın güdümündedir." ifadesini kullandı.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda "torba tasarının" görüşmelerinin devam ettiğini dile getiren Yıldırım, "Torba tasarının özü, ekonomiyi bitirme noktasına gelmiş olan siyasi iktidarın halkımıza yeni vergi yükü çıkararak borçlanma talebidir." iddiasında bulundu.

Gazetecilerin, "müftülüklere nikah yetkisi ve görevi veren" düzenlemeyi anımsatması üzerine Yıldırım, bu konuda partilerinin tavrının net olduğunu belirterek, müftülüklere nikah yetkisi ve görevi verilmesini doğru bulmadıklarını, karşı çıktıklarını söyledi.

Bir gazetecinin, "ABD Ankara Büyükelçisi John Bass'ın, '9,5 aydır terör saldırısı olmadı' sözü tehdit olarak da algılanıyor. Bu konudaki değerlendirmeniz nedir?" sorusunu yanıtlayan Yıldırım, "Bu ülkede saldırıların sadece toplu katliamlara sebep olacak saldırılarla sınırlandırılmaması gerektiğini, IŞİD'in halen birçok hücresiyle bu ülkede aktif olduğunu ve etkin bir mücadele ile üzerlerine gidilmediğini düşünenlerdenim." dedi.
Kaynak: AA