Bakan Tüfenkci Açıklaması Bahoz Erdal'ın Öldürüldüğü...

Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Bahoz Erdal’ın öldürüldüğü kanaatinde olduğunu dile getirerek, "Kimileri, özellikle terör örgütü, öldürülmediği takdirde şimdiye kadar on kere televizyona çıkartır, görüntüleri çeşitli yayın organlarına servis ederdi" dedi.

Bakan Tüfenkci Açıklaması Bahoz Erdal'ın Öldürüldüğü...
Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, TGRT Haber ekranlarında yayınlanan ’Neler Oluyor’ programına konuk oldu. İhlas Haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın sorularını cevaplayan Tüfenkci, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin terörle mücadele konusunda yeni bir konsepte girdiğini ve bunun da sonuçlarının alındığını kaydeden Tüfenkci, "23 Temmuz’dan sonra Türkiye terörle mücadele noktasında yeni bir konsepte girdi. Özellikle güvenlik güçlerinin ki bunun içinde asker, polis, korucu, jandarma tamamı topyekun birlikte hareket edebilme kabiliyeti ve organizasyonunu yaptıktan sonra gerek şehirlerde, gerek kırsalda, gerekse yurt dışında mücadeleyi topyekun olarak devam ettiriyor. Bunun da neticelerini öz yönetim ilan eden terör örgütünün özellikle bazı il ve ilçelerde kökünün kazınarak atılması, kırsalda operasyonlara hız verilmesi, artık gözü kara olarak değil bilinçli olarak girilen yeri temizleyerek çıkıldığı Lice’de olduğu gibi bir döneme girildi" şeklinde konuştu.



"BAHOZ ERDAL’IN ÖLDÜRÜLDÜĞÜ KANAATİNDEYİM"

Bölücü terör örgütü PKK’nın sözde üst düzey yöneticilerinden Bahoz Erdal’ın öldürülüp öldürülmediğiyle ilgili konuşan Bakan Tüfenkci, "Suriye’deki Bahoz Erdal’ın öldürülmesiyle ilgili, ki kanaatime göre öldürüldü. Kimileri, özellikle terör örgütü bunu saklamaya çalışsa da öldürülmediği takdirde onlar şimdiye kadar on kere televizyona çıkartır, görüntüleri çeşitli yayın organlarına servis ederlerdi. Eski görüntüleri servis ettiklerine göre, bu kesin olarak da öldürülmüş vaziyette. Terörle mücadele eden Türkiye ve güvenlik güçlerimiz için büyük bir moral kaynağı. Çünkü Bahoz Erdal’ın Türkiye’deki birçok eylemde eli var, vebali var, günahı var. Bunun bedelini ödemesi gerekiyordu. Nihayet bu bedeli de ödemiş durumda. Türkiye’deki özellikle terörle mücadele noktasında bunu da yeni bir aşama olarak değerlendiriyorum ve bu aşamanın arkası da umarım gelir" değerlendirmelerinde bulundu.

"BU KADAR KANLI EYLEM ORTAYA KOYAN VE EMİRLERİNİ VEREN BİRİNİN CEZASIZ KALMAMASI LAZIMDI"

Bahoz Erdal’ın YPG ile PKK arasındaki bağlantıyı kuran isim olduğunu dile getiren Tüfenkci, "Bu teröristin şöyle bir özelliği de vardı: Özellikle Suriye’deki terör örgütleriyle YPG’yle, PKK’yla ilişkiyi kuran, yöneten, özellikle o bölgedeki terör gruplarıyla ilişkili olan ve Türkiye’yi de çok iyi tanıyan ve yıllarca Türkiye’de eylemler ortaya koymuş ve emirlerini vermiş birisi olarak son dönemlerdeki özellikle Rusya ve Amerika’nın bu PYD üzerinde, YPG üzerindeki emelleri noktasında da Türkiye’deki terör örgütüyle ortak irtibat noktası kurması kendinin önemini bir kez daha arttırmış oluyor. Bundan da önemlisi bu kadar kanlı eylem ortaya koyan ve emirlerini veren birinin cezasız kalmaması lazımdı. Şehit olan güvenlik güçlerimiz, onun yaptığı eylemlerle veya talimatlandırdığı eylemlerle hayatını kaybeden polislerimizin, korucularımızın kanının yerde kalmaması adına da öldürülmesi bence önemli" diye konuştu.



"RUSYA TÜRKİYE’NİN ÖNEMLİ TİCARİ PARTNERLERİNDEN BİRİSİ"

Tüfenkci, Rusya ile ilişkilerin normalleşmesi ile birlikte Türkiye’nin dış ticaret hacminin artacağını belirttiği konuşmasında, şu ifadeleri kullandı:

"Rusya Türkiye’nin önemli ticari partnerlerinden birisi. Bizim Rusya’yla yapmış olduğumuz ticarette, biz dış ticaret açığı veren bir ülkeyiz. Bizim için şöyle bir önemi var. Özellikle yaş sebze, meyve noktasında ve turizm noktasında Rusya-Türkiye ilişkilerinde Rusya bizim için önemli bir pazar. Rusya’daki ekonomik krizden olayı, 24 Kasım uçak kazasından önce de her ay 1 milyon Dolar’a yakın ticaretimiz düşüyordu. Özellikle bu uçak krizinden sonra Rusya’nın halkların menfaatine olmayacak şekilde ambargo uygulamasıyla beraber Türkiye’de psikolojik bir etki oluşturdu. Biz yoksa onu telafi ettik. Başka pazarlar bulduk, sebze, meyvede, turizmde müthiş teşvikler ortaya koyduk. Ama bunun psikolojik etkisiyle beraber özelikle turizmde etkisi vardır. Şimdi bunun özellikle giderilmesi noktasında atılan adımlarla beraber turizm açısından bir hareketlilik ve canlanma bir moral, motivasyon geldi. Sebze, meyvenin önümüzdeki hafta ihracatının başlamasıyla beraber kapıların o noktada biraz daha kolaylaştırılmasıyla beraber sebze, meyve üreticileri noktasında da bir moral gelecek. Bizim özellikle gümrük kapıları noktasında zaten Rusya’ya bir ambargo koymuyorduk. Ama Rusya’nın bizden giden mallara karşı bir ambargosu vardı. Şimdi giriş çıkışlardaki sayılarımız artacak ve dış ticaret hacmimiz artacak."

TÜRKİYE-İSRAİL İLİŞKİLERİ

Türkiye-İsrail ilişkilerinde, Filistinlilerin yaşam standartlarının atması konusunun önem arz ettiğini kaydeden Tüfenkci, "Biz orada özellikle Gazze’ye yönelik olarak, Gazze’deki Filistinlilerin kurtuluşu ve dışa açılması noktasında bakıyoruz, oraya giden yardımlar noktasında bakıyoruz. Oradaki Filistinli kardeşlerimizin yaşam standardı ve refah düzeyinin biraz daha artması olarak bakıyoruz. Yoksa bizim bu siyasi ilişkilerden dolayı İsrail’le bir ticari kaybımız olağanüstü bir şey yoktu. Ama şu var, ilişkilerin normalleşmesiyle beraber yine turizm açısından olumlu bir moral olacak. Tabi ki ticaretimiz bugünkünden biraz daha fazla ivme kazanacak. Filistin halkını dünyaya açılan bir kapı olarak, bir fırsat olarak görüyoruz. Şimdiki ticaret hacmimizin daha da artacağını bekliyoruz. Türkiye bu noktada birtakım rahatlamalar yaşayacak" ifadelerini kullandı.

"BİZ SURİYELİ KARDEŞLERİMİZİ KOŞULSUZ TÜRKİYE’YE KABUL ETTİK"

Türkiye’nin Suriyeli vatandaşlara kapılarını açarken hiçbir çıkar beklemediğini ifade eden Tüfenkci, şöyle konuştu:

"Maalesef hakikaten istismar edilen, gerçeklerin çarpıtıldığı bir algıyla muhalefetin yapıldığı bir dönemi yaşıyoruz. Biz Suriyeli kardeşlerimizi hiçbir koşulsuz Türkiye’ye kabul ettik, bağrımızı açtık, ekmeğimizi bölüştük, soframızı bölüştük, evlerimizi bölüştük ve o Suriyeli kardeşlerimizi misafir ettik. Misafir ederken de biz geçmişteki medeniyetimizin izlerini taşıdığımız için inancımızdan dolayı, kadim Osmanlı’nın torunları olduğumuzdan dolayı Suriyeli kardeşlerimize kardeşlik hukukundan dolayı zulme uğrayan birileri olarak açtık ve hiçbir şekilde de bir menfaat maddi bir karşılık da beklemedik. Bugüne kadar verdiğimiz bir rakam olarak 11 milyar Dolar’ın üzerinde bir harcamayı da gerçekleştirdik. Suriyeli vatandaşlar sadece Türkiye’de yok. Dünyanın çeşitli ülkelerine dağılmış vaziyette ve bu Suriyeli kardeşlerimizin özellikle ticarette ileri gidenler ki Suriyeliler biliyorsunuz iyi tüccarlardır veya kariyer sahibi olanlar veya teknik anlamda yeteneği olanlar zaten birçok ülkede iş bulabiliyor, hem oralarda istihdam ediliyor. Amerika diyelim ki bir profesörü alıyor, ikametgah veriyor, vatandaşlık veriyor ve kendi üniversitesinde çalıştırıyor. Bizim de duygusallıktan öte bu kardeşlerimizi Türkiye’de değerlendirmemiz lazım. Türklerin Almanya’ya gidişine bakın, Almanya’da yerleşimine bakın, Almanya’da çalışmasına bakın. Şimdi Alman vatandaşı böyle bir mantıkla itiraz edebilir mi? Türklerin Alman ekonomisine katkısı inkar edilebilir mi? Şu anda mesela çoban bulamıyoruz. Bu alanda çalışan birçok kardeşimiz Suriye vatandaşı veya şirketlerde Arapça bilen, Orta Doğu’ya ihraç yapan, ticaret yapmayı düşünenler için bu arkadaşlarımıza zaten çalışma izni verdik. Şartları tutuyorsa Suriyelilere özel bir şey değil. Iraklı da veya İranlı da veya bir başkası da şartları tutuyorsa bunlara vatandaşlık da verelim. Şartları tutanları peyderpey alalım. Bu bize bir şey kaybettirmez. Bazıları ’seçim için, oy kullanacaklar’ diyor. Ne şu anda planlanmış bir seçim var, 2019’da normal seçim düşünüyoruz, ne de buna AK Parti’nin veya bir başkasının ihtiyacı var ki şu anda Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşlarının hepsi AK Parti’ye mi oy veriyor? Siyaseti algı üzerinden yönettikleri için başka da bir şey yapmadıkları için sadece böyle bir konuşma fırsatı buldular. Bunun üzerinden polemik yapıyorlar."

"İRAN ŞU ANDA BİR ŞAŞKINLIK İÇERİSİNDE"

Türkiye’nin, ambargo uygulandığı dönemde de İran’ın yanında durduğunu söyleyen Tüfenkci, "İran’a ambargo uygulandığında Türkiye İran’ın yanında olmuştu. Bu noktada İran’la Tercihli Ticaret Anlaşmamız da var. O Tercihli Ticaret Anlaşması istediğimiz gibi ilerlemiyor. Biz Cumhurbaşkanımızın görüşmelerinde 64. Hükümet’in başbakanıyla beraber İran’a da gittik. Siyasi ilişkilerimiz, ikili ilişkilerimiz gerçekten iyi. Bunu işadamlarımız fırsata çevirme noktasında da gerçekten başarılı. Son zamanda gelen veriler de Türkiye-İran ticaret ilişkilerinin geliştiğini gösteriyor. Ambargoyla şimdinin arasında yüzde 30’a varan bir fark var. Bizim İran’la ticari ilişkilerimizin 30 milyar veya 20 milyar dolarları geçmesi lazım. Bizim hem turizm alanında, hem petrol ve türevleri alnında çok işbirliği yapacağımız alanlar var ve bunu gerek iki ülke arasında düşüneceğimiz gibi üçüncü ülkelere yatırım noktasında da geliştirmemiz lazım. İran şu anda bir şaşkınlık içerisinde. Herkes orada ve herkes bir şeyler sunuyor. ’Şu mu olsun, bu mu olsun’ demek ve karar verme aşamasında biraz şaşkınlıkları var. Ama tabi kadim bir dostluk, onun ötesinde zor zamanında yanında olan güvenilir bir ülke her zaman tercih edilen bir ülkedir. Türk işadamları da doğrusu İran’da ambargo döneminde de gerçekten yatırım yaptı. Önemli yatırımlar yapan iş adamlarımız var" değerlendirmelerinde bulundu.

"SON 26 ÇEYREKTİR TÜRKİYE KESİNTİSİZ BÜYÜYOR"

Dünya ticaretinin küçüldüğü halde Türkiye’deki ticaretin büyümeye devam ettiğini kaydeden Tüfenkci, "Son 26 çeyrektir Türkiye kesintisiz büyüyor. Bu dünyada çok az ülkeye nasip olan bir başarı. Burada en önemli etken siyasi istikrar ve güven. Eğer Türkiye siyasi istikrarı yakalayamasaydı, bu güveni yakalayamasaydı bu büyümeyi gerçekleştirmesi mümkün değildi. Dünyada genelde ticaret küçülüyor. Ama Türkiye’de biz büyümeye devam ediyoruz. Bizim üretimimizi arttırarak yeni pazarlarda pay almamız gerekiyor. En önemli yapacağımız bu. Onun için 65. Hükümet olarak da biz reel sektörü destekleme noktasında çalışmalar yapıyoruz. Açıkladığımız programlar teşvikler bu minvalde. Bayramdan önce Başbakanımızın vermiş olduğu müjde yatırım ortamını iyileştirme noktasında ve biz istiyoruz ki insanlarımız kolay yatırım yapsın Türkiye’de, kolay ticaret yapsın ve ürettiği malları da bürokratik engellere takılmadan hızlıca ihraç edebilsin. İşte biz bu noktada hem Türkiye’de bakanlık olarak iç ticareti geliştirme noktasında çalışırken bir yandan da dış ticaretimizde gümrüklerdeki işlemleri hızlandırarak ihracata ivme kazandırmak istiyoruz. Bunu da Allah’a hamd olsun göreve geldikten sonra geliştirdik. Bitirdik mi bitirmedik, daha yapacaklarımız var. Onları da hayata geçireceğiz. Tek Pencere Sistemi’ni haziran ayı itibariyle hayata geçirdik. Tek Pencere Sistemi özellikle bir noktada müracaat edip, ihracatçılarımız bütün işlemlerini o noktada tamamlayıp yoluna devam etmesi. Bunun lansmanını da yapacağız inşallah" ifadelerini kullandı.

GÜMRÜK KAPILARINDA HIZLI GEÇİŞ DÖNEMİ

Bakan Tüfenkci, gümrüklerde hızlı geçişlerin sağlanması için çalışmalar yapıldığını dile getirdi. Gümrüklerde kırmızı, mavi, sarı, yeşil hatların olduğunu belirten Tüfenkci, "Mavi ve yeşil hattakiler hızlı bir şekilde beklemeden geçiyor. Gümrük kapılarında uygulamaya koyacağımız Tek Durak Projemiz var. Tek bir noktada tüm işlemler bitecek, kapılarda bekleme sürelerini azaltmış olacağız" dedi.



YENİLENEN SINIR KAPILARI

Komşu ülkelerle ticaretin geliştirilmesi için sınır kapılarının da yenileneceğini aktaran Tüfenkci, "İran’la Kapıköy Sınır Kapısı’nı yeniden yapıyoruz, ihalesini de dün yapmış olduk. Gürbulak Sınır Kapımız var, orayı da yeniden yapmayı planlıyoruz. Artık İran’la ticari hacmimizin artması lazım. Bu noktada kapılarımızı da buna uygun hale getiriyoruz. Sarp Sınır Kapısı’nın projesi bitti, inşallah temmuz ayı içerisinde oranın da ihalesini gerçekleştirip, ağustos ayının sonunda temelini atarız diye düşünüyoruz. Güneye geldiğimizde Cilvegözü, Öncüpınar, Irak’la Habur Sınır Kapımız var. Suriye’deki bu iç karışıklık bittikten sonra, Öncüpınar ve Cilvegözü’nü yeniden Türkiye’ye yakışan modern kapı haline getireceğiz. Kapıkule’de iyileştirme sağladık. Bayramda bir günde 36 bin 922 kişi Türkiye’ye giriş gerçekleştirdi. Orada çok öyle izdihama, yığılmaya neden olmadan o kadar kişiyi içeri aldık. İnternet üzerinden beyan sistemini getirdik. Bunu çok vatandaşımız da bilmiyor ama bu dilden dile dolaşmaya başladı.

Bu geçişleri daha da hızlandırıyor ve gurbetçi vatandaşlarımızın iş ve işlemlerini daha da kolaylaştırıyor. Biz bir yandan kapılarımızı, gümrük işlemlerimizi iyileştirmeye çalışırken, bir yandan da Türkiye’nin ticaretini kolaylaştırmaya, daha güvenli ticaret yapılacak bir ortamı oluşturmaya çalışıyoruz" diye konuştu.



"KAÇAKÇILIKLA MÜCADELE İÇİN ÇOK CİDDİ ANLAMDA TEKNOLOJİYE YAPTIRIM YAPTIK"

Türkiye’nin kaçakçılıkla mücadele konusunda önemli aşama sağladığının altını çizen Tüfenkci, "Biz bu konuyu çok önemsiyoruz. Çok ciddi anlamda teknolojiye yaptırım yaptık. Detektör köpekler de dahil olmak üzere hem bomba, hem narkotik, hem mühimmat köpekler de dahil olmak üzere yüz tanıma cihazlarını da sisteme kazandırdık. Rahatsız etmeden araç arama sistemlerini, kameraları kullanmaya başladık. Akaryakıt ve sigara kaçakçılığında çok ciddi başarılar elde ettik. Araç takip, gemi takip sistemlerimiz var. Bunların tamamı devrede. Bu noktada özellikle önemli bir sigara şirketi Türkiye gümrüklerine ciddi teşekkürlerini iletti. Kaçak sigarada çok ciddi düşüş oldu. Yüzde 16’larda olan oranı yüzde 11’lere kadar düşürdük, daha da düşüreceğiz. Akaryakıt kaçakçılığı bilinen yöntemlerden çok belgeler üzerinden yapılmaya başlandı. Artık onu da elektronik takip yöntemiyle takip ediyoruz. Amacımız bu oranları daha da düşürmek. Esasında uyuşturucu Türkiye üzerindeki güzergahını değiştirdi. Daha kuzeye ve daha güneye kaydı. Daha çok da kuzeye kaydığına yönelik istihbari bilgiler var. İran’dan, Afganistan’dan gelen güzergahın artık Türkiye’yi kullanmadığını görüyoruz. Bunun nedeni de gümrük kapılarında yapılan uyuşturucuyla ciddi mücadeleden geliyor" şeklinde konuştu.



"ÜRETİCİNİN 1 TL’YE SATTIĞI DOMATES, MARKETLERDE 5 TL’YE SATILIYOR"

Yaş sebze ve meyvenin üreticiden tüketiciye gelene kadar ciddi fiyat artırımına uğradığını dile getiren Bakan Tüfenkci, Hal Yasası’nın bu dönem bitmeden Meclis’e getirileceğini duyurdu. "Siz üretici olarak 1 TL, 1 buçuk TL’ye sattığınız domatese bir bakıyorsunuz ki; 3 TL, 4 TL, 5 TL marketlerde satılıyor" diyen Tüfenkci, şöyle devam etti:

"Biberlerde, salatalıklarda anormal bir fark var. Üreticiyle, tüketici arasında bir fark oluşuyor. Bu normal bir ticaret değil. Biz Hal Yasası’nı düzenlemiştik, sebze meyveyi kayıt altına almıştık. Şimdi bunu bir adım daha ileri taşıyıp, üretimle arz zinciri arasındaki kişileri şeffaflaştırıyoruz. Ürünlerin künyelerini alenileştirip, orada alış fiyatlarını da koyduracağız. Perakendeci ürünü toptancıdan kaça aldığını etikete yazacak. Bakanlığın Hal internet sitesi var. Oraya girdiğinizde de o ürünün künyesindeki bütün zinciri görebiliyorsunuz. Oraya da şunu koyacağız; komisyoncu kaça aldı, arada ne kadar fark var, tüketici bunları görecek. Rekabet noktasında marketçilerin, pazarcıların bu noktada kar marjlarının tüketici baskısıyla ineceğini, fiyatların düşeceğini düşünüyoruz."

ÇEKTE KARE KODU DÖNEMİ

Çek yasasıyla ilgili de bilgiler veren Bakan Tüfenkci, "Çekte öncelik birinci karşılıksız çıkmada para cezası, ikinci ve üçüncüde de onu hapse çeviriyoruz. Çekte kare kodu getirdik. Yani çek aldığınız şirketin bütün geçmişini görüyorsunuz. Ne zaman çek ödemedi, ihtiyat tedbiri var mı, iflas erteleme var mı, piyasada ne kadar çeki var hepsini görüyorsunuz" değerlendirmelerinde bulundu.

Kaynak: İHA