Şii Milis Gücü Haşdi Şabi'nin Tartışmalı Statüsü

Irak'ta Sünni sivillere karşı insan hakları ihlallerinde bulunan Şii milis gücü Haşdi Şabi'nin Başbakan İbadi'ye bağlı resmi güvenlik birimine dönüştürülmesi yönündeki plan tartışmalara neden oldu.

HAYDAR HADİ - Irak'ta Sünni sivillere karşı insan hakları ihlallerinde bulunan Şii milis gücü Haşdi Şabi'nin Başkomutan olan Başbakan Haydar el-İbadi'ye bağlı resmi güvenlik birimine dönüştürülme planı tartışmaları da beraberinde getirdi.

Irak'ta 24 Şubat 2016'da Başbakan İbadi tarafından imzalanan ve son günlerde basına sızan Haşdi Şabi'nin statüsüyle ilgili belge, söz konusu grubun resmi güvenlik birimine dönüştürülmesi planını içeriyor.

Belgede Haşdi Şabi'ye dair şu ifadeler yer alıyor:

'Haşdi Şabi, talimatları Başkomutandan alan ve silahlı güçlerin birimi olarak bağımsız bir askeri yapı olacak. Bu yapı, düzen ve bağlılık açısından Irak terörle mücadele birimine benzer yapıya dönüştürülecek. Haşdi Şabi, komuta kademesi, tugay ve sınıflandırmalardan oluşacak. Bu yapıya mensup olanlar her açıdan askeri kanunlara tabi tutulacak ve hiçbir siyasi parti ve kuruluşa eğilim göstermeyecek.'

- Irak Devrim Muhafızları mı geliyor?

Konuya dair AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Iraklı terör uzmanı Davud Sadi, söz konusu kararın derinlemesine gözden geçirilmesi gerektiğini belirtti.

İran'a yakın olan Asaib Ehlulhak, Bedir Güçleri ve Seraya el-Horasani gibi silahlı grupların da bu karara karşı çıktığını savunan Sadi, 'Bunlar, İran'a direk bağlıdırlar ve devletin güvenlik müessesesinde yer almaları risk taşıyor.' dedi.

Sadi sözlerini şöyle sürdürdü:

'Bu milisler, Tikrit, Diyala ve Felluce'de sivillere (Sünni) karşı insan hakları ihlallerinde bulundu. Musul operasyonundan sonra Haşdi Şabi'nin lağvedilmesi gerekir. Bu kararlar uygulanırsa ihlallerde bulunan gruplar devletin himayesi altına girecek.'

Kararın uygulanmasıyla birlikte İran Devrim Muhafızları'na benzer bir yapıyla karşı karşıya kalınacağı uyarısında da bulunan Sadi, 'Irak'ta devlete bağlı 7 güvenlik birimi mevcut. Güvenlik açığının giderilmesi için bu birimlerin yapısında değişikliğe gidilerek güçlendirilmesi gerekir. Irak'ın Haşdi Şabi'ye ihtiyacı yok.' diye konuştu.

- Haşdi Şabi'nin sivillere yönelik ihlalleri

İran'a yakınlığı ve mezhepçi politikalarıyla bilinen Şii milis gücü Haşdi Şabi, ülkedeki Şii otorite Ali es-Sistani'nin terör örgütü DAEŞ'e karşı fetva çağrısı üzerine Haziran 2014'te kuruldu.

Şii milis gücü, DAEŞ'e yönelik operasyonlar kapsamında Tikrit, Diyala ve Felluce'deki Sünni sivillere yönelik 'kaçırma, toplu işkence ve öldürme' eylemleri gibi ihlallerde bulundu.

Felluce'yi DAEŞ'ten geri alma operasyonları sırasında bu gücün mensuplarının, Saklaviye'de çatışmalardan kaçan onlarca sivili toplu halde infaz etme girişiminde bulunduğu belirtilmişti.

Haşdi Şabi'nin, evlerini terk eden Felluceli ailelerin erkeklerini de kadınlardan ayırarak toplu şekilde infaz ettiği biliniyor. Bu milisler, İran'a sınırı olan Diyala vilayetine bağlı bazı ilçe ve köy halkının da DAEŞ'ten geri alınmasına rağmen evlerine geri dönmesini engelliyor.

İnsan Hakları İzleme Örgütü tarafından Eylül 2015'te yayımlanan 60 sayfalık Irak raporunda, Tikrit kentinin terör örgütü DAEŞ'ten geri alınması sırasında Haşdi Şabi'ye bağlı milis güçlerinin kasıtlı bir şekilde Sünnileri kaçırıp, sivillerin yerleşim alanlarını yıktığı belirtilmişti.

Raporda, Haşdi Şabi'ye ilişkin şu ifadelere yer verilmişti:

'DAEŞ'in Tikrit'ten kaçmasından sonra, hükümet destekli Şii milis güçlerinin en büyük iki grubu Ketaib Hizbullah ve Bedir Güçleri çocukların da içerisinde olduğu Sünni 200 sivili kentin güney bölgesindeki Ed-Dor yakınlarında alıkoydu ve milisler tarafından alıkonulan sivillerin 160'ının akıbeti bilinmiyor. Bunun yanında DAEŞ'in kentten tamamen çekilmesine rağmen, milis güçleri kasıtlı bir şekilde herhangi bir askeri gerekçe göstermeden yüzlerce sivilin evini yıktı.'

İnsan Hakları İzleme Örgütü Ortadoğu Direktörü Joe Stork Eylül 2015'te yaptığı açıklamada, 'DAEŞ ile mücadele adı altında Haşdi Şabi komutanları ve milisleri yaptığı insan hakları ihlallerinin cezasız kalması, Irak'taki sivilleri büyük bir riskle karşı karşıya getiriyor.' demişti.

- BM de uyarmıştı

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Zeyd Raad el-Hüseyin 8 Haziran'da, Felluce'de mahsur kalan sivillerin durumuna ilişkin yaptığı basın açıklamasında da DAEŞ'in elinden kaçmayı başarıp diğer tarafa geçen insanların, daha sonra fiziksel saldırılara maruz kaldığını söylemişti.

Görgü tanıklarından gelen ifadelerden bahseden Hüseyin, şunları aktarmıştı:

'Görgü tanıkları, Irak güvenlik güçlerine destek veren silahlı grupların, çatışmalardan kaçan insanları nasıl alıkoyup erkek ve gençleri kadın ile çocuklardan ayırdıklarını, daha sonra erkekleri güvenlik taraması bahanesiyle gözaltına aldıklarını ve bazı durumlarda daha da ileriye gidilerek zorla suçlu olduklarını itiraf etmeleri için fiziksel saldırı ve diğer ihlallere de maruz bıraktıklarını belirtiyor. Bazı iddialar ise alıkonulanların bir kısmının silahlı gruplar tarafından idam edildiği yönünde.'

Silahlı gruplar tarafından söz konusu kişilerin alıkonulmasının yasal olmadığına işaret eden Hüseyin, hükümetin, bu kişilerin güvenli şekilde serbest bırakıldığını ya da kendilerine teslim edildiğini teyit etmesi gerektiği uyarısında bulunmuştu.

- Haşdi Şabi çatısı altındaki gruplar

Haşdi Şabi milislerinin sayısıyla ilgili resmi bir veri yok ancak bu örgütlenme altında yaklaşık 300 bin civarında milis olduğu belirtiliyor. Haşdi Şabi çatısı altındaki başlıca milis güçleri ise şu şekilde:

Bedir Güçleri, Ketaib Hizbullah, Asaib Ehlulhak, Ketaib İmam Ali, Ketaib Seyidu'ş-Şuheda, Seraya el-Horasani, Ensar el-Merceiyye Tugayları, Ali Ekber Tugayları, Firkatu'l Abbas el-Kitaliyye, Seraya Aşura, Seraya Ensar el-Akide, Seraya el-Cihad, Feylak el-Karrar, El-Muntazar Tugayları.

İnsan Hakları İzleme Örgütünün geçen ocak ayında yayımladığı raporda, bu grupların Irak'taki bazı Sünni bölgelerinde savaş suçu işlediği belirtilmişti. Raporda Şii milislerin Sünnilere ait onlarca cami ve iş yerini yakıp yıktığı belirtilerek, özellikle yapının içerisindeki Bedir Güçleri ve Asaib Ehlulhak bu suçlamalarla itham edilmişti.

Öte yandan İran'ın da Haşdi Şabi'ye maddi, askeri, istihbarat ve operasyon yapabilme gibi konularda destek vererek bu yapı üzerinde kontrol sağladığı biliniyor.
Kaynak: AA