Portekiz'de Avrupa'ya Eleştirilerini Sürdürdü

AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, “Avrupa topraklarında gerçekleşen ve Avrupa’yla ortak değerleri hedef alan terörist girişim karşısında maalesef yeterli destek gösterilememiştir. Hatta ırkçı yaklaşımlar ortaya konmuştur” dedi.

Portekiz'de Avrupa'ya Eleştirilerini Sürdürdü
AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Portekiz’in başkenti Lizbon’da bulunan Büyükelçilik binasında basın toplantısı düzenledi.

Bakan Çelik, Portekiz’le uzun yıllardır iyi ilişkilerin bulunduğunu ifade ederek, “Bizimle her zaman iyi ilişkileri oldu. Türkiye’nin de her zaman AB sürecini destekleyen bir ülke. Darbe girişiminin ilk saatlerinde Türkiye’yi destekleyen bir mesaj verdiler. Darbe girişimini kınadılar. Kendi tarihleri açısından bu konularda acı çekmiş bir ülke deneyimleri var” dedi.

Dışişleri Bakanı ile verimli görüşmeler gerçekleştirdiğini kaydeden Bakan Çelik, “Kendilerine darbe girişimi hakkında ve bu darbe girişimi sonrasında aldığımız tedbirler hakkında bilgi verdim. Hem de bundan sonra Türkiye AB ilişkileri açısından nasıl bir değerlendirme yaptığımızla ilgili, nasıl bir perspektif ortaya koyduğumuzla ilgili bilgi verdim. Birincisi şudur. Türkiye’deki darbe girişimi hain bir terör örgütü tarafından, FETÖ tarafından Avrupa topraklarında gerçekleştirilmiştir. Bir Avrupa gücüne, Avrupa demokrasisine karşı gerçekleştirilmiştir. Türkiye AB üyesi değildir ama tarih boyunca bir Avrupa gücü oldu. 100 yıldır da Avrupa demokrasisinde. Birçok özelliğinin yanı sıra bu özelliği de güçlü bir özellik. Dolayısıyla AB ile paylaştığımız ortak değerler arasında insan hakları, hukuk devleti ve demokrasi gibi değerler arasından çok daha güçlü bir destek verilmeliydi Türkiye’ye. Bunu her dönemde ifade ediyoruz” açıklamasını yaptı.

"TÜRKİYE’DE SEÇİLMİŞ HÜKÜMETE SAYGI EN ÜST DÜZEYDEDİR"

Bakan Çelik açıklamalarını şu şekilde sürdürdü:

Avrupa topraklarında gerçekleşen ve Avrupa’yla ortak değerleri hedef alan terörist girişim karşısında maalesef yeterli destek gösterilememiştir. Hatta Türkiye’nin darbe girişimiyle mücadele ettiği dönemlerde Türkiye’yi eleştiren, Türkiye ile müzakerelerin kesilmesinden bahseden bir takım vizyonsuz, ırkçı yaklaşımlar ortaya konmuştur. Geçen gün baktım sayın Cumhurbaşkanımız hakkında otoriter ya da diktatör gibi ifadeler kullanılıyor. Buna tabii siyaset biliminin kavramı açısından çok detaylı cevap verebiliriz. Tarih boyunca bildiğimiz ve günümüzdeki diktatörler de halklarına karşı tankların arkasına saklanırlar. Ama sayın Cumhurbaşkanımız halkıyla beraber tankların önüne çıkmıştır. Savaş uçakların önüne çıkmıştır, helikopterlerin önüne çıkmıştır. Cumhurbaşkanımız yüzde 52 ile seçildi ama kendisinin ‘demokrasiyi koruyalım’ çağrısı üzerinde toplumumuzun yüzde 100’ü hayatını tehlikeye atarak sokaklara dökülmüştür. Bu da şunu gösteriyor. Türkiye’de seçilmiş kurumlara seçilmiş cumhurbaşkanına, seçilmiş hükümete saygı en üst düzeydedir. Türk halkı kendi içinde eleştiriler yapsa bile, siyasi tartışmalar yürütse bile demokratik kurumları korumak konusunda tek ses olarak hareket etmektedir. Bu da bütün Avrupa’ya ya da dünyaya ilham kaynağı olacak şöyle bir şeye işaret ediyor. Türkiye’de birinci sınıf bir demokratik bilinç vardır. Sapık bir dini anlayışa dayalı, askeri diktatörlük kurmak hevesi Türkiye’de demokrasiyi, laik rejimli hukuk devletini rotadan kaldıracaktı. Topyekun Türk halkı bütün renkleriyle, bütün kesimleriyle ve bütün kimlikleriyle sokağa dökülerek olarak buna direndi. Hem sapık bir anlayışa dayalı rejim kurulmasını engelledi hem de askeri diktatörlük kurulmasını engelledi”.

VİZE MUAFİYETİ

Vize muafiyeti konusunda Türkiye’nin indirim beklenmemesi gerektiğine dair açıklamalar yapıldığını hatırlatan Bakan Çelik, “Biz indirim beklemiyoruz ama kimse de bu kriterlere zam yapmasın. Önümüzde şöyle bir tablo var. Biz Avrupa’ya dışarıdan konuşan bir ülke değiliz. Biz bir Avrupa gücüyüz. Avrupa’nın geleceği hakkında kendimizi sorumlu hissediyoruz. Çünkü bu ortak geleceğimiz” ifadelerini kullandı. Bakan Çelik, açıklamasını şu şekilde sürdürdü:

“15 Temmuz girişimi sonrasında Türkiye’de yükselen demokrasi sesi de iyi değerlendirilemedi. Bu da Avrupa’da demokrasiye sahip çıkma konusunda krize neden oldu. Dolayısıyla tüm bunların değerlendirilip yeni bir Avrupa geleceği hakkında, yeni bir Avrupa vizyonu hakkında daha çok konuşmak gerekir. Eğer bu iş bir takım siyasetçilerin AB makamlarında otururken hala kendi iş siyasetlerine dönük mesaj göndermesi ve Türkiye’yi kendi iç siyasetlerine dönük araç yapması şeklinde ilerlerse bu Avrupa’daki o makamları da zaafa düşürür".

Kaynak: İHA