Uluslararası İslam Dünyası Sempozyumu

İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bulut: ''İslam dünyasında ciddi bir genç nüfus var. Bu genç nüfusa yeterli düzeyde ekonomi ve teknoloji eğitimi verilirse bu yeni sistemde bu kuşağın çok daha başarılı olacağını ve bu ülkeleri yeni çağın ekonomik sistemine ulaştıracağını düşünüyorum. Müslüman toplumların ekonomik ve teknolojik ilerlemesinin en büyük unsurlarından biri kalifiye bir neslin bir an önce yetiştirilmesidir''

İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Bulut, İslam dünyasında ciddi bir genç nüfusun bulunduğunu belirterek, "Bu genç nüfusa yeterli düzeyde ekonomi ve teknoloji eğitimi verilirse bu yeni sistemde bu kuşağın çok daha başarılı olacağını ve bu ülkeleri yeni çağın ekonomik sistemine ulaştıracağını düşünüyorum. Müslüman toplumların ekonomik ve teknolojik ilerlemesinin en büyük unsurlarından biri kalifiye bir neslin bir an önce yetiştirilmesidir.'' dedi.

İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi (İZÜ) ile İslam ve Küresel İlişkiler Merkezi (CIGA) tarafından düzenlenen Uluslararası İslam Dünyası Sempozyumu, "Küreselleşen dünyada İslam ülkelerinin ekonomik kalkınması" ve "Müslüman toplumlarda kadınların ve gençlerin problemleri'' oturumlarıyla devam ediyor.

- ''İslam ülkeleri, iş birliği yaparsa bölgenin kalkınması çok daha hızlı olur''

"Küreselleşen dünyada İslam ülkelerinin ekonomik kalkınması" konulu oturumda konuşan Bulut, küreselleşen dünyada ekonomik kalkınmanın daha da rekabetçi bir forma büründüğünü ve bu rekabetçi dünyada İslam ülkelerinin başarılı olmak için daha fazla çaba göstermesi gerektiğini söyledi.

İslam dünyasının ekonomik kalkınmasının seyrinin veya performansının diğer ülkelerle karşılaştırıldığında çok daha düşük düzeyde devam ettiğini belirten Bulut, "Ekonomik kalkınma sürecinde teknoloji, para ve hükümet kurumlarının yeterince kullanılmaması, küreselleşen dünyada maalesef İslam dünyasının bu gelişmeyi yakalamamasına ve kaybetmesine neden oldu" dedi.

İslam dünyasının teknoloji ve parayı yerli yerinde kullanmamasının, batı ülkelerine karşı büyük bir dezavantaj sağladığını kaydeden Prof. Dr. Bulut, "Dünyada yeni bir ekonomik sistem oluşuyor. Bu yeni dizayn edilen sisteme, İslam dünyası dezavantajlarla girmek zorunda kaldı. Fakat bunun önemli bir nedeni var o da; Türkiye, İran ve Afganistan dışında, Orta Doğu bölgesinde bulunan tüm işgal edilen tüm İslam ülkeleri, en büyük enerjilerini, bağımsızlıkları için kullanmak zorunda kaldılar. Oyunu anlamak ve görmek zorundayız." diye konuştu.

Bulut, İslam ülkelerinin iş birliği içinde olmasının kalkınmaları açısından önem taşıdığını anlatarak, "İslam dünyasında ciddi bir genç nüfus var. Bu genç nüfusa yeterli düzeyde ekonomi ve teknoloji eğitimi verilirse bu yeni sistemde bu kuşağın çok daha başarılı olacağını ve bu ülkeleri yeni çağın ekonomik sistemine ulaştıracağını düşünüyorum. Müslüman toplumların ekonomik ve teknolojik ilerlemesinin en büyük unsurlarından biri kalifiye bir neslin bir an önce yetiştirilmesidir'' ifadelerini kullandı.

- "Kadınlar ve gençler sistemleri etkileyebilecek güce ulaşmış durumda"

"Müslüman toplumlarda kadınların ve gençlerin problemleri'' konulu oturumda konuşan Indiana Üniversitesi'nden Prof. Dr. Asma Afsaruddin ise "Arap Baharı" sırasında, sistem karşıtı ve sistem savunucusu grupların interneti ve sosyal medyayı çok etkili bir şekilde kullandığını kaydetti.

Afsaruddin, internet ve sosyal medyayı aktif bir şekilde kullanan Arap gençlerinin artık sistemleri değiştirebilecek güce ulaştığına dikkati çekerek, "Küreselleşen dünyada kadınlar ve gençler de artık sistemleri, otoriteleri etkileyebilecek güce ulaşmış durumda. Demokratik haklarını olabildiğince rahat kullanıyorlar." değerlendirmesinde bulundu.

Küreselleşen dünyada kadınların ve gençlerin problemlerinin artık geleneksel motiflere göre değil, çağın ihtiyaçlarına göre şekillenmesi gerektiğini vurgulayan Afsaruddin, Arap dünyasının bu devrimi bir an önce gerçekleştirmesi gerektiğini ifade etti.

Tarih boyunca önemli roller üstlenmiş Müslüman kadınların yeniden sisteme entegre edilmesi gerektiğini belirten Afsaruddin, şunları kaydetti:

"İslam toplumlarında kadınların birtakım geleneksel rolleri var. Anne olmak, eş olmak. Müslüman bir aile oluşturmak gibi. Bu kavramların yanı sıra Müslüman kadınların sisteme katılımı da sağlanmalı. Müslüman kadınlar tarih boyunca birçok roller üstlendiler. Bu konuda bize ilham verecek birçok örnek var. Bu bağlamda Müslüman kadınların eğitimi konusunda bir an önce disiplinler oluşturulması kanaatindeyim. Yüksek öğrenim için burslar sağlanmalı, kadınların bilimsel araştırma yapmaları, bilimsel araştırmalara ulaşmaları sağlanmalı."

- ''Gençlere yönelik dengeli eğitim sistemi oluşturulmalı"

Afsaruddin, kadınların, hükümet, parti ve benzeri yerlerde varlık göstermesinin yanı sıra cami, idari komite ve benzeri örgütlerde aktif görevler alması, toplumsal kararlarda da da söz sahibi olması gerektiğini vurguladı.

Dünya genç nüfusunun dörtte birinin Müslüman ülkelerdeki gençlerden oluştuğuna dikkati çeken Afsaruddin, bu ülkelerin gençlere yönelik dengeli bir eğitim sistemi oluşturması gerektiğini söyledi.

Afsaruddin, eğitim ve istihdam sorunu ile karşı karşıya kalan Müslüman gençlerin doğal olarak farklı politik eğilimlere yöneldiğini ifade etti.

Gençlerin sosyo- ekonomik ihtiyaçları karşılanmadığı için gerek aile içi gerek toplum bazından istikrar bozucu birer birey haline geldiklerini belirten Afsaruddin, çoğu zaman bu gençlerin radikalleştiklerini ve terör örgütlerine katıldıklarını anlattı.

Zengin Müslüman ülkelerin özellikle gelişmemiş yoksul ülkelerdeki gençlerin eğitimi ile ilgili harcamalar yapması gerektiğini önerisinde bulunan Afsaruddin, "Zengin Müslüman ülkeler bu gençlerin radikalleşmesini istemiyorsa onların eğitimi ve istihdamı için gerekli adımları atmalı. Sorun sadece istihdamda değil. Çoğu baskıcı rejimlere sahip olan bu ülkelerde gençlere gerekli olan hoşgörünün sağlanması ve İslami eğitimin verilmesi de çok önemli." diye konuştu.
Kaynak: AA