Türkiye'nin Deprem Hazırlığı

Muhtemel bir deprem veya doğal afetlere karşı ülkemizin halen ulaştığı hazırlık seviyesi ve yapılması gereken çalışmalara değinen İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Müdürü ve Arama Kurtarma Derneği (AKUT) gönüllüsü Yrd. Doç. Dr. Fahri Erenel konuyla ilgili özel açıklamalar yaptı.

Türkiye'nin Deprem Hazırlığı
Binlerce kişinin hayatını kaybettiği 17 Ağustos 1997 sabahının üzerinden tam 17 yıl geçti. Yaşanan can kayıplarının ardından yıllar geçmesine rağmen hafızalardan silinmeyen anlar ile birlikte Türkiye, beklenen İstanbul depremi için de çalışmalarına ve önlemler almaya devam ediyor.

“Bizler sadece gönüllük esası ile çalışıyoruz”

Türkiye’nin arama kurtarma çalışmalarının önemini 17 Ağustos 1999 depremi ile anladığını, gönüllüsü olduğu Arama Kurtarma Derneği’nin (AKUT) 200’den fazla insanın hayatını kurtardığı bu deprem öncesinde fazla tanınmadığını, deprem sırasında az sayıda ancak eğitimli gönüllüleri ile yaptıkları başarılı çalışmalar ile halkımızın güvenini kazandığını belirten Yrd. Doç. Dr. Fahri Erenel, Nasuh Mahruki liderliğinde çalışmalarını sürdüren AKUT’un tamamen gönüllük esasına dayanan bir sivil toplum örgütü olduğunu vurguladı.

Yrd. Doç. Dr. Fahri Erenel şunları kaydetti:

“Kamuoyunun Marmara depremi öncesine kadar AKUT gibi sivil toplum örgütlerine çok önem verdiği söylenemezdi. Fakat o yıl ülkemizin üstüne karabasan gibi çöken, maddi ve manevi çok kayıplar verdiğimiz 17 Ağustos Depremi’nde AKUT, gerçekleştirdiği eğitime dayalı arama kurtarma çalışmaları ile Türkiye’de bu alanda bir paradigma değişikliğine neden olmuştur. Bu deprem ile birlikte Devletimizin ve halkımızın konuya verdiği önem artmış, çalışmalar hız kazanmaya başlamıştır. AKUT Arama Kurtarma Derneği, genel merkezi İstanbul olmak üzere tam 36 il ve ilçede değişik büyüklükteki ekipleri ile faaliyet göstermeye devam ediyor. Vatanını ve insanı seven 3500 üzerinde gönüllüsü bulunuyor. AKUT olarak gönüllülerimiz ile birlikte büyükten küçüğe herkese başta deprem olmak üzere doğal afetlere yönelik olarak eğitimler veriyoruz. Bu eğitimlere aralıksız ve sürekli olarak devam etmekteyiz. Özellikle genç arkadaşlarımızın bu konulara duyarlılıkları çok fazla. Ülkemiz ve insanlarımız için gereken bütün fedakârlığı her yaştaki gönüllülerimizle, zaman ve mekan kavramı gözetmeksizin yapmaya çalışıyoruz. Genel Başkanımız Nasuh Mahruki’nin AKUT çalışmalarını anlattığı kitabına verdiği isim gibi ‘Vatanımızı laf ile değil yaptığımız eylemler ile sevdiğimizi gösteriyoruz. Biz de o yüzden vatan ve insan sevgisini ön plana alıyoruz. Sadece insan hayatı değil tabi ki. Daha dün 3 gönüllü arkadaşımız geçim kaynağını 12 keçiden sağlayan vatandaşımızın keçilerini büyük bir özveri ile sıkıştıkları ve inemedikleri dağdan kurtardılar. Gece - gündüz, tatil demeden herhangi bir mesaj geldiğinde olay yerine kimler yakınsa hemen kalkıp gidiyoruz. Hepimizin çantası ve malzemesi hazırdır zaten. Uygun olan herkes işini gücünü, tatilini bırakıp görev koşuyor. Hatta çoğunlukla kendi araçlarımızla ve kendi imkânlarımızla gidiyoruz. AKUT’tda herkesin bir görev ve sorumluluğu vardır. Tabi gönüllük bu işin esası ama bizim için eğitim olmazsa olmaz bir faktördür."

“Devletten hiçbir destek alamıyoruz”

Türkiye’de AKUT ve benzeri sivil toplum kuruluşlarının özellikle devletten maddi destek alamamasının ortak bir problem olduğunu söyleyen Erenel, en azından belirlenecek bazı kriterleri yerine getirmiş olan sivil toplum kuruluşlarının devlet tarafından kesinlikle desteklenmesi gerektiğinin de altını çizdi. Erenel, “AKUT tamamen gönüllük esasına dayalı bir kuruluş olduğu için kendisine ait sabit bir geliri yok. Sadece vatandaşlarımızın attıkları SMS (AKUT yaz 2930’a gönder) ve yaptığımız işin ülkemiz ve insanlarımız için ne kadar önemli olduğunun farkında olan kişi, kurum ve kuruluşların destekleri ile çalışmalarımızı sürdürüyoruz.. Bu yüzden vatandaşlarımızın atacak olduğu her SMS bizler için çok önemli ve değerli. Ülkemiz her çeşit doğal afete maruz kalmış ve kalma olasılığı kuvvetli bir ülke. Devletimiz, AFAD ile çok güzel çalışmalar yapıyor. Fakat olası büyük bir afette AFAD’ın tek başına her şeye yetişebilmesi mümkün değil. Bu yüzden biz ve bizim gibi sivil toplum kuruluşlarına da destek verilmesi gerekiyor. Türkiye’de sivil toplum kuruluşları çok uzun ömürlü olamıyor ama biz hiçbir destek görmeden tamamen gönüllük esası ile bugün 20. yılımızı kutluyoruz. Daha nice 20 yıllara ulaşabilmesi için, daha etkin çalışmalar yapabilmek için desteğe ihtiyacımız var. Devlette çalışan gönüllü arkadaşlarımız AKUT’taki işlerini yapabilmek için ya rapor almak ya da yıllık izninden kullanmak zorunda. Sonuçta bizler de vatandaşlarımız için çalışıyoruz. Yurt dışında sivil toplum kuruluşlarında çalışan insanları devlet bu konuda destekliyor” şeklinde konuştu.

Olası bir depreme ne kadar hazırlıklıyız?

Bunların yanı sıra olası bir deprem karşısında şu anki çalışmaları ve eksikleri değerlendiren Yrd. Doç. Dr. Fahri Erenel, “Maalesef ki çok da hazır değiliz. Biz her yıl farklı bir tema ile faaliyetlerimizi yürütüyoruz. Bu yıl ki temamız da, ‘O günü AKUT kurtardı, yarını sen kurtar!’. Bence çok önemli bir konu bu, yarın olası bir depreme karşı toplum olarak ne kadar hazırlıklıyız? Bakın biz AKUT olarak bugüne kadar 2300 kişiyi hayata döndürmüş bir kurumuz ve bunların hepsini vermiş olduğumuz eğitimler doğrultusunda yapıyoruz. Çünkü yılda ortalama 100 bine yakın insana, depreme ve doğal afetlere yönelik temel eğitim ve bilinçlendirme konularında eğitimler veriyoruz. Eğitimlere çok önem vermeliyiz ve bu eğitimlerimizi ciddi bir şekilde uygulamalı ve her an her yerde olabilecek şekilde tatbikatlarla çalışmalarımızı güçlendirmeliyiz. Özellikle müdahale aşamasında yapacaklarımız konusunda tam hazırlıklı değiliz. Çok ciddi eksikliklerimiz var. İstanbul’u temel aldığımız zaman yapılması gereken çok çalışma var. Mahalle afet gönüllüleri adı verilen yasaya göre kurulması zorunlu olan, ancak az sayıda kuruluşu gerçekleştirilmiş olan bu tür yapıları arttırmalıyız. Halkımız bu tür örgütlerde yer almalıdır. 17 Ağustos Depremi’nden sonra belirlenen toplanma alanlarına bakıyorsunuz büyük kısmına yapılar yapılmış veya başka amaçlar için tahsis edilmiş. Evet, kamu kuruluşlarının, okulların vb. yapıların dönüşümlerinde ciddi ilerlemeler var ama vatandaşlarımızı bilinçlendirme konusunda kamu kuruluşlarının iyi bir hazırlığa ihtiyacı var. Yapılması gerekenlerin hepsi biliniyor yani teoride varız ama uygulamada aynı hazırlık seviyesinde değiliz.. Biz yapacağımız eğitimleri, tatbikatları gerçekten ciddiye alıp düzenlemeliyiz ki herkes o anda neler yapılabileceğini öğrenmiş olsun. Olası bir depremde sırf Beşiktaş ve Şişli bölgelerindeki hafriyatın kaldırılması günler sürecek. Buna ne ölçüde hazırlıklıyız? Oralara ambulanslar girebilecek mi? Oralar için motosiklet ve bisikletlerin kullanılması dahil acil ilk yardım modelleri geliştirilmelidir. Yani kalıcı çözümler üzerinde biraz kafa yormalıyız ve bunun üzerinden hareket etmeliyiz” ifadelerini kullandı.

“Acımız dindikçe duyarlılığımız azalıyor”

“Maalesef toplum olarak acımız dinmeye başladıkça duyarlılığımız da bir o kadar azalıyor" diyen Erenel, “Bir olay ya da afet olduğunda bizim gibi kuruluşlara destekler yağar yardımlar çoğalır ama üzerinden biraz zaman geçtiği zaman hemen bu yardım ve destekler de azalmaya başlar. Olay sadece destek ya da yardımlar da değil. Deprem gecesi bize yardım etmek isteyen vatandaşlarımız bize de görev verin diye geldikleri zaman, gerekli eğitimi almadan kimseyi alanlara göndermiyoruz. O yüzden bu tür kuruluşlarla daha önceden irtibat halinde olunması ve eğitimlerin alınması gerekiyor. Aksi takdirde siz de olay yerinde ne yapacağınızı bilinçli olarak bilemezsiniz. Çünkü gerçekten çok zor şartlar altında çalışıyoruz. Bu yüzden bizler ancak iyi bir planlama ve eğitimle bu işin altından kalkabiliriz” diyerek sözlerini tamamladı.
Kaynak: İHA