'Bölge Ülkelerinin İradesi Yeni Barış Sürecine Kapı Aralayabilir'

Uluslararası ilişkiler uzmanları, Suriye konusundaki üçlü mutabakata bölge ülkelerinin desteğinin, Ortadoğu'da yeni bir barış sürecine kapı aralayabileceğini söyledi Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bilgin: 'Suriye'deki iç savaşın sona erdirilmesi ve toprak bütünlüğünün sağlanması konularında sadece mutabakatı imzalayan üç ülke değil tüm bölge ülkeleri tarafından güçlü bir talep ve iradenin ortaya konduğu görülmektedir. Bu durum, Ortadoğu'da daha genel bir 'Ortadoğu Bölgesel Barış Süreci' için de bir kapı aralayabilir, yeni bir 'Sadabat' modeli’ yahut 'Yeni Doğu' projesine kaynaklık teşkil edebilir' Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yalçınkaya: 'Suriye'nin toprak bütünlüğüne ilişkin birlikteliğe daha fazla ülkenin katılım sağlaması gerekiyor' TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsmayıl: 'TürkiyeRusya ilişkilerinde karşılıklı anlayış ve karşılıklı bağımlılık süreci doğru çalışırsa bölgeye gerçekten istikrar gelir'

SEFA ŞAHİN - Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Sıtkı Bilgin, Suriye'deki iç savaşın sona erdirilmesi konusunda sadece mutabakatı imzalayan üç ülke değil tüm bölge ülkelerinin güçlü bir talep ve irade ortaya koyduğunu belirterek 'Bu durum, Ortadoğu'da daha genel bir 'Ortadoğu Bölgesel Barış Süreci' için de bir kapı aralayabilir, yeni bir 'Sadabat' modeli’ yahut 'Yeni Doğu' projesine kaynaklık teşkil edebilir' dedi.

Uluslararası ilişkiler uzmanları, Suriye'de ateşkesin genişletilmesi konusunda Türkiye, Rusya ve İran arasında varılan mutabakata daha fazla ülkenin katılım sağlaması gerektiğine işaret etti. Uzmanlar, bölge ülkelerinin mutabakata verdiği desteğin, yeni bir barış sürecine kapı aralayabileceğine de dikkati çekti.

Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alaeddin Yalçınkaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye ve Rusya ilişkilerini olumsuz etkileyebilecek birçok gelişme yaşandığını hatırlatarak 'Hem Rusya hem de Türkiye, Ukrayna krizi, petrol fiyatları, 15 Temmuz darbe girişimi, uçak krizi, son olarak büyükelçinin öldürülmesi gibi birçok konuda, iki ülke ilişkilerine veya doğrudan bu iki ülkeye yönelik kumpasları gittikçe daha net görebilmektedir. İki ülke ilişkilerinin hedef alındığı netleştikçe ilişkileri güçlendirme yönündeki irade sağlamlaşmakta.' dedi.

Türkiye, Rusya ve İran'ın mutabık kaldığı Suriye Bildirisi'ne işaret eden Yalçınkaya, üç ülkenin de bu deklarasyona her fırsatta sahip çıkması, Suriye'nin toprak bütünlüğüne ilişkin birlikteliğe daha fazla ülkenin katılım sağlaması gerektiğini dile getirdi.

Fırat Kalkanı Harekatı'nın bölge aktörlerinin stratejisini derinden etkilediğini aktaran Yalçınkaya, şöyle devam etti:

'Fırat Kalkanı Harekatı, Şam yönetimi, DEAŞ, PYD, ABD ve diğer koalisyon güçleri gibi birçok aktörün çıkarını, hedefini, stratejisini derinden etkilemektedir. Sorunun sadece PYD-Rusya bağlantıları bulunmamaktadır. Rusya'nın günümüz şartlarında pragmatik, uzlaşmacı, büyük fotoğrafı tahlil edebilen politikaları dikkate alındığında doğrudan Türkiye’yi hedef alan PYD koridorunun ortadan kalkmasına itiraz etmeyeceğini düşünüyorum.'

- 'Bölgesel barış için kapı aralayabilir'

Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Sıtkı Bilgin ise siyasetin çok kutuplu bir sürece evrildiğini, dolayısıyla Türkiye ve Rusya'nın menfaatleri açısından uzun dönemli bir iş birliğinin faydalı olacağını vurguladı.

Bilgin, 5 yıllık kanlı bir iç savaştan sonra bir çözüme varılmasının kolay görünmediğine dikkati çekerek ABD ve Avrupa'nın bu sürecin dışında bırakılması gerçeğinin de unutulmaması gerektiğini ifade etti. Bilgin şunları söyledi:

'Yine de arzu edildiğinde ve karar verildiğinde siyaset ve diplomasinin çözemeyeceği sorun yoktur. Tarih, bunun benzeri pek çok olayın çözüldüğüne şahitlik etmiştir. Suriye'deki iç savaşın sona erdirilmesi ve toprak bütünlüğünün sağlanması konularında sadece mutabakatı imzalayan üç ülke değil tüm bölge ülkeleri tarafından güçlü bir talep ve iradenin ortaya konduğu görülmektedir. Bu durum, antiparantez söylemek gerekirse Ortadoğu'da daha genel bir 'Ortadoğu Bölgesel Barış Süreci' için de bir kapı aralayabilir, yeni bir 'Sadabat' modeli’ yahut 'Yeni Doğu' projesine kaynaklık teşkil edebilir. Tüm bu tarihsel gerçekliği olan projeler, Suriye meselesinde katedilecek mesafeye göre değerlendirme konusu olacaktır.'

Fırat Kalkanı Harekatı'nın, DEAŞ tehdidini ve Türkiye sınırlarında oluşabilecek PKK/PYD koridorunu engellemek için icra edildiğini anımsatan Bilgin, 'Türkiye’yi asıl sıkıntıya sokan ABD ve Batı’nın çifte standartlı politikalarıdır. ABD ve Batı'nın, müttefiği olan Türkiye'nin yanında yer alması gerekirken PKK ve PYD’ye silah dahil her türlü maddi ve siyasi desteği vermesidir.' dedi.

- 'İkili ilişkiler bölgeye istikrar getirir'

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Toğrul İsmayıl da Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkilerin olumlu yönde gelişmesinin bölgeye istikrar getireceğini belirtti.

Türkiye'nin ilişkileri hızlandırmak için özel çaba gösterdiğini ifade eden İsmayıl, 'İkili ilişkilerde karşılıklı anlayış ve karşılıklı bağımlılık süreci doğru çalışırsa bölgeye gerçekten istikrar gelir.' diye konuştu.

Rusya'nın DEAŞ ile ilgili güçlü bir istihbarat bilgisine sahip olmadığını savunan İsmayıl, 'Rusya güçlü istihbarat bilgisine sahip olsaydı Halep savaşı devam ederken Palmira'yı kaybetmezdi. Fırat Kalkanı Harekatı, Suriye'de bir PKK/PYD koridorunu önlemek için yapıldı ama esas sıkıntı Türkiye-ABD ilişkileri, ABD’nin bölgedeki istekleri meselesinden kaynaklanacaktır.' değerlendirmesini yaptı.

Türkiye ile Rusya'nın Suriye'nin toprak bütünlüğünde mutabık olduklarını dile getiren İsmayıl, şunları kaydetti:

'Rusya'nın Suriye’de takip ettiği politika ile İran'ın takip ettiği politikalar çok farklı. Burada 3 devlet de Suriye meselesinde birbirinin ayağına basmamak gibi bir karar almış. Bölge aktörleri, ABD'yi yanına almadan bir meseleyi çözmeye çalışıyor. Bu çok önemli bir duruş.'

Kaynak: AA