Türk-Rus İlişkilerinde Yeni Dönem

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin'in gerçekleştirdiği görüşmeyi değerlendiren uzmanlar, iki ülkenin, Türk hava sahasını ihlal eden Rus jetinin düşürülmesinin ardından akamete uğrayan ilişkilerinin hızla eskiye döneceğini belirtiyor Atılım Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Karasar: 'Rusya, Almanya kadar ekonomi açısından vazgeçilmez bir ülkedir. Sadece enerji işbirliği konusunda değil, stratejik anlamda Rusya, Türkiye için önem arz eden ülkelerden biri. Bu yüzden Türkiye ve Rusya’nın ilişkilerinin kötü olması iki taraf için de arzu edilebilir bir şey değildi. İlişkilerin düzeltilmesi için tarihi, dev bir adım atılmıştır.' Prof. Dr. Dedeoğlu: 'TürkiyeRusya ilişkilerinde üç aşamalı bir yol izleniyor, birincisinin ekonomi, vize kolaylıkları, yatırımlar, ticari malların alımı gibi konuları tekrar geliştirerek eski döneme geri dönülüyor' Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Caşın: 'Putin’in ifadelerinde değişim yaşanıyor. İki ülkenin orta vadeli bir program kararı alması, 2017’nin Türkiye Rusya yılı ilan edilmesi bize vize konusunda ilerleme olacağının müjdesini veriyor'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ile gerçekleştirdiği görüşmeyi değerlendiren uzmanlar, iki ülkenin, Türk hava sahasını ihlal eden Rus jetinin düşürülmesinin ardından akamete uğrayan ilişkilerin hızla eskiye döneceğini ifade ediyor.

Uzmanlar, Erdoğan ile Putin'in, Türk hava sahasını ihlal eden Rus uçağının düşürülmesinden sonra ilk defa Rusya'nın St. Petersburg kentinde yaptığı görüşmede, iki ülke arasında başta Türk Akımı projesi, Akkuyu Nükleer Santrali, turizm, Türk inşaat firmalarına uygulanan yaptırımların kaldırılması, Suriye konusunu ele aldığını, iki liderin, başta ekonomik ilişkiler olmak üzere, siyasi ve askeri alanda işbirliğinde kararlılık gösterdiğini kaydederek, bunun duraklayan ikili ilişkilerin hızla toparlanmasını sağlayacağı vurguluyor.

AA muhabirine konuşan Atılım Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Ali Karasar, Türkiye’nin iki önemli ticari ortağının Almanya ve Rusya olduğunu hatırlatarak, “Rusya, Almanya kadar ekonomi açısından vazgeçilmez bir ülkedir. Sadece enerji işbirliği konusunda değil, stratejik anlamda Rusya, Türkiye için önem arz eden ülkelerden biri. Bu yüzden Türkiye ve Rusya’nın ilişkilerinin kötü olması iki taraf için de arzu edilebilir bir şey değildi. İlişkilerin düzeltilmesi için tarihi, dev bir adım atılmıştır.” dedi.

Türkiye–Rusya ilişkilerinin zaman zaman kriz dönemleri yaşasa da işbirliği içerisinde olduğunu belirten Karasar, bugünkü zirvenin bu işbirliğinin örneklerinden biri olduğunu vurguladı.

Prof. Dr. Karasar, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Ama tabii, Türkiye ve Rusya arasında problemler de yok değildi. En başta Suriye üzerindeki görüş farklılıkları zaman içerisinde giderilecek. Bölgesel politikalarda görüş farklılıkları vardır, önemli olan bugünkü Türk dış politikasının başarısıdır. Farklılıklara rağmen yakın işbirliği tesis edebilmektir. Bence bugün başarılan da budur.'

Karasar, bu zirvenin, Türkiye’nin ABD veya NATO’yu dengeleme çabası olarak değerlendirilmemesi gerektiğini, Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkilerin daha derin bir tarihsel sürece dayandığını kaydetti.

- Hassasiyetlere saygı

Eski Avrupa Birliği Bakanı Prof. Dr. Beril Dedeoğlu ise Türkiye-Rusya ilişkilerinde üç aşamalı bir yol izlendiğinin altını çizerek, birincisinin ekonomi, vize kolaylıkları, yatırımlar, ticari malların alımı gibi konuları tekrar geliştirerek eski döneme geri dönme olduğunu belirtti. İkinci adımın, bunun daha da geliştirilmesi olduğunu vurgulayan Dedeoğlu, geliştirmeden kastın sektör çeşitlenmesi yaratılmasıyla ilgili olduğunu ifade etti.

Dedeoğlu, birden çok alanda, Rus şirketleriyle Türk şirketlerinin işbirliğini arttıracağını söyledi. Üçüncü aşamanın ise ikincisiyle eş zamanlı olan stratejik konular olduğunu vurgulayan Dedeoğlu, Türk akımı projesinde işbirliğine yönelik 'Dolayısıyla bu stratejik işbirliğinde de Avrupa’nın tutumu karşısında bir birleşme gibi gözüküyor. Akkuyu konusunda da Türkiye, Rusya ile enerji konusunda tüm yumurtaları aynı sepete koyma eğiliminde değil. Yani Akkuyu’da Ruslarla işbirliği yaparsa başka yerde başkalarıyla işbirliği yapacaktır.' diye konuştu.

Söz konusu sürecin Rusya-Türkiye bloklaşması şeklinde değil de daha çok Suriye’de birlikte davranma şeklinde yorumlanabileceğini ifade eden Dedeoğlu, 'Birlikte davranmadan kastettiğim şu: Türkiye’nin hassasiyetlerine Rusya, Rusya’nın hassasiyetlerine de Türkiye saygı gösterecek. Suriye’nin yeniden yapılanması sürecinde de 'başka oyuncuların' müdahil olmaması konusunda uzlaşmaya varıldığı görülüyor' şeklinde konuştu.

- 'Hızlı normalleşme sürecinin olumlu yansımaları var'

Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın da 'Putin’in ifadelerinde değişim yaşanıyor. İki ülkenin orta vadeli bir program kararı alması, 2017’nin Türkiye-Rusya yılı ilan edilmesi bize vize konusunda ilerleme olacağının müjdesini veriyor' dedi.

Prof. Dr. Caşın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya’ya gitmeden 'Yeniden bir doğuş, yeni bir sayfanın açılması' sözünü hatırlatarak, Erdoğan’ın Rusya’ya yönelik gerek bölge için gerekse Suriye konusunda olumlu açıklamaları olduğunu vurguladı.

Suriye, ekonomik ilişkiler ve sürecin devamında savunma sanayinin yer almasının çok önemli konular olduğunu belirten Caşın, Türkiye'nin Kasım 2015’te Rus jetinin düşürülmesinden şu ana kadar çok hızlı bir normalleşme sürecini yaşadığını bunun da ikili ilişkilerde çok çeşitli olumlu yansımaları olduğunu kaydetti.

Prof. Dr. Caşın Ankara Moskova arasında Rus jetinin düşürülmesinden sonra gerçekleştirilen diplomatik başarının, darbe sonrası Kremlin’in Ankara’ya hızla yaptığı olumlu açıklamaların, ikili ilişkilerin, uzun süre yaşanan duraklamadan sonra ikili görüşmeyi çok önemli kıldığını ve görüşmenin de

çok kapsamlı olduğunu söyledi.

'Baktığımızda ilk yurt dışı ziyareti olup, çok kapsamlıdır. İki taraf da kararlı bir irade ortaya koymuştur. İki ülke kamuoyu da bu kararlılığı önemli ölçüde desteklemiştir.' diyen Caşın, Akkuyu Nükleer Santrali'nde mutabakat sağlanmasının, Türk Akımı projesine hız verilmesinin çok önemli olduğunu ifade etti.

Caşın, 'Sayın Putin’in ifadelerinde değişim yaşanıyor. İki ülkenin orta vadeli bir program kararı alması, 2017’nin Türkiye-Rusya yılı ilan edilmesi vize konusunda bir takım kolaylıklar getirileceğinin müjdesini veriyor.' diyerek, iki ülke arasındaki ticaret hacminin 100 milyar dolar olarak belirlenmesinin hedefin çok iyi planlandığını gösterdiğini vurguladı.

- 'Hem ABD hem de AB’ye çok ciddi mesajlar verildi'

Prof. Dr. Caşın, Erdoğan'ın, Rusya'ya savunma sanayinde işbirliği önerisiyle Moskova yönetiminden S-400 füzeleri ve ileri hava teknolojilerine sahip uçaklar alabileceğini düşündüğünü söyledi. Caşın, Erdoğan’ın ''Batılı müttefiklerimizin bize vermediği silahları başka yerlerden temin edeceğiz'' ifadesinin kendi tespitini doğruladığını savundu.

Görüşmede MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Rus askeri yetkililerinin de bulunmasının Rusya'nın Suriye konusunda işbirliğine sıcak baktığına işaret eden Caşın, 'Türkiye’nin ekonomik, askeri ve siyasi açıdan çok büyük kazançlarla bu masadan kalktığını söyleyebiliriz.' diye konuştu.

Prof. Dr. Caşın, 'Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından duruma hakim olduğunu görüyoruz. Bu görüşmede Türkiye, uluslararası ilişkiler açısından Rusya Devlet Başkanı Putin’in de öngördüğü çok kutuplu bir sürece doğru yakınlaşmıştır. Burada hem ABD hem de AB’ye çok ciddi mesajlar verilmiştir.' şeklinde konuştu.

Kaynak: AA