Bülent Gedikli Açıklaması 'Helal Olan Tüm Finansal Sistemlerin Merkezi Türkiye Olmalıdır'

Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Bülent Gedikli, küresel ekonomik sistemin, kapitalizmin zulmüne karşı İslami finans küresel sistemin merkezinin Türkiye olması gerektiğini söyledi.

Bülent Gedikli Açıklaması 'Helal Olan Tüm Finansal Sistemlerin Merkezi Türkiye Olmalıdır'
İslami bankacılık ve finans sektörünün küresel ekonominin durgunlaştığı ve Batı ülkelerindeki geleneksel bankacılığın baskı altında olduğu bir dönemde direnç gösterdiğini belirten Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Bülent Gedikli, hatta küresel İslami finans varlıklarının ekonomik durgunluğun başından beri iki kat büyüme sağladığını kaydetti.

Dünyadaki Müslüman nüfusunun 2030 yılına kadar yüzde 30 artması ve en büyük artışların Asya ile Afrika kıtalarında görülmesinin beklendiğinin altını çizen Gedikli, “Müslümanların yüzde 90’ı, tüketim alışkanlıklarını inançlarına göre şekillendiriyor. Bu nedenle İslami finans kuruluşlarının geleceği parlak görünmektedir. Dünyadaki Müslüman ekonomileri, GSYİH olarak 8 trilyon dolardan fazlasını ve kullanılabilir gelir olarak da 4,8 trilyon doları temsil etmektedir. Dünyadaki hızlı büyüyen 25 ekonominin 10’u, Müslümanlar’ın çoğunlukta olduğu ülkelerden oluşmaktadır. Yalnızca ABD’deki Müslümanlar’ın satın alma gücü 200 milyar dolar veya kişi başına 25 bin dolar civarındadır. Ortalama Müslüman nüfus harcaması, ABD’deki Müslüman tüketicilerin harcama seviyesinin dörtte birine bile ulaşsa dünyadaki Müslüman tüketici harcaması 2030 yılına kadar yaklaşık yıllık 10 trilyon dolar olacaktır” dedi.

İslami finansın küresel varlıkların yaklaşık yüzde 1’ini oluşturduğunu ve geleneksel bankacılığa oranla yüzde 50 daha hızlı büyüme gösterdiğinin altını çizen Gedikli, “Londra bildiğiniz üzere uzun yıllar İslami finansın merkez üssü oldu. Ancak son dönem yaşanan Brexit, yani AB’den kopuş süreci ve küresel ekonomik krizden sonra rakipleri giderek artıyor. Dubai, İslami ekonominin küresel başkenti haline gelmeyi hedeflediklerini açıkladı.

Hong Kong, Singapur, Malezya, Manama, Katar ve Riyad İslami finans hizmetleri sektöründen pay almaya çalışan ülkeler arasında. Her türlü şartı göz önüne aldığınızda Türkiye’nin bu saydığım ülkelerden daha avantajlı durumda olduğu aşikar. Jeopolitik konumu, mali sisteminin ve bankacılık sektörünün sağlamlığı, genç ve girişimci nüfusu bunlardan bazıları” diye konuştu.

“Kapitalizmin kaynaklar sınırlıdır, ihtiyaçlar sınırsız” öğretisinin artık tartışılmaya başlanması gerektiğini ve bu tartışmayı yapmanın akademik dünyaya ve Türkiye’ye yakışacağını söyleyen Gedikli, “Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu ülkelerde yaşanan zulümler, sıkıntılar, kargaşalar malumunuz, aynı masaya oturmamamız için ellerinden ne gelirse yapıyorlar. Mazlumların her daim yanında olan tek ülke Türkiye’dir. Bu yüzden küresel ekonomik sistemin, kapitalizmin zulmüne karşı İslami finans küresel sistemin merkezi Türkiye olmalıdır” şeklinde konuştu.

Türkiye’de uygulamaları İslami yasalara göre yapılandırılan katılım bankalarının payının 10 yıl içinde yüzde 2’den yüzde 6’ya çıktığını hatırlatan Gedikli, “Hükümetimiz bu rakamı önümüzdeki 10 yıl içinde yüzde 15’in üzerine çıkarmak istemektedir” dedi.

Türkiye’de İslami finansın teşvik edilmesi, Türkiye’nin Körfez ülkeleri ile ticari ilişkileri geliştirme ve ülkenin yatırımcı tabanını çeşitlendirme planlarının bir parçasını oluşturduğunu kaydeden Gedikli “Türkiye’deki İslami banka varlıkları, 2017 yılına kadar 80 milyar dolar ile 120 milyar dolar arasında bir rakama ulaşabilir. Buradaki düşük tahmin gerçekleşirse toplam bankacılık varlıklarının yüzde 9’una karşılık gelecektir ve bu da 2023 yılına kadar hükümetimizin yüzde 15 hedefine doğru yeterli bir rakam olacaktır. Bu da yaklaşık 200 milyar dolara karşılık gelmektedir. İslami finans sektöründeki oyuncular arasında rekabet artmaktadır. Kredilendirme kararları ve krediye erişimin daha hızlı olması yönündeki müşteri beklentileri yükseldikçe İslami finans sektöründeki oyuncular da risk yatırımının önemini anlayacaklardır. Özellikle ürünlerin geliştirilmesi ve fiyatlandırılması için detaylı risk ve veri analizi yapabilecek kapasiteye gelinmesi gittikçe daha önemli hale gelecektir. İslami finans dünyasının büyüklüğü nedeniyle küresel sistemin hakimi olduğunu düşünenler, hiçbir merkezin tek başına hakim konuma gelmesini beklemiyor. Ancak nüfusunu eğitebilen, öğrenimde düşünce lideri konumuna yerleşebilen ve aynı zamanda küresel standartları yakalayabilen, İslami finansı diğer İslami ekonomilere entegre edebilen bir Türkiye pekala İslami finansın lideri konumuna yerleşebilir. Türkiye’ye uzun zamandır ‘yapamazsınız, edemezsiniz, başaramazsınız’ diyenlerin teker teker özür dilemeye başladığı, siyasi ve stratejik ortaklığımızın ne denli kıymetli olduğunu ve en önemlisi Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinin Türkiye’de vatandaşlarıyla yıkılmaz, sarsılmaz bir sinerji yarattığını itiraf ettiği süreçten geçiyoruz. Yepyeni bir ekonomik seferberlik başlattık. O nedenle bu süreçte Sabahattin Zaim Üniversitesi gibi akademik kurumlarımızın ve vizyon sahibi, aynı zamanda milli olan başta sayın rektörün şahsında Türkiye’nin İslami finans merkezi olması için çalışan tüm akademisyenlere huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Liderimiz Sayın Cumhurbaşkanımız, Türkiye’nin yeni çağ açıcısı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’yi yukarıya taşıyacak, vatandaşının hayat standardını yukarılara taşıyacak her türlü helal projeye sonuna kadar destek olacağının gönül rahatlığıyla garantisini verebilirim. Hepimiz onun kadar bu millete sevdalı olalım ve çalışalım, bir olalım, beraber olalım, milli olalım, hep birlikte Türkiye olalım” açıklamalarında bulundu.
Kaynak: İHA