Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 'Paralel Yapı' uyarısı

Paralel yapıyla mücadele konusunda da önemli mesajlar veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hala bu yapının içinde kalmakta ısrar edenler, hiç kusura bakmasınlar başlarına gelecekleri kabul ediyor demektir" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 'Paralel Yapı' uyarısı
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 'Paralel Yapı' uyarısı
Paralel yapıyla mücadele konusunda da önemli mesajlar veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Hala bu yapının içinde kalmakta ısrar edenler, hiç kusura bakmasınlar başlarına gelecekleri kabul ediyor demektir. Terör örgütü içinde bulunana terörist denir. Şimdi yeni bir şeye gidiyoruz. 'İllegal terör yapılanması' veya 'illegal terör örgütü' diyerek üzerlerine gideceğiz' diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Haliç Kongre Merkezi'nde, 'İlim Yayma Cemiyeti 65. Kuruluş Yıl Dönümü' programına katıldı. Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:

'Rabbim bizleri, adı güzel, kendi güzel Hz. Muhammed'e layık olan kullarından eylesin. Dünyanın dört bir yanında zulüm gören, Müslümanların yar ve yardımcısı olsun. Bu kutlu gecenin İslam aleminin birliğine, beraberliğine vesile olmasını Allah'tan temenni ediyorum.

Bu gurur tablosuna şahitlik etmekten onur duyuyorum. Ülkemizin en köklü STK'larından olan cemiyetin hayırlara vesile olmasını niyaz ediyorum. 1951'de milletçe mesut olmanın imkanlarını oluşturmak için 68 hayırsever büyüğümüzü yad ediyorum. Milletimizin üzerine bir karabasan gibi çöken tek parti döneminin ardından tesis ettikleri özgürlük ortamıyla Adnan Menderes ve yol arkadaşlarını anıyorum. Milli bilinci ve şuuru yükseltmek için ter döken mesai harcayan tüm kardeşlerime şimdiden şükranlarımı sunuyorum.

Büyük bir özveriyle, gayretle, hak için, adalet için mücadele ediyor, emek veriyorsunuz. Yokluk ve yolsulluk içinde toprağa dikilen fidan bugün koca bir çınara dönüştü.

Kısa bir tarihe gidiyorum. Vefa'da atılan tohumlara bakıyorum. Aldığımız kurs, derslere bakıyorum, sonra da Çarşamba'daki imam hatip okulunu hatırlıyorum. Üst katı mescit ve yurttu. Gece yarısı bir saatte üstümüz açılmış, bir amcamız gelir üstümüzü örter. Buralardan buralara geldik. Nereden nereye, nasıl bir nesil yetişti. Şu anda ülke genelindeki 151 şubes, 159 öğrenci yurdu, 20 bin öğrencisiyle 78 milyonun tamamına hizmet etmekte. Sizden bu ülkenin hayat damarlarının kurultulmaya çalışıldığı dönemde güç verdiğiniz kuvvet verdiniz.

Öz yurdunda parya muamelesi görenler, her alanda biz de varız diyebiliyorsa, sizlerin katkısı var. İlim Yayma Cemiyeti, Türkiye'deki STK'ların anasıdır. STK olarak ilk öğrenci yurdu inşası, burs, iftar gibi faaliyetleri başlatan vakıf sizlersiniz. 100'ün üzerinde imam hatip okulunu inşa ettirdiniz. Ülkemizin üzerinden silindir gibi geçen dönemlere rağmen yaptılar. Biz hiçbir zaman kendi çocukların rızkından, zamanından çalarak gönül erlerinin hakkını ödeyemeyiz.

Yurtlarda, imam hatip okullarında, evlerde şuurlu bir gençlik yetiştirmek için gayret gösteren gizli kahramanları unutmayız. Türkiye'nin cemiyetinin bu kutlu yolda durmadan ilerleyerek gelecekte ümmetin cemiyeti de olacağına inanıyorum. Şu salondaki tablo, bunun işareti, bunun habercisidir.

Dün ülke tarihimiz açısında çok önemli yıldönümünü idrak ettik. Kut'ül Amare'nin 100'üncü yılını kutladık. Hasta adam olarak ilan edilen, topraklarının paylaşılan abidevi bir zaferdir. Yıllarca bizlere unutturulmaya, hafızalarımızdan silinmeye çalışan bu zafer, ülkemizdeki çarpık tarih anlayışını da gözler önüne sermektedir. Tarih bir milletin sadece hafızası değildir, tarih bir milletin geleceğine ışık tutar, ilham verir, yol gösteren kayıtlardır. Biz tarihimizden ibret almayız, kuvvet alırız. Bu sebeple bir millet tarih sahnesinden silinmek isteniyorsa, o milleti tarihsiz hale getirmektir. Bugüne kadar yapılan da budur. Yalnız Türkleri değil, onların tarihini de yenmek anlayışıyla hareket edenler, bu milleti tarihinden utanır hale getirmek istemiştir.

Yenilen taraf durumun farkındaydı. bu utancı gizlemek için çok büyük çaba sarf etmişlerdir. Kut şehrindeki askerlerin salınması için Halil Paşa'ya 1 milyon pound değerinde altın teklif etmişlerdir. Bunda başarılı olamayınca, zaferi itibarsız hale getirmeye çalışmışlardır. 1 Temmuz 1916 yılında Daily Mail gazetesinde basılan fotoğrafın altında, 'Kut kahramanı İstanbul'da'. Halbuki general İstanbul'da esir olarak bulunuyor. Olayın aslı bu.

Sonraki yıllarda da basında bu minvalde haberlere rastlanıyor. Aynı şeyi bugün de yapmıyorlar mı? Onlar istedikleri kadar karalasınlar, biz inanıyoruz, güçlüyüz yolumuza aynı bu şekilde devam edeceğiz.Bölgeyi kendi çıkarları için dizyn etmek isteyenler, 100 yıl sonra aynısını bugün yapıyorlar. Suriye, Irak, güneydoğudaki olaylar için manşetlere, sosyal medya kampanyalarına şahit oluyoruz.

3 yıl önce Gezi olayları sırasında sanki içsavaş yaşanıyormuş gibi gösteren batı yayınları kamp kurmuşlardı. Ülkemizi karalamak için her türlü kampanyayı yaptılar. Şu anda paralel devlet yapılanması bunu yapmıyor mu? Ülkemiz aleyhinde iftira kampanyaları yürütüyorlar. Yalanın envai çeşidi onlarda var. Çok ciddi kısmı cezaevinde, bir kısmı kaçtı gitti. Dedik ya inlerine gireceğiz, girdik, giriyoruz. Bu ten bu canda oldukça bu ümmete ihanet eden kim olursa olsun sonuna kadar gideceğiz.

O kadar enterasan ki, ABD'de bir enstitüde konferans vereceğim bir tarafta PKK, bir tarafta ASALA, bir tarafta paralel. Ne zamandır bunlar ahbaptı. O çok iyi bir fotoğraf karesiydi. Hala gaflet içerisinde olan samimi kardeşlerimiz bu işten kurtulurlar. Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavan ihanet. Bunların yapısı bu. Adi suçlardan, terör suçlarından hüküm giymiş kişileri gazeteciler hapse atılıyor diye bunlar yutturmaya çalışıyor.

Türkiye'de herhangi bir terör eylemi olduğunda bu konuyu yayanlar, benzer hadiseler kendi ülkelerinde yaşanınca etik değerleri hatırlıyorlar. Bunun adı gazetecilik değildir.

Ülkemizde bazı kesimlerin de aynı kini, düşmanlığı kendi devletleri, kendi milletlerine karşı sergilediklerini görüyoruz. Türkiye'nin aleyhinde ne varsa orada yer alıyorlar. Şimdi paralel mensupları da aynı şeyi yapıyor. Bu yapı dünyanın hangi ülkesinde etkinliği varsa, tüm gücünü ülkemiz ve milletimizin aleyhine işler için seferber etmiş durumda. Böyle bir parayı bunlar bu ülkeye nasıl aktarıyor? Bu parayı nereden, nasıl buldular? Bölücü örgütün paçavralarını taşıyanlar, paralel yapının elemanları yanyana ülkemiz aleyhine slogan atıyorlar, eylem yapıyorlar. Ben her fırsatte yerli ve milli vurgusu yapıyorum.

Adana'daki MİT TIR'ları meselesinde, Türkiye hukuk devleti olmasaydı bu ihanetin cezası çok başka olurdu. Türkiye hukuk devleti olmayı başardığı için hesabı mahkemede veriyorlar. Bu sıradan mesele değildir. En açık, en aleni ihanet teşebbüsünü gerçekleştirenlerin bu millete ve bu devlete yapamayacakları kötülük yoktur. Bu ihaneti yapanlar kendi kazdıkları kuyuya düşmüştür. Paralel ihanet şebekesinin ülkemize verdiği zarar gayet büyüktür. Ülkemizin en parlak beyinleri şahsiyetsiz, kişiliksiz, riyakar robotlar haline dönüşmüştür.

Hala bu yapının içinde kalmakta ısrar edenler, hiç kusura bakmasınlar başlarına gelecekleri kabul ediyor demektir. Terör örgütü içinde bulunana terörist denir. Şimdi yeni bir şeye gidiyoruz. 'İllegal terör yapılanması' veya 'illegal terör örgütü' diyerek üzerlerine gideceğiz.

İslam dünyası Türkiye'ye bakıyor. Sizler de Türkiye'nin umudu olarak bunu sırtlanacaksınız. Yurtlar, şubeler yeterli değil. Paralel yapıya kaptırılan herbir evladımızın vebali üzerimizdedir. Evlatlarımızın bu tür şer şebekelerinin eline geçmesinin önüne geçme mecburiyetindeyiz. Bugünler rehavet dönemi değil, daha çok gayret dönemidir. Sizler bu işi daha ileri taşıyacaksınız.

Her şey insan için. Biz evlatlarımıza doğru ile yanlışın, hak ile batılın, iyi ile kötünün farkını öğretemiyorsak neyin mücadelesini veriyoruz? Birileri sizleri karalamak, sicilinize kara çalmak için elinden geleni arkasına koymayacaktır. Bu yazılan, çizilenlerin zerre önemi yoktur. At bir kenara, bas üstüne. Bunlar kalsaydık, bırakın cumhurbaşkanı olmayı, muhtar bile olamazdık. Onlara şimdi hak ettiği dersi veriyoruz. Ne yazarsanız yazın, halk ne diyor, hak ne diyor; aslolan budur.

Biz görevimizi yapmaya devam edeceğiz. Milletin gönlüne girmişseniz, yanlışlar düzeltilir, noksanlar tamamlanır. Menzile adım adım yaklaşılır. Orada tutunamazsanız, unutulmaya mahkumsunuz demektir.