Bahçeli'den 'Başkanlık Sistemi' Değerlendirmesi

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Başkanlık sisteminin milli bir beklentinin doğal yansıması olduğu tezi bize göre geçersiz, afaki ve abartılı bir değerlendirmedir. Milletimizin en tabii ve haklı beklentisi refah ve reformdur” dedi.

Bahçeli'den 'Başkanlık Sistemi' Değerlendirmesi
MHP lideri Bahçeli, TBMM’de düzenlenen partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye’nin var olma gayesinin tüm maddi makam ve mevkilerin önünde olduğunu kaydederek, “Çünkü aldığımız kutlu sorumluluk, üstlendiğimiz mübarek miras bunu gerektirmektedir. Bu itibarla ne yeni bir sisteme ne de yeni bir rejime gerek yoktur. Sonu macera ve mezbelelik olan arayışlara ihtiyaç da yoktur. Eğer yeni bir sisteme gereklilik varsa, devleti yeniden tanım ve tarif konusuna milletin tamamı tam bir fikir ve bilgi ittifakıyla tamam diyorsa, ancak o zaman ne konuşulup tartışılacaksa gündeme alınmalıdır. Bunun dışında her söz zaman kaybı, her teşebbüs yeni bir çatışma ve cepheleşme kaynağı olacaktır. Türkiye’nin önündeki engellere yenilerine eklemek bir defa art niyetliliktir. Şimdilerde herkesin ağzına pelesenk olmuş bahse konu tartışmalar 93 yıl önce kapanmış, millet son hükmünü Ankara’da vermiştir. Biz ne yapacaksak, neyi başaracaksak mevcut hukuk ve sistem ölçüleri içerisinde kalarak düşünmeli, bunun yol ve çarelerini aramalıyız. Başkanlık gelince işsizlik bitecek midir? Başkanlık tesis edilince Türkiye bölgesinde ve küresel anlamda yıldız gibi parlayacak, bir kalemde tüm sorunlarından kurtulacak mıdır? Başkanlık kabul edildi diyelim, muhataplarımız bize söyler mi; ne değişecek, hangi mucize, hangi muhteşem başarılar birbiri ardına sökün edecektir? Çok başlılıktan şikayet edenler, bugün kaç başın olduğunu, daha doğru bir deyimle hangi başların anında uçurulduğunu samimiyetle itiraf etmelidir. Sistemi inşa eden insandır. Devlet; milletin, tarih kulvarında hukuken teşkilatlanmış halidir. Bununla birlikte her sistemin dayandığı sosyal, siyasal, kültürel, tarihsel ve hukuksal bir arka planı vardır. Bunlar tepeden tırnağa değişmeden; yani Türkiye Cumhuriyeti’nin üzerinde yükseldiği ana dinamikler değiştirilmeden, geçmişten keskin bir kopuş ve ayrılış yaşanmadan başkanlık nasıl kurulacaktır? Hadi kuruldu sayalım, gelecekte şahsında toplanan güce bağlanarak başka hedeflere yönelmeyecek siyaset ve devlet adamlarının olmayacağını bugünden kim garanti edebilecektir? Şimdi başkanlık ihtiyaçtır diyenler; bir süre sonra başka ihtiyaç ve taleplerle milletin huzuruna çıkarsa buna ne diyeceğiz, hatta nasıl mani olacağız? Kuvvetler ayrımının sonlanmasıyla sosyal ve siyasal dümenin ne tarafa döneceği, hangi gelişmeleri tetikleyeceği az çok bellidir. Başkanlık sisteminin milli bir beklentinin doğal yansıması olduğu tezi bize göre geçersiz, afaki ve abartılı bir değerlendirmedir. Milletimizin en tabii ve haklı beklentisi refah ve reformdur. İş, aş ve yoksulluk sorunlarının kökten çözümüdür. Aciliyet arz eden toplumsal talep zenginlik ve rahat bir hayattır. Bu milli özlemlerin başkanlık sistemiyle anında gerçekleşeceğini bırakınız söylemeyi, iması dahi akla, izana ve irfana sığmayacaktır. Türkiye’nin tartışması ve uzlaşması lazım gelen temel konusu, kim ya da kimler tarafından yönetildiği değil, nasıl yönetildiği veya yönetilmesi gerektiğidir. Bunu başardığımız ölçüde Türkiye Cumhuriyeti’nin başka devlet ya da milletler nezdinden sözü de, nazı da geçecektir. Aksi halde her gelen iktidar sayısal ve oransal imkanlarına dayanarak yeni bir sistem tartışmasıyla meşgul olacak, milleti yoracak ve hırpalayacaktır" diye konuştu.



BU BİR PATİNAJ HALİDİR

"Takdir edeceğiniz üzere, bu bir patinaj halidir ve geleceğimiz açısından oldukça mahsurludur" diye devam eden Bahçeli, şunları kaydetti:

"Konjonktürel gelişmelerle Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini oynatmaya kalkışmak, güçler ayrımını silip tek elde toplamak; tüm benliğimle ve tarihe bakarak söylüyorum ki, milletimizi buhrandan buhrana sürükleyecektir. Pusuda bekleyen Türkiye düşmanları, örneklerine mazimizde çokça rastlandığı üzere, fırsat kollamakta, zemin yoklamaktadır. Bölücüler peşinde oldukları uluslararası destek için ülkeler arasında mekik dokumaktadır. İç ve dış politikadaki riskler daha yoğunlaşmış, daha da yaygınlaşmıştır. Biz Türk milletinin her kararına saygı duyarız. Bunda bir sorun yoktur. Fakat düşünce, tespit ve çekincelerimizi de açık yüreklilikle paylaşır, bunun lehinde olacak mücadelelerimizi mutlaka yaparız. Dürüstçe, sağa sola meyletmeden, açık açık söylemeliyim ki, bugünlere hiç kolay gelmedik. 93 yıllık Cumhuriyet tecrübesinin muteber ve muazzam kazanımlarını kolayca, miras yedi gibi de elden çıkaramayız. Yenilgi yenilgi büyüdük, bozgunları bozarak, işgalleri iterek, Türklüğün hatıra ve yeminlerini iffetimiz görerek kardeşlikte buluştuk. Bundan da dönmeyeceğiz, taviz vermeyeceğiz.”

DAVUTOĞLU’NUN KARARI

Başbakan Davutoğlu’nun yeniden aday olmamam karının AK Parti’nin iç işi olduğunu ama hükümet olan bu partideki değişimler Türkiye’yi etkilediği için kendilerine de söz düştüğünü anlatan Bahçeli, “Davutoğlu’nun kenara alınmasında asıl sorumlu kimdir ve bunu niçin gerekli görmüştür? Yüzde 49 oy almış bir partinin genel başkanı yetkilerinin tırpanlanmasına, Cumhurbaşkanıyla görüştükten sonra olağanüstü kurultay kararına nasıl varmıştır? Davutoğlu ilk olarak kendisine oy verenlere büyük bir haksızlık yapmıştır. Vesayet altında olduğunu belgelemiştir. Başbakanlığının sanal olduğunu teyit etmiştir” dedi.

Kaynak: İHA