Kutlu Doğum Haftası Programı

Başbakan Davutoğlu: (1) 'Allah şahit olsun bu diyarı, hep bütün gönül coğrafyamızın vahdet diyarı yapacağız. Kimin başı sıkışırsa, kimin derde deva olacak bir diyar arayışı varsa bu topraklar onlara kendi öz evleri gibi olacak, muhacirlere ensar olmaya devam edeceğiz' '(Hilyei Şerif) O eserler elle değil ancak gönülle yazılır, gönülden gelen bir muhabbetle yazılır. Başka hiçbir şey, hiçbir eğitim o eserlere, o güzelliği veremez. Allah, O'nun muhabbetini bizden, O'na hasretle buluşmayı isteyenlerden de ayırmasın'

Başbakan Ahmet Davutoğlu, 'Allah şahit olsun bu diyarı, hep bütün gönül coğrafyamızın vahdet diyarı yapacağız. Kimin başı sıkışırsa, kimin derde deva olacak bir diyar arayışı varsa bu topraklar onlara kendi öz evleri gibi olacak, muhacirlere ensar olmaya devam edeceğiz' dedi.

Davutoğlu, Diyanet İşleri Başkanlığının ATO Congresium'da düzenlediği ve bu yılki temasını 'Hz. Peygamber, Tevhid ve Vahdet' olarak belirlediği Kutlu Doğum Haftası etkinliklerinin açılış programına katıldı.

İslam dünyasının zor günlerden geçtiğine dikkati çeken Davutoğlu, böyle bir dönemde son derece anlamlı bir temayla Kutlu Doğum Haftası'nın kutlandığını, anıldığını söyledi.

'Bu zor günler içinde ruhumuzun daraldığı bir dönemde geçtiğimiz bir hafta içinde öylesine mekanlarda bulunma imkanına sahip oldum ki tam da bu temaya uygun düşüyordu' diyen Davutoğlu, Mekke, Medine, Mescid-i Aksa ve Şam'daki Emevi Camisi'nden sonra 5. kutsal mekan olarak bilinen Diyarbakır'daki Ulu Cami'de geçen hafta bulunduğunu hatırlattı.

Davutoğlu, şöyle devam etti:

'Müslümanları bir araya getiren vahdetin sembolü olan cuma namazından sonra, acılar çeken Sur'daki kardeşlerimiz hep beraber cami önünde tek bir yürekten tevhidin sesi, simgesi, sembolü olan Allahu Ekber nidalarıyla beni karşıladılar. Hiçbir planlama olmadan bizi bağırlarına bastılar, hasretle bastılar. Şiddete, teröre, baskıya, zulme inat tevhidin etrafında kucaklaştık, birbirimize yüreğimizi açtık. Orada sahabiler şehrindeydik, Hazreti Süleyman'ın huzurunda ve her bir adımında Hazreti Peygamber'in bir dostunun, bir ashabının olduğu o mekanda Türk'ü, Kürt'ü hep beraber kavuşmak için omuz omuzaydık. Allah, o beraberliğimizi bozmasın.'

Davutoğlu, Diyarbakır'daki Ulu Cami'nin İslam'daki dört mezhebi temsil eden dört ayak üzerine oturtulmuş, dört ayak üzerinde göğe doğru tekbir sesi ve nidasını yükselten tevhid ve vahdetin sembolü olduğunu söyledi.

Dün, Diyanet İşleri Başkanı ile Sultan Ahmet Camisi'nde olduğunu anımsatan Davutoğlu, önlerinden 20'yi aşkın 30'a yakın farklı milleten kardeşlerinin geçtiğini anlatarak 'Her biri şunu söylediler, 'Allah sizden razı olsun bize kucak açtınız, sığınacak bir diyar olarak İstanbul'a.' İşte vahdet bu' diye konuştu.

Farklı milletlerden gelen bu insanların kendilerine Arapça ve Türkçe gönülden teşekkür ettiğini aktaran Davutoğlu, 'Allah şahit olsun bu diyarı, hep bütün gönül coğrafyamızın vahdet diyarı yapacağız. Kimin başı sıkışırsa, kimin derde deva olacak bir diyar arayışı varsa bu topraklar onlara kendi öz evleri gibi olacak, muhacirlere ensar olmaya devam edeceğiz' değerlendirmesinde bulundu.

Sultan Ahmet Camisi'nden sonra Ayasofya'ya gittiğini dile getiren Davutoğlu, Hazreti Peygamber aşkına kalemin kağıda en güzel şekilde dokunuşuyla yazılmış eserlerin sergisi olan Hilye-i Şerif'e geçtiklerini ifade etti.

Hilye-i Şerif'i seyrederken, milletin alemlere rahmet olan Hazreti Muhammed'e duyduğu muhabbeti, sevgiyle temaşa ettiklerini belirten Davutoğlu, 'O eserler elle değil ancak gönülle yazılır, gönülden gelen bir muhabbetle yazılır, başka hiçbir şey, hiçbir eğitim o eserlere o güzelliği veremez. Allah, Onun muhabbetini bizden, Ona hasretle buluşmayı isteyenlerden de ayırmasın' diye konuştu.

(Sürecek)
Kaynak: AA