Başbakan Yardımcısı Canikli Açıklaması (1)

'(Moody's kararı sonrası) Makro göstergelerde hiçbir sıkıntı yok. Kısa vadeli hareketlerde de bir olumsuzluk söz konusu değil. Kararı verenlerin, karardan sonra Türkiye ekonomisine yönelik beklentilerinin gerçekleşmemesi üzerine çok büyük bir hayal kırıklığına uğramış olduklarını tahmin ediyorum' 'Büyüme rakamlarımızda son aylarda hedeflerin gerisinde kalmamamızın temel iki nedeni var, iç ve dış talepte düşüş söz konusu. İç talepteki düşüşün önemli ayaklarından bir tanesi de kredi kartları ve tüketici kredilerindeki reel düşüştür'

Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, kredi derecelendirme kuruluşu Moody's'in Türkiye ekonomisine yönelik kararı sonrası makro ekonomik verilerde hiçbir sıkıntı olmadığını, kısa vadeli hareketlerde de olumsuzluk yaşanmadığını belirterek, 'Kararı verenlerin, karardan sonra Türkiye ekonomisine yönelik beklentilerinin gerçekleşmemesi üzerine çok büyük bir hayal kırıklığına uğramış olduklarını tahmin ediyorum.' dedi.

Canikli, NTV'de gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.

Moody's'in kararının ardından diğer kredi derecelendirme kuruluşlarının olumsuz karar almalarının önlenmesi için ne tür tedbirler alınacağının sorulması üzerine Canikli, ekonominin büyütülmesi, risklerin ortadan kaldırılıp azaltılması için sürekli düzenlemeler yaptıklarını, buna yönelik özel bir tedbir alınamayacağını vurguladı. Sürekli teyakkuzda olunması gerektiğinin altını çizen Canikli, ortaya çıkan yeni durumlara yönelik yeni kararlar aldıklarını anlattı.

Hükümetin, önemli bir kısmı yapısal olmak üzere önemli birçok reforma imza attığını anımsatan Canikli, sıkı maliye politikası ve güçlü finansal yapıdan taviz vermeden önemli birçok reformun, genel olarak yapılması gerekenlerin hayata geçirildiğini ifade etti.

Canikli, 'Özel olarak, (şu, şöyle bir karar aldı, şuna yönelik bir adım atalım, tedbir alalım) gibi bir şeyimiz yok. Esasında Moody's'in gerekçesinde Türkiye'nin güçlü ekonomik yapısı, sağlam mali duruşu çok net bir şekilde belirtiliyor, bu söylendikten sonra da nasıl not düşürülüyor onu anlamak da mümkün değil. İşin bir başka çelişkisi, garip tarafı da bu.' değerlendirmesinde bulundu.

Piyasanın Moody's'in kararına verdiği tepkiye ilişkin de Canikli, Türkiye'de ekonomide yabancı oyuncular da dahil olmak üzere piyasanın bu tür kararlara hazır olduğunu söyledi. Canikli, şunları kaydetti:

'Piyasa, Moody's'in muhtemel bir not düşüşünü de yüzde 100 olmasa bile, büyük oranda satın almıştı. O nedenle not düşüşünden sonra hiçbir sıkıntı yaşanmadı. Esasında böyle bir karardan sonra en azından kur seviyesinde, faizlerde bir miktar hareketlenme olabilirdi, borsada aşağı yönlü... Onlardan hiçbiri olmadı. Mevcut durum teyit edilmiş oluyor. Makrolarda hiçbir sıkıntı yok. Kısa vadeli hareketlerde de bir olumsuzluk söz konusu değil. Kararı verenlerin, karardan sonra Türkiye ekonomisine yönelik beklentilerinin gerçekleşmemesi üzerine çok büyük bir hayal kırıklığına uğramış olduklarını tahmin ediyorum. 'Not indiriminden sonra şöyle şöyle sıkıntılı bir tabloyla karşı karşıya kalmışlardı, muhtemeldir ki Türkiye de benzer bir sürece girebilir' diye değerlendirmeler yapılıyordu. Bunlardan hiçbir tanesinin olmayacağını söyledik, söylemlerimiz tamamen ekonomik, hamasi, siyasi değil kesinlikle. Çünkü Türkiye'nin en önemli özelliği güçlü ekonomik yapısını, en zor şartlarda dahi büyümesini sürdürebilmesidir.'

- 'Şoklarla büyümemizi sürdürebiliyoruz'

Başbakan Yardımcısı Canikli, dünyanın herhangi bir ülkesinin Türkiye'nin yaşadıklarının çok daha küçük bir kısmıyla karşı karşı kalması halinde temel makro göstergelerinin bozulacağını ve bunu engelleyemeyeceğini belirterek, 'Ama biz bu şoklarla birlikte büyümemizi sürdürebiliyoruz. Yaşamaya alışmış bir ekonomi, bu anlamda. Sayısız kereler test edildi. Biz bundan daha ağırlarını gördük. 15 Temmuz'un potansiyel, ekonomi üzerindeki tahrip edici etkisi, Moody's'in not düşürmesiyle ortaya çıkması muhtemel olumsuzluklardan çok çok daha ağırdı. Biz orada bile herhangi kalıcı bir tahribat meydana gelmeden aşabilmiş bir ekonomiyiz.' diye konuştu.

Moody's'in kararının ardından Türkiye'den ne kadar bir sermaye çıkışı olabileceğine yönelik soruya karşılık Canikli, bu konunun dünkü Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nda (EKK) gündeme geldiğini bildirdi. Canikli, 'Öyle bir para çıkışı beklemiyoruz.' ifadesini kullandı.

En az iki derecelendirme kuruluşunun 'yatırım yapılabilir' notu olmayan ülkelerde yatırım yapmama veya yatırımlarını belirli bir oranda tutma zorunluluğu şeklindeki iç kural gereği 2 milyar dolarlık çıkış olacağı yönünde açıklamalar yapıldığını anımsatan Canikli, 'Ben öyle bir çıkışın olmayacağını düşünüyorum. Net çıkış olarak söylüyorum, o fonlar kendi mevzuatları çerçevesinde o rakamı çıkarmak durumunda kalsalar bile aynı oranda, daha büyük miktarda gelişlerle telafi edileceğini düşünüyoruz.' açıklamasında bulundu.

Nurettin Canikli, 15 Temmuz'dan sonra ağustosta yaklaşık 900 milyon dolarlık net giriş olduğunu, bu ay da 250-300 milyon dolara yakın net giriş yaşandığını kaydetti. Canikli, 'O kadar büyük çalkantı, tartışmalardan sonra hala net girişler devam ediyor. 15 Temmuz gibi inanılmaz şoktan sonra bile net girişler devam ediyorsa, Moody's'in not düşüşünden sonra çok etkilenme ihtimalinin düşük olduğunu kabul etmemiz gerekiyor.' dedi.

- 'EKK'da OVP'yi ele alacağız'

Canikli, dünkü EKK'da Orta Vadeli Program (OVP) ile 2017 bütçesinin ele alındığını, bugün de Başbakan Binali Yıldırım başkanlığındaki EKK'da OVP'yi değerlendireceklerini bildirdi.

- 'İç ve dış talepte düşüş söz konusu'

Kredi kartında taksit düzenlemesinin Resmi Gazete'de yayımlandığının hatırlatılması üzerine Canikli, 2014 yılı başlarında kredi hacminde ortalama yıllık yüzde 20 nominal büyüme görülmesi nedeniyle daha fazla genişlemesini engellemek için bir dizi tedbirler alındığını hatırlattı. Bu şekilde kredi hacminde nominal artış oranının yüzde 15 bandında kalmasının hedeflendiğini anlatan Canikli, şöyle konuştu:

'Fakat son yıl ve son aylarda çok ciddi reel düşüşler yaşandı. Bırakın yüzde 15'ler gibi bir artışı, 2016'nın Temmuz ayı itibarıyla bireysel kredilerdeki nominal artış yüzde 2,6-2,7 civarında. Bu reel olarak ciddi bir düşüş demektir. Tabii talebi ve büyüme rakamlarını da olumsuz yönde etkiliyor. Yüzde 15'lere kadar nominal artışı normal olarak değerlendirilen kredi hacminin genişlemesi bir tarafa, reel olarak düşüşün söz konusu olduğu tabloyla karşı karşıyayız. Bu, iç talebi de kasıcı, daraltıcı bir etki yaptı. O nedenle büyüme rakamlarını da olumsuz yönde etkilemeye başladı. Olumsuz sonuçların ortadan kaldırılması için tedbir alınması, adım atılması gerekiyordu. Büyüme rakamlarımızdaki son aylarda hedeflerin gerisinde kalmamamızın temel iki nedeni var, iç ve dış talepte düşüş söz konusu. İç talepteki düşüşün önemli ayaklarından bir tanesi de kredi kartları ve tüketici kredilerindeki reel düşüştür.'

İhtiyatlı adım attıklarını, gerekirse yeni bir adım atılabileceğini kaydeden Canikli, kredilerdeki taksit düzenlemesiyle ithalata dayalı tüketimi daraltmayı amaçladıklarını vurguladı.

(Sürecek)
Kaynak: AA