Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın Açıklaması (1)

'(Fırat Kalkanı Harekatı) Operasyonun öncelikli amacı sınır güvenliğimizin sağlanması ve buradaki terör unsurlarının bütünüyle temizlenmesidir. Zaman zaman özellikle Amerikalı yetkililerden, Türkiye ile PYD ve YPG terör örgütünü adeta aynı kefeye koyan, onları eşitleyen açıklamalar duyuyoruz. Bunlar kabul edilemez' 'Bunu, Suriye Kürtlerine karşı yapılan bir harekat gibi, Kürtlerin kazanımlarını engellemeye yönelik bir operasyon gibi yansıtma girişimlerini şiddetle kınıyoruz. Böyle bir şey söz konusu değildir. Türkiye'nin Suriye Kürtleri ile bir sorunu yoktur. Türkiye'nin Türkiye'deki Kürtlerle, Irak'taki Kürtlerle, İran'daki Kürtlerle, dolayısıyla bölgedeki ve dünyadaki hiçbir Kürt vatandaşımızla ya da bölge insanı ile bir sorunu yoktur. Bizim bir PKK sorunumuz vardır, bizim bir terör örgütleri sorunumuz vardır' '(Çin'de yapılacak G20 Zirvesi) Cumhurbaşkanımızın yoğun ikili görüşme trafiği olacak. Bugün itibarıyla kesinleşmiş olanları sizinle paylaşmak istiyorum. Programlar devam ediyor, muhtemelen bu sayı bir hayli artacak. Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı ile, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı ile, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı ile, Japonya Başbakanı ve AB başkanları ile görüşmeleri olacak, BM Genel Sekreterini kabul edecek. Ayrıca, Fransa Cumhurbaşkanı, Almanya Şansölyesi ve İtalyan Başbakanıyla da dörtlü toplantı planlanıyor'

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Fırat Kalkanı Harekatı'na ilişkin, 'Operasyonun öncelikli amacı sınır güvenliğimizin sağlanması ve buradaki terör unsurlarının bütünüyle temizlenmesidir. Zaman zaman özellikle Amerikalı yetkililerden, Türkiye ile PYD ve YPG terör örgütünü adeta aynı kefeye koyan onları eşitleyen açıklamalar duyuyoruz. Bunlar kabul edilemez.' dedi.

Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlediği basın toplantısında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

15 Temmuz'un karanlık bir gece olarak başladığını ancak demokrasi tarihine büyük bir başarı olarak geçtiğini ve yaraların hızla sarıldığını anlatan Kalın, Türkiye'nin 15 Temmuz darbe girişimi öncesine göre çok daha güçlü ve birlik ve beraberlik içinde olduğunu vurguladı.

Bu sürecin Türkiye'nin siyasetiyle, ekonomisiyle, toplumuyla ne kadar sağlam bir bünyeye sahip olduğunu bir kez daha ortaya koyduğuna işaret eden Kalın, 'Bir başka bir ülkede böyle bir darbe girişimi olsaydı, bu kadar kanlı hadiseler yaşansaydı devlet çöker, devlet kurumları işlemez hale gelir, ekonomi çöker, toplum bölünür ve siyaset, siyaset üretemez hale gelirdi. Çok ciddi güvenlik zaafları ortaya çıkardı. Fakat hamdolsun bunların hiçbirisi yaşanmadı.' dedi.

Kalın, FETÖ'cü terör örgütünün Türkiye'yi bölme, zaafa uğratma planının da böylelikle boşa çıkmış olduğunu bildirdi. Kalın, 15 Temmuz kanlı darbe girişiminin bastırılmasından sadece 6 hafta sonra da Türkiye'nin Fırat Kalkanı Harekatı'nı başlattığını, Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün açılışının yapıldığını dile getirdi. Kalın, bu iki konunun bile diğerlerinin yanında Türkiye'nin siyasi, ekonomik ve toplumsal bünyesinin ne kadar sağlam olduğunu bir kez daha ortaya koyduğunu belirtti.

Dün kutlanan 30 Ağustos Zafer Bayramı'nın ana ruhunun, 1922'de 'ya istiklal ya izmihlal' diyen bu milletin aynı ruhu bugün de yaşattığını gördüklerini ve bundan memnuniyet duyduklarını ifade eden Kalın, şöyle devam etti:

'Tabii gönül isterdi ki Batı'daki dostlarımız da bu ruhu, bu gerçeği net bir şekilde görüp Türkiye’nin bu gerçeğini tam manasıyla kavrayabilselerdi. Bugün itibarıyla tekrar ifade ediyorum. Hala özellikle Avrupa'dan devlet başkanı düzeyinde ülkemize bir ziyaret yapılmamış olması hakikaten kabul edilebilir bir durum değildir. Şüphesiz açıklamalar ve telefon görüşmeleri yapılmıştır. Bunları takdirle karşılıyoruz. Ancak böylesine menfur kanlı darbe girişiminden sonra gelip bu topraklarda bu darbeyi adeta çıplak elleriyle durduran bu aziz milletin yanında olduğunu ifade etmek herhalde devlet başkanları için, Avrupalılar için çok zor bir şey değildir.'

Çeşitli düzeyde ziyaretler yapıldığını dile getiren Kalın, bu ziyaretlerde bizzat saldırıların yapıldığı yerlere gidilerek olayın vahametini daha iyi bizzat yerinde müşahede etme imkanının bulunduğuna değindi. Kalın, 'Ama bütün bunlara rağmen hamdolsun Türkiye bugün eskisine göre çok daha güçlü, bir anlamda 7 Ağustos Yeni Kapı ruhuyla ayakta dimdik durmaktadır.' dedi.

- 'FETÖ örgütü ile mücadele kararlı ve kapsamlı bir şekilde yürütülüyor'

Kalın, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra darbeciler ve FETÖ örgütü ile ilgili olarak mücadelenin kararlı ve kapsamlı bir şekilde yürütüldüğünü belirterek, 'Hukukun üstünlüğü, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkeleri çerçevesinde de bu süreç hiç bir taviz vermeden kararlı bir şekilde yürütülecektir. Ta ki devlette bu hukukun üstünlüğü, liyakat, şeffaflık, hesap verebilirlik ilkeleri net şekilde tesis edilene kadar.' ifadesini kullandı.

Kalın, FETÖ'nün yıllarca, bu ilkeleri istismar ederek, bu ilkeleri kendi lehine kullanarak adeta devleti ele geçirmeye çalıştığını ancak millet ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dirayetli liderliği sayesinde bu planların boşa çıktığına dikkati çekti. Kalın, 'Şimdi yapılan da olayın vahametiyle ve şiddetiyle mütenasip bir biçimde, bu pisliğin artık temizlenmesi ve devletin yeniden yapılandırılması ve bu tür hadiselerin, sızmadır, darbedir, paralel yapılanmadır gibi hadiselerin tekrar yaşanmaması için gerekli adımların atılmasıdır.' değerlendirmesinde bulundu.

- G20 Zirvesi

İbrahim Kalın, bu pazar başlamak üzere Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Çin'de yapılacak olan G-20 toplantısına katılacağını belirtti.

Küresel ekonomik gelişmeler, kapsayıcılık, geçen yıl Antalya'da yapılan G20 bağlamında ele alınan konuların yine G20 liderler zirvesinde etraflı bir şekilde ele alınacağını aktaran Kalın, G20'nin ekonomi gündeminin yanı sıra önemli bir de siyasi gündeminin bulunduğunu bildirdi.

Kalın, şöyle dedi:

'Dolayısıyla bizim geçen sene özellikle terör, terörle mücadele, mülteciler sorunu gibi konularda gündeme getirdiğimiz konuları da biz yine Sayın Cumhurbaşkanımızın sunumlarında, müdahalelerinde gündeme getireceğiz. Tabii ki bu vesileyle gerek zirvede, gerekse ikili görüşmelerinde Sayın Cumhurbaşkanımız, 15 Temmuz darbe girişimini ve FETÖ ile mücadeleyi de anlatma fırsatı bulacak.

Cumhurbaşkanımızın aynı zamanda yoğun bir ikili görüşme trafiği olacak. Bugün itibarıyla kesinleşmiş olanları sizinle paylaşmak istiyorum. Programlar devam ediyor, muhtemelen bu sayı bir hayli artacak. Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı ile, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı ile, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı ile, Japonya Başbakanı ve AB başkanları ile görüşmeleri olacak, BM Genel Sekreterini kabul edecek. Ayrıca, Fransa Cumhurbaşkanı, Almanya Şansölyesi ve İtalyan Başbakanıyla da dörtlü toplantı planlanıyor.'

Kalın, programın elverdiği ölçüde ikili görüşmelerin de yapılacağını ve bu vesileyle hem G20 gündemini hem de 15 Temmuz sonrası Türkiye'de yaşanan gelişmeleri, FETÖ terör örgütünü ve bölgedeki diğer konuları, Suriye'deki gelişmeler de dahil olmak üzere ele alma imkanlarının olacağını vurguladı.

Rusya ile ilişkilerin normalleşmesi süreci ile ilgili önemli adımların atılmaya devam ettiğine değinen Kalın, G20'de yapılacak görüşmede de bunun detaylarını ele almaya devam edeceklerini bildirdi.

9 Ağustos'ta St. Petersburg ziyareti sırasında alınan kararların hayata geçirilmeye başladığını belirten Kalın, özellikle turizm sektörünü ilgilendiren charter seferlerinin başlaması konusunda da Rus hükümetinin verdiği kararın 3 Eylül itibarıyla uygulanmaya başlayacağını, bundan da memnuniyet duyduklarını ifade etti. Kalın, ithalat, ihracat, taşımacılık, enerji, alt yapı yatırımları ve diğer konularla ilgili adımların da atılmaya devam edeceğine dikkati çekti.

Fırat Kalkanı Harekatı'na ilişkin de açıklamalarda bulunan Kalın, darbe girişiminden 6 hafta sonra Türk Silahlı Kuvvetlerinin sınır güvenliğini sağlamak, Suriye'de bölgede yaşayan vatandaşların can ve mal güvenliğini sağlamak ve bölgedeki bütün terörist unsurları temizlemek için Fırat Kalkanı Operasyonu'nu başlattığını ve şu ana kadar da operasyonun başarılı bir şekilde yürütüldüğünü belirtti.

Kalın, 'Daha önce de ifade edildiği gibi operasyonun amacı, öncelikle DAİŞ'le ve diğer YPG dahil diğer terör unsurlarıyla mücadele, sınır güvenliğimizin sağlanarak bütün terörist unsurlardan sınırlarımızın temizlenmesidir. Bu bağlamda, Türkiye hem uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını kullanmaktadır hem de DAİŞ'le Mücadele Uluslararası Koalisyonu ile beraber hareket ederek bu operasyonu gerçekleştirmektedir.' diye konuştu.

-'Aynı kefeye koyan, onları eşitleyen açıklamalar duyuyoruz'

Kalın, operasyonla ilgili çeşitli spekülasyonların da zaman zaman yapıldığına işaret ederek, şu görüşlere yer verdi:

'Operasyonun öncelikli amacı sınır güvenliğimizin sağlanması ve buradaki terör unsurlarının bütünüyle temizlenmesidir. Zaman zaman özellikle Amerikalı yetkililerden, Türkiye ile PYD ve YPG terör örgütünü adeta aynı kefeye koyan, onları eşitleyen açıklamalar duyuyoruz. Bunlar kabul edilemez.

Türkiye, egemen bir ülkedir, bir NATO müttefikidir, bölgenin en güçlü aktörlerinden birisidir. Türkiye'yle böyle bir örgütü adeta eşitler mahiyette değerlendirmeler yapılmasını elbette kabul etmiyoruz. Baştan beri Fırat Kalkanı Operasyonu ile ilgili bizim açıklamalarımız bellidir. Bu konuda, hem koalisyonla hem ABD ile hem Rusya Federasyonu ile gerekli koordinasyon ve bilgilendirmeler zamanında yapılmıştır.'

-'Şiddetle kınıyoruz'

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, zaman zaman ters yönde açıklamaların yapılıp birtakım şüphelerin izhar edilmeye çalışıldığına dikkati çekti.

Kalın, şunları kaydetti:

'Bu konuyu da burada bu vesileyle tavzih etmek istedim. Zaman zaman terör örgütünün propagandasının da ana akım siyasi söylemlerde yer bulduğunu görüyoruz. Bundan duyduğumuz rahatsızlığı da bu vesileyle ifade etmek isterim. Fırat Kalkanı Operasyonu Cerablus'un ve güneyinin temizlenmesi tamamen oradaki DAİŞ ve diğer terör örgütlerine karşı yürütülen bir operasyondur. Bunu, Suriye Kürtlerine karşı yapılan bir harekat gibi, Kürtlerin kazanımlarını engellemeye yönelik bir operasyon gibi yansıtma girişimlerini şiddetle kınıyoruz. Böyle bir şey söz konusu değildir.

Türkiye'nin Suriye Kürtleri ile bir sorunu yoktur. Türkiye'nin Türkiye'deki Kürtlerle, Irak'taki Kürtlerle, İran'daki Kürtlerle, dolayısıyla bölgedeki ve dünyadaki hiç bir Kürt vatandaşımızla ya da bölge insanı ile bir sorunu yoktur.

Bizim bir PKK sorunumuz vardır, bizim bir terör örgütleri sorunumuz vardır. Daha Suriye Kürtlerini adını kimse ağzına almazken, Sayın Cumhurbaşkanımız, 2008, 2009, 2010 yıllarında Esed rejimine Kürtlerin kimlik haklarının tanınması, onlara kimlik verilmesi, nüfus cüzdanı verilmesiyle ilgili konuları gündeme getirmiş, bölgeye yatırım yapılması gerektiğini tavsiye etmiş idi. Daha bu Arap Baharı ve Suriye Savaşı başlamadan önce. Yine Kobani olayları sırasında 200 bine yakın Kobaniliyi ki bunların çoğunluğunu Kürtler oluşturuyor, bir hafta içerisinde çok hızlı bir operasyonla ve hiçbir ayırım yapmadan Türkiye topraklarına alan da Türkiye Cumhuriyeti'dir. Dolayısıyla burada bunu böyle bir Kürtlere karşı harekat gibi yansıtmaya çalışmak sadece ve sadece terör örgütünün propagandasına alet olmaktır. Bu konuyu açık bir şekilde ifade etmek isterim.'

(Sürecek)
Kaynak: AA