AK Partili Kuzu İdam Cezasını Değerlendirdi

AK Parti İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu, darbe girişiminin ardından tekrar tartışılmaya başlanan idam cezasına ilişkin, “Vatandaş sokakta ‘idam isteriz’ diye malum bağırıyor. Vatandaşın bu sesini görmemezlikten gelemeyiz. Vatandaş bu işe hazır. Şimdi bunun yanına darbeye teşebbüs, çocukların ırzına geçme suçunu, ikisini kapsayacak bir anayasa değişikliği yapmamız lazım” dedi.

AK Parti İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu, 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Darbelerle büyümüş bir nesil olduklarını belirten Kuzu, yaşadığı darbeleri anlatarak, "Biz eski darbeciler yargılansın diye 2010 yılında bir anayasa değişikliği yaptık. Vatandaşımızın da ciddi bir oyuyla kabul gördü ve yargılamalar başladı.

Şuan devam eden var, biten var. Biz bu iş bitti derken en kötüsünü gördük. Ağzına yüzüne bulaştırdı derler ya böylesine saçmalayan bir darbe hedefi ne, İslami desen hiç değil, insani desen hiç değil. Atatürk falan gibi eski darbelerin daha çok kullandığı bir takım şeyler, o da değil. Bunlar Atatürk’ü günahı kadar sevmezler ama o bildiriye baktığınız zaman hep oraya vurgu var. Hatta ’Yurtta Sulh Konseyi’ o yönetecek. Yurtta sulh cihanda sulhtan almışlar, yurtta halk konseyi devreye girdi kafalarını ezdi bunların" diye konuştu.

"27 Mayıs’ı taklit etmişler darbe olarak”

Darbecilerin ciddi bir hazırlık yaptığını kaydeden Kuzu, "Ama iki şeyi hesap edemediler. Bunlardan birisi bugünkü medya gücünü ve iletişim çağını, ikincisi de halkın sokağa inme ihtimalini hiç düşünmediler. Düşünülseydi bunlar caydırıcı unsur olurdu. 27 Mayıs’ı taklit etmişler darbe olarak. Niye o? Orada da emir komuta zinciri içerisinde olmayan bir grup subay, 38 kişilik bir grup subay, yarbay var, albay var. Genelkurmay Başkanını açığa aldılar, içeri tıktılar. İzmir’den Gürsel Paşa’yı alıp getirdiler, pijamasıyla uçağa bindirdiler. Burada bir takım elbise giydirip, getirip başlarına oturtturdular. O dönemdeki darbe emir komuta zinciri dışında olan, bugün burada da aynısını görüyoruz. O gün bir tek TRT Radyo bazında. Sosyal medyanın patlama yaptığı bir dönemde yaşıyoruz. Öksürsen dünyanın öbür tarafı duyuyor. Öyle olunca da bir TRT’yi ele geçirmek o gün yaptığı gibi işi çözmüyor. Bu yapılan hesaplar yanlış oldu. Olayın vahim tarafı ihanet meselesi. Bu kadar darbe yaşandı, bu Meclis bombalanmadı. Bu Cumhurbaşkanı bombalanmadı. Kan ve gözyaşı içerisinde insanları perişan ettiler. Birçok insanımızı tanklarla ezdiler. İnsanlar direndi ama yine üzerlerine sürdüler. Şu güzelim binaları yerle bir ettiler. Ne Kurtuluş Savaşı’nda biz bunu gördük ne öteki darbelerde biz bunu gördük. Darbe elbette her biri kötüdür. Ama kendi içinde bir nizami olanı var, bir de böyle deli saçması olanı var. Nereden geliyor bu? Amerika’daki zat bunlara diyor ki, ’bu darbe yapılacak, bu iş bitirilecek, bunlar kesilecek.’ Artık bitmiştir onun için, haşa bu Hazreti Peygamberin, Allah’ın emridir. Onu tartışmaz, onu yapacak. Dolayısıyla bununla hareket ettiği için bugün bu tablo var Türkiye’de. Yoksa kendi iradesiyle bu memleket kötü yönetiliyor, biz bunu alalım, sivil yönetimden bunlar yasal olmasa bile onların cenahından bakıyorum, böyle bir hesap kitap içinde olsalar bu rezilliği zaten yapamazlar. Bu devirde aklını kiralamış, tasması başka yerde olan bu köpekler, memleketin böylesine en güzide kurumlarını da perişan ettiler. Şehidimiz oldu, binlerce yaralılarımız var, gazimiz var" ifadelerini kullandı.

"Anayasa değişikliği gündeme geldiği zaman muhalefetin daha aklıselim davranacağını düşünüyorum”

Avrupa’nın Türkiye’ye gıptayla baktığına değinen Kuzu, "Ama bir taraftan bakıyorum ’amalarla fakatlarla bitiriyor’ cümleyi sanki keşke başarsaydı havasını veren bir takım laflar var. O da Tayyip Bey düşmanlığından kaynaklanıyor. Bize olan düşmanlıktan kaynaklanıyor. Halkın lider etrafında kenetlenmesinden rahatsızlıklar. Çünkü böyle bir lider ve böyle bir halk varken buraya nüfus edemiyorlar. İşin aslı bu. Bu zaman içerisinde çıkacak. Kimler var bunun arkasında, hangi devletlerle beraber bu işi birlikte yaptılar bu çıkarılacak. Biz bundan önceki dönemlerde hükümet olarak, başbakan olarak, yetkililer olarak, bakanlıklar olarak televizyonlarda ve çok yerde dedik ki ’17-25 Aralık bir darbedir.’ Şimdi ne kadar buna inanıyorsun, o zaman ’bu da nereden çıkıyor’ gibi laflar demeye başlamışlardı. ’Gelin şu anayasayı değiştirilelim, şu yasaları değiştirelim, topyekun neyse elimizdeki yasa çerçevesinde işlerini bitirelim’ dedik. Muhalefete bu çağrıyı çok yaptık. Ama AK Parti’ye sıkıntı çıkardığı için, hükümeti sıkıntıya soktuğu için bunlar karşı çıktılar. Şimdi düşünün şu darbe işi bitmeyip de gerçekleşmiş olsaydı ne hukuk, ne halk, ne basın, ne muhalefet ne iktidar ‘bana yar olmayan sana da yar olmasın’ gibi mantık vardı karşı cenahtan. Bu iş gerçekten onların tahmin ettiğinin çok ötesinde vahim bir tablo. Her kesim bugün bunu Türkiye’de gördü. Böyle olunca da bir anayasa değişikliği gündeme geldiği zaman muhalefetin daha aklıselim davranacağını düşünüyorum. Yoksa bunun yeniden bir tekerrür durumu bugün olmaz, yıllar sonra olur onu bilemem ben. Olur ya da olmaz, o bizim gayretimize bağlı. Bunların köküne kezzap suyu dökmemize bağlı. Bunları eğer yapmazsak bu zehirli ot tekrar yeşerir, tekrar büyür bu ülkenin çocuklarına zarar verebilir" değerlendirmesinde bulundu.

“Böylesine gözü dönmüş, iradesi bir tarafta, tasması başkalarının elindeki bu köpekler her şeyi yaparlar”

Kuzu, konuşmasına şöyle devam etti:

"Yeni nesil bu darbeyi görsün istemedik. Biz öyle büyüdük ama gençlerde maalesef o acıyı gördüler, tattılar. Çok vahim bir tablo. Bundan sonra ne olacak diye baktığın zaman şuanda ciddi bir ayıklama var. Her kesimde eğitimde, sağlıkta, askerde, üniversite, yargıda, valilik gibi değişik yerlerde, kaymakamlıklarda her alanda ciddi manada temizlik başladı.

Bundan şu çıkıyor; bunlar bir günde bu liste hazırlanmaz. Demek ki bunlar zaten biliniyor ama biz bunu nasıl ayıklayacağız. Gelin yasa çıkaralım, muhalefet yok. Şu olay her şerde bir hayır vardır gibi. Bu şer tablosundan böyle bir hayır tablosu da çıkartmaya çalışmak lazım, bunu zorlamak lazım. Kimseyi mağdur etmeden ve bir cadı avı gibi bir şeye başlamadan böyle bir niyet zaten yapılmaz. Ama acımadan, insaf kesinlikle yapmadan devletin geleceğini düşünerek. Çünkü bunlarda zerre kadar insaf yok. Herkesi keserler, tıkır tıkır doğrarlar. Emir yukarıdan geldi, haşa peygamber saydığı bir adamdan geldi. Dolayısıyla mehdidir o. Bu yapılacaktır, meseleye böyle bakılıyor. Böylesine gözü dönmüş, iradesi bir tarafta, tasması başkalarının elindeki bu köpekler her şeyi yaparlar. O yüzden de halkın uyanık olup bundan sonra bu temizlik hareketinde ne oluyor arkadaş gibi bir feverana kapılmadan, bunların rakamları çok büyük. Şimdi bu olayda muhalefet bunun boyutunu gördü. Başarılı olsaydı bu darbe, bugün darbenin yanında olmayanlar, karşısında olanlar o gün nerede olurdu onu bilmiyorum. Biz olayın iyi tarafına bakalım. Basın da sınıfı geçti. Halk zaten yüz bin kez geçti. Polisi, askerin katılmayan kısmı geçti. Muhalefet partilerimiz sınıfı geçti. Herkes bu darbenin karşısında yer aldılar. Eski dönemlere baktığın zaman ’yar bana bir darbe’ diye dua edenleri, köşe yazısı yazanları hepimiz biliyoruz."

"Ceza kanunlarında mevcut yasalar neyi emrediyorsa bu gibi durumlarda o cezalar verilecek”

Darbe girişiminde bulunanlara verilecek cezalarla ilgili ise Burhan Kuzu, "Ceza kanunlarında mevcut yasalar neyi emrediyorsa bu gibi durumlarda o cezalar verilecek. Ebetteki hepsi aynı cezayı alacak diye bir şey yok, katkı oranına göre, bu işi planlayan vardır, vatandaşa bomba atan vardır, tankı süren vardır, erler vardır, tatbikata geldiğini zanneden vardır. Yasanın suç saydığı bir hareketi ast er yapamaz. ’Yazılı bir emir ver’ demesi lazım. O zaman kurtarır kendisini. Kaldı ki yazılı emir verse bile suç ise yine yapamaz. Şüphe varsa yazılı emir alır. Emre rağmen öldüremez. Askerler içerisinde de vatandaşa tank falan sürenler onun hesabını verecek. Üst kesim zaten neyse verecek. Şuan bizim yasamızda ağırlaştırılmış müebbet en ağır ceza, onun üzerinden gidiliyor" açıklamasında bulundu.

“Darbeye teşebbüs, çocukların ırzına geçme suçunu ikisini kapsayacak bir anayasa değişikliği yapmamız lazım”

Kuzu, şunları kaydetti:

"Anayasada bir hüküm var bizim 38. maddede. 2004’te biz onu değiştirdik. Bunu değiştirme sebebimiz de, malum o yıllarda bizim AB müzakere sürecimiz vardı. 2001 yılında bizden önceki hükümet döneminde ölüm cezası zaten yasadan kaldırılmıştı. Biz gelince olağanüstü hallerde, sıkıntı yönetim hallerinde ise ölüm cezası uygulanabilir hükmü var idi anayasada. AB ’Kopenhag Kriterleri içerisinde bunu kaldırmazsan biz müzakerelere başlayamayız, hiçbirimizde böyle bir ceza yok’ dedi.

Türkiye’de bir normalleşmeye gittiği için ’bu ceza kalksın’ dendi. Oraya da ’ölüm cezası hükmü verilemez’ yazıldı. Şimdi o hüküm oradan kalkmadan böyle bir yola gidilemez. Bunun için muhalefetin desteği olmadan sayımız bizim zaten yetmiyor. Vatandaş sokakta ‘idam isteriz’ diye malum bağırıyor. Vatandaşın bu sesini görmemezlikten gelemeyiz. Vatandaş genel bir şey istiyor senden, idam cezası gelsin. Daha önceki yıllarda kimi illerde çocuklara tecavüz suçları vardı. Ben o ara bunu söylemiştim, idam cezası bunlar bakımından lazım diye. Kıyamet koptu, lehe anlamında kıyamet koptu. Binlerce faks aldım. Vatandaş bu işe hazır. Şimdi bunun yanına darbeye teşebbüs, çocukların ırzına geçme suçunu ikisini kapsayacak bir anayasa değişikliği yapmamız lazım. Bu konu için tek madde. Anayasa’nın 38. maddesinde bir değişiklik gerekebilir. Bizim buna sayımız yetmez. MHP ’hazırım’ dedi.

Yine sayımız yetmiyor. Çünkü bu sefer referanduma gitmek gerekecek. CHP’nin de burada desteği belli oranda gerekiyor. Dokunulmazlıklarda da o desteği verince kurtardık. Referanduma giderse halk bunu yüzde 60-70-80 ile kabul eder ama bir sandıktır, Türkiye’de bir masrafa gitmeden işi burada çözmekte yarar var.”

“O tankı süren de, tankın içinde ateş atan da suçun içinde bulunuş derecesine göre cezasını alacak”

Darbe girişiminde yer alan er ve erbaşların nasıl yargılanacağıyla ilgili ise Kuzu, "Bu işe karışan herkes yargılanır. O tankı süren de, tankın içinde ateş atan da. Suçun içinde bulunuş derecesine göre cezasını alacak. Belki ere tatbikat diye götürmüş, onun cezası o çerçevede olacak. Bir taraftan da o er tankı vatandaşın üzerine sürüyor. Böyle bir yetkin yok. Tatbikata gelmiş bir asker savaş dönemi değil ki kendi vatandaşına silah doğrultuyorsun. Yasanın suç saydığı bir işlemi işliyorsun. O da elbette ki o subay gibi cezasını alacaktır. Dolayısıyla şahıs bazında bunlara bakmak gerekir. Dosyayı görmek gerekir. Bu tarihi fırsattır bu temizliği, bu süpürmeyi bu millet mutlaka yapması lazım. Bugünkü yetkililer bütün kademedeki herkes iktidar, muhalefet, basın herkes bu işin yanında yer almalı. Hükümetin mutlak olarak yanında yer almalı. Hükümete destek vermeli. Aksi halde bu ot ileride tekrar yeşerir büyürse bugün olmaz 20 sene sonra başka bir pislik yaparlar. Bunların niyeti devleti ele geçirmek. Konuya bakışı çok iyi irdelemek lazım. Yoksa aklı başında bir adam Hava Kuvveti Komutanlığı yapmış bir adam bu işe girer mi? Bu millet seni oraya kadar getirmiş. Damadın gelmiş bir şeyin başına geçmiş ne istiyorsunuz? İnsanın hafızası duruyor. Aklın durduğu, tuzun koktuğu bir nokta. Aklı olan bir adam bunu yapmaz ki hocada dese hacı da dese kim derse desin bir düşünür. Git onu ikna et. Böyle bir şey olabilir mi? Aklın kiralandığı bir yerde artık zaten her şey bitmiştir" şeklinde konuştu.

Kaynak: İHA