Taş Duvara İlmek İlmek İşlenen Tarih

Almanya Federal Meclisi’nin, 1915 olaylarını "soykırım" olarak niteleyen tasarıyı kabul etmesi üzerine Türkiye’de tepkiler sürerken, Erzurum’da taş duvara işlenen Osmanlı-Rus savaşı ve Kurtuluş savaşı resimleri tarihi gerçekleri unutturmuyor.

Taş Duvara İlmek İlmek İşlenen Tarih
Erzurum’da Coşkun Demir tarafından 1877 Osmanlı-Rus savaşını yol kenarındaki duvara üç boyutlu olarak resmetti. Kabartma rölyefte savaş sahnelerini canlandıran sanatçı, 1100 parçalık eserini 3 ayda tamamladı. Cepheye mermi taşıyan çocuklar, düşmana kurşun sıkan yiğit askerler ya da şehit oğullarına gözyaşı döken anneler, Coşkun Demir’in elinden duvara yansıdı. Coşkun Demir, Kurtuluş mücadelesini hatırlatan bütün bu figürleri, Erzurum Menderes Caddesi üzerinde, yol kenarındaki duvara işledi.

YENİ NESİLLERE RÖLYEFLİ MESAJ

Seramik çamuru kullanarak üç boyutlu olarak işlediği kabartma rölyefte Demir, 1877 Osmanlı- Rus Savaşı ile Kurtuluş Savaşı’nı canlandırdı. Çalışmasının tarih bilincinin yeni nesillere aktarılmasında faydalı olacağını söyleyen sanatçı, toplam 1100 parçalık eserinde 120 insan figürü resmetti.

Taş duvara ilmek ilmek işlenen tarihi kabartma figürler, özellikle fotoğrafçıların yoğun ilgisini görüyor. Yoldan geçen vatandaşlar bu çalışma karşısında hayranlıklarını gizleyemiyor.

TAŞ DUVARDAKİ NENE HATUN

93 Harbi olarak da anılan 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında, Nene Hatun Erzurum’daki Aziziye Tabyasının savunulmasında kahramanca çalışarak adını tarihe yazdıran Türk kadını. Aziziye savunmasına 20 yaşlarında genç bir gelinken, küçük yaştaki oğlunu ve 3 aylık kızını evde bırakarak katılmıştı. Nene Hatun o günleri şöyle anlatmıştı:

“Ağabeyim Hasan cepheden ağır yaralı olarak bir gece önce eve gelmişti. Bir yandan ona bakarken, bir yandan da 3 aylık çocuğumu emziriyordum. Kardeşim o gece kollarımın arasında öldü. Sabaha karşı minarelerden ´Moskof Aziziye´ye girdi´ diye haykırışlar başlayınca, kardeşimin alnını öpüp, ´Seni öldüreni öldüreceğim´ diye ant içtim. Yavrumu Allah´a emanet ettikten sonra, ağabeyimin tüfeğini ve satırımı alıp dışarı fırladım. Sel gibi Aziziye´ye akıyorduk. Tabyanın mazgallarından düşman ölüm yağdırıyordu. Düşmanda iyi silah vardı, bizde de iman. İleri atıldım. Dadaşlar arasına karıştım. Satırım durmadan kalkıp iniyordu.”

Tabyanın geri alınmasının ardından, aralarında Nene Hatun’un da bulunduğu yaralıların tedavisine başlanmış, bu sırada Nene Hatun yaralı olmasına rağmen diğer yaralıların tedavisini yapmak için çalışmıştı. Nene Hatun bu özverisiyle tanınıp saygı ile sevilmişti.
Kaynak: İHA