Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş Açıklaması (1)

'MHP’nin 7 Temmuz öncesinde CHP’ye yakın durması ama 22 Temmuz sonrasındaki MHP ve CHP içerisindeki bazı kişilerin bu anlamda gerçekten görüşlerini revize etme durumunda kalmaları önemli bir gelişmedir, Türkiye siyaseti bakımından. Bunun pratik sonucunu da görüyoruz. Dokunulmazlıkların kaldırılması...' '(AK Parti’nin MHP’nin kurultayını beklediği iddiası) Partilerin şu andaki durumlarıyla bizim konuştuğumuz konunun hiçbir ilgisi yoktur. Kaldı ki biz parti olarak asla başka bir partinin gücü ya da zaafı üzerine siyaset belirlemeyiz. O zaman yarı yolda kalırsınız' 'Anayasa değişikliğinden bahsediyoruz. Bunun kanla falan bir ilgisi yok. Siz de teklifinizi koyarsınız. Millet neyi kabul ediyorsa, biz de onu kabul ederiz. Bunun konuşulduğu bir yerde böyle cümleler kurmak, bunların üzerinden demokrasiyi lekelemek kabul edilebilir bir şey değildir. Dolayısıyla bu kafa karışıklığını bir an evvel CHP’nin gidermesi lazım'

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, 'MHP’nin 7 Temmuz öncesinde CHP’ye yakın durması ama 22 Temmuz sonrasındaki MHP ve CHP içerisindeki bazı kişilerin bu anlamda gerçekten görüşlerini revize etme durumunda kalmaları önemli bir gelişmedir, Türkiye siyaseti bakımından. Bunun pratik sonucunu da görüyoruz. Dokunulmazlıkların kaldırılması...' dedi.

Kurtulmuş, TGRT Haber’de gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, soruları yanıtladı.

65. Hükümet’in kısa sürede, kriz yaşanmadan kurulmasına ilişkin bir soru üzerine Numan Kurtulmuş, bunun Türkiye siyaseti bakımından önemli bir aşama olduğunu belirtti.

Kurtulmuş, Recep Tayyip Erdoğan’ın, AK Parti Genel Başkanlığını ve Başbakanlığı bırakıp, cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından, o süreçte başbakan ve genel başkan değişiminin de son derece nezih, kısa bir süreç içerisinde gerçekleştiğini anlattı.

Bu tür gelişmelerin başka dönemlerde, başka partilerde olması durumunda büyük siyasi krizlerin, kaosların çıkmasına neden olabileceğini ifade eden Kurtulmuş, 'Sayın Tayyip Erdoğan gibi son derece karizmatik ve AK Parti’nin kurucusu olan, AK Parti kitlelerini ve onun üzerinden Türkiye siyasetini mobilize etmeyi başarmış olan güçlü bir siyasi figürün cumhurbaşkanlığı makamına çıkması ve sonraki süreç de son derece nezih bir şekilde olmuştur. Aynı şekilde Sayın Davutoğlu’ndan Sayın Binali Yıldırım’a geçiş süreci oldukça nezaketli bir şekilde gerçekleştirilmiş oldu.' diye konuştu.

Türkiye siyasetinin kaldığı yerden hızlı bir şekilde yoluna devam ettiğini belirten Kurtulmuş, 65. Hükümet’in hayırlı olmasını temenni etti.

65. Hükümet’in yapacağı pek çok şeyin bulunduğunu vurgulayan Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, 'Kendisini, programıyla bağlamış bir hükümet, hızlı bir şekilde yoluna devam edecek. Bu hükümete, ‘reform, atılım ve icraat hükümeti’ dememiz mümkün.' dedi.

64. ve 65. Hükümetlerin AK Parti’nin hükümetleri olduğunu anımsatan Kurtulmuş, AK Parti’nin, sadece bir siyasi parti değil, Türkiye siyasetinde bir siyasi hareket olduğunu kaydetti.

'Bu hareketin doğal lideri, öncüsünde bulunan zat, geçmişteki bütün bu siyasi birikimleri de temsil eder bir şekilde Sayın Cumhurbaşkanımızdır.' diyen Kurtulmuş, şöyle devam etti:

'Cumhurbaşkanımız bugün, bir parti genel başkanı değil. Bazıları karıştırıyorlar, 'Niye bu kadar çok siyasete karışıyor?' diye. Cumhurbaşkanı, bir siyasi parti genel başkanı olarak söylediklerini söylemiyor. Bir siyasi hareketin içerisinden gelen, o siyasi hareketin lideri olarak bunları söylüyor. Evet, geçmişteki söyledikleri ve bugün söyledikleri var. Bunu böyle görmek lazım. Ben bu sürecin AK Parti’yi hareket olarak olgunlaştırdığını, kuvvetlendirdiğini görüyorum. Ve inşallah da çok faydalı sonuçlara doğru Türkiye gidecektir. Güçlü bir siyasi hareket, o güçlü siyasi hareketin güçlü bir siyasi partisi millet desteğini arkasına alarak, yoluna hızlı bir şekilde devam edecek.'

- 'Bu anayasanın A'dan Z'ye değiştirilmesi lazım'

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, AK Parti’nin yeni anayasa çalışması konusundaki bir soru üzerine, AK Parti hükümetleri ile Türkiye’de reform süreci yaşandığını belirtti.

Reformlar içerisinde eksik kalan önemli bir ayağın da anayasal reform olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, şunları söyledi:

'Maalesef bu, Türkiye’de çok net bir şekilde tartışılamadı. Bazıları bunu sadece başkanlık sistemi ile kısıtlı olarak görüyorlar. Hayır, öyle değil. Darbenin getirdiği 1982 Anayasası'nın, hatta 1961’in devamı olarak görmemiz lazım, aslında Türkiye’de darbeler sürecinin bir ana çerçevesidir. Türkiye’de millet ne oy alırsa alsın, hangi iktidar ne kadar güçlü olursa olsun, aslında tanımlanmamış başka bir iktidarın ana çerçevesini çizen, bürokratik oligarşinin iktidarını pekiştirmek üzere oluşmuş bir anayasa var. Bu anayasanın gerçekten A’dan Z’ye çok ciddi bir şekilde değiştirilmesi lazım. Bu anlamda da yeni bir reformun ana maddelerinden birisi olarak anayasayı görmek lazım. Güçler ayrımı prensibinin tam manasıyla pekiştirilmesi, hala anayasanın içerisinde gizli bir şekilde duran, şu anda gücü azalsa bile güçlendiği zaman milletin iradesine karşı canavarca harekete geçme kabiliyeti olan bir bürokratik oligarşi, anayasal olarak tanımlanmış olan bir yapı var. Bütün bunların hepsinin ortadan kaldırılması, bu anlamda Türkiye’de hızlı bir yürütmenin ortaya çıkabilmesi için başkanlık sistemini söylüyoruz.'

- 'Türkiye’nin bu süreci tamamlaması lazım'

Kurtulmuş, Türkiye’nin bir anayasa değişikliğine ihtiyacı bulunduğuna işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Bu zarurettir. Bu, 'keyfe keder, olsa da olur olmasa da olur' değil, olmazsa olmaz bir süreçtir. Türkiye’nin bu süreci tamamlaması lazım. Hele kendisini bu reform süreçlerinin öncüsü olarak gören bir siyasi parti ve onun millet tarafından yüzde 50 oyla iktidara getirilmiş olan bir hükümeti, bu konuyu ciddi bir şekilde önemser, önceler ve yoluna devam eder. Dolayısıyla biz kendi içimizde önce anayasa teklifimizi olgunlaştırıyoruz, son noktaya doğru geliyoruz ama sonuçta AK Parti’nin oyları belli. 316 milletvekilimizin oyu var. Burada ilave başka oylara ihtiyacımız var. Bunun için bir taraftan yeni anayasa fikrini benimsemesi, özümsemesi, anayasanın tartışıldığı bir sürecin ve aynı zamanda parlamentoya yansıdığı bir sürecin yürütülmesi lazım. Burada siyaset nihayetinde gerçeklerle olan bir şey.'

- 'Rejim değil, sistem değişikliğinden bahsediyoruz'

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başkanlık sistemine ilişkin, 'Böyle bir sistemi kan dökmeden gerçekleştiremezsiniz' sözlerinin hatırlatılması üzerine, 'Buradaki temel mesele, 2007’deki anayasa değişikliğinden sonra, 10 Ağustos 2014’te ilk anayasa oylamasıyla birlikte halkın doğrudan doğruya cumhurbaşkanını seçmesinden sonra, Türkiye’de aslında bir sistem değişikliğinin adımı atıldı. Böyle bakıldığı zaman sistem değişikliği yapılmış oldu.' dedi.

CHP’nin, 'Rejim değişikliği olacak' iddiasına ilişkin de Kurtulmuş, 'Meclis’teki konuşmamda da söyledim. Ben ısrarla bu yanılgıdan CHP’yi kurtarmak için dedim ki 'Rejim değil, sistem değişikliğinden bahsediyoruz.' CHP’nin sözcüsü arkadaşlarımız da 'Evet, biz de Numan Bey’in kastettiğini söylüyoruz.' dediler.' değerlendirmesini yaptı.

- 'CHP zihniyetinin böyle bir telaşı var'

'Kan ısrarı neden?' sorusuna karşılık da Kurtulmuş, şu görüşlerini aktardı:

'Yani, 'Zaten cumhurbaşkanı halk tarafından seçildi, zaten bunu kaybettik. Bundan sonra cumhurbaşkanı seçemeyeceğiz. Bir de cumhurbaşkanı başkanlık sistemine döner, daha yetkilendirilmiş, daha güçlenmiş bir noktaya gelirse, eyvah ki bizim hiçbir adamımız buraya seçilemeyecek. Eğer bu anlayıştan kaynaklanıyorsa, bu tam manasıyla daha yanlış bir tutumdur. O zaman demokraside her seçim herkese açık bir seçimdir. Demokrasiye itimat. Seçim sonuçları ne çıkarsa baş göz üstüne diyebilme olgunluğudur. Biz bunu her zaman söylüyoruz. En zıt siyasi fikirde olanlar bile sandıktan çıkarsa başımızın üstünde. Ama yok, 'Bizim dediklerimiz çıkmazsa o sonuç kötüdür’ anlayışı da eski Türkiye’nin anlayışlarındandır. Bu kan sözünün ısrarla üstüne de gidiyoruz... Bu anlaşılır bir şey değildir. Anayasa değişikliğinden bahsediyoruz. Bunun kanla falan bir ilgisi yok. Siz de teklifinizi koyarsınız. Millet neyi kabul ediyorsa, biz de onu kabul ederiz. Bunun konuşulduğu bir yerde böyle cümleler kurmak, bunların üzerinden demokrasiyi lekelemek kabul edilebilir bir şey değildir. Dolayısıyla bu kafa karışıklığını bir an evvel CHP’nin gidermesi lazım.'

- 'İlanihaye Türkiye gündemini, anayasa değişikliği meselesiyle işgal edemeyiz'

Numan Kurtulmuş, 'Yeni anayasa değişikliği ne zaman TBMM’ye gelecek?' sorusuna, 'Şu gün, bugün gelir diyemem, demem bunu. Ama nihayetinde siyaset, şartların oluşması olgunlaşması meselesidir. Ama ilanihaye Türkiye gündemini, anayasa değişikliği meselesiyle işgal edemeyiz.' yanıtını verdi.

'O olmazsa mı partili cumhurbaşkanlığı ya da yarı başkanlık sistemini getireceksiniz?' sorusu üzerine de Kurtulmuş, 'Bu tartışma zemininin TBMM’de oluşup oluşmayacağı şartlarına bağlıdır. Dolayısıyla bizim önceliğimiz, başkanlık sistemidir. Buna bakarız, bunu gündeme getiririz, ondan sonra bakarız.' diye konuştu.

- 'Asla başka bir partinin gücü ya da zaafı üzerine siyaset belirlemeyiz'

'AK Parti’nin, MHP’nin kurultay sürecini beklediği, MHP’deki gelişmelere göre bir durum ya da vaziyet aldığı doğru mu?' sorusu üzerine Kurtulmuş, şöyle konuştu:

'Hayır, asla doğru değil. Çünkü partilerin şu andaki durumlarıyla bizim konuştuğumuz konunun hiçbir ilgisi yoktur. Kaldı ki biz parti olarak asla başka bir partinin gücü ya da zaafı üzerine siyaset belirlemeyiz. O zaman yarı yolda kalırsınız. Dolayısıyla biz önce kendi gücümüzü, milletin bize seçimde verdiği gücü, arkasından kamuoyundaki ve parlamentoda olacak havayı iyi yönetmek ve bunların sonucu olarak nihayetinde parlamentoya bir anayasa değişiklik teklifi geldiği zaman burada partiler grup kararı alamıyor, milletvekilleri kendileri bireysel oylarını veriyorlar.'

Bir başka partinin iç işleriyle ilgili hiçbir şey söylemeyeceğini vurgulayan Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:

'Ama Türkiye’nin siyasi gündemi o kadar değişiyor ki özellikle 7 Haziran seçiminden sonra Türkiye’de çok ciddi devam eden bir terörle mücadele var. Bu, Türkiye’nin artık önemli ve en temel sorunu haline geldi. Her gün evlatlarımız şehit oluyor. Yüzlerce insan ölüyor. Bu tablo içerisinde Türkiye’nin birliğini, dirliğini koruma hissiyatı, siyasette birçok siyasi partinin içindeki bireyler için söylüyorum, belki birçok diğer siyasi faktörden daha önemli hale geldi. Dolayısıyla biraz da buradan bakmak lazım. MHP’nin 7 Temmuz öncesinde CHP’ye yakın durması ama 22 Temmuz sonrasındaki MHP ve CHP içerisindeki bazı kişilerin bu anlamda gerçekten görüşlerini revize etme durumunda kalmaları önemli bir gelişmedir, Türkiye siyaseti bakımından. Bunun pratik sonucunu da görüyoruz. Dokunulmazlıkların kaldırılması...'

(Sürecek)
Kaynak: AA