TÜBİTAK Başkanı Ergin Açıklaması

'15 Temmuz'dan sonra bir milletvekili 'TÜBİTAK'tan o kadar personel attınız ki artık işinizi yapamıyorsunuz' dedi, kalbim acıdı. Hayır doğru değil. İşlerin hepsini yapabilecek kapasitemiz var. Biz mutfakta bütün sistemi değiştiriyoruz. Hakem atama işlerini birkaç kişinin etkileyebileceği halden çıkarıp otomasyona tabi tutacağız'

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Başkanı Prof. Dr. Arif Ergin, FETÖ'nün kuruma da zarar verdiğini belirterek, '15 Temmuz'dan sonra bir milletvekili 'TÜBİTAK'tan o kadar personel attınız ki artık işinizi yapamıyorsunuz' dedi, kalbim acıdı. Hayır doğru değil. İşlerin hepsini yapabilecek kapasitemiz var. Biz mutfakta bütün sistemi değiştiriyoruz. Hakem atama işlerini birkaç kişinin etkileyebileceği halden çıkarıp otomasyona tabi tutacağız. ' dedi.

Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Rektörü Prof. Dr. Peyami Battal'ın daveti üzerine Van'a gelen Ergin, YYÜ Teknokent A.Ş'yi ziyaret etti.

Ziyaretin ardından kentte faaliyet yürüten bazı firma temsilcileriyle bir araya gelen Ergin, şirket bünyesinde araştırma yapan firmaların projeleri hakkında bilgi aldı.

Ergin, burada yaptığı açıklamada, teknoparkların ürüne, üretime dönüşümde önemli yerler olduğunu anlattı.

Sadece bununla yetinilmemesi gerektiğini vurgulayan Ergin, fikirlerin ortaya çıkardığı şirketlerin de ürün haline gelmesinin önemine dikkati çekti.

Ergin, bilişimin büyük rağbet gördüğünü dile getirerek, şu değerlendirmelerde bulundu:

'Teknolojik atılımlar ürünler doğuruyor, ürünlerin de satıldığı zaman dünya standardında kilogramı başına ne kadar para ettiği konuşuluyor. Bu noktada sebzede, kilogramı 2-3 doları geçmiyor ama makine satıyorsanız kilogramı 10 ile bin dolar arasında değişiyor. Bilişim bu açıdan büyük rağbet görüyor çünkü mikroçip satmaya başladığınız zaman kilogramı birkaç yüz bin dolar seviyesine atlıyorsunuz. Ondan sonra yazılımlarda kilogram başına fiyat konuşmayı unutuyorsun ama fikri mülkiyet veya şirketi sattığın zaman kilogramla alakası olmayan bir şeyi paraya çevirmiş oluyorsun. Asıl kilogramla ölçülmeyen şeylerin sayısı ülkelerin kalkınması ve refahını artırıyor. Bu zincirin ucunda da şirketlerin alınıp satıldığı bir noktaya gelmenin kaidesi bu şekildeki teknokent şirketleriyle mümkün.'

-'AR-GE'yi artık fonlamak istiyoruz.'

Türkiye'nin sistemsel sorunları olduğunu, tedbir ve açıklar karşısında gerekli önlemlerin alınması gerektiğine dikkati çeken Ergin, bunun da ancak üniversitelerin desteği ve vereceği kaliteli eğitimle mümkün olacağını söyledi.

'Yüksek öğretimi düzeltmedikçe, orada atılım yapmadıkça, diğer büyük hedeflere ulaşmaz, 2023 hedeflerimizi tutturmamız çok zor olur.' diyen Ergin, şunları dile getirdi:

'Yapılabilir ama zor. Yıllarca denedik. Üniversite sanayi iş birliği diye diye bir araya getirdik ama bunlar yağ ile su gibi birbirlerinden ayrışıyor. Bunları bir arada tutacak bir yapı lazım. Orada da yine kamu teşvikleri giriyor. TÜBİTAK'ın da geldiği nokta bu. Su ve yağı birbirine karıştıracak olan mekanizma teknoparklardır. Bir AR-GE projesinin KOSGEB, TÜBİTAK, Kalkınma Ajansı, AB fonlarından destekleyerek belki 100 lira maliyeti olan bir şeyi 150 liralık değere çevirebiliyorsunuz. Yüzde 50 kar marjıyla AR-GE yapmak Türkiye'de mümkündü. Şimdi yavaş yavaş düşüyor, daha da düşecek ama bu AR-GE'den çıkan ürünü satmaya geldiği zaman yüzde 8-10 kar payıyla çalışmak zorunda kalıyorsunuz. Ürünü satmaktansa yeni bir AR-GE yapıp kar edeyim diyebiliyorsunuz. Biz bunu değiştirmek istiyoruz. Ticari hayatta iyi kar getiren, yüksek katma değer oluşturan AR-GE'yi artık fonlamak istiyoruz. Türkiye'de 10 yıl önce AR-GE yapmak bir problemdi. Artık AR-GE yapmakla ilgili Avrupa standardında işler çıkartabiliyoruz. Bu sene ilk defa Ufuk 2020 projelerinden Türkiye koyduğu paranın yüzde 107'sini geri aldı ama yüksek katma değerli ürünlerimiz nerede dediğimiz zaman ortada bir şey göremiyoruz.'

- 'TPK, Meclis'te görüşülecek'

Kilogram başına bedelin ölçüldüğü bir teknoloji dünyasında olduklarını kaydeden Ergin, ancak fikri mülkiyetin bunun dışında tutulduğunu vurguladı.

Bu alanın sonsuz katma değere sahip bir alan olduğuna değinen Ergin, şöyle devam etti:

'Bu konuda da yine yanlış kanaatlerimiz var. Amerika'daki Silikon Vadisi'nden çok bahsedilir. En çok patentin doğduğu yer, en iyi teknolojinin beşiğidir şeklinde ama Silikon Vadisi'nde 387 patentten sadece bir tanesi ticari başarıya ulaşıyor. Evet makaleler lazım ama makale cari açığı kapatmıyor fakat o makalelerden bir kısmından çıkacak teknolojiler, ürünler patente dönüşüyor. O patentlerin de hepsi cari açığı kapatmıyor. Dünyanın en iyi yerinde bile 387 patentten bir tanesi ticari başarıya dönüşüyor. Ne kadar rekabetçi bir ortamda olduğumuzu görüyoruz. Her şey patent demek değil. Meclis açıldığı zaman ilk konuşulacak konulardan bir tanesi Türk Patent Kanunu (TPK) olacak. Daha önce birkaç kanun hükmünde kararname ile yürüttüğümüz fikri mülkiyet hayatımız düzgün bir kanun nizamının içerisine oturmaya başlayacak. Yeter mi? Yetmez. Bunun ardından ceza kanunu, muhakeme kanunu ile desteklenmesi lazım. Türkiye'de bundan sonra fikri hakların uluslararası düzlemde korunacağı zeminin ilk adımı atıldı. Ceza muhakemesine de girecek.'

- 'Biz mutfakta bütün sistemi değiştiriyoruz'

FETÖ'nün TÜBİTAK'a da zarar verdiğini kaydeden Ergin, konuşmasını şöyle sürdürdü:

'TÜBİTAK başkanlığına geldiğimiz zaman destek mekanizmalarını çok iyi tanımıyordum fakat orada şunlar dikkatimizi çekmeye başladı. Verilen desteklerde adaletsizliklerin büyük olduğunu gördük. Orada yine 'Hırsız nereden girmiş değil, hangi kapı, baca açık' felsefesinden yola çıkarak mücadele ettik. Üstü kapalı bir kutu şeklinde yapı, şeffaf olmayan, iç mekanizmaları belli olmayan, hatta şikayet edebileceğiniz ve temize gidebileceğiniz bir mekanizması olmayan bir yapıyla baş etmek zorunda kaldık. Bugün TÜBİTAK halen öyle çünkü 12 ay boyunca destek mekanizmalarındaki hataların ne olduğunu ancak bulduk. Benim niyetim uçağı yere indirmeden havada yakıt ikmali yaparak kesintisiz geçiş yapmaktı. 15 Temmuz'u yaşadıktan sonra bu artık mümkün hale gelmedi. 15 Temmuz'dan sonra bir milletvekili 'TÜBİTAK'tan o kadar personel attınız ki artık işinizi yapamıyorsunuz' dedi, kalbim acıdı. Hayır doğru değil. İşlerin hepsini yapabilecek kapasitemiz var. Biz mutfakta bütün sistemi değiştiriyoruz. Mesela hakem atama işlerini bir kaç kişinin etkileyebileceği halden çıkarıp otomasyona tabi tutacağız.'

TÜBİTAK'ın 62 programı bulunduğunu belirten Ergin, '62'sinin birbiriyle irtibatı yok. O yüzden biz de yeni bir yapılandırma yapalım, TÜBİTAK içerisinde bir sistematiği oturtalım.' dedi.

Ergin, YYÜ'nün yetiştirdiği akademisyenler ile birçok üniversiteyi beslediğine dikkati çekerek, kurumun çok önemli bir potansiyele sahip olduğunu ifade etti.

Rektör Battal da diğer teknokentlerin daha çok bilişim üzerine çalışmalarını sürdürdüğünü ancak YYÜ Teknokent A.Ş'nin farklı alanlarda da çalışmalar yaptığını söyledi.

'YYÜ, teknokent kuruluşu ve şu an yürüyen çalışmaları itibarıyla teknokentin ruhuna uygun bir yer. Bir başka özelliği de uluslararası teknokent haline geldi. İranlı üç firmayı yakın zamanda kazandırarak teknopark halinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz.' ifadesini kullanan Battal, 'Sağlık teknokent' etabını kurma planları olduğunu bildirdi.

Van'da AR-GE ve inovasyonun, buradaki teknokent ile oluşmaya başladığını vurgulayan Battal, 'Amacımız da Van'a, bölgemize ve ülkemize bilimsel ile üretim açısından ciddi katkılar sunmak.' dedi.
Kaynak: AA